tualimforum.com  

Geri git   tualimforum.com > EĞİTİM ve ÖĞRETİM > Dersler/Ödevler > Türkçe-Edebiyat-Dil Bilgisi
Kayıt ol Yardım Üye Listesi Ajanda Bugünki Mesajlar

Türkçe-Edebiyat-Dil Bilgisi Türkçe ödevleri,Edebiyat ödevleri,Dil Bilgisi ödevleri...


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Yunus Emre Şiirleri Uslubu
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
1254

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 05.08.08, 09:11   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
S.Moderators
 
SERDEM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910
Puan Grafiği
Rep Puanı:11076
Rep Gücü:20
RD:SERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond reputeSERDEM has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 47
464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart Yunus Emre Şiirleri Uslubu

Yunus Emre Şiirleri Uslubu


Yunus Emre’ye göre hayat, geçmiş ile gelecek yani ezel ile ebed arasında yapılan bir seyahattir . Yunus, hayatı tasavvuf felsefesinin bu temel alegorisi yani benzetmesi çerçevesinde kavrar ve şiirlerinde bu alegoriden doğan birçok imaj kullanır. Mutasavvıflar insanın aslî macerasını yani dünyaya geliş ve gidişini bir daire hareketi gibi hayal etmişlerdir. Devr nazariyesine göre manevî âlemden maddî âleme gelen ruhlar, tekrar ilk ve aslî vatanlarına geri dönerler. Maddî âleme inen ruhların izlediği yola kavs-i nüzûl, dönüşte izlenen yola kavs-i urûc adını vermişlerdir. Bu iki kavis, yarım daire bir daire teşkil eder. Devr, bu daire hareketini tamamlamaktır . Tasavvufta kullanılan sâlik, rehber, menzil, misâfir, sefer, teferrüc, seyr…. gibi kavramlar aynı alegoriye bağlıdır. Tasavvuf düşüncesinde önemli bir yeri olan hal ve makam kavramları, yol imajına dayanır, basitten karmaşığa doğru belli menzillere ulaşmayı ifade eder. Bu yolculuktaki konaklama yerlerine makam veya menzil denir. Tasavvufun bu temel alegorileri, Yunus Emre’nin temlerini olduğu kadar üslûbunu da belirlemiştir: Yol ve seyahat alegorilerinden doğan harekete dayalı imajlar, Yunus’un şiir sanatının en belirgin niteliğidir.

Yunus Emre’nin şiirlerinin dokusunu oluşturan hareket imajlarını şu kategoriler altında toplayabiliriz:

Aşk: Yunus Emre’nin şiirlerinde tasavvufî aşk, aslî temdir. Şâir, bu soyut kavramı ifade ederken ateş, içki, cinnet gibi klasikleşmiş olan istiârelerle birlikte oldukça orijinal olan hareket imajlarından ve tasvirlerinden yararlanmıştır:

Tağa düşer kül eyler gönüllere yol eyler
Sultanları kul eyler cür’etlü nesnedür ışk (104/3)

Denizleri kaynadur mevce gelür oynadur
Kayaları söyledür kuvvetli nesnedür ışk (104/5)

Işk nefs iline akdı ne bulduysa yakdı
Kibir kal’asın yıkdı anda çok savaş oldı (307/3)

Yunus’un şiirlerinde aşk, alegorik bir mahiyet kazanır. Ancak “Işkı hiçbir nesneye mesel bağlasam olmaz. Dünyede âhirette ne dutısar ışk yerin (202/4)” diyerek aşkı benzetmelerle anlatmanın güçlüğünü belirten şâir, bu güçlüğü, yukarıdaki beyitlerde de, “Niteki bu gönlüm evi ışk elinden taşagelür / Niçe yüksek yürürisem ışk başumdan aşagelür (78/1)” tarzındaki diğer beyitlerinde de hareket imajlarından faydalanarak çözmüştür.

Kozmik Âlem: Yunus Emre kozmik âlemi, küllî ruh düşüncesine bağlı olarak canlılık ve hareketlilik vasıflarıyla kavrar ve bu vasıflara uygun hayallerle ifade eder. Allah kozmik âleme hareket etme emrini vermiştir: “Göke eyitti dön didi ay u gün yürüsün didi (274/3)” Bundan dolayı gökler dönmektedir: “Bu çizginen gökleri tahte’s-serâ yirleri (105/2)”. Aşk ile kurulmuş olan yer ve gök, bu aşkla dönmektedir. Yunus bu baş döndürücü kozmik harekete katılma arzusunu şöyle ifade etmiştir: “Geh feleklerden meleklerden dilekler eyleyem / Gâh arş u şemsde gerdûn olam gerdân olam (156/2)”. Kozmik âlem de aynı duygularla dervişlerin sohbetine katılmayı arzu eder: “Ay ü Güneş müştakdurur dervişlerin sohbetine / Ferişteler tesbih okur zikir eder dervişleri (448)” . Yunus Emre, kozmik âlemi, bize Van Gogh’un tablolarında olduğu gibi ya aşkın ifadesi olan sonsuz hareketliliği içinde ya kıyamet gününün olağanüstülüğü içinde sunar. Ne kozmik âlem sükûn içindedir, ne de o kozmik âlemi sükûn içinde seyr ve tasvir eder: “Tağlar yerinden ırıla gökler heybetten yarıla / Ilduzlar bağı kırıla düşe yere galtân ola (7/5).”

İnsan: Yunus Emre, kozmik âlemin hareketi ile bir seyahat saydığı insan ömrü arasında bir paralellik görür: Yer, gök, yıldızlar, insanlar ilâhî bir emirle aynı hareketin içindedirler: “Günde yir gök gide-durur konşun sefer ide-durur / Ecel bir bir yuda-durur bu dünyeye mağrur nedür (54/6)”. Bu hareket menşeini Tanrı’dan alır: “Alet ü hareket cümlesi senden / Anunçün işine kimse kırılmaz (87/7)”.
Yunus Emre bir mutasavvıf olarak, kendisini üç türlü sefer içinde tasavvur eder: Tanrı’ya sefer, Tanrı’nın evi olan “gönül”e sefer, zahirî sefer .Tasavvuf terminolojisinde kalbin zikirle seyr etmesi ile manevî yolculuğu, dört dereceli bir sefer olarak anlatılmıştır:
a) Seyr ile’llah (Allah’a doğru yolculuk),
b) Seyr fi’llâh (Allah’ta seyr),
c) Seyr billâh (Allah ile seyr)
d) Allah’tan Allah ile sefer . Bu temel tasavvurlara bağlı olan Yunus Emre, insanı hareket halinde ifade etmiştir.
Dervişler, bu harekete dayanan hayat görüşlerine uygun olarak, daima hareket halindedirler:

Dervişler fitne kabın bunda uşattı
Hareket itti bunda olmadı battâl (122/3).

Onlar kaz gibi hantal değildir, Hüma kuşu gibidir:

“Kan erenler geldi geçti bunlar yurdı kaldı göçdi
Pervâz urup Hakk’a uçdı hümâ kuşıdur kaz değil (131/2).”

Yunus devamlı bir hareket özlemi içindedir. Bu özlemini şu beyitte çok güzel bir şekilde ifade etmiştir:

Yüzbin kez toğam uyağam dost burcında cevlân kılam
Hem bunda olam hem anda varıgelem (144/4)

Bu hareket, mekânı aştığı gibi zamanı da aşar, Yunus devriyelerinde geçmiş ile gelecek, ezel ile ebed arasında mekik dokur:


Mûsî’le Tûr’a çıktım bin bir kelime kıldım
Halâyık ne olasın ben anda bilip geldim

İsî oldum kudretten behanedir avretten
İnâyet oldu Hak’tan ölü dirgörüp geldim

Circis oldum basıldım Mansur oldum asıldım
Hallaç pamuğu gibi bunda atılıp geldim

Muhammed’i bir gece Hak okudu mi’râca
Ser-teser uçtan uca bile yüz sürüp geldim (402)

Bu mısralar zaman içinde seyahatin ifadeleridir. Ayrıca şâir, zaman ve mekân içinde mevcut olan varlıklarla kendisini özdeşleştirmektedir. İsâ ile, Musa ile, Muhammed ile, dağlarla, denizlerle, yıldızlarla bütün mevcudât ile kendi “ben”ini birleştirmektedir: “Kâ’be vü büt iman benem çarh uruban dönen benem / Bulut olup havaya ağan rahmet olup yağan benem (157/1).” Bu örnekler, edebî yönden incelendiğinde transformasyonu ve transandantali ifade eder. Ardı ardına tasavvur edilen bu transformasyonlar Yunus’un şiirlerinde geniş bir hareket vizyonu yaratmaktadır.

Nebatlar: Yunus Emre nebatları hemen daima hareket imajları ile anlatmıştır. O’nun şiirlerinde nebatlar, hareket, oluşum, değişim ve sefer halinde ifade edilir:

İy ışk eri aç gözüni yir yüzine eyle nazar
Gör bu latif çiöekleri bezenüben geldi geçer

Bunlar böyle bezenüben dosttan yana uzanuben
Bir sor ahi sen bunlara kancarudur azm-i sefer (23/2)

Ele aldığımız bu kategorileri çoğaltmak mümkündür. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, Yunus’un şiirlerinde harekete dayalı imajların onun şiir dünyasının temel imajları olduğu derhal anlaşılır. Bu hâl üslûba da yansır ve Yunus’un şiirlerinde fiiller, büyük yoğunluk kazanır. Yunus’un bazı mısraları tamamen fiil ve sıfat fiillerden kurulmuştur:

Bildük gelenler geçdiler gördük konanlar göçdiler (1/9)

Bildün gelen geçerimiş bildün konan göçerimiş (23/8)

Geçüp gitmek dilerisen düşmeyeyin dirisen (111/6)

Bazı mısraları aynı şekilde birer hareket ifadesi taşıyan zarf fiillerle örülmüştür:

Okuyuban yazmadın yanıluban azmadın (72/7)

Şiirlerinde redif ve kafiye kelimelerinin büyük bir çoğunluğunu fiiller meydana getirir. Bu fiillerin bir kısmı birleşik fiillerdir. Birleşik fiillerden tasvirî fiiller (descriptif) çokluğu ile dikkatimizi çeker . Bu tasvirî fiiller, devamlılık, çabukluk, yaklaşma ifadeleriyle hareket imajlarını anlatmaya oldukça uygundur:

İy Tanrı’yı bir bilenler can Hakk’a kurban kılanlar
Ölü değüldür bu canlar ışk gölünde yüzedurur (79/5)

Dünyaya çok gelüp gitdüm erenler eteğin tuttum
Kudret ünini işitdüm kaynayuban coşa geldüm (176/2)

Yunus Emre’nin şiirlerinde bazen redif, bazen kafiye kelimesi “musammat” yahut “dörtlük” özelliğinden dolayı üç veya dört defa tekrarlanan bir yapıyı zarurî kılar. Bunun sonucu olarak redif yahut kafiye kelimesi fiil olduğunda beyit yahut dörtlüğe zarurî olarak dört yahut üç fiil girer. Bu hâlin her beyitte tekrarlanması fiil yoğunluğunun artması sonucunu doğurur.
Diğer taraftan Yunus, şiirlerinde varlıkları kesret oldukları için, yani Tanrı’nın birliğine ulaşmada birer engel oldukları için uzun uzun tasvir ve tavsif etmez. Varlıkları nadir olarak sıfatlar vasıtasıyla ifade eder. İşaret sıfatları bir kıyıya bırakılırsa birçok şiirinde sıfat bulmak mümkün değildir. Yunus, varlıkları vasıflandırmaktan çok, onları hareketleriyle, harekete ait hususiyetleriyle gözlerimizin önüne serer:

Hiç bilmezem kezek kimün aramuzda gezer ölüm
Halkı bostan idinmişdür diledügin üzer ölüm (155/1)

Bu beyitte ölüm gibi soyut bir kavram, alegorik bir mahiyet kazanmış ve hareket halinde ifade edilmiştir. Şâir şiir boyunca ölümü aynı alegori içinde ve hareket halinde anlatır.
Yunus’un “Deniz kenarında ova kuyuda işleyen kova / İsa ağzında duâ oldum bile işe geldüm. (176/6)” beyitindeki “kuyuda işleyen kova” ifadesi bu hususta güzel bir örnektir. “İşleyen” sıfat fiili gramer açısından bir sıfat olmakla birlikte, fiil köklüdür ve zihnimizde bir hareket imajı yaratmaktadır. Yunus kovayı değişik şekillerde tavsif edebilirdi. Ancak O’nun genel tercihi bu örnekte görüldüğü gibi varlıkları hareket halinde canlandırmaktır. Şâir, “kitap”ı “gökten inen”, “gül”ü “açılan”, “solan”, “ağaç”ı “uzayan”, “su”yu “akan”, “sızan”, “deniz”i “mevc uran” birer varlık olarak ifade eder.
Yunus Emre’nin şiirlerindeki benzetmeler, “mesel”ler genellikle hareket imajları içerir. Teşbihin yönü sıfatlardan ziyade hareketlerdir:

Düştüm bu ışk denizine bahrılayın yüzer oldum
Seyran itdüm denizleri Hızır’layın gezer oldum (174/1)

Canum girmedin bu tene nazarum yokdı altuna
Düşdüm ayaklar altına topraklayın tozar oldum (174/7)

Şol kuşun kim yuvası toğan katında ola
Ol andan kaçan dura gide yayına bir gün (90/4)

Bir devlengiç yuva yapar yürür ilden yavrı kapar
Togan ileyinden sapar zîre elinde murdârı var (22/3)

Çün denize garkoldun boğazına geldi su
Deli bigi talbınma iy biçare battun tut (10/7)

Ağaç karır devrân döner kuş budağa bir kez konar
Dahı sana kuş konmamış ne gügercin ne hod dürrâç (13/4)

Ömrün senün ok bigi yay içinde topdolu
Tolmış oka ne turmak ha sen anı attın tut (19/5)

Ol kuşun kim yuvası doğan yanında ola
Ol anda kaçan dura gide yayına bir gün (421)

Nice bir ışk meydanında nefs atın seğirttirem
Ya nice bir başımı tûp eyleyip çevgân olam (400)

Yûnus’a âşık diyüben zinhâr özenüp gelmegil
Çok bezrigân peşman olur varıcağız uzun yola (2/5)

Kaynar denizleyin canım oynar gemileyin tenim
İki deniz arasında garkoluban uşanayın (415)

Canım ışkın külüngüne Ferhâd olup tuttum başım
Daim dağları keserim Şirin’im hiç solmaz benim (412)

Benim canım bir kuştur kim gövdem anın kafesidir
Dosttan haber geliceğiz bir gün uçar kuşum benim (401)

Louis Bazin, Yunus Emre’nin şiir sanatının önemli niteliklerini şu sözleriyle tespit etmiştir: “Bu büyük şâir, hiçbir taassup endişesine kapılmadan, bayağılıktan olduğu kadar şâirânelikten de kaçarak, ne müşahhas teferruattan, ne de en cüretli tecritlerden sakınmaksızın, hoşuna giden her mevzuû serbestçe ele alıp işler. Aslen mistik olan ilhâmının aynı kalmasına rağmen eserlerindeki çeşitlilik, insanı şaşırtır.” Yunus Emre’nin şiirlerinde rastladığımız temel tezatlardan birisi olan soyut–somut tezadı, tasavvufun vahdet-kesret kategorilerinin şairin sanatına yansımasından ibarettir. Şair, soyutu ifade ederken daima somuttan hareket etmiştir. Kesretten vahdete doğru bir yolculuğun içinde olan Yunus, somuttan soyutun anl***** geçer. Soyutu somut olarak ifade etmenin çeşitli vasıtaları vardır. Yunus şiirlerinde bu hususta meselâ alegori gibi çok sık kullanılan genel araçlarla birlikte kendisine has hale getirdiği özelleştirilmiş araçlar da kullanır. Yunus’un ilâhî aşk yolculuğunu anlatırken hareket imajlarına çok sık başvurması bu soyut yolculuğu somut bir şekilde ifade edebilmek için bulduğu bir araçtır. Bu konuda genel olarak benimsenmiş yöntemlerle yetinmek, şâiri daima uzaklaşmaya çalıştığı kesreti, varlığı ifade etmek zorunda bırakacaktı. Şâir, varlığın ifadesi için yaratılmış olan dilin varlık tabakasından kurtulabilmek için hareket imajlarına yönelmiştir. Bu nitelikler, Yunus’un üslubunu eşsiz ve orijinal yapar.
Yunus’un şiirlerindeki kelimelerin oluşturduğu anlam alanları ve kelime alanları incelendikçe onun sanatının nitelikleri daha iyi anlaşılacaktır.
--------------Tualimforum İmzam--------------
Aksini Belirtmediğim Takdirde Yazdığım Konular ALINTIDIR



Liseler - Anadolu Liseleri - Fen Liseleri

Anaokulu - İlköğretim

Sınav Soruları ve Ders Notları
SERDEM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Tags
emre, siirleri, uslubu, yunus


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar son Mesaj
Yunus Emre Sosyal Güvenlik Kurumu Merkezi Adresi ve Telefonu - Eskişehir Yunus Emre S Goeben Eskişehir 1 02.11.15 15:01
Yunus Emre Demirer Biyografisi - Yunus Emre Demirer Hayatı - Yunus Emre Demirer Başak Tiyatrocuların Hayatı ( Biyografisi ) 0 16.10.11 01:38
Yunus Emre - Yunus Emre Hayatı - Yunus Emre Kimdir - Yunus Emre Yaşamı Tuna Sahabeler - Evliyalar - İslam Alimleri 0 12.08.11 23:34
Yunus Emre Müzesi,Yunus Emre Müzesi Tarihi,Yunus Emre Müzesi Resimleri Kedi Eskişehir 0 22.06.10 23:19
Yunus Emre Şiirleri LeyL-i LaL Türk Şairlerin Şiirleri 8 11.02.08 19:01


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:46 .


Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2