![]() |
Tanzimat Devrinde Roman ve Hikaye Tanzimat Devrinde Roman ve Hikaye · Türk edebiyatında batılı roman 1860’tan sonra başlar. · Önceleri Fransız romanlarından çevirilerle başlar, ardından yerli yazarlar kendi tekniklerini kullanırlar. · Okunan ilk Fransız romanı François Fênelon’un Yusuf Kâmil Paşa tarafından Telemak adıyla çevrilen Telemahos’un Maceraları isimli eseridir. · Bu devirde de romanda iki ayrı kol görülür. Birincisi Ahmet Mithat öncülüğündeki batılı romanlar ile Türk romanlarını uzlaştırmaya çalışan yoldur. Bu yol, halk hikayeciliğinin bir çeşit modernleştirilmesidir . · İkinci yol ise; batı kültürü ile çeşitli yollardan temasa geçmiş olan sınırlı aydınlar topluluğu için Namık Kemal tarafından açılan, yerli hikaye dikkate alınmadan, doğrudan doğruya batılı hikaye ve roman tekniğini uygulamaya çalışan yoldur. · Tanzimat devrinin bir çok romancısı, sanat değerinin daha üstün bastığını düşünerek ikinci yolu seçmişlerdir. · Devrin ilk dönemindeki romancılık (romantizmi istisna edecek olursak) Divan edebiyatının da, halk hikayeciliğinin de tamamıyla dışındadır. Doğrudan doğruya Fransız romanları örnek alınarak yapılan denemelerdir. · Tanzimat hareketinin medeniyet değiştirme anlamında olduğunu ilk anlayan Ahmet Mithat’tır. · Sosyal fayda peşinde koşan Ahmet Mithat, Türk halkında çağdaş medeniyete uymayan düşünüş ve yaşayış tarzını değiştirmeyi düşünmüştür. · Ahmet Mithat’tan sonra, hikaye ve roman tarzını ilk deneyen Şemseddin Sami’dir. · Ahmet Mithat’tan sonra, devrin ikinci mühim romancısı Namık Kemal’dir. Namık Kemal, edebiyatı “sosyal fayda sağlamakta bir vasıta” olarak görür. · Devrin diğer önemli şahsiyetleri ise: “Sergüzeşt” ile Samipaşa-zade Sezai ve “Araba Sevdası” ile Recai-zade Ekrem’dir. · Araba Sevdası’nda yazar, yanlış medenileşmeyi ele almıştır. Sergüzeşt’te ise esirlik teması işlenmiş, bir cariye ile paşa oğlunun ölümle son bulan aşkı anlatılmıştır. · Devrin yaşama anlayışı bu romanlara konu olmuştur. Tanzimat dönemi romanlarının genel özellikleri: · Bu dönemde romanların bazı ortak temaları vardır. “Esirlik”, bu ortak temalardan biridir · Bu temayla birlikte aşk, ahlak bozukluğu, kültür değişimi, insanlarda sosyalleşme, batıdan gelen teknolojiye ve rahatlığa sahip olma isteği gibi konular da yer almaktadır. · Dönemin romanlarında iyi kişiler çok iyi, kötü kişiler ise çok kötüdür. · Yazarlar taraf tutmaktadırlar. · Bu dönemde romana müdahale kusuru vardır. Yazar, bilgi vermek için aksiyonu keser ve bilgi vermeye yeltenir. Kişiler eğlenirken, bilgi sahibi olsunlar istenir. · Tanzimat romanındaki kişiler “tip”tir. · Tipte çelişki yoktur, tek bir özellik vardır o özellik öne çıkar. Kişi derinlemesine tanınmaz. · Karakter ise daha derindir, çelişkileri vardır. · Romanda karaktere Halit Ziya ile ulaşılır. Tanzimat döneminde teknik boyutta roman dili gelişmemiştir; anca Namık Kemal bu dili geliştirenlerdendir. Şair Evlenmesi Adlı Eserin İncelenmesi, Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesi’nin Açıklaması ve Edebi Öçütler ÖLÇÜT Günlük hayatımızda karşılaştığımız gibi, meslek hayatımızda karşılaştığımız problemlere duygusal olmayan, uyguladığımız prensiplerdir. ŞAİR EVLENMESİ Yazar bu romanında, çatışmaya açıklık getirmiştir. Ayrıca, görücü usulü evlenmenin sakıncalı yönlerini belirtmeye çalışmış, din adına yapılan bir takım korkunç şeyleri ve dini suistimal etmenin örneklerini vermiştir. HÜRRİYET KASİDESİ Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez ianetten Hakir olduysa millet şanına noksan gelir sanma Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetten Vücudun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır Ne gam rah-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten Muini zalimin dünyada erbab-ı denaettir Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten Hemen bir feyz-i baki terk eder bir zevk-i faniye Hayatın kadrini âli bilenler hüsn-i şöhretten Nedendir halkta tul-i hayata bunca rağbetler Nedir insana bilmem menfaat hıfz-ı emanetten Cihanda kendini her ferdden alçak görür ol kim Utanmaz kendi nefsinden de ar eyler melametten Felekten intikam almak demektir ehl-i idrake Edip tezyid-i gayret müstefid olmak nedametten Durup ahkam-ı nusret ittihad-ı kalb-i millette Çıkar asar-ı rahmet ihtilaf-ı rey-i ümmetten Eder tedvir-i alem bir mekînin kuvve-i azmi Cihan titrer sebat-ı pay-ı erbab-ı metanetten Kaza her feyzini her lutfunu bir vakt için saklar Fütur etme sakın milletteki za'f u betaetten Değildir şîr-i der-zencire töhmet acz-i akdamı Felekte baht utansın bi-nasib- erbab-ı himmetten Ziya dûr ise evc-i rif'atinden iztırâridir hicâb etsin tabiat yerde kalmış kabiliyetten Biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i Osmaniyânız kim Muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn-ı hamiyetten Biz ol âl-i himem erbâb-ı cidd ü içtihâdız kim Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten Biz ol ulvi-nihâdânız ki meydân-ı hamiyette Bize hâk-i mezar ehven gelir hâk-i mezelletten Ne gam pür âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet Kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten Kemend-i can-güdâz-ı ejder-i kahr olsa cellâdın Müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten Anılsın mesleğimde çektiğim cevr ü meşakkatler Ki ednâ zevki aladır vezâretten sadâretten Vatan bir bî-vefâ nâzende-i tannâza dönmüş kim Ayırmaz sâdıkân-ı aşkını âlâm-ı gurbetten Müberrâyım recâ vü havfden indimde âlidir Vazifem menfaatten hakkım agrâz-ı hükümetten Civânmerdân-ı milletle hazer gavgâdan ye bidâd Erir şemşîr-i zulmün âteş-i hûn-i hamiyetten Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten Gönülde cevher-i elmâsa benzer cevher-i gayret Ezilmez şiddet-i tazyikten te'sir-i sıkletten Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten Senindir şimdi cezb-i kalbe kudret setr-i hüsn etme Cemâlin ta ebed dûr olmasın enzâr-ı ümmetten Ne yâr-ı cân imişsin ah ey ümmid-i istikbâl Cihanı sensin azad eyleyen bin ye's ü mihnetten Senindir devr-i devlet hükmünü dünyaya infâz et Hüdâ ikbâlini hıfzeylesin hür türlü âfetten Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 19:29 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2