|
Kayıt ol | Yardım | Üye Listesi | Ajanda | Bugünki Mesajlar | Arama |
Anne ve Bebek Sağlığı Anne ve bebek sağlıgı,bakımı,ihtiyaçları hakkında bilgiler.. |
| LinkBack | Seçenekler |
09.02.08, 14:03 | #2 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 7.449
Konular: 6324 Rep Puanı:14360 Rep Gücü:168 RD: Ettiği Teşekkür: 53 719 Mesajına 1.316 Kere Teşekkür Edlidi : | Bebeğin Eşinin (Plasentanın ) erken ayrılması Abrubtio placenta hamileliğin, nadir görülen ancak hem anne hem de bebek hayatını tehlikeye atabilen çok ciddi bir komplikasyonudur. Tanım olarak plasentanın doğumdan önce rahim duvarından ayrılmasıdır. Gebeliğin son dönemlerinde görülen bebek ölümlerinin en önemli ve en sık görülen gelen nedenidir. Dekolman olarak da tanımlanan abrubtio placentaya bağlı anne ölümleri modern takip yaklaşımları sayesinde günümüzde %1'in de altına düşmüştür. Plasenta gerek yapı gerekse işlev açısından kendine özgü ve başka örneği olmayan bir organdır. Bebeğin rahim içindeki yaşamını sürdürebilmesi plasentanın sağlıklı işlev görmesine bağlıdır. Plasenta normalde bebeğin doğumunu takiben görevini tamamlayarak yerleşmiş olduğu yerden ayrılır ve vücut dışına atılır. Bu doğumun üçüncü evresi olarak adlandırılır. Plasentanın atılmasını takiben rahim kasları kasılarak açık olan kan damarlarının kapanmasını ve kanamanın durmasını sağlarlar. Hamileliğin 20. haftasından sonra normal yerleşmiş olan bir plasentanın bebeğin doğmasından önce yapışık olduğu yerden kısmen ya da tamamen ayrılması ise dekolman olarak adlandırılır. NE SIKLIKTA GÖRÜLÜR Plasental dekolman tüm gebeliklerin yaklaşık %1'inde görülen bir durumdur. ABRUPTİO PLACENTANIN SINIFLAMASI Dekolman ile birlikte görülen komplikasyonların şiddeti ayrılmanın ve kanamanın miktarı ile direk ilişkilidir. Dekolmanın şiddetini ve türünü tanımlamak için değişik sınıflamalar kullanılmaktadır: Evreye göre sınıflama Evre 0 Hastada herhangi bir bulgu yoktur.Tanı doğumu takiben plasenta ayrıldıktan sonra arkasında kan pıhtısı görülmesi ile konur Evre 1 Hastada rahimde hassasiyetle birlikte kanama vardır ancak ne annenin ne de bebeğin tehlikede olduğuna dair bir belirti yoktur. Evre 2 Rahimde hassasiyet ve sürekli kasılma (tetani) vardır. Eşlik eden kanama olabilir ya da olmayabilir. Annede şok tablosu yoktur ama bebek sıkıntıdadır. Evre 3 Uterusta şiddetli ve hiç gevşemeyen kasılmalar vardır. Kanamanın miktarı 1 litreden fazladır ve anne adayı genellikle şok durumundadır. Bebek büyük olasılıkla kaybedilmiştir. Kanamaya göre sınıflama Aşikar kanama Belirgin şekilde vajinal kanama vardır. Hastadaki bulguların şiddeti kanamanın miktarına bağlıdır. Rahimde tetani ve hassasiyet olabilir ya da olmayabilir. Gizli kanama Belirgin bir vajinal kanama yoktur. Plasentanın ayrılması nedeni ile oluşan kanama plasentanın arkasına hapsolduğu için vajinadan dışarıya akamaz. Belirgin yakınma ve bulgu rahimde tetani ve hassasiyettir. Bebek ya kaybedilmiştir ya da monitörde ciddi sıkıntı içinde olduğu görülür. Karışık Hem hassasiyet ve tetani hem de belirgin kanama vardır. Durumun şiddetine göre olan sınıflama Hafif Plasentanın 1/6'sından daha az bir kısmı ayrılmıştır. Kanama ya yoktur ya da 200 mililitrenin altınadır. Hafif bir uterus hassasiyeti olabilir ancak bebeğin sıkıntıda olduğuna dair bir belirti yoktur. Orta Plasentanın 1/6 sı ile 2/3'ünde ayrılma vardır. Koyu renkli kanama vardır ancak miktarı 1 litrenin altındadır. Uterusta hassasiyet ve tetani vardır. Bebekte plasental yetmezliğe bağlı sıkıntı belirtileri bulunur. Şiddetli Plasentanın 2/3'ünden daha fazlası ayrılmıştır. ve sürekli bir uterin hassasiyet ile şiddetli ve hiç gevşemeyen kasılmalar vardır. Kanama olabilir y ada olmayabilir. Eğer doğum gerçekleşmezse bebeğin ölmesi kaçınılmazdır. Damar içi pıhtılaşma problemi ortaya çıkarsa (DIC) anne adayının da hayatı tehlikeye girer. Hangi sınıflama olursa olsun kanama gizli olabilir. Plasenta kenarlardan değil de ortadan ayrıldığında kan arka kısımda hapsolabilir ve dışarıya akmayacağı fark edilelemez. Buna plasenta arkasına kanama anlamına gelen retroplasental kanama ya da hematom adı verilir. Yaklaşık %20 olguda kanama gizli kalır. NEDEN OLUR? Abrubtio placentaya yol açan mekanizma bilinmemekle birlikte plasentanın kendisini besleyen kan damarlarında yaşanan problemlerin bu duruma neden olduğu düşünülmektedir. Plasentanın kan desteği azalınca yerleştiği endometrium dokusunda ölüm ve nekroz olur. Daha sonra kan küçük kan damarları çatlar ve kanama başlar. Rahim dolu olduğu için kanamayı kesmek üzere kasılamaz. Kanama daha da artar ve plasenta arkasında oluşan basınç ayrılmayı daha da arttırır. Ayrılma plasentanın kenarında olduğunda kan süzülerek vajinadan dışarı akar.Ortada olan ayrılmalarda ise kan plasenta ve rahim arasında sıkışır. Yüksek basınç altıdaki kan amniyon zarını geçerek amniyon sıvısına karışabilir. Benzer şekilde rahim kas tabakası içinde de ilerleyebilir. Gebeliğe ait endometrium dokusu yüksek oranda pıhtılaşma faktörleri içerdiğinden kan hemen pıhtılaşır ancak daha sonra ortama gelen bazı maddelerin etksi ile pıhtı çözülür. Bu durum devam ettiğinde birçeşit damar içi pıhtılaşma bozukluğu olan DIC tablosu ortaya çıkar ve anne kaybedilebilir. RİSK FAKTÖRLERİ Abruptio placentanın nedeni bilinmemektedir.Bununla birlikte bazı risk faktörleri tanımlanmıştır. Dekolmana yol açabileceği bilinen en önemli durum yüksek tansiyondur. Gebelik zehirlenmesi olarak da bilinen preeklempsi varlığı dekolman açısından önemli bir risk faktörüdür. Şiddetli preeklempsi olgularının yaklaşık yarısında değişik derecelerde dekolman görülür. Diğer risk faktörleri arasında: 34 haftadan önce zarların açılması (özellikle amniyon sıvısının az olması durumunda), anne yaşının 35'in üzerinde olması, uterin anomaliler, myomlar, dolaşım sistemini etkileyebilen şeker hastalığı gibi sistemik hastalıklar, hamileliğin ileri dönemlerinde direkt karına olan travmalar Sigara Alkol Uyuşturucu madde (kokain) Çoğul gebelikler Amniyon sıvısının fazla olması Kordonun kısa olması Özellikle basit gibi görünen travmalar dekolmana neden olabilir ve dekolmanın evresi 24 saat içinde 1'den üçe uzanabilir. Sigara damarlarda ani daralmaya neden olarak plasentanın beslenmesini bozabilir ve dekolmana yol açabilir. Benzer şekilde haftada 14 ya da daha fazla bardak alkol alınması da dekolmana olan eğilimi arttırır. Çoğul gebeliklerde ilk bebek doğup rahimde ani bir boşalma olduğunda dekolmanın gerçekleşmesi ikinci bebeği riske atar. Dekolmanın kimde ve ne zaman, hangi şiddette ortaya çıkacağı önceden kestirilemez. Bunu anlayabilecek hiçbir test yoktur. TEKRARLAMA RİSKİ Daha önceki gebeliklerinde abruptio placenta olan hastalarda takip eden gebeliklerde durumun tekrar etme olasılığı %10-17 arasındadır. Daha önceki 2 hamileliğinde dekolman olan hastalarda ise %20 olasılıkla durum tekrarlamaktadır. ANNEDEKİ ETKİLERİ Modern takip yaklaşımları sayesinde dekolmana bağlı anne ölüm oranı %1'den daha aşağılara indirilmiştir. Dekolman doğum eylemi başlamadan da görülebileceği gibi düzenli rahim kasılmaları başladıktan sonra da ortaya çıkabilir. Dekolmanın annedeki en önemli komplikasyonu kanamadır. Kanamaya bağlı şok nedeni ile ölüm meydana gelebilir. Kan transfüzyonu uygulamalarının eskiye göre daha kolay yapılabilmesi ve kan verilmesine bağlı komplikasyonların azalması sayesinde bu nedene bağlı ölüm oranlarında azalma sağlanmıştır. İhmal edilmiş olgularda kanın pıhtılaşma sistemi bozulup DIC tablosu ortaya çıktığında durum daha da ciddileşir. DIC varlığında yoğun kan ve kan ürünleri nakli gerekir. Kanama kontrol edilemez ise anne ve bebeğin kaybedilmesi kaçınılmazdır. Kanamanın şiddetine bağlı olarak hastada akut böbrek yetmezliği görülebilir. Böbrekler damarlarda dolaşan kan miktarındaki azalmaya aşırı |
09.02.08, 14:05 | #3 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 7.449
Konular: 6324 Rep Puanı:14360 Rep Gücü:168 RD: Ettiği Teşekkür: 53 719 Mesajına 1.316 Kere Teşekkür Edlidi : | Gizli kanama varlığında rahim kas dokusu aşırı gerilerek yırtılabilir. Bu hem annenin hem de bebeğin hayatını tehlikeye atabilecek bir komplikasyondur. Kanamaya bağlı olarak annede doğum sonrası anemi görülebilir. Dekolmanı takiben doğum sonrası kan kaybı da normalden fazla olmaktadır. Couvelarie adı verilen tabloda uterus kas dokusunun içi dahi kanla doludur ve bu nedenle doğum sonrasıda yeteri kadar kasılamaz. Bu da kanama miktarının artmasına neden olur. Bu hastalarda doğum sonrası enfeksiyon riski de daha yüksektir. BEBEKTEKİ ETKİLERİ Dekolmanın bebek üzerindeki etkileri plasentanın ayrılması, bebeğe gelen kan ve oksijen miktarının azalması, annede kanama nedeni ile kan hacminin azalması ve rahimin kasılma yeteneğininin azalmasına bağlıdır. Bu etkiler bebek ile anne arasındaki oksijen ve besin maddelerinin alışverişini bozar. Şiddetki kanama varlığında vücut kan akımını beyin ve kalp gibi hayati organlara yönlendirir. Rahim kadının hayatının devamı için gerekli bir organ olmadığından ulaşan kan miktarı azalır ve fetus tehlikeye girer. Fetus açısından riskler oksijensiz kalması nedeni ile sıkıntıya girmesi ve kanama dursa bile rahim ile temas eden plasenta yüzey alanındaki azalma bebeğin gereksinimlerini karşılamaya yetmemesidir. En ileri aşamada ve müdahalede geç kalındığında bebek kaybedilebilir. Doğum sonrası bebekte sinir sistemini ilgilendiren bozukluklar ortaya çıkabilir. Bebeklerin bir kısmı erken doğuma bağlı prematürite nedeni ile kaybedilirler. BELİRTİLERİ Daha önce de belirtildiği gibi abruptio placentanın temel bulgusu ağrıdır. Klasik olarak bıçak saplanır tarzda çok keskin ve sürekli ağrı olur. Ağrı ile beraber kanama görülebilir. Ağrı hastaların yalnızca %50'sinde ortaya çıkar. TANI Kanama olsun ya da olmasın gebeliğin son dönemlerinde ortaya çıkan ani ve şiddetli ağrı varlığında abruptio plasenta ilk önce akla gelmelidir. Belirtilerin varlığında tanı muayene ile konur. Ultrason her zaman tanıya yardımcı değildir ve hastaların sadece %25'inde tanı koydurur. Muayenede rahimin sürekli tahta gibi sert olması ve hiç gevşememesi tipiktir.Bu sert rahim dokunmaya karşı oldukça hassas ve ağrılıdır. TEDAVİ Dekolman varlığınıda yaklaşım ve tedavi olayın ve kanamanın şiddetine bağlıdır. Tek ve en etkli tedavi bebeğin doğurtulmasıdır. Kanamanın ve ayrılmanın az olduğu durumlarda eğer anne ve bebekte hayati tehlike işaretleri yoksa ve gebelik haftası küçükse beklenebilir. Ortaya çıkan şok, DIC gibi durumlar uygun şekilde tedavi edilir. Ani başlayan şiddetli kanama varlığında acil sezaryen gerekli olabilir. Bebeğin ölü olması ve kanamanın azalması durumunda ise vajinal doğum denenmelidir. Dekolman varlığında öncelikle anne adayının genel durumu değerlendirilir, nabız ve tansiyonuna bakılrak kanamanın miktarı tahmin edilmeye çalışılır. Daha sonra geniş ve birden fazla sayıda damar yolu açılarak sıvı desteğine başlanır.Bu sırada kan bankası ile temas kurularak uygun sayıda kan hazırlanması gereklidir. İdrar sondası takılarak saatlik idrar çıkışı kontrol edilir. Dr.Alper MUMCU dan alınmıştır |
09.02.08, 14:07 | #4 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 7.449
Konular: 6324 Rep Puanı:14360 Rep Gücü:168 RD: Ettiği Teşekkür: 53 719 Mesajına 1.316 Kere Teşekkür Edlidi : | Bulantı kusma ve gebelik hiperemezis gravidarum Bulantı kusma ve gebelik hiperemezis gravidarum Günlük yaşamda midesi bulanan birisine en sık yapılan espirilerden birisi hamilemisin? diye sormaktır. Filmlerin bir çoğunda karakterlerden birinin hamile kaldığı izlenimi durup dururken midesinin bulanması ya da kusması yoluyla verilir. Hamilelik ve bulantı arasındaki ilişki bu derece güçlüdür. Yapılan pekçok araştırmada her 100 hamile kadından 50 ile 70'inin az ya da çok bulantı ve kusma sorunu yaşadığı saptanmaktadır. Her 1000 hamile kadından 5-10'unda ise bulantı ve kusmalar hastaneye yatacak ve besin maddelerinin damardan verilmesini gerektirecek kadar şiddetli olmaktadır. Yakınmalar sabahın erken saatlerinde daha şiddetli olduğu için durum İngilizce'de sabah hastalığı anlamına gelen "morning sickness" şeklinde adlandırılır. Duruma verilen bir başka isim de gebelik hastalığıdır. Bilimsel olarak ise emesis gravidarum olarak tanımlanır. Şiddetli olgular ise hiperemesis gravidarum adını alır. Hamileliğe bağlı bulantı ve kusmalar genelde gebeliğin 6. haftası civarında başlar ve 14-16. haftalar arasında şiddetli giderek hafifler ve kaybolur. Bununla birlikte bazı kadınlarda belirtiler 4. haftada başlayıp tüm hamilelik boyunca da devam edebilir. Bulantı ve kusmalar ilk hamileliğini yaşayanlarda daha fazla görülmekle birlikte bu bir kural değildir. Her hamilelik birbirinden farklı olduğu için aynı kadının iki hamileliği arasında da farklılıklar olabilir. İlk hamileliğinde sorun yaşamayan bir kadının ikinci hamileliğinde şiddetli bulantı ve kusmalar görülebileceği gibi bunun tam tersi de söz konusu olabilir. Gebeliğin erken dönemlerinde bu sorunu yaşayan ve bir miktar kilo da kaybeden anne adayının en büyük endişesi kendisi birşey yiyemediği için bebeğinde sorun çıkma olasılığıdır. Kilo kaybının aşırı olmadığı, anne adayında sıvı elektrolit denge bozukluklarıın görülmediği olgularda bebeğin zarar görme olasılığı son derece düşüktür: Genel olarak bulantı ve kusmaların olması gebeliğin yolunda gittiğinin bir göstergesi olarak kabul edilir. Gözleme dayalı çalışmalarda bulantı ve kusma yaşayan kadınlarda düşük yapma olasılığının daha az olduğu gösterilmiştir. Bu durumun nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak bazı araştırmacılar bulantıların anne adayını bebeğe zarar verebilecek bazı maddelerden uzak tuttuğunu kusmaların ise yine anne adayında bulunan ve yine bebeğe zarar verebilecek bazı toksinlerin uzaklaştırılmasına yaradığını ileri sürmektedirler ve bu iddialarını doğanın koruma mekanizmalarından biri olarak tanımlamaktadırlar. Ancak bu iddiaları destekleyecek yeterli bilimsel kanıt mevcut değildir. Öte yandan anne adayında bulantı ve kusma olmaması ya da çok hafif olması da asla birşeylerin ters gittiği anlamına gelmez. Nedenleri Hamilelik sırasında görülen bulantı ve kusmaların altına yatan nedenin ne olduğu tam olarak bilinmemektedir. Yakınmaların kanda gebeliğe bağlı olarak yükselen hCG, ve östrojen hormonlarının artış şekline paralel olması, hormonların normalden yüksek olduğu çoğul gebelik ve mol gebelik gibi durumlarda daha şiddetli görülmesi gibi gözlemler nedeni ile bu hormonların beyindeki bulantı merkezini uyararak tabloya neden olduğu düşünülmektedir. Öte yandan psikolojik ve fiziksel stress ve yorgunluk da bulantı ve kusmaları arttırabilmektedir. Özellikle istenmeyen gebelik varlığında durum daha şiddetli olabilmektedir. Hamile kadınların kokuya olan hassasiyetleri çok artmaktadır. Bu hassasiyet özellikle sigara, yemek ve parfüm kokularında daha belirgindir. Hamile bir kadın bu tür kokuları şaşılacak bir şekilde çok uzaklardan dahi fark edebilmektedir. Bu durumun altında yatan neden de tam olarak bilinmemekle birlikte artan östrojen hormonunun sorumlu olduğu düşünülmektedir. Kokular kadında öğürme refleksini harekete geçirerek kusmaları tetikleyebilir. Yapılan bir çalışmada şiddetli bulantı ve kusma sorunu yaşayan hamile kadınlarda mide ülserinden de sorumlu olduğu düşünülen h.pylori isimli bakteriye daha sık rastlandığı saptanmıştır. Bununla birlikte h.pylori ile gebelik hastalığı arasında herhangi bir ilişki ortaya konamamıştır. Gebelik bulantı ve kusmalarında en etkili sonuçların B6 vitamini ile alınması bu vitamin eksikliğinin altta yatan neden olabileceğini düşündürse de yapılan çalışmalarda kusma olan ve olmayan hastalar arasında B6 vitamini eksikliğinin görülme sıklığında bir fark olmadığı ortaya konmuştur. B6 vitamininin hangi mekanizma ile tabloyu düzelttiği bilinmemektedir. Bir başka iddia da hamilelik sırasında vücudun karbonhidratları sindirme şeklinde ortaya çıkan değişimlerin de bu tabloya neden olabileceğidir. Bu değişimler direkt olarak bulantı ve kusmalara neden olmasa da kişiyi olayı tetikleyen faktörlere karşı daha hassas hale getirebilir. Kimler daha yüksek risk altındadır? Kesin olmamakla birlikte İkiz ya da daha fazla sayıda bebek bekleyen anne adaylarında hastalığın görülme olasılığı ve şiddeti daha fazladır. Ancak bu bir kural değildir. Hiçbir sorun yaşamayan pekçok çoğul gebelik olduğu da akıldan çıkartılmamalıdır. Daha önceden doğum kontrol hapı kullanan ve bu sırada hapa bağlı olarak bulantı yaşayanlarda gebelikleri sırasında gebelik hastalığı görülme olasılığı daha yüksektir. Bunun nedeni östrojene olan aşırı duyarlılık olabilir. Araç tutuması olanlarda hastalık daha sık görülmektedir. Kendi annesi ya da kız kardeşlerinde gebelik hastalığı olanlarda bu tablonun ortaya çıkma olasılığı biraz daha yükektir. Migren öyküsü olanlarda gebelik hastalığı daha sık görülür. Genç yaştaki anne adaylarında daha sık görülür İlk gebeliğini yaşayanlarda daha sık görülür. Belirtileri Gebelik hastalığında en sık karşılaşılan bulgu hastalığın adından da anlaşılabileceği gibi bulantı ve kusmalardır. Altıncı hafta civarında başlayan yakınmalar 8-12 haftalar arasında zirveye ulaşır, daha sonra giderek hafifler ve 14-16 haftalar civarında kaybolur.Yakınmalar genelde sabahları daha şiddetli olur. Ancak bazı kadınlarda gün sonunda şikayetler artabilir. Yemek, parfüm, sigara gibi yoğun kokular genelde yakınmaları tetikler. Bazı kadınlarda sadece öğürme hissi olurken bulantı ve kusma görülmez ya da sadece öğürtü ve bulantı olur ancak kusma olmaz. Pekçok yemek kokusu olayı tetiklediğinden kişi yemek yemek istemeyebilir. Buna bağlı olarak 3-4 kilogram civarında bir kilo kaybı görülebilir. Kişinin hayat kalitesi olaydan olumsuz yönde etkilenebilir iş ve ev yaşamında sorunlar yaşanabilir. Gebelik hastalığında görülebilen diğer yakınmalar çarpıntı, tükürük salgısında aşırı artış ve ağız kokusudur. Bulantıların şiddetine bağlı olarak yemek borusunda tahriş ve yemek borusu ile midenin birleştiği yerde küçük yırtıklar olabilir. Mallory-Weis sendromu adı verilen bu durumda kusmuk materyali içinde taze kan görülebilir. Çok şiddetli olgularda sıvı elektrolit dengesizlikleri, dehidratasyon (sıvı azalması), ateş, kanda asit-baz bozuklukları, deride kuruluk, kan basıncında azalma, idrar miktarında azalma ortaya çıkabilir. Bu hastalarda kanda keto asitler arttığı için diabet komasındakine benzer bir ağız kokusu olabilir. Tedavi edilmeyen ihmal edilmiş şiddetli hiperemesis gravidarum olgularında Wernicke ensefalopatisi adı verilen ve nadir görülen bir sinir sistemi hastalığı ve hatta ölüm dahi söz konusu olabilir. Bebek üzerindeki etkileri Hafif ve orta derecede bulantı ve kusma varlığının gebeliğin yolunda seyrettiği şeklinde yorumlanabileceğini belirtlmiştik. Tablonun daha şiddetli olduğu hiperemesis gravidarum olgularında yapılan pekçok çalışmada da yakınması olan ve olmayan kadınların bebeklerinin sağlık durumları arasında önemli bir farklılık olmadığı gösterilmiştir. Bununla birlikte hastaneye yatmayı gerektirecek kadar şiddetli yakınması olan kişilerin bebeklerinde düşük doğum ağrılığına daha sık rastlanmaktadır. Tanı Hafif ve orta şiddetle olgularda tanı öyküye dayanılarak konur. Şiddetli olgularda ise değerlendirme daha farklıdır. Şiddetli hipermesis gravidarum olgularında öncelikle bu tabloya neden olabilecek mol gebelik, böbrek enfeksiyonu, pankreas iltihabı, safra kesesi hastalıkları hepatit, apandisit, gastroenterit, mide ülseri, tiroid hormon yüksekliği gibi hastalıkların olmadığının gösterilmesi için genel bir fizik muayene yapılır. Ardından olayın şiddetini saptamak amacıyla bazı laboratuvar testlerine başvurulur. İdrar testi yapılarak yoğunluğu ölçülür ve vücudun sıvı açığı hakkında fikir edinilir. İdrarda aseton ve keton bulunması ve bunların miktarı da olayın şiddeti hakkında direkt bilgi verir. |
09.02.08, 14:08 | #5 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 7.449
Konular: 6324 Rep Puanı:14360 Rep Gücü:168 RD: Ettiği Teşekkür: 53 719 Mesajına 1.316 Kere Teşekkür Edlidi : | Kan şekeri ölçümü, kan sayımı ve hematokrit incelemesi yapılır, yine kanda sodyum, potasyum ve klor gibi elektrolitler ölçülür, sıvı açığından ve asit-baz dengesizliğinden direkt etkilenebilecek organlar olan böbrek ve karaciğerin fonksiyonlarını incelemeye yönelik testler ile tiroid fonksiyon testleri yapılır. Tedavi Gebelik hastalığında tedavi olayın şiddetine göre değişir. Hafif olgularda genelde herhangi bir tedavi uygulanmazken sadece basit önlemler ile olay atlatılmaya çalışılır. Bunlar: Bulantıyı tetikleyen sigara, yemek, parfüm kokusu gibi faktörlerden uzak durmak Öğün sayısını altıya çıkarmak, az ama sık aralıklarla yemek yemek. Midenin boş kalmasına izin vermemek Bulantı hissedildiği anda beyaz leblebi, tuzlu kraker, peksimet, kuru ekmek gibi besin madderi yemek Uyandıktan sonra yataktan kalkmadan önce kraker gibi kuru birşeyler yiyip bir süre yatakta dinlendikten sonra kalkmak Yemek aralarında yeterli sıvı almak Gün içinde zaman zaman mola vererek dinlenmek gibi basit önlemlerdir. Bilimsel kanıt olmasa da papatya çayı, zencefil, nane gibi bazı bitkilerin de yakınmaları azalttığı ileri sürülmektedir. Son zamanlarda gebelik bulantıları için bileklikler piyasada satılmaya başlamıştır. Bu bilekliklerin bileğin iç kısmına hafif bir basınç uygulayarak bulantıları giderdiği ileri sürülmektedir. Akupunkturun bir varyantı olan acupressure temeline dayanan bu bilekliklerden yarar gördüğünü ileri süren pekçok kişi olmakla birlikte bilimsel olarak kanıtlanmış bir veri yoktur. Ancak bu bilekliklerin herhangi bir zararının olmadığı da göz önüne alınırsa kullanılmasında hiç bir sakınca yoktur. Bu dönemde 3-4 kilo kaybedilmesi çok önemli bir sorun yaratmaz. Kişi canı ne istiyorsa ve ne yiyebiliyorsa onu yemelidir. Önemli olan kusmaların az olması ve sıvı kaybı olmamasıdır. Bu önlemler ile yakınmaların azalmadığı olgularda ilaç tedavisi gündeme gelir. En sık kullanılan ilaçlar bulantı gidericiler ve antihistaminiklerdir. Her bulantı giderici ilaç hamilelikte kullanılmaz ancak kullanılabilen ilaçlar yıllardır denenen ve bebek üzerinde olumsuz bir etkisi saptanmayan ilaçlardır. Bazı anne adayları doktorlarının önerisine rağmen ilaç kullanmaktan çekinmektedirler. Bu son derece yanlış bir davranış şeklidir Kullanılan diğer ilaç grubu ise B6 ve B12 vitaminleridir. Hamilelik bulantı ve kusmalarında en etkili ilaçlar bunlar olup bebek üzerinde hiçbir olumsuz etkileri yoktur. Ağzıdan alınan ilaç tedavisine cevap vermeyen, kişinin ağzıdan beslenemediği ve sıvı alamadığı nadir görülen şiddetli durumlarda ve %10'dan fazla kilo kaybı görülen olgularda ise hastaneye yatırılarak tedavi gündeme gelir. Burada amaç kişinin sıvı ve elektrolit açığını kapatmaktır. Bu amaçla damar yolu açılarak sıvı desteği sağlanır. Verilen sıvıların sodyum, potasyum ve klor gibi elektrolitlerden ve asit-baz dengesini sağlayıcı maddelerden dengeli miktarda içermesi gereklidir. Kişinin enerji gereksinimini de karşılamak amacıyla elektrolitlerin yanısıra karbonhidrat da içeren sıvılar tercih edillir. Sıvı içerisine genelde B6-B12 vitaminleri de eklenir. Bulantı giderici ilaçlar da kalçadan, ya da sıvı içerisinde verilir. Bulantı ve kusma kesilene kadar hastaya ağız yoluyla herhangi birşey verilmez. daha sonra ise diyetisyen tarafından planlanan hiperemesis dietine geçilir. Kişi ağızdan sıvı ve gıda alımını tolere ettikten sonra ise normal beslenmeye geçillir. Bu destekleyici tedavi ile genelde 2-3 gün içinde tablo hızla düzelir ve hasta ağızdan beslenebilecek hale gelir ve taburcu edilir. Bazı durumlarda hamile kadının birkaç kere bu şekilde hastanede tedavi edilmesi gerekebilir. Destekleyici tedaviye cevap vermeyen olgularda ise ek önlemler alınır. Hastanın loş bir odada yatırılarak ziyaret yasağı konabilir. Hatta bazı durumlarda birkaç gün süreyle eşinin bile ziyaretine izin verilmeyebilir. Ağzıdan hiçbir şekilde beslenemeyen kişilerde özel damar yolu açılarak total parenteral nutrisyon adı verilen tedavi uygulanır ve gereksinim duyulan karbonhidrat, protein ve yağ solüsyon şeklinde bu damar yolundan verilir. Çok nadir olarak hastada hiçbir tedaviye yanıt alınamaz ve gebeliğin sonlandırılması tek çözüm yolu olabilir. Dr.Alper MUMCU dan alınmıştır |
Tags |
bebek, cinsiyet, tayini |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | son Mesaj |
Rüyada Bebek Görmek - Rüyada Bebek Görmek Açıklaması ve Yorumu - Bebek Rüya Tabiri | Tarot | A-B-C-D-E-F-G ile Başlayan Rüya Tabirleri | 0 | 19.03.13 01:31 |
Rüyada Erkek Cinsiyet Organı Görmek - Rüyada Erkek Cinsiyet Organı Görmek Açıklaması | Tarot | A-B-C-D-E-F-G ile Başlayan Rüya Tabirleri | 0 | 20.01.13 04:08 |
Pilli Bebek Resimleri - Pilli Bebek Fotoğrafları - Pilli Bebek Resim - Pilli Bebek | Başak | Ünlülerin Resimleri | 0 | 22.09.12 00:34 |
Pilli Bebek Biyografisi-Pilli Bebek Hayatı-Pilli Bebek Kimdir?Grup Pilli Bebek | Akasya | Türk Rock Müzigi Şarkıcılarının Hayatları ( Biyografileri ) | 2 | 22.09.12 00:17 |
Örgü Bebek Battaniyesi - Bebek Battaniyeleri - Örgü Bebek Battaniye Modelleri | ASYA | Bebek Örgüleri | 0 | 17.09.12 01:34 |