![]() |
Ülkü Tamer Şiirleri Ağıt Bu toprakta kalır adın Tohumların arasında Yeşilinde tarlaların Başakların sarısında Yıllar geçse de aradan Kopar gelir ırmaklardan Işır yine kurşunlanan Dostlarının yarasında Günü gelir dağa çıkar Yıldızlardan şiir çeker Kanımızı siler yıkar Suların en durusunda Bir annedir bir kardeştir Ovalarda bir ateştir Sırasında hayat verir Ölüm saçar sırasında Bayrak olur bize yarın Rüzgârıyla ilkbaharın Dalgalanır genç kızların Gözlerinin karasında... Ülkü Tamer |
Ben Sana Teşekkür Ederim Ben Sana Teşekkür Ederim Ben sana teşekkür ederim, beni sen öptün Ben uyurken benim alnımdan beni sen öptün Serinlik vurdun korulara, canlandı serçelerim Sen mavi bir tilkiydin, binmiştin mavi ata, Ben belki dün ölmüştüm, belki de geçen hafta. Sen bana çok güzeldin, senin ayakların da... Ülkü Tamer |
Bruegel Bruegel Gökyüzü ayaklarımın ucundan başlıyor. Köpeklerin bakışlarında birer keman tadı. Avcılar ve kuşlar avdan dönüyor. Zaten her yanda hüzün görülür Uzakta çocuklar kayıyorsa, Kızaklar tahtadan yapılmışsa, Kar dinmişse, avdan dönüyorsa avcılar, İnsan anlamışsa ansızın, başladığını Gökyüzünün, ayaklarının ucunda. Kuş tüyleriyle kaplıdır burunları Birer sirk emeklisine benzeyen avcıların; Soluk alır, tüy verirler yorulunca, Yürekleri birleşir, geniş bir av ülkesi olur, İçinde tazılar yaban ördeklerini, Çantalı okullular kar tanelerini avlar. Norveç'in nüfusunu bilir de okullular Karın nüfusunu bilmezler nedense. Zaten her zaman hüzün bulunur biraz. Norveç'ten söz açan şiirlerde. Gökyüzü ayaklarımın ucundan başlıyor. Ağzımın kemiğinde dağınık bir şiir tadı. Gürgenler ve kayınlar avdan dönüyor. Sırtsız atmacalar çizerdim şimdi Bir kayığın yelkeni geçseydi elime; Unutmazdım, yelkenin bir köşesine Tabut başlı bir avcı yerleştirirdim. İçime çektiğim hava değil, gökyüzüdür... Ülkü Tamer |
Düello Düello Yenilirsem yenilirim, ne çıkar yenilmekten? Seninle çarpışmak kişiliğimi pekiştirir benim. Ayak bileklerime kadar bu deredeyim işte, Yerin yassı taşları tabanımın altında, Alnımda birleşmekte güneşin raylarından Hışırtıyla geçen kartalların sesleri. Unuttuğum bir bitkinin yaprakları gibi Göğsüme değerse kurşunların, ne çıkar? Bilmem nişancılığı, tabanca kullanmadım; Ama karşıma alıp seni horoz düşürmek de, Seni vuramamak da yüreğimi pekiştirir benim. Ölürsem güzel bir ölü olurum, Saçlarıma yuva kurar bir anda kirpiler, Kar, örtemeye kalkışır gökkuşağını, Ve onurlu, yoksul böceklerin gazetecisi Ben gülümserken resmimi çeker... Ülkü Tamer |
Geceleyin Geceleyin Geceleyin karanlıkta Suya attım ben sesimi Türkü oldu birdenbire Denizinden geçen gemi Geceleyin karanlıkta Gülümsedim buluta ben Saçlarına düşen yağmur Gökkuşağı oldu birden Geceleyin karanlıkta Yıldız tuttum gök içinde Işığını sana vurdu Bir gül açtı yüreğinde... Ülkü Tamer |
Hançer Hançer Geçen sonbahar gömmüştük hançerimizi Kare taşlardan yapılmış bir avluya; Hem değerli, hem keskin bir hançerdi. Kabzası erimiştir şimdi, benziyordur Sığırtmaçların yosun tutan saçlarına. İskeletine kan yapışmıştır yer altında, Solucanların, atmacaların kanı. Avluyu örten kan taşlarına düşüp Derinlere dağınık bir çizgi biçiminde Uçmalarını gönderen atmacaların kanı. Yollarındaki fenerleri yakmıştır deniz. Hançer tek yenilgisini bizden almıştır, Bakmaktadır oluğunun ülkesinden akşama, Düşerken kanatlarına tutunan kuşlara. Ve biz son yenilgimizi ondan almışızdır. Bir dilencinin sesindeki gri sessizliği Nedense ürkütüyor, dağcıların göğünü, Denizleri sırtlarında birer panterle geçen İp yürekli gemicilerin yüzünü ürkütüyor Bir hançerin paslanırken çıkardığı gürültü... Ülkü Tamer |
Kıştan Üşüyen Virgül Kıştan Üşüyen Virgül Defterin bir çok sayfasını koparmışlar, Örtünemez artık virgül bazı sayfalarla, Kış gelir, virgül üşür, Kış insanı üşütür, Üşenen hayvanlar da Girip toprağın altına Uyurlar, Toprağın sayfalarını koparmamışlar, Çocukların sayfaları her kış koparılır. Kar toplarıyla voleybol oynayan Ağaçlarla, Her çocuğun defterinde Bir çok sayfası olmayan Bir çok güzel virgül vardır, Virgül kıştan üşür, Çünkü kış gelince koparılır Artık kalmayan öğrenciliğin, Artık kalmayan tembelliğin sayfaları... Ülkü Tamer |
Sıragöller Sıragöller Haşhaş tarlaları arasından geçeceksin, Beyaz ve mor haşhaşları havaya savurarak Yeni bir afyon bulacaksın kendine. İşte o zaman beni unutma, Şairini, onun şiir yazan ellerini, İçine dizilen sıragölleri, Kendi kendine konuştuğun seni, Her şeyi, hiçbir şeyi unutma. Zakkumların arasından bir şehre gireceksin, Aşk şiirleri, tabiat şiirleri, tarih şiirleri düşünerek Bir dinamit yapacaksın kendine. Korkma, ateşle onu. Öldürecek nice balıklar vardır sularında, Patlamayla dirilecek nice balıklar vardır. İşte o zaman an beni, yaşa beni, İşte o zaman unutma beni. Hatırlanacak çok hüzünler bulacaksın, Onların tohumunu havaya savurarak Uzun bir yolculuk yaratacaksın kendine, Her şeyin, hiçbir şeyin yolculuğu. İşte o zaman an beni, yaşa beni, Kıyılarda bile boğulan seni, Bir saz kuşu olarak gezinen hayaletini, Çeliğinden kemik oyan gövdeni. İçinde bir kaçakçı yaşar senin, Kayıkla dolaşır göllerinde, Beynine tabanca ve şiir satar, O kaçakçının bakışını sakın unutma... Kaynak: Varlık, 1 Ağustos 1969 Ülkü Tamer |
Tarla Kuşu Tarla Kuşu Ölüler geçiyor tarla kuşundan, gagasından, kanatlarından, tarlasından. Düşünüyor tarla kuşu: ölüm acaba bir tohum muydu? Dalgalara tükürsen bire bin verir deniz, bu kan neleri çogaltacak? 1974 Ülkü Tamer |
Uyku Uyku Bana çiçek gönderme Bir kuş ağacı gönder Dallarında gezinsin Kül rengi güvercinler Konsunlar yastığıma Uyutmak için beni Sırtlarında kuş tüyü Gagalarında ninni Kaldırıp yatağımı Uçursunlar göklere Kendimi yıldızlarda Bulayım birdenbire Bana çiçek gönderme Bir kuş ağacı gönder Alnıma dokunanlar Iyileşmiş desinler... 1974 Ülkü Tamer |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 04:01 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2