Dünya Turizim Günü ( Genel Bilgi ) Dünya Turizim Günü ( Genel Bilgi ) Turizm bilincinin geliştirilmesi ve bu alanda yaşanan gelişmelerin diğer ülkelere de aktarılarak deneyimlerin paylaşılması amacıyla, Dünya Turizm Örgütü (WTO)'nun önerisi üzerine Birleşmiş Milletler aldığı kararla, her yılın 27 Eylül günü, "Dünya Turizm Günü" olarak kutlanıyor.
Dünya Turizm Günü dolayısıyla Türkiye'nin genel durumuna baktığımızda ortaya çıkan tabloda gördüğümüz en önemli gelişme şudur: Türkiye'de uzun yıllar bir özlem olarak dile getirilen "Turizmin 12 aya yayılması" bugün artık slogan olmaktan çıkıp hızla gerçekleşme yolunda gelişiyor.
Türkiye'de turizm faaliyeti belirli dönemlere sıkışmış olmaktan çıkıp yıl geneline yayılmaya başlaması önemli bir gelişmedir. Şimdi özellikle güneyde kış döneminde de açık olan, bir başka deyimle 12 ay çalışan tesis sayısı her geçen yıl biraz daha artıyor. Türkiye genelinde daha önce 22-24 hafta olarak yaşanan turizm yoğunluğu şimdi farklı doluluk ve yoğunlukta olmakla beraber 40 haftanın üzerine çıktı. Sezon olarak tanımlamak gerekirse süre 24 haftadan 40 haftaya çıkıyor.
Türkiye'nin 12 ay turizm yapılabilir ülke haline gelmesi ne kadar önemliyse, bunun nasıl gerçekleştiğinin doğru anlaşılması da o kadar önemli ve gereklidir.
Bu noktaya gelişin hangi araç ve ürünlerle gerçekleştiğinin doğru anlaşılması, sürecin bundan sonrasının yönlendirilmesi açısından da gereklidir. Türkiye'nin 12 ay turizm yapılabilen, dolayısıyla yıl boyunca açık kalan tesis sayısı her yıl biraz daha artan duruma gelmesinde rol oynayan etmenlerden bir ikisine burada dikkat çekmek istiyoruz.
Türkiye'nin 12 ay turizm yapılabilen duruma gelmesinde, zaman zaman dudak bükülen,hatta yer yer karşı çıkılan "Herşey dahil" sisteminin önemli bir rolü olmuştur. Türkiye'nin 12 ay turizm yapılabilir ülke durumuna gelmesinde rol oynayan bir diğer unsur da yine sık sık eleştiri konusu edilen, kış aylarında ucuz fiyatlarla yapılan shopping (Alışveriş) turlarıdır.
Gerçekte "Herşey dahil" "Shopping turları" gibi uygulama ve ürünler Türkiye'nin zaafı değil gücüdür. Zira Türkiye bir yandan o çok eleştirilen "Ucuzcu"lara hitap edebilecek ürün ve olanaklara sahip iken aynı anda geceliği 2.500 dolara satılabilen tesislerden oluşan paketleri hazırlayabilecek kadar zengin bir potansiyele sahiptir.
Bu noktada 250-300 dolara satılan turları ucuzculuğa örnek gösterenlere sormak gerekir: Kış ortasında Almanya, Avusturya, Hollanda hatta şimdi artık Rusya'nın ta bir ucundaki kişiyi evinden çıkartıp tatile götürebilmek için başka ne yapabilirsiniz? Fiyat unsurunu kullanarak pazara hareketlendirmek ekonomi kurallarına aykırı olmadığı gibi sonuçları itibariyle doğruluğu pratikte de görülmüş bir uygulamadır.
Unutmamak gerekir ki; Türkiye'nin bugün 12 ay turizm yapılan ülke yolunda hızla ilerlemesi bu araç ve ürünler sayesinde olmuştur. Bunlar Türkiye'nin şansıdır. Türkiye üst gelir grubuna mensup kitleyi çekebilmek için daha az harcayan ama büyük kitleyi oluşturan kesimden vazgeçmek zorunda değildir. Çünkü Türkiye, turizmde çok az başka ülkeye nasip olabilecek zengin bir potansiyele sahiptir. Daha da önemlisi Türkiye sahip olduğu potansiyelinin henüz çok az bir bölümün kullanarak bu noktaya gelebilmiştir.
Turizm Gazetesi |