tualimforum.com  

Geri git   tualimforum.com > ÇOCUK DÜNYASI > Masallar ve Hikayeler > Çocuk Masalları/Çocuk Hikayeleri
Kayıt ol Yardım Üye Listesi Ajanda Bugünki Mesajlar

Çocuk Masalları/Çocuk Hikayeleri Çocuk masalları,Türk ve Dünya edebiyatından çocuk masalları,Çocuklar için masallar...


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Sultanın İncileri
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
819

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 13.11.08, 20:15   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
Moderator

 
Okyanus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149
Puan Grafiği
Rep Puanı:16317
Rep Gücü:20
RD:Okyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond reputeOkyanus has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 54
889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi
:
icon1c Sultanın İncileri

Sultanın İncileri Çok eski zamanlarda yaşlı bir oduncu varmış. Bu oduncu fakir olmasına rağmen, çok dürüst ve namusluymuş. Oduncunun bir karısı ve oğlu varmış. Gel zaman git zaman bu yaşlı adam ölmüş. Fakir oldukları için hiçbir şey bırakmamış. Oduncunun karısı hep oğlunu düşünüyormuş.

“Şimdi ne yapacağız, ben artık ne çalışabiliyor, . ne de doğru dürüst yürüyebiliyorum. Bize kim bakacak?” diye üzülüyormuş.

Genç delikanlı da annesini teselli ederek:

“Sen merak etme” diyordu. “Ben artık büyüdüm. Çalışacak kuvvetim var. Bundan sonra sana ben bakacağım.”

Babası ölmeden Sultanın sarayı için gösterilen otuz ağacı kesmeye söz vermişti. Delikanlı bu sözü yerine getirecek, baba sının yarım bıraktığı bu işi kendisi tamamlayacaktı.

Ertesi sabah bu düşünce ile daha gün doğmadan ormana daldı. Babasından kalan baltayı omuzundan indirerek keseceği ağaçları birer birer devirmeye koyuldu. Bütün gayretiyle çalıştığı halde işleri pek ağır gidiyor, sabahtan akşama kadar hiç durmadan çalışıp yorgun argın eve dönüyordu.

Bir sabah yine büyük bir ağacı baltalayarak tam devirmeye uğraşırken iki adamın kendisine doğru gelmekte olduklarını gördü. Çok şık giyinmiş olan bu iki yabancıdan birisi sordu:

“Burada ne yapıyorsun?”

Delikanlı, alnından akan terleri sildikten sonra cevap verdi:

“Görüyorsunuz ya”! Bu ağaçları kesmeye çalışıyorum.”

“İyi ama bu senin harcın değil ki...”

“Olsun...Annemi geçindirmek için çalışmam lazım. Hem bu ağaçları kesmeye mecburum. Sultanın kahyasına babam, ölmeden bu ağaçları keseceğirıe dair söz vermiş. Şimdi benim bu işi ayın sonuna kadar bitirmem gerekiyor.”

Bu sözlerin üzerine; Delikanlı ile . konuşmakta olan sultan’ın ta

kendisiydi.

“Çalışmana devam et ve ayın sonunda gel beni bul. Sana başka bir iş vereceğim” dedikten sonra Delikanlının yanından uzaklaştı.

Yalnız kalınca Delikanlı: “Acaba Sultanı görürsem bana ne iş verir?” diye düşünerek büyük bir sevinç ve ümit ile bütün yorgunluğunu unutarak akşama kadar çalıştı. 0 günden sonra Delikanlıya öyle bir gayret gelmişti ki söz verilenden bir hafta önce bütün ağaçları kesip bitirdi.

Kesilen ağaçların artık saraya taşınabileceğini saray kahyasına bildirdiği zaman, kahya çok sevinerek:

“Aferin” dedi. “Sen büyük adamların bile yapamayacağı bir işi kısa zamanda başardın. . Şimdi seni efendimize götüreceğim.”

Delikanlı Sultanın karşısına çıktığı zaman heyecandan tir tir titriyordu. Hemen önünde diz çökerek yere kapandı. Sultan kendini yerden kaldırdıktan sonra:

“Sana burada bir iş vermek istiyorum yalnız gösterdiğim ilgiye layık olup olmadığını anlamak istiyorum.

Bunun üzerine Delikanlıyı alıp sarayın hazinesine götürdüler. Orada o kadar çok elmas, o kadar çok elmas vardı ki, bir an çocuğun gözleri kamaştı. Bu kadar elması hiçbir araba görmemişti. Meşalenin ışığı altında bunlar pırıl pırıl parlıyor, duvarlara türlü türlü renkler yansıyordu. Kahya:

“Bunları sayacaksın!” dediği zaman Delikanlı hayretten ağzı a çık kaldı. Önce yapamam diyecek oldu, fakat annesinin fakir hali gözünün önüne gelince çaresiz kabul etti ve oturup o dağ gibi el- mas yığınlarını birer birer ayırıp saymaya başladı. Bu mücevherat içinde o kadar küçük taşlar, o kadar ufak inciler vardı ki bunlar hep delikanlının avucundan düşüp diğerlerine karışıyor, zavallı çocuk da saydığı şeyleri . tekrar elden geçirmeye mecbur kalıyordu.

Öğleye doğru iki avuçtan fazla inciyi sayamadığını görünce delikanlı, bütün ümitleri kırılarak “Ben bunları hiçbir zaman asla sa yamayacağım” diye ağlamaya başladı ve öylece akşamı etti.

Eve döndüğü zaman annesini biraz daha halsiz buldu.O geceyi üzüntü içinde geçiren delikanlı, kararını vermişti. . Bütün gücünü kullanarak ne yapıp yapıp bu elmasları saymaya çalışacak ve anne sini kurtarmak için her şeye katlanacaktı.

Ertesi sabah hazineye indiği zaman bir gün önce saydığı elmasların diğer elmaslarla yine karıştığını gördü. Ne olursa olsun kararından dönmeyecekti.

“Zararı yok, şimdi yeniden başlarım” diye incileri tekrar saymaya başladı. Bu küçük adamın büyük azmi sayesinde elmas yığınları da az zamanda sayılıp sona erdi.

Bir akşam delikanlı saydığı tüm bu elmasların adedini sevinçle kahyaya bildirdiğinde şu cevabı aldı. “Yanlış ,tekrar say!”

Çocuk çok üzgün olmakla birlikte bu emre de uydu. Günlerce göz nuru döktükten sonra kahyaya gidip:

“İmkanı yok” dedi. “Her defasında aynı sayıyı buluyorum. Başka türlü yapamam.”

Kahya bu cevaba kızarak:

“0 halde bundan sonra geceleri de burada kalıp elmasları saymaya devam edeceksin” dedi.

Kahya gidince delikanlı düşünmeye başladı. Şimdi eve dönmezse annesi ne yapardı? . Kendisine akşam yemeği getiren hizmetçiye, eve gidip bu akşam gelemeyeceğini söylemelerini rica etti ve getirilen yemeği de eve yolladı.

Kör bir meşalenin ışığında sabaha kadar çalışan delikanlı, sabaha karşı o kadar halsiz düştü ki baygın bir halde yere uzanıp uyuya kaldı.

Duyduğu ayak sesleriyle uyananarak gözlerini açtığında yüzü maskeli, eli bıçaklı üç haydudun etrafında dolaştıklarını gördü. Bir tanesi elindeki kamayı sallayarak:

“Sakın sesini çıkarma...! Yoksa seni öldürürüz” dedi. Bir diğeri:

“Gel şu incileri çuvala beraber dolduralım” diyordu. Üçüncü i “Korkma, sana da şu büyük incilerden on tane veririz ve haya tını bağışlarız, zaten başka çaren yok” diyordu. Fakat delikanlı bunların hiç birini dinlemeyerek:

“Hayır! diye haykırdı. “Bana emanet edilen bir şeye hiç biriniz dokunamazsınız. Bunlar efendimiz Sultan’ın incileridir.”

Haydutlar çocuğun bu kadar cesaretine hayret ettiler. Bir tanesi:

“0 halde kendini yok bil” dedi Biri:

“Seni şimdi kaplanlara yem yapacağız” diye alay etti. Bütün bu sözlere rağmen delikanlı, dediğinden dönmüyordu. Yumruklarını sıkarak bağırdı”. Ben fakirsem de namuslu ve mert bir çocuğum. Sizin bu sözleriniz beni asla korkutamaz!”

Daha sözünü tamamlamadan üç kamanın gözünün önünde işıldadığını gördü. Onun tepinip bağırmasına engel olmak için hay dutlar önce delikanlı’nın ellerini ve ayaklarını bağladılar. Sonra da ağzına bir bez tıkadılar. Zavallı çocuk bir süre çırpındıktan sonra nefes alamayarak bayıldı.

Gözlerini açıp kendine geldiği zaman Delikanlı rüya gördüğünü sandı. Kendisini çok süslü bir salonda, etrafı bir sürü insanla çevrilmiş buldu.

Yerden ağır ağır doğrularak, . “Neredeyim?” diye mırıldandı.

Derhal onun başına toplanan hizmetçilerden birisi:

“Hele şunu iç!” diye kendisine tuhaf bir içki uzattı. Bu yeşil renkli suyu içer içmez delikanlı ayağa kalktı. Artık kendisini daha iyi hissediyordu. Etrafını saran bu insanlar önüne bir sürü elbise getirerek kendisini giydirmeye başladılar.

Biraz önce kendisine içki veren adam delikanlıyı elinden tutarak içeri diğer bir salona geçirdi. Sultan’ın oturduğu bu salon diğerinden daha süslü idi. Sultan, karşısında eğilip kendisine selamlayan Delikanlıya doğrulmasını söyledikten sonra: Sen az bir zaman içinde hakikaten iyi kalpli, cesur ve sabırlı bir çocuk olduğunu gösterdin. Hayatın pahasına koruduğun inciler buna en par lak örnektir. Bundan sonra daima sarayımda kalacak, bütün işlere sen nezaret edeceksin.”

Delikanlı: “Ben bu kadar yükselmeye layık değilim” diyecek oldu. Fakat Sultan sözünü keserek:

“Ben yaptığım işi biliyorum?” dedi. İyi bir kalp, sabır ve cesaret bütün hazinelerden daha değerlidir. Bu üç şeyin sende var olduğunu gördüm ve daima burada kalmanı istiyorum!

Delikanlı son derece sevinerek:

“Oh! ..Annem ne kadar mutlu olacak! diye mırıldandı. Bu sırada yere iki damla gözyaşı aktı. Bu sevinç damlaları idi.

--------------Tualimforum İmzam--------------
Okyanus isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
sultanin, İncileri


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar son Mesaj
Hürrem Sultan Nasıl Öldü - Hürrem Sultan Ölümü - Hürrem Sultanın Ölümü Nasıl Oldu Kartal Tarih 0 30.01.13 00:59
Hatice Sultan Mezarı Nerededir - Hatice Sultanın Mezarı Nerededir Kartal Tarih 0 23.01.13 21:41
Hatice Sultan Nasıl Öldü - Hatice Sultanın Ölümü - Hatice Sultan Ölümü Nasıl Oldu Kartal Tarih 0 23.01.13 21:38
Hürrem Sultanın Güzellik Maskesi Tarifi ASYA Güzellik-Bakım-Makyaj 0 04.09.12 02:34


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 23:26 .


Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2