Nar Çiçeği
Bir padişahın dünya güzeli bir kızı varmış. Bu kız o öyle güzel miş ki, dünyada eşi yokmuş. Kızın adı da Nar Çiçeği’ymiş. Bir gün bu kız, sarayın bahçesinde gezinirmiş. İçinden, evleneceği gencin nasıl biri olacağını düşünür dururmuş.
Tam o sıra sarayın bahçesine giren bir dudağı yerde bir duda ğı gökte Arap, genç sultana aşık olmuş.
Meğer bu sultanın üvey annesi bu Araba aşıkmış. Sarayın penceresinden Arabın sultana nasıl baktığını görünce içi kıskançlıkla dolmuş. Bir el ederek Arabı güvercine dönüştürmüş. 5ultan da penceresinin altında gezinirken onun üstüne bir kova dolusu zift boşaltmış.
Güzel sultan baştan . aşağıya zifte bulanmış. Tanınmaz bir hale gelmiş.
Yaptıklarıyla yetinmeyen üvey anne hemen aşağıya inmiş ve küçük sultana bakarak çığlığı basmış:
-Altın şu büyücüyü! Atın şu büyücüyü!
Sultanı tanımayan görevliler onu kolundan tuttukları gibi saraydan atmışlar. Küçük sultan onlara kim olduğunu anlatmaya çalıştıysa da onu dinleyen olmamış.
Bunun üzerine çaresiz kalan sultan düşmüş yollara.
Padişah da bir taraftan ansızın ortadan kaybolan kızını ararmış. Kızı, büyücü sanan görevlilerin anlattığına inanır, kayboluşu o büyücü kadına yorarmış. Kızcağız gide gide yaşlı bir kadının viran kulübesine varmış. Kadıncağız kızın durumuna acıyıp onu evine almış. İkisi gül gibi geçinip gitmeye başlamışlar.
Aradan aylar geçmiş. Yıkandıkça kızın üzerindeki ziftler akıp gitmeye, kızın güzelliği ortaya çıkmaya başlamış.
Böylece yaşlı kadın kızdan olanları anlatmasını istemiş.
Kız da başına gelenleri bir bir anlatmış.
Yaşlı kadın onun saraya dönmesini çok tehlikeli bulmuş. Başka bir yol denemeye karar vermiş.
Uzun süredir kulübenin üstünde uçan güvercini çağırmış. Meğer bu güvercin, üvey annenin büyü yaptığı Arapmış.
Yaşlı kadın güvercinin ayağına bir mektup bağlamış.
-Güzel güvercin! Bu mektubu padişaha götür, demiş. Güvercin mektubu bir saniyede padişaha götürmüş.
Padişah mektubu okuyunca kızının yaşadığını anlayarak çok sevinmiş. Kötü yürekli karısını zindana attırarak gidip kızını almış.
Kötü sultan zindanda büyü yapmaya devam etmiş. Kendisini bir yılana dönüştürmüş. Padişah la kızını da birer fareye.
Böylece sarayın sütunlarına dolana dolana tırmanmaya başlamış. Sonunda padişahla kızının bulunduğu odaya varmış. Birer fareye dönüşen padişahla kızı şaşkınmış. Yılanı karşısında görünce ikisi de titremeye başlamış.
- Yılan tam ikisini de yutacakken kızın durumuna bakmak için
saraya gelen yaşlı kadın olanları görmüş. Duvarda asılı kılıcı kap tığı gibi yılanın kafasını uçurmuş.
Yılan ölür ölmez padişah ve kızı eski haline dönmüş. Ancak çok tuhaf bir şey olmuş. Çünkü kötü sultanın ölümüyle yaşlı kadın da genç, güzel bir kadına dönüşmüş.
Meğer bu padişahın gerçek karısı, küçük sultanın da annesiymiş. Kötü sultan büyü yaparak onu yaşlı kadına dönüştürüp saraydan attırmış. Padişahı kendisine aşık edip, onun karısı olmuş.
Annesine . kavuşan sultan o günden sonra hep mutlu yaşamış.
Onlar ermiş muradına, darısı herkesin başına.