Teşekkür
Ettiği Teşekkür: 353
264 Mesajına 784 Kere Teşekkür Edlidi
:
Yoksullarla Dayanışma Haftası ile İlgili Konuşma Metni -Yoksullarla Dayanışma Haftası Yoksullarla Dayanışma Haftası ile İlgili Konuşma Metni - Yoksullarla Dayanışma Haftası Konulu Konuşma Metni - Yoksullarla Dayanışma Haftası Konuşma Meni Örneği Türkiye’de Yoksulluk Türk kentlerinin ve İstanbul’un pozisyonu, daha ağırlıklı olarak Doğu Avrupa ve Latin deneyimlerini andırmaktadır. Doğu Avrupa kentlerinin deneyimiyle ortak yönü, 80'ler sonrasında ulusal kalkınmacılığın terk edilip görece daha liberal bir politik uygulamaya doğru geçilmesinden; Latin deneyimiyle ortak yönü, kırsal parçalanma ile meydana gelen göç sonrasında yaşanan kentleşmeyle ilgisinden dolayıdır. Batı ile benzerlik, özellikle kentsel yoksulluğun yaşanma kalitesi ve ekonomik-politik dönüşümlerle derinleşmesinde görülebilir. Sistemle uyumlu, görece kendi halinde, kentin dışındaki kamu arazilerine el koymayla sınırlı bir çerçeveye sahip olan gecekondu yoksulluğu; kolay yoldan sınıf atlamaya yönelik, informal ilişki ağlarının desteğinde, zaman zaman illegal boyutlar alabilen daha saldırgan bir girişimcilik stratejisinin gelişebileceği bir karaktere doğru yönelmektedir. Yükselmek adına pek çok şeyi göze alabilecek bu kitlenin davranış biçimi ile; Batı'nın sınıfaltı yoksullarının, hayatta kalabilmek ve kendisini dışlayan toplumdan, kendi hakkına düşeni koparabilmek düşüncesiyle başvurduğu illegallik eğilimi benzerlik göstermektedir. Türkiye’de yapılan araştırmalar yoksulluğun yaygın olduğunu göstermektedir. Yoksulluk sınırı 1$ olarak kabul edilerek yapılan çalışmalarda Türkiye’de nüfusun %15’inin yoksul olduğu tespit edilmiştir ( DPT 2001:141). Şayet günlük yoksulluk sınırı 1.5 $ olarak kabul edilirse yoksul kişi oranı %38’e çıkmaktadır. Mutlak yoksulluk için kullanılan bir dolarlık gelir standartına göre, Türkiye'de yoksulluk sınırı altında yaşayan nüfusun oranı %2.4' tür. Buna karşın, temel yapabilirlik olanaklarından yoksunlukla tanımlanan 'insani yoksulluk oranı %16.4'e çıkmaktadır. Çeşitli öznel faktörlerden dolayı Türkiye'de henüz yaygın bir mutlak yoksulluğun şartları olmasa bile; insanlık onuruna yaraşır kaliteli bir yaşam sürdürebilmenin olanaklarının da yeterli olduğu söylenemez (Oruç 2001:81). Yoksulluğun nedenlerine inildiğinde ise çeşitli faktörler görülmektedir; Yoksullarla Dayanışma Haftası Konulu Resimler İş ve Çalışma Yaşamındaki Dönüşümler Son 20-25 yılda tüm dünyada artan bir işsizlik fenomeni gözlenmektedir. Gözlenen işsizliğin önemli bir bölümü, istihdam daraltıcı ileri teknoloji ürünlerinin kullanıma sokulmasından kaynaklanmaktadır. Bilgisayarlaşma (computerization) olarak da ifade edilen bu durumda , insan emeğine olan ihtiyacın azalması sonucunda işsizlik kendiliğinden ortaya çıkmış olmaktadır. Küresel rekabet koşulları altında, firmaların verimlilik artışı sağlama amacına bağlı olarak, görece pahalı girdilerden biri olan ücretten tasarruf edilmeye çalışılması, yalnızca imalat sektöründe değil; hizmet sektöründe de işgücü indirimini sağlayacak formülleri gündeme getirmektedir. Hizmet sektöründe giderek yaygınlaşan otomasyona, bankacılık işlemleri örnek olarak gösterilebilir. İşsizliğe katkı yaptığı düşünülen faktörlerden bir diğeri, kamu ekonomilerinin neo-liberal programlar çerçevesinde küçültülmesi gereğince gündeme gelen özelleştirme faaliyetidir. Özelleştirme ile işsizlik arasındaki ilişkiyi, otomasyon konusunda olduğu gibi, küresel rekabet kavramı sağlamaktadır. Rekabet gücünü arttırmak isteyen özel sektörün maliyet düşürmek amacıyla daha az emek faktörü ile daha çok verim elde etme mücadelesi, işsizlik sorununa doğrudan ve dolaylı olarak etki etmektedir. Bu türde iş kayıplarının özellikle sanayi tipi üretimde kitlesel olarak istihdam olunan orta sınıf işçiler için ağırlığı bulunmaktadır. Sendikal örgütlenmelerin güçlü olması dolayısıyla, emek miktarının azaltılamadığı ve maliyetinin de düşürülemediği durumlarda, firmalar, emeğin daha ucuz olduğu bölgelere üretimlerini kaydırabilmektedir. Yoksullarla Dayanışma Haftası ile İlgili Resimler İşsizliğin genelde gelişmişlik düzeyi ve ekonomik büyüme ile ilişkisinin kurulmasına rağmen, gelişmiş ekonomilerde de aynı sorunun varlığı söz konusudur. Örneğin, 1991 yılı verilerine göre, Birleşik Krallık'ta çalışma yaşında olduğu kabul edilen 16 yaş ve üzerindeki nüfusun çalışma hayatına katılımları şu şekildedir: Hane halklarının % 35.7 'si iki veya daha çok çalışan bireyden oluşur iken; hemen hemen aynı oranda bir miktarı hiçbir işi olmayan bireylerden meydana gelmektedir. Daha ilginç olan nokta, çalışma yaşında olmayan(bağımlı) çocukların % 17.4'ü, herhangi bir çalışanı olmayan ailelerde dünyaya gelmektedir. Bu oran yalnızca Londra dikkate alındığında %22.9'a yükselmektedir. (Dunford,1997:265;akt.Bıçkı 2005:20). Sassen'e göre (1994:102;akt. Bıçkı 2005:20); işsizliğin büyük kentlerde uzun süredir varlığını koruması, bir yandan işverenin pazarlık konumunu güçlendirirken; diğer yandan iş piyasasındaki en dezavantajlı grupların daha güvensiz ve marjinal işleri kabul etme durumlarını ortaya çıkarmaktadır. İnformal işlerin artışıyla iş yaşamının istikrarsızlaşması ve iş olanaklarının kutuplaşması, yeni sosyal bölünmelere neden olmaktadır. Sonuç olarak; ister, yaygın olarak kabul edildiği biçimiyle yapısal faktörlerden kaynaklansın; isterse de bir yanlış teşvik sonucu ortaya çıktığı kabul edilsin, yoksulluk sorunun ardında yatan 'gelir eksiltici bir faktör olarak yaygın bir işsizlik sorununun' olduğu gerçeği değişmemektedir. Yoksullarla Dayanışma Haftası Konulu Resimler Gelir Dağılımı Bozukluğu; Yerleşim yerlerine göre Gini oranları değerlendirildiğinde oranın 1’e yaklaşması eşitsizliklerin artışını göstermekte, 0’a yaklaşması hali ise eşitsizliklerin azalmasını ve sıfır haline ulaştığında ise hiçbir eşitsizliğin kalmadığını veya bir başka deyişle tam eşitsizlik durumuna ulaşıldığı sonucu hipotetik olarak kabul edilmektedir. Gelir, mülkiyet vBulletin. anlamında Gini oranları değerlendirildiğinde Türkiye 0.49 oranı ile ciddi boyutlarda eşitsizliklerin yaşandığı bir ülke olarak değerlendirilmelidir (DPT 2001:141). Nüfusun ilk %20’lik dilimi milli gelirden %4.86 pay alırken son %20’lik kısmı milli gelirden %54.88 pay almaktadır. Ücretlerin Düşüklüğü; Yapılan araştırmalarda gerek kamu gerekse özel sektörde ücretlerin yıllar itibariyle reel olarak düşüş trendine girdiği görülmektedir. Kamu kesiminde 1991 yılında 100 olan reel ücret endeksi 1998 yılında 73.9’a düşmüştür. Özel kesimde ise 1991 yılında 100 olan reel ücret endeksi 81.8’e düşmüştür (DPT 2001:143). Bölgelerarası Farklılıklar; Türkiye’de coğrafi olarak dezavantajı, yatırım önceliklerine ilişkin politikalardaki eksiklikler, kesintisiz enerji kaynağı, kalifiye işgücü ve benzeri. Sanayinin yer seçiminin temel belirleyicilerinden pazara yakınlık veya güvenli ulaşılabilirlilik gibi etmenlerin yanısıra, yatırıma dönüşebilir sermayenin yetersiz birikimi tarihsel olarak bölgeler arasında dengesiz gelişme sorununu gündeme getirmiştir. Türkiye’de yoksulluğun en az yaşandığı bölge %4 ile Ege Bölgesi’dir. Ege Bölgesi’ni %7 ile Marmara Bölgesi, %11 ile Akdeniz, %12 ile İç Anadolu Bölgesi, %19 ile Karadeniz Bölgesi, %24 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi takip ederken %25 ile Doğu Anadolu Bölgesi Türkiye’nin en yoksul bölgesidir (DPT 2001:143). Kayıtdışı İstihdam; Türkiye’de hızlı nüfus artışı, göç ve kentleşme ile istihdam yapısı işsizliğin artmasına neden olmaktadır. Kayıtlı sektörde iş bulamayan işgücü ise, kayıtdışı istihdama yönelmektedir. Bir anlamda işsizlik kayıtdışı istihdam arasında doğrudan bir ilişki vardır. İşsizlik arttıkça kayıtdışı istihdamın boyutları da genişlemektedir (Ekin 2001:29). Türkiye’de tarım kesiminde istihdamın %89’u, madencilik kesiminde istihdamın %6’sı imalat sanayinde istihdamın %21’i, inşaat kesiminde istihdamın %51’i ve hizmetler sektöründe istihdamın %22’si kayıtdışıdır. Kayıtdışı çalışma ise düşük ücret, sosyal güvenlikten yararlanamama ve netice olarak yoksulluğu getirmektedir (Lordoğlu 1989:116). Kentleşme ve İç Göç; Türkiye’de göç olgusunun ve beraberinde getirdiği kentleşmenin nedeni, tarımda, modern üretim tekniklerinin kullanılması, buna karşılık tarımda çalışmasına ihtiyaç duyulan insan gücü miktarının azalması, tarımsal verimliliğin yetersizliği ve toprakların miras yoluyla paylaşılmasıdır (Akad 1982:135). Türkiye’de 1999 yılı verilerine göre kentli işsiz sayısı kırsal açık işsiz sayısının 3 katı kadardır. Ülkemizde kentleşme ekonomik büyüme ile birlikte yürümediğinden göç yoluyla kente gelenler işsiz kalmakta veya kayıtdışı sektörde çalışmaktadırlar (Özsoylu 1994:20). Yoksullarla Dayanışma Haftası ile İlgili Resimler Yoksulluğun Belirlenmesinde Yararlanılabilecek Göstergeler * Kişi başına düşen ulusal gelir, * Kişi başına düşen gelir / harcama miktarları, * Cinsiyet bazında ulusal gelirin dağılımı, * Bölgeler / iller bazında ulusal gelirin dağılımı, * Harcamalar içinde gıda maddelerine ayrılan pay, * Bireyler için yapılan eğitim harcamaları, * Bir öğretmene düşen öğrenci sayısı * Cinslere göre okur-yazarlık oranı, * Cinslere göre ortalama yaşam beklentisi, * Doğum oranı artış hızı * Bebek ölüm oranı, * Sağlıklı beslenme durumu ve düzeyi, * Temiz suya erişebilen kişi / aile sayısı, * Kişi başına düşün doktor sayısı, * Kişi başına yapılan sağlık harcamaları, * Genel işsizlik oranı, * Cinsiyete dayalı işsizlik oranları, * Katılım mekanizmalarında cinsiyete göre durum, * Kişi başına düşen telefon sayısı, * Elektriği bulunan evlerin kır ve kent bazında oranları, * Kişi başına tüketilen enerji miktarı, Yoksullarla Dayanışma Haftası ile İlgili Resimler