Türkiye’nin Cinsellik Tabusu Kadir Has Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı ve Jinemed Kadın Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Teksen Çamlıbel, kadınların cinsel açıdan kendini tanımadığını belirterek, en temel sorunun, ‘Soğukluk, zevk almama ve orgazm olamama’ olduğunu söyledi. Türkiye’de, evli olmalarına rağmen senelerdir ilişkiye girememiş kişiler bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Teksen Çamlıbel, “Bu yüzden çocuk sahibi olamamak ve toplumdan uzaklaşmak, depresyona girmek gibi sorunlarla karşılaşıyoruz” dedi. Normal doğum yapan kadınların yüzde 40'ının idrar, yüzde 20’sinin de gaz ve dışkı kaçağı sorunu yaşadığını kaydeden Prof. Çamlıbel, “İnanılması güç ama, çocuk beziyle gezen kadınlar bile var. Artık çok küçük bir ameliyatla bu sorunu çözüme kavuşturabiliyoruz” diye konuştu. Prof. Çamlıbel, sadece cinsellikle geçen genital siğillerin de zamanında müdahale edilmemesi halinde rahim ağzı kanserine yol açabileceği uyarısında bulunurken, menopozdaki kadınlara yılda bir smear testi yapılması ve mammagrofi çekilmesi gereğine dikkat çekti. Prof. Dr. Teksen Çamlıbel, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’de erkekler kadınları çok iyi tanımadığı için, kadınların kendilerini tanımalarının biraz zor olduğunu ifade ederek, “Tabii bu, bizim çok ekmek yememiz gereken bir konu. Bu konuda çok fazla uzman da yok, bilgi de yok, bilgilendirme de yok. Bize çok sık gelen bir şikayet bu. Genellikle hastalarla sohbette tesadüfen bunu öğreniyoruz. Hastalarımızın büyük bölümünde cinsellik konusunda olumlu yanıt alamıyorum” diye konuştu. En temel sorunun, ‘Soğukluk, zevk almama ve orgazm olamama’ olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Çamlıbel, “‘Hiç canım istemiyor. Eşimle bu yüzden tartışıyoruz. Bana birşey sormasa ben iki sene böyle otururum evde’ diyen kadınlar o kadar çok ki, inanılmaz” dedi. “CİNSELLİK, ZEMBİLLE GELMİYOR” Prof. Dr. Teksen Çamlıbel, cinselliği, ‘jimnastik’ olarak nitelendirerek, “Zevk almak için düzenli yapmak lazım. Oturduğunuz yerden gökten zembille gelmiyor bu. Siz düşüneceksiniz, siz yapacaksınız. Vücudunuzu tanıyacaksınız. Karşınızdakine de bunu gösterecek ve uygulayacaksınız” diye konuştu. Bu konudaki hayretini, “Türkiye’de öyle vahim durumlar var ki” sözleriyle ifade eden Prof. Dr. Çamlıbel, evlenmelerine rağmen senelerdir ilişkiye girememiş kişiler bulunduğunu anlattı. Prof. Dr. Teksen Çamlıbel, şöyle dedi: “Bu yüzden çocuk sahibi olamamak ve toplumdan uzaklaşmak, ailelerden uzaklaşmak, depresyona girmek gibi sorunlarla karşılaşıyoruz. Türk kadınının ve Türk erkeğinin bu konuda katetmesi gereken çok yol var. Bu kişiler bize geldiklerinde, açıkçası çok fazla katkıda bulunamıyoruz. Ama cinsel fonksiyon bozuklukları uzmanı da Türkiye’de maalesef çok yok.” İDRAR VE GAZ KAÇIRMA SORUNU Kadir Has Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı ve Jinemed Kadın Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Teksen Çamlıbel, normal doğumdan sonra idrar kaçağının yüzde 40'lara vardığına, gaz ve dışkı kaçağının ise yüzde 20 oranında olduğuna dikkat çekerek, “Ve bu durum kalıcı. Yani mutlaka tedavi edilmesi gerekiyor. Ancak bu durum, genellikle kadınlar tarafından saklanıyor. Hasta ne kocasına, ne çocuğuna, ne de bir akrabasına durumunu anlatıyor. Biz bile çoğu zaman tesadüfen öğreniyoruz. Bunu söylememe nedenlerinin başında ‘utanma’ geliyor. Nasıl olsa bu, doğumdan sonra kendinde kalan bir durum olarak kadın tarafından kabul ediliyor ve benimseniyor. İnanılması güç ama, çocuk beziyle gezen kadınlar bile var. Artık çok küçük bir ameliyatla bu sorunu çözüme kavuşturabiliyoruz. Bazen ameliyat, bazen ilaç, bazen de sporla bu durum tedavi edilebiliyor” diye konuştu. Türkiye’de genellikle kadınların hamile kaldıktan sonra doktora geldiğini belirten Prof. Dr. Çamlıbel, “Oysa hamile kalınmadan birkaç ay önce gelinmeli ki, bazı testler yapılsın. Beklenmedik şeker hastalıkları, beklenmedik kromozom hastalıklarına karşı önlem alınabilsin” dedi. KIZ ÇOCUKLARI DA DOKTORA GÖTÜRÜLMELİ Prof. Dr. Teksen Çamlıbel, kız çocuklarının genç kızlığa geçiş dönemlerinde bir kez mutlaka doktora götürülmeleri gerektiğini de kaydederek, “Karından yapılan ultrasonla yumurtalıkta, rahimde herşey yolunda mı diye bakıyoruz. Büyüme anormallikleri, göğüs gelişim sorunları, kısa kalma, çok uzun olma gibi genç kızları çok etkileyen olaylarla ilgili bir yönlendirme şansımız oluyor. Adet gördükten sonra kızlar 5-6 santim uzuyor. Adeti geciktirebilirsek eğer, bazı kişilerin ailesine veya çevresine göre, çok kısa kalmasını önleyebiliyoruz. Ayrıca sivilcelenme, tüy çıkması, kilo gibi sorunlar da bu check up’la gideriliyor” diye konuştu. Prof. Dr. Çamlıbel, kadınların, ergenlik çağlarından ölünceye kadar check up programlarına gitmelerinde fayda olduğunu ifade ederek, “Üreme organlarında kanser riski vardır. Özellikle meme kanseri çok yaygın. Her 7 kadından biri hayatı süresince meme kanseri olacaktır diye kabul ediyoruz. Ama mammografi denilen süper bir alet var. Her kadın, 35 yaşından sonra 2 yılda bir mammografi çektirmelidir. 50 yaşından sonra yılda bir. Smear testi dediğimiz, hem rahim hem de rahim ağzı kanseri için erken uyarı sistemidir. Senede bir kez yapılması gerekir. Yumurtaln ‘jimnastik’ olarak nitelendirerek, “Zevk almak için düzenlık kanseri kadınlarda biraz daha seyrek görülmektedir, ama çok kötü sonuçları oluşmaktadır. Hemen öldürebilen bir kanser ve maalesef onun erken tanısı yok. Tek çözüm, doktora 6 ayda bir gitmekten geçiyor” ifadelerini kullandı. MENOPOZDA KANSER RİSKİ Jinemed Kadın Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Teksen Çamlıbel, menopozun yaklaşık 45'li yaşlardan sonra başlayan ve 50'li yaşlarda biten bir adet dönemi düzensizliğinin son noktası olarak görülebildiğini vurgulayarak, “Yumurtalıklarda yumurta üretimi artık duruyor ve östorojen seviyesi sıfırlıyor. Bu, geriye dönüşü olmayan bir olay. Menopozdaki kadınlara yılda bir smear testi yapılması gerekir. Çünkü kanser riski biraz yükseliyor. Özellikle de meme kanseri. Mutlaka mammagrofi çekilmesi gerekiyor. Kalın bağırsak kanseri 50'li yaşlardan sonra iki numaraya yükseliyor. Mutlaka 5 yılda bir kalın bağırsağa bakılması gerekiyor” diye konuştu. Kendilerine gelen hastaların yakınmalarına göre, şu anda İstanbul’da cinsellikle geçen en önemli ve yaygın hastalığın, “HPV virüsü” denilen, siğil virüsü olarak adlandırılan ve rahim ağzı kanserine yol açabilen bir hastalık olduğunu bildiren Prof. Dr. Çamlıbel, “Buna zamanında müdahale edilmesi gerekiyor ki rahim ağzı kanserine yol açmasın” dedi. Genital siğillerin sadece cinsellikle geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Teksen Çamlıbel, “Kaşınır, kızarır ve ele gelir. Siğil oluşan kişiler bunları hisseder. Bunlar bir-iki tane olarak başlayıp çoğalabiliyor. Elma kadar, hatta karnabahar kadar büyüyenleri olabiliyor. Cinsellik yoluyla geçtiği için mutlaka partnerin de muayene ve tedavi olması gerekiyor” diye konuştu. saglikbilgisi.gen.tr