|
Kayıt ol | Yardım | Üye Listesi | Ajanda | Bugünki Mesajlar | Arama |
Türk Şairlerin Şiirleri Ünlü Türk Şairlerinin şiirleri... |
| LinkBack | Seçenekler |
28.02.08, 13:17 | #12 (permalink) |
Gamma Üye Üyelik tarihi: Jan 2008 Nerden: Çanakkale
Mesajlar: 2.228
Konular: 112 Rep Puanı:1641 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 36 24 Mesajına 38 Kere Teşekkür Edlidi : | Orman ORMAN Kendine esen rüzgarla derinleşen Yüzü bir adamın durur Ve ormana bakar, bu benim. Damarların ugultusunu duyar bir sarnıçtan Gizli bir kente döşenmiş su yollarının Ağaçların sararmış yaprak uçları Dalarken gökyüzünün karanlık denizine Kökler büyülü bir ışıkla aydınlanır ve toprak Yabancı bir mimariye açılır, bana ait olan. Yalnızlık, doğunun bildik çarşısı Kendi alışverişiyle canlanır, yeni bir ırkın Kölesi masmavi bir adam haber bekler, benden Yabancı bir tapınağın tanrıçasına. Ötmeyen soyu tükenmiş kuşun saati Alacakaranlığı gösterir, gündüze mi geceye mi Gideceği belirsiz bir yolcu gibi. Ben. Anılar biter ve bir cumhuriyetin Sınırları silinir. Çekilirken bir çınarın burcuna Yüzünün gölgesi olan güneş bayrağı, Bir adam çam iğnelerinden bir çelenk koyar Kayanın dibine, bir gençlik anıtı olan kayanın. Sonra ağır ağır ağaca dönüşür Geleceğe ve sonsuzluğa uzatır yapraklarını Sürgünde bir kıral gibi, ülkesi olmayan Bırakır kılıcını toprağa Rüzgar ve büyüyle gelen adam Geriye uzak bir uğultu kalır ve kimsenin yak basmadığı bir orman... Onat Kutlar |
28.02.08, 13:18 | #13 (permalink) |
Gamma Üye Üyelik tarihi: Jan 2008 Nerden: Çanakkale
Mesajlar: 2.228
Konular: 112 Rep Puanı:1641 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 36 24 Mesajına 38 Kere Teşekkür Edlidi : | Penceremden Görünmeyen PENCEREMDEN GÖRÜNMEYEN Çamağacına Duman renkli ve kocaman bir karganın Kumlu dalgın kanatları ardından Denizin derinliklerine açılan Akdeniz güneşinde çürümüş ahşap Ve kuytu yosunlara çalan teknenin Reçine kokusuyla tanıdığım Çamağacına Bol sisli bir kışın ormanından Karlı gelin telleri taşıyan Gümüşten yapraklarla örtülü Uysal ve uzun boynunu bahçelerin Ve benim toprağıma eğmiş Gülümserken bir eşkiya rüzgarın Söküp uzaklara götürdüğü Çamağacına Bir akşamüstü kayboluşu Penceremin daracık sahnesini Lacivert ve kadife ve kesin Birinci perdesiyle kapayan Günlerimi çok eski bir oyunun Gözgözü görmeyen karanlığında Ortaçağ panayır soytarılarının Küt ve kıvırcık sakallarıyla Durmadan dekor değiştirdikleri Öfkeli aralığında bırakan Çamağacına Şimdi rüzgar geçiyor penceremden Gövdemin kuruyan kavalını Kırmızı türkülerle donatarak Senin ormanından sayısız ağaç Ve düslerimde bembeyaz yıkadığım Teninden coşkun sular geçiyor Kapılıp sürüklenen ırmağa Kıyıların danteline alışkın Ellerim birden ulaşıyor Çamağacına Öperken yapraklarını acıyla kısık Sesli kuşlar bakırlayan yüzünün Bahçesinde yediğim vişnelerinin Kabına sığmaz sevinci ve tutku Yırtarken demirden kuşağını Ağır bir işçi gibi ölümün Beni yaşamanın kavgasına Yarışta bir tay gibi fırlatan Çamağacına Seni bir çok daha görmek için Dallarına basıp yaylandığım Şiiri katıksız dolambaçsız Bir önsöz olsun diye yazdığım Senin adınla karıştırıp Adını yüreğimin canına Kazıdığım ve şimdi bir akşamüstü Penceremden ansızın görünmeyen Çamağacına Onat Kutlar |
28.02.08, 13:20 | #14 (permalink) |
Gamma Üye Üyelik tarihi: Jan 2008 Nerden: Çanakkale
Mesajlar: 2.228
Konular: 112 Rep Puanı:1641 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 36 24 Mesajına 38 Kere Teşekkür Edlidi : | Pera'li Bir Aşk Için PERA'LI BİR AŞK İÇİN Merhaba güzelim, bak nasıl doldurdu "Dur önce şu sigaramı yakayım" Kırmızı bir güneş bardağımızı Dışarda kararan rum kilisesinin Gürültüyü yapraklara çeviren Çan sesleriyle yüklü ve karmakarışık Saatlerden geçiyoruz umut, ayrılık Günleri. Yüzünün gülü kapalı Acı eylül geçiyor köklerimizden "Sanırım değişen bir şey olmalı" Biliyoruz öğle sonu mavi perdesi Gözlerinin yıldızıyla ışıyan "Dur güzelim yüzüne dokunacağım" Ve aklı yetmeyen tarlakuşuna Öpüşlerle derinleşen bir halı Yeni gelin bahçeleri dokuyan "Bu kör eylül karanlığından uzak" Bir ölümsüz yaz ülkesi olmalı Çıkalım buradan hemen gidelim "Ben önce şu hesabı vereyim" Avluda fatihin ormanlarından Kesilmiş çamlara bakan rum yetim İçimi yalnızlıkla dolduruyor Kapıda sadakor bir dalgınlığın Ardından bize bakan şu delikanlı "Nasıl benim gençliğime benziyor" Şiirimiz bitince ve solduğunda Sarı gül yaprağına yazdığım divan Alıp götürecek bir sahaf olmalı Onat Kutlar |
28.02.08, 13:21 | #15 (permalink) |
Gamma Üye Üyelik tarihi: Jan 2008 Nerden: Çanakkale
Mesajlar: 2.228
Konular: 112 Rep Puanı:1641 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 36 24 Mesajına 38 Kere Teşekkür Edlidi : | Sadece Senin Yüzün SADECE SENİN YÜZÜN Yeraltında bir bizans sarnıcı gibi loş Kuyularda körlerin durağan bakışlarını Tedirgin bir çocuğun önsezileriyle Bozmadan geçerken hiç düşünmemiştim Yukarda bembeyaz bir güvercinin Mavi bir balkonun bulutlarından Benim toprağımı aradığını Karşıda tepelerin hayal perdesini Bir sardunya ağacı hışırdatıyor Koyunlar sessiz bir yılan bir güneş Bir kısrağı her yıl aşan kırların Azgın tanrısı Pan'dan doğma yabansı Ve inatçı bir keçi gibi Gavvino Bir zincirlemeyle geçiyor çocukluğumun Kısa pantolonlu kara gözlü yoksulluğuna Sanki Pera'nın bindokuzyüzden Art nouveau pencerelerden baktığı Tirşe haliç ve loş kumrular oteli Birbirinden habersiz iki odada Seni de salıyor düşlere ve beni Tanrım görmeden tedirgin ve kızgın Gümüş bir asansör çıkarırken seni Kara bir ağırlık gibi iniyorum boşluğa Sakalının koyu meşe dallarıyla Kapatınca karanlık bulutlar Göklerdeki hâsin ve eski ahitten Bir mezmurla isyan eden babamız Dilsiz ve korkulu ve yoksul Sıkı toprağı delip güneşe doğru Alınyazısı yırtan ufacık tohum Benim geçmiş tarlalardan arkadaşım Kemik saplı kaçamak bir çakıyla Kurak hayalgücümü kanatıyor Sanki bir sayım günü ya da sikiyönetim Issız sokaklarında surdiplerinin Birbirine rastlamadan dolaşan İki serüvenci gezgin gibiyiz Bomboş bir sinemanın koltuklarında Kapkara bir perdeyle ayrılmış gözlerimiz Bir kuzunun boğazına saplanan hançer Birden gürültülere boğuyor kenti Kanlı sokaklarında gondollar yüzdüren Bir venedik dişarda bu bozgun bizans Çocukları hançerleyip öldürüyorlar Kırik bir akordeon gibi yüzleri Sanki erken rönesansın bir sarayında Sesleri sarmaşıklar gibi bir madrigalin İki sağır şarkıcı gibiyiz Şiirimiz sarılıyor usanmaksızın Birbirine ve biz sarılamıyoruz Gölgeli kümeslerde yeniyetmeler Kucağında fısıldaşan tavuklar Kara gözlü sıpalar ve soluk soluğa Evreni sevişmenin kuşlarıyla dolduran Gelinler metresler orospular melekler Ağaçların ve rüzgarın ve tüm denizlerin Seslerine karışan su azgın hayat Sanki seni ve beni Boğazın çok derin akıntılarında Ters yöne habersiz yelken kaldıran İki çağdışı ve şaşkın balık gibi Bir doyumsuz hasrete tutsak ediyor Perdede şimdi kocaman bir hayal Sadece senin yüzün... Onat Kutlar |
28.02.08, 13:22 | #16 (permalink) |
Gamma Üye Üyelik tarihi: Jan 2008 Nerden: Çanakkale
Mesajlar: 2.228
Konular: 112 Rep Puanı:1641 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 36 24 Mesajına 38 Kere Teşekkür Edlidi : | Sokak SOKAK Durmadan değişen bir kentte selvilerin Anılarıyla uğuldayan bir sokaktı Yüksek ve külrengi yapıların tepesinde ikindi Sarı bir ışıkla vururdu pencerelerin donuk ve sessiz Krater gölcüklerine Orada yaşlılar otururdu tozlu iğne yastıkları ve güz Sararmış martıların eğri yağmurlarıyla gelir tarardı Yüzlerinde unutulmuş sepya boşluğu Karınlarına ölümün tohumlarını ekerdi aşağılarda Hafif bir lağım kokusuyla karışık kahve Ve anason çiçekleri satılan Küf rengi ırmakların sokağında ehliyetli kurbağalar Safa pezevenkleri ve geçmiş kaçakçıları Arada inatçı arnavutların Durmadan yenilediği kaldırımlardan Gülleri örselenmiş kadınlar geçerdi farkedilmeyi Bekleyen erken kararmış lidya gümüşleri genç kızlar Kanlı bayrakların yelkeniyle arada Tersane işçilerinin kadırgaları geçerdi ilkyardıma doğru Siren sesleri sivaslı kapıcıların granit belleğine Bulanık izler bırakırdı. Günlük işlerin bittiği saatlerde yani geceleri Sokak bir kerhane gibi işlerdi bahriye gediklileri Denizi ve orospuları aynı anda gören evlerin Duvarına arabesk bir savaşın tarihini yazarlardı: Aşk Binliklerin mor jileti çalışırdı kapılarda titreyerek ve derin Bir yarıkla açarak feodal zamanın surlarını Sabahın eteklerine ulaşırdı. Oradan başıboş çocuklar çıkardı yaşamın çöpçüleri Doğulu çocuklar plastik ayakkapları ve kendi gövdelerindeki Ölü ana sıcaklığına sarılan kollarıyla Süpürürlerdi gecenin artıklarını Solgun iğneleriyle ilk ışıkların dikerdi ağırbaşlı halk Kentin zarını yeniden ve gün Başlardı. Orada sevdim seni Sokağı denize bağlayan geçitte orada Geceyi gökkuşağına bağlayan günlerin saçını hızla örerdi zaman Sevecen sorgulu uysal yüreğin Bir çimen türküsüyle açardı soyağacının gizli bahçelerini Çılgın bir büyücüye, orada kan ırmağından Geleceğin şarabını çıkardım ve yanan günlerden altın Bir şiir çıkardım güzelliğinin kapalı yapraklarından Bozkır ortasında ırmak kuyu dibinde gökyüzü bir özgürlük Esintisi zindanlarin avlularından. Unutma ben yok olunca değişince kent ve bir yoksulun O günlerden Sana bağışladığı söz ülkesi yitip gidince Sonsuz ve isimsiz bir deniz kalacak bir de çamagacı Benim sularımla öpüşen... Onat Kutlar |
28.02.08, 13:24 | #17 (permalink) |
Gamma Üye Üyelik tarihi: Jan 2008 Nerden: Çanakkale
Mesajlar: 2.228
Konular: 112 Rep Puanı:1641 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 36 24 Mesajına 38 Kere Teşekkür Edlidi : | Surlar Ve Deniz SURLAR VE DENİZ Körler ülkesinin tam karşısında Çünkü gören olmadı seni benden başka Duran kent sevgilim nicedir Surların çevirdiği denize doğru Kurdum barbar çadırını bekliyorum. Bekliyorum bembeyaz bir yapının Omuzlarına konacak kartal Kapına dikilmiş boynuzlarıyla Kara koç başı hırslı kalkan Ve hasret ve tutku ve bitip tükenmez Ayrılığa inatla kafa tutan Bakısların tozlarına bulanmış Ağaç heykeli olan gövdemle. İçinden görmek istiyorum seni Dinlemek daha da bir güze doğru Çimenlerinden geçen serin esintiyi Yıkanmak derin saatlerinde denizinin Yarı aydınlık sokaklarından geçmek ve eski Bir balıkçının uslanmaz merakıyla Ağ atmak akşama karşı sularına Yanan alnımı su mermerinin Karnına koymak ve uyumak Yorgun savaşçının Tütün ve barut kokusuyla uyumak bir hayvanın Karlı sınırlarını aşmak bir yaza doğru. Saklı kent bıktım seni kuşatan Kendi çadırlarından kör kılıcına Tuğlalarla örülmüş yanık surlardan Bıktım bana uzaklığı öğreten Di'li geçmisiyle zamanın Yazılmış kuşatma günlüklerinden. Taş perdeleriyle bir gize doğru Yelken açan kent göremiyorum seni... Onat Kutlar |
28.02.08, 13:25 | #18 (permalink) |
Gamma Üye Üyelik tarihi: Jan 2008 Nerden: Çanakkale
Mesajlar: 2.228
Konular: 112 Rep Puanı:1641 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 36 24 Mesajına 38 Kere Teşekkür Edlidi : | Unutulmuş Kent UNUTULMUŞ KENT Vermeme olanak yok bana verdiklerini Ama ayrılırken bir hesaplaşma da gerekli Geçmiş bunca güzellikten bir anı olarak Ben seni alayım istersen sen de beni... Onat Kutlar |
28.02.08, 13:26 | #19 (permalink) |
Gamma Üye Üyelik tarihi: Jan 2008 Nerden: Çanakkale
Mesajlar: 2.228
Konular: 112 Rep Puanı:1641 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 36 24 Mesajına 38 Kere Teşekkür Edlidi : | Yalnizlik - I - YALNIZLIK - I - Bütün bir haziran evin önünde Akasyanın dallarını eğerken rüzgar İpeğe kırmızı bir gül işlerdi Kulağı ıssız ve tozlu yollarda Yoksulluğun kedileri kapıyı Bir yaz boyu her gece tırmaladı Sırtının teline mavi bir horoz düşü Dokunmadan uykuya varamazdı Uzak denizlerden atlar geçerdi Bulutlar güze yakın gözlerinden Bekledi ölümün beyaz elinde Solgun bir gül oluncaya kadar... Onat Kutlar |
28.02.08, 13:27 | #20 (permalink) |
Gamma Üye Üyelik tarihi: Jan 2008 Nerden: Çanakkale
Mesajlar: 2.228
Konular: 112 Rep Puanı:1641 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 36 24 Mesajına 38 Kere Teşekkür Edlidi : | Yedi Küçük Fotoğraf YEDİ KÜÇÜK FOTOĞRAF Çok tenha bir kumsala çekilmiş Bir dilim taze kavun sandalı Masanın ayağından sular geçiyor Çıplak memeni okşayan rüzgar Bir turunç kokusuyla sarıyor Buğulu kadehe bakan yüzümü İkindi güneşi bir pencerenin İşlemeli demirine vuruyor İçerdeki kuşlar dağılsın diye "Aptal' diyor 'durma orda yanarsın" Gölgeye çağırıyor tales eşeğini Zeytinin dibinde bir ufacık kız Bir bakır mangaldan iki istavrit Gizlice göz kırpıyor kedilere Defneler yaprak kabartıyor Balıkçılar ağ atıyor durgun denizin Dibini ısıtan mor yıldızlara Ve akşam da onlara ağ atıyor Alıp götürecek ay görününce Herkes sevdigini yer yatağına Yeryüzü sevişince değişiyor... Onat Kutlar |
Tags |
kutlar, onat, onat kutlar, onat kutlar seçme şiirler, onat kutlar seçme şiirleri, onat kutlar şiir, onat kutlar şiirleri, siirleri |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | son Mesaj |
Onat İsminin Anlamı ve Açıklaması - Onat Adının Anlamı ve Açıklaması - Onat İsminin M | Kartal | Erkek Bebek İsimleri ( Erkek Bebek Adları ) | 0 | 05.12.12 01:39 |
Tarım Şiirleri-Çiftçi Şiirleri-Toprak Şiirleri | Nokia | Belirli Gün ve Haftalar Şiirleri | 5 | 26.08.09 15:39 |
Emin Halid Onat Biyografisi,Emin Halid Onat Hayatı,Ord.Prof.Emin Halid Onat Kimdir? | İpek | Diger Ünlülerin Biyografileri | 0 | 25.06.09 18:32 |
Onat Kutlar Biyografisi,Onat Kutlar Hayatı,Onat Kutlar Yaşamı | İpek | Şairlerin Hayatı ( Biyografileri ) | 0 | 21.06.09 23:02 |
Hikmet Onat Biyografisi Eserleri | Renklerin Dansı | Türk Ressamların Biyografileri ve Eserleri | 0 | 18.12.08 14:28 |