![]() |
Süreyya Berfe Şiirleri Bazı Yaralılara Nereye bakıyorsun İşte yaralı insanların fotoğrafları İşte yangından çıkarılan çocuk cesetleri Bu, savaşmış bir atlının sakat kalan ayağı Bu kesik kol, önemsiz bir iş kazası Kime bakıyorsun İşte bacağından alınan üç parça kemik İşte bombardımandan sonraki yaralılar Bu, sınırı geçemeyenin aldığı yara Bu yarım adam, küçük bir işkence hatası Neye bakıyorsun Sayamazsın o ciğerdeki yaraları Kime bakıyorsun Bilemezsin geçmişindeki yaraları Nereye bebeyken nazar boncuğu Kime büyüyünce kurşun yarası Ama sen Yine de verirsin çiçeğini yaralı ağaç Uçarsın yaralı keklik Kan diner yol açılır Gün döner gece kısalır İsteyen denize isteyen kendine baksın... Süreyya Berfe |
Çoban Türküleri Çoban Türküleri Dağdan indimse kurt sanma beni Soğuk vurdu inceldi boynum Yükseklere çıktım küçüldü yaşım Ay karanlık gel beri Dudağından emzir beni Şu dağın başı da kar ile boran Emminin sözleri tümüyle yalan Ölür mü dünyada dengini saran Ay karanlık gel beri Dudağından emzir beni Ben ta ezelden yangınım sana Tomurcuk memeler koktu burnuma Gül döşenmiş şalvarının ağına Ay karanlık gel beri Dudağından emzir beni Köyümü özledim görmeye geldim Ağzının içini öpmeye geldim Yorganı üstünden atmaya geldim Ay karanlık gel beri Dudağından emzir beni Gün gelecek çıkacağım dağlara Belki yem olacağım canavarlara Kanım karışacak yayla toprağına Ay karanlık gel beri Dudağından emzir beni... 1969 Süreyya Berfe |
Eylül Oluyor Eylül Oluyor Küçük bir basamağı bütün varlığıyla geçmeye çalışıyor yeni yürüyen bir çocuk; bütün gücüyle, bütün acemiliğiyle, bütün sevimliliğiyle. Basamak duvar oluyor, set oluyor. Ana-babalar denizde, eğlencede yemekte. Tahtıravalli inip kalkıyor, salıncağın etekleri rüzgârda Renklerle, ışıklarla cıvıldıyor bahçe. Yeni yürüyen çocuk basamağa bakıyor: Çok uzaklara bakıyor sanki, çok uzaklara. Eylül oluyor sevimliliği, gücü, acemiliği Bir anlık Eylül oluyor. Ne Ağustos'u tanırım artık ne de Ekim'i. Fuzuli bir kalabalıktan dönmüşüm. Aklım ermiyor. Suç arıyor, suçlu arıyor yatalak gece. Ben mi çağırdım seni buraya? Işıklar altına, karanlığa ben mi çağırdım? Ben mi gönderdim ne olduğunu bilmediğin günler arasına? Sonradan acıyan geçmişindeki gizleri anlatmaya ben mi gönderdim? Haziran'mış o çocuğun geçemediği basamak. Kimse söylemedi. Süt yumuşaklığıyla geldi; sustu, konuştu. Geçmedi. Mart bitiyor nerdeyse. Hepsi düşüyor cemrelerin. Düştü ama, bağışla beni bahar, yine Eylül oluyor. Çünkü, kum ve köpük alıyor çocuğu, aşılıyor basamağı, basamakları Hayal bile edemeden gecelerin insanı şaşırtan yerlerini. Kum, utançtan kayaların kuytularına çekiliyor. Köpük, boğulup kayboluyor denizin derinliklerinde. Çocuk, ağlayarak uzaklaşıyor bütün bahçelerden. Asık yüzlü, suskun bir sabah geliyor. Herkes buluyor kendine yakışanı ve yakışmayanı. Kim kımıldasa hafifçe, Eylül oluyor. Soluyor işte demin ışıyan gün, bulutlar çöküyor üstüne. Yapraklarını döküyor akarsuların kıyısındaki ağaçlar. Ağır ağır terkediyor hayvanlarını en sabırlı, en dayanıklı kır. Elele tutuşuyor gizlenen iki yürek Dolaşıyorlar saklamaların, tehlikelerin yollarında. - Ne konuşmuştuk en son? - ... - Hatırlamak istemiyorum. Eylül oluyor... Süreyya Berfe |
Gurbet Gurbet Ayışığı unuttu karları Nerdeyse tipi çıkar Yaralı bir keklik Uçtu önümden Bende kaldı kanadı... Süreyya Berfe |
Hepsi O Kadar Hepsi O Kadar Gidilir gelinir. Belki sağsalim dönülür, hepsi o kadar. Günler geceler çabuk geçer. Çabuk geçmez şaşkın bir çocuğun hüznü Vapurlar, arabalar, karlar çabuk geçer. Ayrılık da özlem de herşey... Herşey çabuk geçer Ve birden gün ağarır. Hepsi o kadar. Gidilir herhalde gelinir. Bütün gün denize bakmak kadar. Belki ayvalar çürür. Birşeyler kurur, atılır. Nedir ki uzakta olmak Ardahan'da boş duran bir ev Hiçbir zaman suyu olmayacak bir kuyu Unutulur, kalır. Hepsi o kadar. O kadar anlayabilmek O kadar acemi O kadar toy O kadar ilk O kadar yeni Ey uğursuz yolculuklar Ey yıldızsız samanyolu Bir daha hiç olmayacaksınız. Çünkü yarım ve yaralı kalan Bir akşam, yemin etmiyorum ama En az günlerce, günlerce kanar. Gidilir, gelinse de gidildiği gibi değildir. Hepsi o kadar... Süreyya Berfe |
Nedircik Yavrusu Nedircik Yavrusu Nedir aydınlığı yaratan, günü güne benzeten hayatı yaşanır kılan, insanı insan eden? Nedir yarına inanmalar, inanmamalar geçmişteki gül bahçesi, gelecekti diken? Nedir azgınları, kaçkınları yola getiren iyileştiren, yaşama gücü veren? Nedir sevecenlik aşılayan, sıcaklık saçan destek, dayanak, merdiven? Süreyya Berfe |
Sevgili Arkadaşım Sevgili Arkadaşım 1. Gözlerinin rengi gibi Yüreğinin rengi gibi Saçların da kendi renginde Ama ben, ellerini gördüm önce Toplayan, düzelten, onaran ellerini Dokunduğuna soluk aldıran Telâşlı, usta, sevecen ellerini Geç anladım ve inandım Her gün daha çok inanıyorum Ellerin, güzel işlerin karıncası Ellerin, ellerden bıkmış ellerime sığınak 2. Yüzünün rengi gibi Dudaklarının rengi gibi Saçların da kendi renginde Ama ben, özverini gördüm önce İçinden çavlan gibi dökülen özverini Hep koşan, yürümeyi bilmeyen Hesapsız, gücendirmeyen, saydam özverini Neye uzansa dirilten Susan, hüzünlenen, sıcak özverini Geç anladım ve inandım Gün gün daha çok inanıyorum Özverin, güzel işlerin arısı Özverin, sözcüklerden yılmış kafama barınak 3. Derinin rengi gibi Sesinin rengi gibi Saçların da kendi renginde Ama ben, seni gördüm önce Gülen, yaşayan, bilen seni Körpe bir söğüt dalı gibi çırpınan Durduğu yere can veren Gönüllü, duyan, seven seni Geç anladım ve inandım Şimdi daha çok inanıyorum Sen, hayatın ablası Saf olan her şeyin mayası Sen, eşyalardan usanmış kalbime dayanak 4. Sevgili arkadaşım benim Sana 'sevgili arkadaşım' diyorum Budur, bizim anladığımız sevdanın tanımı İşte sana bir aşk şiiri İçinde 'sevgilim' sözcüğü geçmiyorsa Suçun yarısı senin Çünkü, ben de bize yaraşanların sözcüğünü değil Kendisini seviyorum senin gibi... Süreyya Berfe |
Şiir Çalışmaları Şiir Çalışmaları 20. Olduğum yerden başlasam yaşamağa; olduğumu sandığım yerden. 22. Her geçen yıl eşyasızlığa alıştırıyor eşyasızlığı bana. Soğuyoruz günümüzün gözdelerinden ısınıyoruz yalına, yalınlığa. 23. Sordum yeni doğmuş bir bebeğe: -Boş zamanlarını nasıl değerlendiriyorsun? -Annemin sütünü düşleyerek. Bir mezarlıktan geçerken sordum ölülere: -Affedersiniz. Boş zamanlarınızı nasıl değerlendirirsiniz? -"Gelecek"leri düşünerek... Süreyya Berfe |
Tersine Müslüman Tersine Müslüman Bulanık bir sabah Güneş çoktan doğmuş ama parlamıyor Metropolümüzün dışına - varsa - yürüyorum Yanımdan arabalı, çoluklu çocuklu aileler geçiyor İmanına kadar dolu trenler, vapurlar, minibüsler geçiyor Herkes o yana gidiyor Ben eve dönüyorum... Süreyya Berfe |
Uçurtma, Kuş, Kırlangıç Uçurtma, Kuş, Kırlangıç Alnın bir uçurum önce gözlerimin sonra dudaklarımın düştüğü ve her seferinde saçlarına takılıp kaldığı bir uçurum Serin bir su alnının kokusu bu çok sıcak şehirde birdenbire önüne çıkan yenileyen dirilten serin bir su Gözlerin yükü ağır iki kırlangıç bana doğru kalbime doğru uçan uçan iki kırlangıç kimi zaman değip geçen kimi zaman çarpıp kalan karanlık şeylerden aydınlıklar taşıyan sevinçle kederi aşkla çileyi bugünle yarını yansıtan iki kırlangıç... Süreyya Berfe |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:11 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2