Selim Turan Doğu sanatları, kaligrafi ve Anadolu folklorundan hareketle gerçekleştirdiği özgün soyut yapıtlarıyla tanınan ressam ve heykeltıraş Selim Turan 13 Ekim 1994’de Paris’te öldü. 1915’te İstanbul’da doğan Turan ilk resim derslerini Malik Aksel’den aldı. 1935’te girdiği İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde önce Nazmi Ziya Güran’ın, ardından Feyhaman Duran’ın öğrencisi oldu. Aynı yıllarda Leopold Levy ve Zeki Kocamemi’den resim, İsmail Hakkı Altunbezer, Necmettin Okyay ve Kamil Akdik’ten Türk süsleme sanatları ve hat dersi aldı. Minyatür üzerine de çalışan sanatçı, 1941’de CHP’nin halkevleri aracılığıyla düzenlediği yurt gezileri programına katıldı. 1947’de Fransız hükümetinden aldığı bursla Paris’e gitti ve resim çalışmalarını çeşitli atölyelerde sürdürdü. 1953’te Ranson, 1976-1983 yılları arasında Goetz akademilerinde ders verdi. 1975-1979 yılları arasında mermer heykeller de yapan sanatçı, mobil adı verilen ilk hareketli heykellerini 1976’da gerçekleştirdi. Paris öncesinde izlenimcilik ve kübizm etkisi taşıyan manzara resimleri ve toplumsal içerikli resimler yapan Turan daha sonra soyut sanata yöneldi. Doğu sanatları, kaligrafi ve Anadolu folklorları etkisinde lirik soyut ve figüratif soyut yapıtlar gerçekleştirdi. Sarıkız efsanesi gibi geleneksel halk temalarını işleyen Turan karışık malzemelerle gerçekleştirdiği mobillerinde de çoğu kez bu efsaneden kaynaklanan ve hareketi simgeleyen kadın figürleri kullandı. En son mobillerinden biri büyütülerek 1993’te İstanbul’daki Kurtuluş Parkı’na yerleştirildi. Fransa’nın birçok kentinde duvar resimleri, seramik ve mozaik panoları, heykelleri olan sanatçı Edremit ilçesine bağlı Türkmen Tahtakuşlar Köyü’ndeki özel Etnoğrafya Galerisi’nin kurulmasına da büyük katkı da bulunmuştu.
1941 yılında Liman Sergisi gibi coşku dolu bir etkinlikle ilk çıkışlarını yapan dönemin genç sanatçıları, Türk resminin önemli isimleri olarak aradan geçen tam 60 yıllık zaman dilimine yayılan bir üretim tutarlılığı göstereceklerdir. Bunlar arasında Nuri İyem ve Avni Arbaş, bugün bile Türk resminin duayenleri olarak resim üretmekte ve sergiler açmaktadırlar. Yine, bu sanatçılardan Avni Arbaş ve Selim Turan hayatlarının önemli bir bölümünü Paris gibi önemli bir sanat merkezinde sanatçı olarak sürdürmeyi başarmışlardır.
Selim Turan 1915 yılında İstanbul'da dünyaya gelmiştir. İlkokuldaki resim hocalarının Ali Çelebi, Malik Aksel gibi isimler olması ve babasının resme ilgi duyması, onun erken yaşlarda renkler ve biçimler dünyasıyla tanışmasına neden olmuştur.
Daha sonra geçtiği Galatasaray Lisesi'nde sıra arkadaşı olan Cihat Burak ve daha alt sınıftan Avni Arbaş'la tanışıklığı okulun atölyesindeki çalışma ortamıyla pekişince, babasının kendisine küçük yaşlarda almış olduğu bir resim defteriyle başlayan resim ilgisi, 1935 yılında Güzel Sanatlar Akademisi'nin resim bölümüne kaydını yaptırmasıyla sonuçlanmıştır.
Akademi'de; Nazmi Ziya, Feyhaman Duran ve Levy'nin öğrencisi olmuştur. Bu arada, komşuları olan İsmail Hakkı Altınbezer'in de etkisiyle Tezyini Sanatlar Bölümü'ndeki dersleri de izlemiştir. Aynı zamanda, yaz aylarında Zeki Kocamemi, Ali Çelebi ve Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun ortak atölyesinde çalışarak kendisini geliştirmeye çalışmıştır. Onun bu gayretli kişiliği, 1938 yılında diploma konkuru ile Avrupa'ya gitmesinin yolunu açmış ve bu seyahati sırasında Paris, Londra ve İtalya'da incelemeler yapmıştır.
Döndükten sonra Üsküdar ortaokullarında ve Moda Kız Sanat Okulu'nda öğretmenlik yapmış, Topkapı Sarayı'nda minyatürler üzerinde çalışmıştır. Aynı sıralarda, Akademi yüksek kısmına devam ederken atölye çalışmalarını sürdürmekte ve diğer arkadaşlarıyla görüşmeye devam etmektedir. 1941 yılında, yukarıda değinilen Liman Sergisi içerisinde yer almıştır. Aynı yıl yurt gezileri kapsamında Muğla'ya gönderilmiştir. Sanatçı buradaki çalışma koşullarını şu şekilde hatırlamaktadır:
"Halkevi bize bir para veriyordu; fakat Bodrum'da Cevat Şakir'i buldum ve orada onunla birlikte üç aydan fazla kaldım. Bodrum'da süngerci tekneleriyle Marmaris'e, Datça'ya, Fethiye'ye gidip resimler yapıp yeniden geri dönüyordum. Bodrum Belediyesi bana Halkevi'nde bir yer vermişti; orada kalıyordum."
[ANONİM; Yurt Gezileri ve Yurt Resimleri (1938- 1943), Milli Reasürans T.A.Ş., İstanbul, Ekim 1998, s.189; Dilek Şener- 1996, s. 17, Sanatçıyla yapılan 21 Ocak 1994 tarihli görüşmeden alınmıştır.]
Figüratif geleneğe bağlı manzara ve günlük yaşam sahneleri ile Muğla ve civarını yansıtan sanatçının günümüze ulaşmayan Tütüncüler adlı çalışması, 1942 sergisinin dikkat çeken resimlerinden birisi olmuştur. Bunun dışında Bodrum Görünümü, Muğla'da Pazar, Süngerci Teknesi gibi resimler üretmiştir.
Savaşın sona ermesiyle birlikte, batıda yaşanan değişim süreci Türkiye'yi de etkilemiştir. Tekrar dışa açılma dönemi yaşanmaktadır. 1947 yılında, Avni Arbaş ve Selim Turan Fransız hükümetinin bursuyla Paris'e gitmişlerdir. Sanatçı, burada çeşitli atölyelere devam etmiş, müzeleri gezmiş, farklı ressamlarla arkadaşlık kurmuş ve sanat ortamına katılmıştır. 1949 yılında Galerie Breteau'da ilk kişisel sergisini açmıştır. Savaş sonrasının Paris ekolünde etkili olan soyut yaklaşımlar, bir süre sonra Selim Turan'ı da etkisi altına almıştır. Burada Hans Hartung, Soulages gibi sanatçılarla yakınlığı soyut resme yönelmesinde önemli rol oynamıştır.
Sanatçı özel Ranson Akademisi'nde 1953 yılında minyatür ve tezhip dersleri vermeye başlamıştır. Onun akademi yıllarında başlayan bu alandaki ilgisi, şimdi ona Paris'te bir çalışma alanı yaratmış gözükmektedir. Kuşkusuz minyatür sanatı üzerindeki çalışmaları, onun soyut sanatın en canlı döneminin yaşandığı bir sanat merkezinde kendi tavrını belirlemesi açısından etkili olmuş olmalıdır. Turan'ın soyut resimlerinde; hareket ve ritmi ifade eden çizgi ve lekelerin resim yüzeyinin çeşitli bölümlerinde yığılmasıyla oluşturduğu kompozisyonlar dikkat çekmektedir. Bu anlayış, kontrollü bir kontrolsüzlüğü ifade etmektedir. Sanatçı kendine özgü resimleriyle, savaş sonrasının Paris ekolünün temsilcileri arasında yer aldığı gibi Türk resmindeki soyut anlayışın en önemli isimlerinden birisi olmuştur.
1963 yılında Fontainebleau sanat okulunda ve 1976 yılında Goetz Akademisi'nde dersler veren Turan, Fransa'da çeşitli bölgelere heykel tasarımları da gerçekleştirmiştir. Hayatının büyük kısmını Paris'te geçirmiş olan sanatçı, zaman zaman Türkiye'ye gelerek burada da sergiler açmıştır (1969 Türk- Alman Kültür Merkezi, 1970 Galeri 1, 1979 Galeri Artisan, 1985 Galeri Baraz, 1993 Galeri Selvin gibi).
Türk resminde önemli bir yere sahip olan Selim Turan, 13 Ekim 1994 günü Paris'te hayata veda etmiştir.