Somuncu Baba Biyografisi,Somuncu Baba Hayatı,Somuncu Baba Yaşamı,Somuncu Baba Kimdir? Somuncu Baba Biyografisi,Somuncu Baba Hayatı,Somuncu Baba Yaşamı,Somuncu Baba Kimdir? Somuncu Baba, lakabıyla meşhurdur.Âlim ve veli bir zattır. Asıl ismi Hamid’dir. 1349’da Kayseri’de doğdu. Şam’a gidip ilim öğrendi. Orada pek çok velinin sohbetlerine katıldı. Manevi yol ile Bayezid-i Bistami’den feyz aldı. Tebriz yakınlarında Hâce Alâeddin-i Erdebili’den ilim öğrendi. Tasavvufta üstün derecelere kavuştu. Hâce Erdebili bir gün Hamid-i veli’ye; “Artık öğrendiğin ilmi insanlara öğretmek üzere Anadolu’ya git” buyurup ona izin verdi. Hâce onu talebeleriyle birlikte “Şemseddin-i Tebrizi Makâmı” denilen yere kadar uğurladı. Sonra onu haset edenlerin de bulunduğu topluluğa dönerek; “Hamid’in arkasından bakın. Eğer dönüp bizden tarafa bakarsa Anadolu’da onun ilminden istifade ederler. Bakmazsa onun ilminden hiç kimse istifade edemez” buyurdu. Oradakiler merakla Hamid’in arkasından bakmaya başladılar. Hamid-i veli gözden kaybolmadan önce iki defa arkasına baktı. Onu haset edenler yanlışlıklarını anladılar. Kayseri’de talebeleri ondan feyz almaya başladı. Talebelerinden Şücâ-i Karamâni’ye; “Ankara’da Numan isminde bir müderris var. Onu buraya davet et” buyurdu. O da Ankara’ya gitti. Müderris Numan; “Bu davete icabet lazım” diyerek beraberce Kayseri’ye geldiler. Bayram günü buluştukları için hocası ona “Bayram” lakabını verdi. Müderris sohbetlerini dinleyince onun büyük bir âlim ve veli olduğunu anladı. Hocasından zâhiri ve bâtıni ilimleri öğrenerek kısa zamanda büyük mesafeler aldı. Hacı Bayram kendisini tasavvufa verdi ve bu yolda yüksek derecelere kavuştu. Somuncu Baba Tebriz’e ve oradan da Anadolu’ya gelip Bursa’ya yerleşti. Hacı Bayram-ı veli sık sık Bursa’ya gelip onu ziyaret ederdi. Bursa’da ilmini kimseye söylemedi. Halk içinde Hak ile olmaya gayret etti. Bir fırın yaptırdı. Fırınına merkebiyle dağdan odun getirir onunla ekmek pişirirdi. Somun satarak geçimini sağlardı. Halk buna “Somuncu Baba” der ve pişirdiği ekmeğin lezzetine doyamazdı. Fırını Ali Paşa Çınarı civarında olup iki gözlü idi. Fırının bitişiğinde de ibadet ettiği bir odası vardı. Yıldırım Bayezid han Bursa’da Ulu Camiyi yaptırırken çalışan işçilerin ekmek ihtiyacını Somuncu Baba temin etti. Caminin yapılması bittikten sonra bir Cuma günü açılış merasimi yapıldı. O gün başta Yıldırım Bayezid han damadı Seyyid Emir Sultan Molla Fenari ulemadan pek çok kimse Ulu Camiyi doldurdu. Padişah caminin açılış hutbesini okumak üzere Emir Sultan’a vazife verdi. O da “Sultanım! Zamanın büyük âlimi burada iken bizim hutbe okumamız uygun değil. Hutbeyi okumaya layık zât şudur” diyerek Somuncu Baba’yı gösterdi. Somuncu Baba Padişahın emri üzerine minbere giderken Emir Sultan’ın yanına gelince; “Emir’im niçin beni ele verdin?” dedi. O da; “Bu işe senden daha layık olanı yok” dedi. Bu konuşmaları dinleyen cemaat Somuncu Baba’nın hutbesini merakla bekliyordu. Somuncu Baba hutbede; “Bâzı âlimlerin Fatiha-i şerifenin tefsirinde anlayamadığı kısımlar vardır. Onun için bu surenin tefsirini yapalım” buyurarak Fatiha suresinin yedi türlü tefsirini yaptı. Herkes şaşırıp kaldı. Molla Fenari hazretleri; “Somuncu Baba önce bizim Fatiha suresindeki müşkülümüzü halletti. Onun büyüklüğüne bu yedi çeşit tefsir kâfidir” dedi. Namazdan sonra bütün cemaat Somuncu Baba’nın elini öpmek istedi. Onların bu arzusunu kıramayıp kapıda durdu. Caminin üç kapısından çıkan herkes; “Ben Somuncu Baba’nın elini öptüm.” diyordu. Somuncu Baba Allahü teâlânın izniyle her üç kapıda da aynı anda bulunarak herkese elini öptürmüştü. Molla Fenari’nin ondan aldığı feyiz ile yazdığı tefsirini âlimler çok beğenmiş muteber bir tefsir olduğunu söylemişlerdir. Somuncu Baba durumunun anlaşılması üzerine bir sabah erkenden birkaç talebe ile yola çıktı. Aksaray’a geldi. 1412’de bir gün tanıdıkları ile helalleşti. İki rekat namaz kıldı. Uzun bir duadan sonra kelime-i şehadet getirerek vefat etti. |