![]() |
|
Kayıt ol | Yardım | Üye Listesi | Ajanda | Bugünki Mesajlar | Arama |
Belirli Gün ve Haftalar Konuşma Metinleri Belirli gün ve haftalar ile ilgili konuşma metinleri.Belirli gün ve haftalarla ilgili konuşma metinleri örnekleri... |
![]() | ||
![]() ![]() |
| LinkBack | Seçenekler |
![]() | #2 (permalink) |
Moderator ![]() ![]() Üyelik tarihi: Mar 2008 Nerden: Erzurum
Mesajlar: 7.017
Konular: 5376 Rep Puanı:8872 Rep Gücü:112 RD: ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ettiği Teşekkür: 353 264 Mesajına 784 Kere Teşekkür Edlidi : | ![]() Vakıflar Haftası Konuşma Metni Sayın Valim, değerli misafirler, değerli basın mensupları, değerli mesai arkadaşlarım, sevgili öğrenciler, 26. Vakıflar Haftası ve 2009 Vakıf Medeniyeti Sağlık Yılı kutlama programına hoş geldiniz. Varlığınızla şeref verdiniz. Hepinize teşekkür ederim. Vakıflar Haftası münasebetiyle açtığımız Resim ve Kompozisyon yarışmalarında derece almış öğrencilerimiz de bugün burada, aramızda bulunuyorlar. Onlar eserleriyle, hepimizin mirası olan vakıf medeniyetinin yüksek değerlerini övdüler. Bu değerleri takdir edebilmek bu kardeşlerimizin büyüklüğüdür. Kendilerine Vakıflar Genel Müdürlüğü adına ayrıca teşekkür ediyorum. Sayın misafirler, şimdi sizleri, milletimizin son 1000 senelik tarihinde bir gezintiye çıkarmak istiyorum. İstanbul’da 1843 yılında öyle şiddetli bir çiçek hastalığı salgını baş gösterdi ki, ihtiyaca cevap verecek hastane bulunamadı. Bunun üzerine, Sultan Abdülmecid’in annesi Bezm-i Alem Sultan kendi servetinden 201 yataklı bir hastane yapılmasını emretti. Hastanenin ebediyyen fakirlerin ve gariplerin hizmetine devam edebilmesi için de, yine kendi mal ve mülkünü hastaneye vakfetti. Valide Sultan bu hastaneyi yaptırdıktan 8 yıl sonra 1851’de vefat etti. Vakıf Gureba Hastanesi olarak adlandırılan bu hastanede, yaklaşık 170 seneden beri binlerce fakir hasta şifa bulup, borcunu Valide Sultan’ın ruhuna dua ederek ödemekte. Bezm-i Alem Valide Sultan’ın ortaya koyduğu bu örnek, bir insanın dünyalık servetini nasıl ölümsüzleştirebileceğinin bir örneğidir. Tıp tarihimizde, daha önce hastane manasına, darüşşifa, darüssıhha, darülafiye, darüt tıp ve bîmârhane gibi adlar kullanılırken, Bezm-i Alemin kurduğu müesseseye hastane denmiş ve o günden beri, sağlık kurumlarımız için hastane adı kullanılmaya başlamıştır. Türk-İslam tarihinde sosyal hayatı her yönüyle kuşatan vakıf medeniyeti, bin yıldan beri çok çeşitli sağlık kurumlarıyla milletin hizmetinde olmuş, insanı yaşatmak davasını gütmüştür. Büyük Selçuklu İmparatorluğu zamanında devlet adamları ve Atabeyler ülkenin her tarafında medreseler, imaretler, mektepler, yollar, köprüler, kervansaraylar ve hastaneler yaptırmışlar, bunların masraflarını karşılamak üzere de vakıflar kurmuşlardır. Hemen hemen her şehir ve kasabada birer hastane bulunmaktaydı ve bunların her birinin emrinde büyük vakıfları vardı. Bu vakıflar sayesinde hastalara ücretsiz tedavi hizmeti verilmekteydi. Selçukluların dört asırlık egemenlikleri döneminde birçok tıp kitapları yazılmış ve hastanelerin içinde tıp kütüphaneleri kurulmuştur. Anadolu Selçukluları da XII. yy’dan itibaren Anadolu’yu sağlık medeniyetinin zirvesine taşımışlardır. Amasya Darüşşifası, Kayseri’de Gevher Nesibe Darüşşifası, Sivas’ta İzzettin Keykavus Şifahanesi, Divriğ’de Turan Melik Daruşşifası, Çankırı’da Selçuklu komutanlarından Atabey Cemalettin tarafından 1235 yılında yaptırılan Atabey Cemaleddin Ferruh Daruşşifası, 1255 yılında Kemalüddin Karatay tarafından yaptırılan Konya Daruşşifası Anadolu Selçuklularının hizmete soktuğu sağlık kurumlarından bazılarıdır. Kayseri’deki Gevher Nesibe Darüşşifası “Kılıç Aslan’ın kızı Gevher Nesibe Sultan’ın vasiyeti üzerine Miladi 1205 yılında yaptırılmıştır.” Kayseri yakınındaki bazı köylerin tarım gelirlerinin bu hastaneye vakfedildiği eski tapu kayıtlarından anlaşılmıştır. Selçuklu hükümdarı İzzettin Keykavus tarafından 1219 yılında yaptırılan Sivas Şifahanesi için İzzettin Keykavus kendi malından yüzü aşkın dükkan ve birkaç çiftlik vakfetmiştir. Osmanlı döneminde de vakıf kurumları arasında sağlık kuruluşlarının sayısı oldukça fazladır. Hemen her büyük vakfın bünyesinde bir Bimarhane veya Darüşşifa bulunmaktaydı. Osmanlıdaki medrese hastanelerinin çok zengin akarları vardı ve bunların hiç biri devlet tarafından yaptırılmamıştı. Osmanlılarda ilk hastane, devletin kuruluş yıllarında Sultan Orhan tarafından Bursa’da yaptırılmıştır. 1399 yılında da Yıldırım Beyazıt tarafından Uludağ’ın eteğinde tam teşkilatlı bir başka hastane daha kurulmuştur. Söz konusu bina halen hastane olarak kullanılmaktadır. İstanbul Fatihi Sultan Mehmet, Fatih Camii’nin iki tarafında toplam sekiz adet medrese yaptırmış, İstanbul’u o günün en büyük bilim merkezi haline getiren bu müesseselerin yanına bir de darüşşifa yaptırmıştır. Yıl 1470. Bu hastane yetmiş hücre ve seksen kubbeden oluşmaktaydı. Burada hastalara tedavi hizmeti ve ilaçtan başka, musıki konserleri de veriliyordu. Edirne’de 1488 yılında 50 kişilik hizmet kapasitesiyle yaptırılan II. Beyazıt Darüşşifasında hekim ve hizmetkar olarak 21 personel bulunmaktaydı. Yapılışından bir buçuk asır sonra Evliya Çelebi bu vakıf hastanesini gezdiğinde, orada çiçek yetiştirilerek, akıl ve ruh hastalarının o çiçeklerin güzelliği ve kokusuyla tedavi edildiğini görmüştü. Özellikle bu amaçla lale, sümbül, reyhan, karanfil, nesrin, yasemin, deveboynu çiçeklerinin kullanıldığından bahsetmektedir Evliya Çelebi. Müzikle tedavi işlemlerinde de, özellikle neva, rast, dügah makamlarının, segâh, çargâh, sûznak, zengûle, bûselik makamlarının çok iyi neticeler verdiğini, hastanenin eczanesinden haftanın iki günü her isteyene bedava ilaç dağıtıldığını bildirmektedir. Bu hastanemiz, halen Sağlık Müzesi olarak hizmet vermektedir. İstanbul’da 1550 yılında yaptırılmış olan Süleymaniye Bimarhanesinde bir asabiye servisi de bulunmakta ve Darül Akakir denilen ecza deposundan İstanbul’un diğer hastanelerinin ilaç ihtiyaçları da dağıtılmaktaydı. 1539 yılında Kanuni’nin annesi Valide Hafsa Sultan tarafından yaptırılan Manisa Bimarhanesi 20 yatak kapasiteli idi ve burada ayrıca ayaktan tedavi de verilirdi. Hastanede 5 hekim, 4 eczacı ve ona göre de yardımcı personel bulunurdu. 5 hekimden biri başhekim, biri operatör, biri akıl hastalıkları mütehassısı, ikisi de göz hekimi idi. Bimarhanenin giderlerini karşılayan vakfın o dönemde bir milyon kuruştan fazla âşar geliri bulunmaktaydı. Peki, bir hastanenin idaresi nasıl olmalı, doktorların mesleki yetişme tarzları nasıl olmalı, ve hastalarla olan münasebetler nasıl yürütülmelidir? 1550 yılında Hürrem Sultan tarafından yaptırılan Haseki Darüşşifası’nın vakfiyesinde bu konulara dair disiplin ilkeleri ince ince anlatılmaktadır. Örneğin, hastanede görev yapacak doktorların özelliklerine şöyle değinilmektedir: “... Hastalardan her birine candan dost gibi, şefkat ile nazar eder, onları asık suratla karşılamaz, onlara, az da olsa vahşet ve nefret uyandıracak söz söylemez. Zira sözde bulunan sert bir kelime, bazen hastaya en büyük dertten daha ağır gelir. Belki hastalara en latif sözler söyler, onlara en güzel şekilde hitap eder, sual ve cevapta en şefkatli yolu tutar. Zira sarf olunan nice sözler vardır ki, onlar hastanın nezdinde cennet kevserlerinden, zülal ve selsebilden daha tatlıdır... Hastanın tatlı söze ihtiyacı daha çoktur...” İstanbul Toptaşı’nda bulunan Valide-i Atik Bimarhanesi II. Selim’in eşi Nur Banu Valide Sultan tarafından 1583 yılında yaptırılmıştır. 1617 yılında yaptırılmış olan Sultanahmet Bimarhanesi de Kızlarağasının kontrolü altında, müstesna bir idareye sahipti. Zamanında üç kıtaya hükmeden büyük padişah Kanuni Sultan Süleyman, aynı zamanda son derece ince ruhlu bir şairdi ve mealen şöyle diyordu: “Halka göre büyük makamlar sahibi olmaktan daha değerli bir şey yok gibi görünüyor. Amma, aslında, sağlıklı şekilde alabildiğimiz bir tek nefesten daha değerli bir makam olur mu ki?!” Şeyh Edebali de Osman Gazi’ye şunu diyordu: “Oğul, insanı yaşat ki, devlet yaşasın!” Binlerce yıldan beri, tüm yaradılmışlara hizmet etmeyi kendilerine düstur edinen nice hayırseverler gelip geçti dünyadan. Onlar, evet geçip gittiler ama, arkalarında bıraktıkları eserleriyle hala dünyamızı süslemekteler, insanların hayatlarını kolaylaştırmaktalar, ve hayırlarıyla hala aramızda yaşamaktalar. Şimdi onların ardından, bize de en azından şu sözleri söylemek düşüyor: İnsana hizmet için herhangi bir tuğla koymuş tüm hayır sahiplerinin ruhları şad olsun! Şu an ve gelecekte, insana hizmet yolunda yürüyenlere ve yürüyeceklere selam olsun! Sayın misafirler, 26. Vakıf Haftası ve Vakıf Medeniyeti Sağlık Yılı hepiniz için kutlu olsun... Not: İnternetten alıntıdır. --------------Tualimforum İmzam-------------- Belirli Gün ve Haftalar Genel Bilgi Belirli Gün ve Haftalar Konuşma Metinleri Belirli Gün ve Haftalar Şiirleri Belirli Gün ve Haftalar ile İlgili Özlü Sözler Belirli Gün ve Haftalar ile İlgili Resimler Belirli Gün ve Haftalar ile İlgili Kompozisyonlar Nokia |
![]() | ![]() |
![]() |
Tags |
haftasi, konusma, metni, vakiflar, vakıflar haftası ile ilgili konuşma metni, vakıflar haftası konulu konuşma metni, vakıflar haftası konuşma |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | son Mesaj |
Şehitler Haftası ile İlgili Konuşma Metni - Şehitler Haftası Konulu Konuşma Metni | Nokia | Belirli Gün ve Haftalar Konuşma Metinleri | 1 | 20.10.15 22:19 |
İlköğretim Haftası Konulu Konuşma Metni - İlköğretim Haftası Konuşma Metni Örneği | Nokia | Belirli Gün ve Haftalar Konuşma Metinleri | 2 | 08.09.14 09:49 |
Deprem Haftası ile İlgili Konuşma Metni - Deprem Haftası Konulu Konuşma Metni | Nokia | Belirli Gün ve Haftalar Konuşma Metinleri | 0 | 07.03.12 20:55 |
İnternet Haftası Konulu Konuşma Metni - İnternet Haftası ile İlgili Konuşma Metni | Nokia | Belirli Gün ve Haftalar Konuşma Metinleri | 0 | 05.03.11 11:41 |
Yaşlılara Sayğı Haftası Konuşma Metni-Yaşlılar Haftası Konuşma Metni | Nokia | Belirli Gün ve Haftalar Konuşma Metinleri | 0 | 16.11.09 16:22 |