Yüz Yıl Uyuyan Güzel Masalı Yüz Yıl Uyuyan Güzel En eski masallardan başlayacak olursak, işte rol modeline çok güzel bir örnek; Yüz Yıl Uyuyan Güzel. Hepimizin bildiği gibi hikayede, periler daha doğumunda gelip, prensese, tek tek hediyelerini sunarlar; dünyanın en güzel kızı olması, melek huylu olması, zarif olması, güzel dans edip şarkı söylemesi dilenir. Bu özellikler bütün masallardaki prenseslerde ortaktır ve oluşturulan prototip, ilerde olması beklenen, ideal anne ve eşi tanımlamaktadır. "Prenses"in bu özellikleri edinmesi tabii ki yeterli değildir. Nedense eline iğne batarak uykuya dalan (uyutulan, uyuşan, edimsizleşen) "prenses" bir de, güzelliği bozulmadan yüz yıl uyumak ve erkeğini beklemekle yükümlüdür. Tabii beklerken, kendini korumalı, "yatağının" etrafını korkunç çalılarla sarmalıdır ki, bir tek "prensi" bu çalılıkları aşıp ona ulaşsın ve onu bir "öpücüğü" ile asri uykusundan uyandırıp "hayata döndürsün". Hayatı o geldikten sonra başlasın ve sonsuza kadar mutlu mesut sürsün. Aslında hikayenin alttan alta çocuklara neyi dikte ettiğini anlatmak için fazla söze gerek yok. 1697 yılında Charles Perrault tarafından Paris'te yazılıp 1983'de Türkiye'de yayınlanmış bir kitapta her masalın altına yazılmış şu öğütler durumun vahametini pek güzel anlatır. Öğüt ...kimi geç kız bekler yıllarca / bulmak için cesur ve güçlü bir koca, / ama sanmazdım ki, bekleyebilsin bir kadın / yüzyıl boyunca umutsuzluğa kapılmaksızın. / şimdi bu masal öğretti bana, / yüz yıl da beklense geç değil hâlâ. / Günün birinde gelir sizin de sıranız, bir de bakarsınız aşıksınız. --------------Tualimforum İmzam-------------- |