Bizans Ve Bizans Sanatı Bizans Sanatı, M.S. 395 yılında ikiye bölünen Roma İmparatorluğu'nun doğu parçası olan ve 1453 yılında Osmanlı Türkleri tarafından ortadan kaldırılan Bizans Devleti'nin sanatıdır. Doğu Roma İmparatorluğu veya kısaca Bizans İmparatorluğu adı ile tanınan bu devlet, aslında Roma İmparatorluğu'nun Hıristiyanlaşmış şeklidir. Bu devleti, Roma İmparatorluğu'nun bir devamı olarak da kabul edebiliriz. Bizans adı, İstanbul'un eski adı olan Byzantium'dan gelir. Batı bilim ' dünyası, İstanbul'u fetihten önce bu isimle anmaktadır ve bu anlam olarak İmparatorluğun tümünü kapsamaktadır. Bizans deyimi modem tarihçilerin ortaya attığı bir isimdir. Anlam ve ruh itibariyle Batı Roma İmparatorluğu'ndan farklı olan Doğu Roma İmparatorluğu'na ayrı bir isim verilmesi istenmiş ve sonuçta bu isim ortaya atılmıştır. Oldukça uzun ömür süren Bizans İmparatorluğuna, yaşadığı sürece Bizans Devleti denilen Büyük Roma İmparatorluğu'nun doğu parçası olan bu devlet, sonuna kadar bir Roma Devleti olarak yaşamıştır.
6. yüzyıldan itibaren Latincenin yerini resmi dil olarak Yunanca almış,
dil ve kültür alanında tamamen Yunanca hakim olmuştur. Din önem kazanmış, böylece yeni bir devlet sistemi meydana gelmiştir. Kısaca belirtecek olursak, Bizans uygarlığı esası Roma'ya dayanan ve Balkanlar, Trakya, Anadolu ve kısa bir süre de Mısır, Suriye topraklarında kurulmuş
ve buralardaki eski uygarlıkların gelenek ve zevklerini bünyesinde
toplayarak, kendine özgü yüksek bir uygarlık haline gelmiş bir ortaçağ Hıristiyan toplumudur. Esas kaynağı Anadolu olmuş, doğudan geniş
ölçüde ilham ve etkiler almıştır. Bizans Sanatının bizim için önemi,
özellikle sahip olduğumuz topraklarda yaşamış ve gelişmiş bir sanat
olmasındandır. Uygarlık tarihi bakımından önemi ise, Ortaçağın en parlak ve en kuvvetli uygarlığı olmasındandır. Bizans Sanatı başlangıçta Roma sanatının devamcısı olmuş,
fakat daha sonra gerek çeşitli kültürlerin izlerine sahip ülke ve toplulukları
içine alan coğrafi durum, gerekse resmi din olan Hıristiyanlığın kuvvetli etkisi ile
tamamen yeni orijinal bir sanat karakterine sahip olmuştur.
Bizans Sanatında daima iki kuvvetli cereyan hakim olmuştur. Birincisi, özellikle saray ve ileri gelen çevrelerce tutulan, kökü eski sanat geleneklerine dayanan, ince, hassas ve hatta bazı durumlarda Hıristiyanlığa yabancı unsurların dahi göz atmadığı, görkemli, zengin, göz kamaştırıcı bir sanat cereyanı olan Başkent üslubudur.
İkincisi ise, şekil güzelliğine önem vermeyen, dini konulan esas alan ve sanatı dinin bir ifadesi olarak kabul eden ilkel ve kuru bir sanat cereyan olan Eyalet üslubudur. Ancak bu cereyanlar, isimlerinin ifade ettiği şekilde kesin bölgelere ayırmak imkansızdır .