Oduncu Ve Aç Karısı Bir varmış, bir yokmuş. Az varmış, çok yokmuş. Kış varmış, yaz yokmuş. Yuvarlanırmış zaman dönermiş devran. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde pire berber iken, deve tellal iken. Ben dedemin beşiğini tın gır mıngır sallanır iken köylerin birinde yaşlı bir oduncu yaşarmış. Oduncunun da bir karısı varmış ki sormayın. Aç gözlünün tekiymiş. Zavallı oduncu erkenden kalkar ormana gider. Sırtına odunları yükler eve gelirmiş. Ama aç gözlü karısı her getirdiği odunu az bulur. Daha fazla odun istermiş. Her sefer oduncu odununu biraz daha yükler, Odunların ağırlığı yüzünden eve geç gelirmiş. Eve geç geldiği zaman kıyamet koparır. - Senin yüzünden ocağı yakamadım. Yemek yapamadım, çamaşırları yıkamadım, deyip sürekli tartışırlarmış. Günlerden bir gün oduncu yine sabah erkenden yola koyulmuş. Ormanda odun kesiyormuş. Oduncu çalıların arkasında bir ses duymuş. Bir de ne görsün taşın arasına bir kuşun sıkıştığını görmüş. Kuş acı acı kanat çırpıyormuş. Taşın arasından çıkmaya çalışıyormuş. Oduncu hemen taşları kaldırıp kuşu çıkarmış. Kuş dile gelmiş; - Hey oduncu sen benim hayatımı kurtardın. Yaptığın bu iyiliği unutmayacağım. - Dile benden ne dilersen demiş kuş. Oduncu hiçbir şey istememiş. Fakat kuş oduncuya yalvararak bu iyiliğin altında kalmayacağının onun için elinden geleni yapacağını söylemiş. Kuşun ısrarlarına dayanamayan oduncu, kuşun yardımını kabul etmiş. Kuş da oduncuya büyük dağın arkasında bir ülke var demiş. Bu ülke kuşlar ülkesidir. Orda sana yardım edecek bir kuş var. İyilik yapan insanlara hep yardım eder. Bu kuşa benim gönderdiğimi söylersen, sana istediğini verecektir, demiş. Oduncu az gitmiş, dere tepe düz gitmiş. Kuşlar ülkesine gelmiş. Tarif ettiği gibi kuşu bulmuş. Kuşa, küçük kuşun selamını söylemiş. Kuşların prensi de oduncuya üç tane sandık göstermiş; - Hey oduncu bu sandıklardan hangisini istersen al, içindekiler senindir demiş. Oduncu da içlerinden taşıyabileceği olanı yani küçük sandığı almış. Oduncunun bu tok gözlülüğü kuşu çok etkilemiş. Israrla büyük olanı söylemiş. Fakat oduncu almamış. Kuş da; oduncuya - Eve gidene kadar sakın bu sandığı açma. Yaşlı oduncu sandığı sırtına aldığı gibi evinin yolunu tutmuş. Akşama eve geldiğinde bütün iyi niyetiyle karısına olan biten her şeyi anlatmış. Keşke anlatmasaymış. Aç gözlü karısı oduncunun büyük sandığı almamasına çok sinirlenmiş, neden büyük sandığı almadığını sormuş. Oduncu da; - Ben bunu taşıyabildim. Daha büyük sandığa ihtiyacımız yok demiş. - Ayrıca bunun . içindekiler bize bir ömür boyu yeter demiş. Karısı bu sözleri hiç dinler mi? Hemen hazırlanıp ormana gitmiş. Numaradan odun kırmaya başlamış. Bir yandan etrafına bakınıp duruyormuş. Aç gözlü kadın da çalıların arasından bir ses duymuş. Çalıların arasındaki taşın arasına sıkışmış kuşu görünce hiç de yardım etmemiş. Ama sonra kocasının anlattıkları aklına gelince hemen koşmuş, kuşu taşın arasından çıkarmış. Kuş da dile gelmiş. Kuş yaşlı kadına çok teşekkür etmiş. Dile benden ne dilersen demiş. Aç gözlü kadına boy boy sandık göstermişler. Aç gözlü kadın hemen en büyük sandığı istemiş. Kuş da kadına eve gidene kadar sandığı açmamasını söylemiş. Aç gözlü kadın büyük sandığı zorluklarla sırtına almış. Aç gözlü kadın dayanır mı hemen yolda sandığı açmış. Sandığı açmasıyla büyük bir gürültü kopmuş. Sandık patlamış. Aç gözlü kadın da aç gözlülüğünün ve sabırsızlığının cezasını çekmiş. Hemen oracıkta ölmüş. Oduncu bir ömür boyu mutlu ve huzurlu . yaşamış. Tok gözlülüğünün mükafatı olarak aldığı bu küçük sandık onu ömür boyu rahat yaşatmış. Evet sevgili çocuklar, bu masalda da anladığınız kadarıyla aza kanaat getirmeyen çoğu bulamaz. Her zaman bulduğumuzla yetinmeliyiz. Aç gözlü davranarak elimizdekileri de yitirebiliriz.