Mehmet Reşat Han ve Güvercinler/Türk Tarihinden Hikayeler Mehmet Reşat Han ve Güvercinler Talha UĞURLUEL Osmanlı Devleti'nin başında, ilerlemiş yaşına rağmen görev kendisine verildiği için duran ve halkının bir nevi babası olan Mehmet Reşat Han vardı. Çevresindekilere iyilik yapmaktan çok hoşlanır, özellikle çocukları devamlı ödüllendirirdi. Devlet işlerinden arta kalan zamanlarda zamanının bir kısmını onlarla geçirmekten çok hoşlanır, ezberledikleri marşları dinler ve tebriklerini sunardı. Dolmabahçe Sarayı’nda zaman zaman Kur'an-ı Kerim okuma programları düzenlenir, saraydaki çocuklar öğrendiklerini padişaha arz ederlerdi. Mehmet Reşat Han, ülke içindeki çocukların eğitimlerini en iyi şekilde almalarını arzu ederdi. Bu maksatla örnek bir okul kurmayı amaçlamıştı. Bu okul, Osmanlı topraklarındaki tüm okullara örnek teşkil edecekti. Bu maksatla Haliç kıyısında, Eyüp Camisinin arka kısmında büyük bir okul yaptırmaya başladı. Okuldaki tüm öğrencilerin özel kıyafetleri vardı. Öğrencilerin tüm masrafları okulu yaptıran Mehmet Reşat Han tarafından karşılanıyordu. Okulun o dönemdeki adı da "Reşadiye Numune Mektebi" idi. Mehmet Reşat Han, çocukları o kadar çok seviyordu ki: "Bir gün öldüğümde beni bir okula çok yakın bir yere defnedin. Böylece yattığım yerden onların seslerini duyabileyim." diyordu. Bu nedenledir ki yıllar sonra kendisi vefat ettiğinde, bu şefkatli padişahı, Eyüp'te kendi yaptırdığı okulun bahçesine defnedeceklerdi. Mehmet Reşat Han, zaman zaman etrafına çocukları toplar Beylerbeyi Sarayı’ndaki güvercinliğe giderdi. Orada bulunan güvercin kümesindeki birbirinden farklı bir sürü güvercini hep birlikte izler ve severlerdi. Bu güvercinlerden özellikle iki tanesi vardı ki, yaşlı padişah onları diğerlerinden daha birçok seviyordu. Onlara ayrıca isimler takmıştı. Zaman zaman da Beylerbeyindeki Has kümese bakan bakıcıya hayvanların sağlık ve sıhhatlerini sorardı. Aradan bir süre geçmişti. Yaşlı Sultan cid di şekilde rahatsızlanmıştı. Doktorlar ameliyat olması gerektiğini söylüyor lardı. Çaresiz ameliyat hazırlıkları yapıldı. Saray halkı son derece endişeliydi. Fakat padişah dindar bir kişiydi. Allah'a tevekkülü tamdı. Etrafındakilere o teselli veriyordu. Ameliyat sonrasında hasta dinlenmeye bırakılmıştı. O gece o şekilde geçti. Herkes padişahın sağlık durumunu merak ediyordu. Ertesi sabah padişah daha bir dinç olarak uyandı. Çevresindekiler rahatlamışlardı. Fakat padişahın çevresindekilerden garip bir isteği olmuştu. Hemen bir görevlinin Beylerbeyi Sarayı'na giderek oradaki kümeste bulunan çok sevdiği iki güvercinini getirmelerini istemişti. Kimse bu isteğe bir anlam veremedi. Ama padişaha hayır demek de olmazdı. Birkaç görevli alelâcele bir sandala atlayarak Beylerbeyi Sarayına geçtiler. Kümesçi başını bulup güvercinleri sordular, ama acı bir cevapla karşılaştılar. Maalesef Kümesçi başı güvercinlerin ikisini de bu sabah ölü olarak bulmuştu. Görevliler çaresizlik içinde, elleri boş olarak Dolmabahçe Sarayı’na döndüler. Padişaha üzücü durum arz edildiğinde padişahın hiç de şaşırmadığı gördüler. Çevresindekiler merak içinde kalmışlardı. Padişaha bunun nedenini sorduklarında aldıkları cevap daha bir şaşırtıcıydı. Mehmet Reşat Han, ameliyat sonrasındaki gece rüyâsında Azrail (a.s.)'ı görmüştü. Ölüm Meleği yanına kadar gelmiş, tam vazifesini yapacakken, yanlarına, çok sevdiği bu iki güvercini gelmişti. Güvercinler, padişaha biraz daha mühlet tanınmasını, onun yerine kendi canlarını verebileceklerini bildirmişlerdi. Mehmet Reşat Han'ın rüyası burada sona ermişti. Orada bulunan herkes, anlatılanlar karşısında hayretlerini gizleyemezken, kaç gündür padişahın, çevresindekilere, her şeyin Allah'ın elinde olduğunu, O istemezse kendisine hiçbir şeyin olmayacağını söylerken ne demek istediğini şimdi daha iyi anlamışlardı. --------------Tualimforum İmzam-------------- |