AVA GİDEN Bir zaman ormanda, bir aslan varmış. Her gün mutlak, bir hayvanı avlarmış. Bunu gören orman halkı demişler: "Aslan kardeş bu nasıl av, ne işler?" Aç olsan da tok olsan da avdasın, Maşallah besili hem de tavdasın. Fakat bu düşkünlük, bu av sevdası, İyiye alâmet değil doğrusu. Aslan demiş: "Ben böyleyim a dostlar, Av ile semirdim, parladı postlar. Avsız günüm, bana cidden zindandır. Ne olacak, aldığım bir tek candır.” Herkes kızgın, demiş zâlim aslana: "Aslan, iyi sonuç vermez bu, sana." Aslan, sırıtmış ve yürümüş gitmiş. Bu kısa konuşma, burada bitmiş. Yine günlerden bir gün, aslan avda… Yine besili, hem vücudu tavda. Yavaşça yaklaşmış, ala ceylâna. Bakmış, kor gibi gözleriyle ona. O sırada bir avcı da ordaymış. Ceylanı vurmak için pusudaymış. Tetiği çekmiş, ama karavana… Bir ses duyulmuş o an yana yana. Avcının kurşunu, ceylânı ıska, Geçerek ulaşmış zâlim aslana. Hayvanlar toplanmış, birden o yerde. Şaşkınlık ve hayret varmış gözlerde. O an, öne çıkmış ihtiyar kurt ve Demiş: "Kader adâlet eder böyle. Sanma zâlim, her gün yer ve tavlanır, Bir gün gelir; ava giden avlanır." Mehmet ERDOĞAN