Boris Yeltsin Biyografisi,Boris Yeltsin Hayatı,Boris Yeltsin Yaşamı,Boris Yeltsin Kim Boris Yeltsin Biyografisi,Boris Yeltsin Hayatı,Boris Yeltsin Yaşamı,Boris Yeltsin Kimdir? Boris Nikolayeviç Yeltsin Rus devlet ve siyaset adamı (D. 1 Şubat 1931, Sverdlovsk - Ö. 23 Nisan 2007). Rus kökenli bir çiftçinin oğludur. İnşaat mühendisliği öğrenimi gördükten sonra, bir inşaat işletmesinde idareci olarak vazife aldı. 1961′de Sovyetler Birliği Komünist Partisi’ne girdi. Parti içinde hızla yükselerek Sverdlovsk bölgesi parti birinci sekreterliğine getirildi. Mihail Gorbaçov’un Sovyetler Birliği devlet başkanı oluşundan hemen sonra Moskova’ya çağrıldı. Nisan 1985′te Komünist Partisi Merkez Komitesine seçildi. Ekim 1985′te de Moskova Parti Teşkilatı Şefi oldu. Kısa zamanda kamuoyunun güvenini kazandı. Aynı zamanda Politbüro’ya da girdi. Yegor Ligaçev ile anlaşmazlığa düştü. 1987′de Gorbaçov tarafından görevden uzaklaştırıldı. Şubat 1988′de partiyle ilgili bütün yetkileri elinden alındı. İnşaat bakan yardımcılığına tayin edildi. Daha sonra Moskova’da halkın isteklerini dile getiren bir siyasetçi olarak sivrildi. Mart 1989′da Moskova’da %89,6 oranında oy alarak SSCB Halk Temsilcileri Kongresine seçildi. Siyasi ve ekonomik sahada çoğulculuğu savundu. Mayıs 1990′da Gorbaçov’un isteğine aykırı olarak Rusya Federasyonu Komünist Partisi başkanlığına getirildi. Haziran 1991′de Rusya Federasyonu başkanlığına seçildi. 19 Ağustos 1991 de SSCB başkanı Gorbaçov’a karşı sertlik yanlıları tarafından düzenlenen darbeyi şiddetle protesto etti. Darbecilere karşı halkı direnişe çağırdı. Moskova’da Beyaz Saray denen Rusya parlamento binasına ulaşmayı başardı. Darbecileri suçlu ve hain ilan ederek, ordu ve KGB içinde darbeye karşı çıkanların da yardımıyla Beyaz Saray’ı direnişin merkezine dönüştürdü. Siyasi ustalığını göstererek Gorbaçov’un devlet başkanı olarak yeniden göreve dönmesini sağladı. Darbenin başarısızlığa uğratılmasında ve Gorbaçov’un yeniden göreve dönmesinde en önemli rolü oynadı. Darbecilere karşı gösterdiği kararlı tutumuyla büyük bir prestij kazandı. Gorbaçov’un bazı başarısızlıkları Yeltsin’i daha güçlü hale getirdi. Gorbaçov’un göreve dönmesinden sonra Liderin kendisi olduğunu ortaya koydu. Anayasaya aykırı kararnameler çıkardı ve Gorbaçov’dan bağımsız uygulamalara girişti. Komünist partiyi yasakladı ve bütün parti mallarına el koydu. Siyasi reformların yanısıra, ekonomik konularda da reformlara giden Yeltsin, 2 Ocak 1992′de yürürlüğe girecek olan yüksek oranlı fiyat artışları hususunda halktan ve parlamentodan destek istedi. Rusya parlamentosundan olağanüstü yetkiler aldı. 8 Aralık 1991′de Yeltsin ile Ukrayna ve Beyaz Rusya cumhuriyetlerinin devlet başkanları Bağımsız Devletler Topluluğu’nun (BDT) kuruluşunu ilan ettiler. 21 Aralıkta geri kalan 12 Cumhuriyetin 11′i de BDT’ye katıldı. Yeltsin, Gorbaçov’la birlikte BDT’nin yıl sonunda Sovyetler Birliğinin yerini alacağını açıkladı. Ancak Gorbaçov 25 Aralık 1991′de devlet başkanlığı vazifesinden istifa etti. Çok çabuk davranan Yeltsin, Gorbaçov’un Kremlin’deki ofisine taşındı. Ordunun komutasını eline aldı. Birleşmiş Milletlere Sovyetler Birliğinin Güvenlik Konseyindeki yerini Rusya Federasyonunun alacağını bildirdi. Nükleer füzelerle ilgili fırlatma şifrelerine el koydu. İdarede ABD’yi örnek alan Yeltsin başkanlık vazifesini de kendinde topladı. 1993 yılında reform önerilerini ve yönetim değişikliklerini engellemeye çalışan Parlamentoyu asker kullanarak dağıttı.Parlamento binasını tanklarla bombalatmaktan bile çekinmedi.Ardından Parlamento seçimleri yapıldı.Seçimleri Yeltsin yanlısı adaylar kazandı. Böylece Yeltsin Parlamento da yandaş sayısını arttırarak konumunu daha da güçlendirdi. Rusya’nın 1990′lı yıllarda hızlı özelleştirilme sürecinde ülkeyi yöneten Yeltsin, 1994 yılında Çeçenistan’da büyük çaplı bir askeri müdahele düzenledi ve işgal etti.Ardından Çeçenistan’ın özerkliğini sınırlandırarak Rus egemenliğini sağlamlaştırmaya çalıştı.Ancak Çeçen direnişinin artarak devam etmeyi ve Rus kayıplarının artması sonucu iç politikada zor duruma düştü. Boris Yeltsin Bill Clinton ile, 1999Yeltsin, cumhurbaşkanı olarak son dış gezilerinden birinde Kasım 1999′da Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) zirvesine katılmak üzere İstanbul’a gitti. O günlerde ABD ile ilişkileri gayet iyi durumda olan Türkiye, Orta Asya ve Kafkaslar’da Rusya ile rekabete girişmişti. Zirve sırasında imzalanan Bakü-Ceyhan Boru Hattı antlaşması, ABD destekli Türkiye’nin eski Sovyet topraklarında artan etkisinin bir göstergesiydi. Zirvede ABD başkanı Bill Clinton ile söz düellosuna giren Yeltsin, Kafkaslar’da bir içsavaş başlatan Çeçen gerillaları “haydut ve katil” olarak niteledi ve “Silahlı çetelerle aynı masaya oturamayız. Bu teröristlerin kökünü kazımalıyız ve onlara hangi ülkelerin yardım ettiğini biliyoruz” dedi. Yeltsin, Yugoslavya’ya yapılan NATO hava saldırılarına da karşı çıktı. Bu yorumları, Çeçenistan sorununa barışçı bir çözüm bulunmasını isteyen Clinton’un eleştirisine hedef oldu. Yeltsin Fransa başkanı Chirac ve Almanya şansölyesi Schröder ile yaptığı bire bir görüşmelerde de eleştirilince AGİT toplantısını terk etti ve Rusya’ya döndü. 1999 yılında da Yeltsin’in kızının ve damadının adının bir yolsuzluk skandalına bulaşması ile Rus basını Yeltsin’in Başkanlığını iyice sorgulamaya başladı.Yeltsin ise bu baskılara iç ve dış politikada sertlik yanlısı düşünceleri ile tanınan eski KGB ajanı olan Vladimir Putin’i başbakanlığa getirerek karşılık verdi.Ancak aynı yılın sonuna doğru muhalefetten ve halktan gelen baskılara karşı koymakta zorlanan Yeltin 31 Aralık 1999 akşamı televizyonda yaptığı konuşmada istifa ettiğini ve yerine anayasa gereği Başbakan Putin’in geçeceğini açıkladı. 2000 yılında, emekliliğe ayrıldıktan sonra bir Rus televizyon kanalında yaptığı röportajında, geçmişte katlanmak zorunda kaldığı en büyük sorumluluğunun, Çeçenistan’da yaşamını yitiren insanlar olduğunu belirtti. Yeltsin, 23 Nisan 2007 tarihinde kalp yetmezliği sebebiyle öldü. |