![]() |
Bülent Ecevit Şiirleri AV Ormanın kuytusunda vurulan geyik Hayvanlar acınla suskun Dallar yasınla eğik Boynuzlarında çizgilerinde gözlerinde Avcının söndüremediği iyilik... Bülent Ecevit |
Bach Sonati BACH SONATI Ne ben sorayım seni Ne sen beni sor Soyunmuş seslerimiz tenden Boşlukta bir aşk örüyor Ses olmuş duygular Yaklaşır dalga dalga zamansız Kavuşsa da seslerimiz birbirine Biz kavuşamayız Ne kollarımız var saracak Ne öpecek dudaklar Ne görülecek yüzümüz var Ne görecek göz Biz aşk örüyoruz boşlukta Çizgiden soyut Zerreden öz. Bülent Ecevit |
Göçmen GÖÇMEN Sevdiklerimin başında bir bilmediğim Görmediğim özlemediğim özlediklerimin başında. Yurdum olmadan sıladayım Kimsem ölmeden yasta Yollarda gözlediğim ne Mektuplarda beklediğim ne Nereden sürmüşler beni buralar nere Buralar nere, buralar nere Bir bildiğim olmalı, bilmez olmuşum Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum Buralara konmuş göçmen olmuşum Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum. Bülent Ecevit |
Insan İNSAN Elbette senden güzel olacaktı Çizdiğin resim Yaptığın heykel Senden büyük olacaktı Senden yakışıklı Elbette senden doğru söyliyecekti Yazdığın şiir Elbette senden çok duyacaktı Söylediğin türkü Sen olduğundan büyüksün Sen olduğundan iyisin Sen olduğundan güzel... Bülent Ecevit |
Köylü Kadinlar KÖYLÜ KADINLAR Köylü kadınlar Fistanları güllü kadınlar Topraktan doğup da toprağı yoğurandıur onlar Veresiye canlarını doğurandır onlar Köylü kadınlar Fistanları güllü kadınlar Yüzleri güneştir onların yanık Ayakları topraktır onların yarık Doyulmadan güzelliğine Tarlalarda solandırlar Köylü kadınlar Fistanları güllü kadınlar... Bülent Ecevit |
Mağara MAĞARA Mağaranın duvarına Hayvanları taştan oydum Kükrediler karanlıkta Türkülerle karşı koydum Karanlıktı mağara Işığı taştan oydum Üşüyordum Bir de güneş koydum Aşk oydum mağaranın duvarına Aşk oydum Ağrıdı taşlar Yarıldı mağara... Bülent Ecevit |
Promete Kentte PROMETE KENTTE Promete şimdi kentte Kayalara bağlı değil Beton duvarlarla çevrilidir Kartalların giremiyeceği bir semtte Kendi kendini kemirir... Bülent Ecevit |
Pülümürün Yaşsiz Kadini PÜLÜMÜRÜN YAŞSIZ KADINI Pülümürün bir dağ köyünde gördüm onu Yaşını sordum bir giz gibi güldü Kimi seksen dedi köylülerden kimi yüz Yüzüne baktım bir giz gibi güldü Bir asa vardı elinde Bir solmuş kırallığın Kadifeden harmanisi üzerinde Bir hititliydi o bir selçukluydu Bir ermeniydi bir kürttü Bir türk Yaşını sordum bir giz gibi güldü Koluma girdi bir soylu kadınca Tozlu köy yolunda sürüyerek eteğini Beni tek gözlü sarayına götürdü Köy yapısı kulübesinin Zamanı onda yitirdim ben Yitik zamanlara onda eriştim En soylu yoksulluğun toprak döşeli sarayında Bir taç gibi kondu başıma Türkiyeliliğim... Bülent Ecevit |
Sinir SINIR Dur yolcu bura sınır Yabandır yasaktır ötesi Çiçeklerden seçemezsin Kokuları renkleri bir bir Kuşdan pasaport sorulmaz Gümrüksüz geçer yüküyle karınca Dur yolcu bura sınır Sen geçemezsin Dereye bakma durmaz akar Öteden de içer ceylan bu suyu Dur yolcu bura sınır Sen geçemezsin Dur yolcu bura sınır Ne çizili ne yazılı Geçemezsin yine de silemezsin İçinde kazılı... Bülent Ecevit |
Taka TAKA Takalar geçiyor allı yeşilli Takalar geçiyor dümenleri lâzlı Takalar geçiyor en nazlı Yelkenlilerden de güzel Güvenli sularda işsiz dönenen Gezi yelkenlerinden çok duyarak denizi Takalar geçiyor enginlere Yamalı göğsünü gere gere Takalar geçiyor yükle yürekle Takalar geçiyor emekle dolu Günlük güneşlik kıyılarından kopmuş Denizlerde Anadolu Kıyılar kadın olmuş Açılır gider erkeği Takalar takalar toprağın Denizde çarpan yüreği... Bülent Ecevit |
Türk-yunan şiiri TÜRK-YUNAN ŞİİRİ Sıla derdine düşünce anlarsın Yunanlıyla kardeş olduğunu Bir rum şarkısı duyunca gör Gurbet elde istanbul çocuğunu Türkçenin ferah gönlünce küfretmişiz Olmuşuz kanlı bıçaklı Yine de bir sevgidir içimizde Böyle barış günlerinde saklı Bir soyun kanı olmasın varsın Damarlarımızda akan kan İçimizde şu deli rüzgâr Bir havadan Bu yağmurla cömert Bu güneşle sıcak Gönlümüzden bahar dolusu kopan İyilikler kucak kucak Bu sudan bu tattandır ikimizde de günah Bütün içkiler gibi zararı kadar leziz Bir iklimin meyvasından sızdırılmış Bir içkidir kötülüklerimiz Aramızda bir mavi büyü Bir sıcak deniz Kıyılarında birbirinden güzel İki milletiz Bizimle dirilecek bir gün Ege'nin altın çağı Yanıp yarının ateşinden Eskinin ocağı Önce bir kahkaha çalınır kulağına Sonra rum şiveli türkçeler O Boğaz'dan söz eder Sen rakıyı hatırlarsın Yunanlıyla kardeş olduğunu Sıla derdine düşünce anlarsın... Bülent Ecevit |
Uyum UYUM "Halk ozanı Levnî'ye özen" Boşluğa bulut buluta yağmur Yağmura toprak ne güzel uymuş Gündüze güneş güneşe tarla Tarlaya başak ne güzel uymuş Başağa buğday buğdaya insan İnsana emek ne güzel uymuş Emeğe eylem eyleme yürek Yüreğe sevgi ne güzel uymuş... Bülent Ecevit |
Yapamadiğimiz YAPAMADIĞIMIZ "Rahşan'a" Akşam kapı eşiğinde bir terli giysi gibi Soyunmak vardı derdinden evrenin Bir entari serinliğini giyinmek Kendi derdini tespih gibi çekmek elinde Yün örmen vardı akşamları koltuğa gömülü Karşında polisiye roman okumak vardı Sorgusuz bakışmak yoruldukça gözlerimiz Sevinçsiz gülmek üzüntüsüz ağlamak Oturmağa konuklar gelmesi bazen Çevresinde bir masanın kaygısız Sıcacık konularda bir demli çay gibi Bilmedik komşularla konuşmak Dünyamızla uyuşmak vardı Oyunda sonunu görmeden oynamak Sevinebilmek kazandığına Yitirdiğine yerinebilmek Düşünmiyebilmek yoruldukça düşünmekten Kamaştıkça örtebilmek gözlerini Düşlerde bile ışıktan sakınarak kendini Uyayabilmek vardı vaktinde rahat... Bülent Ecevit |
Yargi YARGI Öldürenle katiliz çalanla hırsız Tümümüz sanığız tümümüz savcı Tümümüz suçlu tümümüz yargıç Kimi aklar kimi suçlarız Kimi bağışlar kimi asarız Kendimizi başkasında Hergün bıçak saplı Birinin arkasında Vurulan da biziz vuran da. Bülent Ecevit |
Yarin YARIN Birşeyler olacak yarın Duruşundan belli Kırdaki atların Bulutların koşuşundan belli Kazışından köstebeklerin toprağı Karıncaların telâşından belli Birşeyler olacak yarın Belki bir tomurcuk Belki bir ağacın düşen yaprağı Belki de bir çocuk Pek o kadar göremesek de uzağı Kuşların uçuşundan belli Birşeyler olacak yarın Öbürgünden önemsiz Yarından önemli... Bülent Ecevit |
Jeolog Jeolog Avucumda bir buhurdan bu dünya Çağlar tüter insansız Sarar beni benden uzağa Yokolmuş dağlar Yankılar beni yapayalnız Toprağın basamaklarından iner Derin dağlara yükselirim Eski ırmak izlerinde Akar yiterim kumlarla Görmez olur beni gözlerim (1976) Bülent Ecevit |
Soru Soru Kimbilir İnsanda son kalan gözler Görür mü dünyayı uzaktan Kimbilir Küçülür mü dünya Büyür mü uzaktan Kimbilir Küllenir mi dünya özlenir mi yoksa uzaktan (1975) Bülent Ecevit |
Ben misin? Ben misin? Dirilten misin beni gövdem Öldüren misin bilmem Gördüren misin beni Gözüm körleten misin bilmem Bildiren misin bana başım Gizleyen misin bilmem Bir ben varım benden öte Ben misin bilmem (1971) Bülent Ecevit |
Trensiz Trensiz Trenler geçmez oldu gözlerinden artık Sallanmaz oldu ak mendili Rayların sonu belli En uzak yerler bile tanıdık Trenler geçmez oldu gözlerinden artık Ayrılan ayrıldı kavuştu kavuşan Duman tütmez oldu yolcu gelmez Bir tren sesi kalmış kulağında uzaktan Trenler geçmez oldu gözlerinden artık Kampana çalmaz oldu saati İstasyonda artık o bir başına Elinde bileti (19) Bülent Ecevit |
Bir Ozan Bir Devlet Adamını Sorguluyor Bir Ozan Bir Devlet Adamını Sorguluyor Yıldızlı bir gecede Göğe bakmıyalı Kaç ay geçti Anımsar mısın Yıldızlı bir gecede Ya da güpegündüz Canevinde duymadan Sonsuzluğunu göğün Ya da bir sabah Çiçek açtığını ansızın Fark etmeden Bahçendeki ağacın Hele bir de işitmeden İşine giderken Bilmeden ezdiğin Karıncanın sesini Nasıl bilesin Evrendeki yerini de Nasıl yönetesin Ülkeni (1994) Bülent Ecevit |
Elele Büyüttük Sevgiyi Elele Büyüttük Sevgiyi Rahşan’a, Birlikte öğrendik seninle Avcumuzda yüreği çarpan Kuşa sevgiyi Elele duyduk kumsalda denizin Milyon yılda yonttuğu Taşa sevgiyi Tırtılları tanıdık seninle baharda Tırtılken daha sevmeyi öğrendik Sevgiden Üreyen kelebeği Toprağı evimiz gibi sevdik seninle Birlikte sevdik kuru toprakta Ev küren köstebeği Köstebeğinden toprağına taşına Tırtılından kelebeğine kuşuna Elele sevdik bu dünyayı Acısıyla sevinciyle sevdik Yazıyla kışıyla sevdik Köy-köy ülke-ülke Gökler gibi sardı dünyayı Yağmur gibi sızdı dünyaya Dünya kadar oldu sevgimiz Elele büyütüp elele derdik Elele derip insana verdik Verdikçe çoğala Sevgimizi (1980) Bülent Ecevit |
Şiir Şiir Ormanın kuytusunda vurulan geyik Hayvanlar acınla suskun Dallar yasınla eğik Boynuzlarında çizgilerinde gözlerinde Avcının söndüremediği iyilik Ne ben sorayım seni Ne sen beni sor Soyunmuş seslerimiz tenden Boşlukta bir aşk örüyor... Bülent Ecevit |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:18 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2