25.08.08, 06:36 | #22 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Fadik Bastimar İçin Fadik Bastimar İçin Aşmış, körpe ve kolay, birdenbire, Çocukluğun bir karış duvarından, Tomurcuklu bir badem dalı sanki Gencecik öç alma bilmiyor, İlk cemre kadar yeni, havadaki. Her ayrılık döneminde, bir ırmak Bulur pencerede, yüzer usulca, Yüzer bana doğru ; gelir ve gider. Getirdiği büyük yalnızlığa denk Başla yele ve gizli iskeleti. Kaynak: Elleri Var Özgürlügün Oktay Rıfat Horozcu |
25.08.08, 06:37 | #23 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Fadik ile Kuş Fadik ile Kuş Fadik kız Fadik kız Kuşa bak kuşa Süzüm süzüm süzülüyor havada Kuş musun Şeytan uçurtması mısın ağabey Bu ne keyif böyle Kedi desen öyle Köpek desen öyle Tavuklar horozlar öyle Ağaç ver yansın etmiş pembeyi yeşili Donanma sanki mübarek Deliye dönmüş çayır çimen Halı gibi kara toprağın üstü Fadik kız Fadik kız Fırlat çarığı çorabı Yürü Bir daha söyletmedi Fadik kız yürüdü Az gitti uz gitti Dere tepe düz gitti Ballıbabaları emerek Burnunu çekerek Ver elini çekelek Ben sana küselek Gide gide bir ağacın dibine vardı Ağaç büyük Üç adam kucaklayamaz Dalları nah belim gibi Yaprakları yeşil Ama ne yeşil Karaya çalar yeşillikten Ağaç dile geldi Fadik Buyur ağaç Karnın aç mı Aç ağaç aç Çelerden dili dolaştı Fadik’in Ağaç sordu Ne yersiniz sizin köyde Ekmek yerik Başka Pancar yerik Başka Başka ekmek yerik Ağaç kızdı Bana bak Fadik Doğru söyle Başka ne yersiniz köyde Erik yemez misiniz erik Yerik Ağaç küplere bindi Ulan piç kurusu Siz et yersiniz köyde Yerik Siz börek yersiniz köyde Yerik Ha öyle imana gel Yerik Siz makarna yersiniz köyde Yerik yemezik yerik Vay Ağaç sıyırıp köklerinden birini toprağın altından Bir tekme salladı Fadik’in kıçına Fadik balon gibi Yükselmeye başladı havalara Bereket Şu bizim kuşa Hani canım Şu yukarda lafı geçen kuş Kaptığı gibi Fadik’i Gak deyince et Guk diyince su Yerden yedi kat arşa kanatlandı o hızla Baktılar cennet Cennette bir kalabalık Bir kalabalık İğne atsan yere düşmez Çukurova ırgat kahvesi sanki mübarek Ama öylesine değil Lüküs kibar Duvarlar silme muhallebi Ayın on dördü gibi gılmanlar Gılmanların peşi sıra rintler Kırk dokuzluk ab-ı kevserler patlatılmuş Ciğer kebapları sulu sulu Kimi güler Kimi konuşur Kimi Canib-i rahmete son çektiği sağarla döner Kısacası alem Rintlerden biri Fadik’e sordu Ciğer yer misiniz sizin köyde Yerik Hindi dolması Yerik Bibido Yerik Mr. Pickwick Yerik Eveleme develeme deve kuşu kovalama Yerik Peki şey yer misiniz şey Yerik Miyan kökü Yerik Mısır koçanı Yerik Hayal Şehir Yerik yemezik yerik Bir tekme Fadik’in kıçına Sür deveci develeri yokuşşa Ak göğüste gül memeler tokuşa Bereket şu bizim kuşa Derken efendim cumburlop Yeni baştan yeryüzüne indiler Fadik iki göz iki çeşme doğru eve Kuş Şeytan uçurtması gibi süzülmeye Bıcır bıcır söylenmeye havalara... Oktay Rıfat Horozcu |
25.08.08, 06:47 | #24 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Fadime Kız Fadime Kız İki elinde su dolu iki kova Bahçe dibi serviye doğru Fadime kız geliyordu Anası çamaşırları yumuş Çitin üstüne seriyordu Ağası çömelmiş duvar dibine Çenesi dizlerine dayalı Tütün içiyor... Oktay Rıfat Horozcu |
25.08.08, 06:48 | #25 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Fatih'in Resmi Fatih'in Resmi Ayasofya kubbesinde ak bir bulut, Baktım, gitti gider. Balrengi tesbihim Kehribar günler, düştü yaprak ve umut, Güz yağmuru indi camda düğüm düğüm. Benimdi savrulan kaftanlar, benimdi Atların boynu, yerinde yeller eser! Surların taşlarına sürdüm elimi, Benimdi İstanbul, burçlar bana benzer. Altın sahanlarda aş yedim, su içtim Altın kupadan, zorlu Tuna'dan geçtim, Ben Sultan Mehmet, Avni, tuğlarla yüce. Bir resimde kaldım cüce, ben değilim, Sarığım, soğuk kürküm, kokusuz gülüm, Ararım, aranırım yerde delice... Oktay Rıfat Horozcu |
25.08.08, 06:48 | #26 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Geceye Yakın Geceye Yakın Gözleri çukurda uzun yüzlü iki adam yan dönmüş denize geçmişi konuşuyorlar. bir kurşun donukluğu havada uzakta çizgi teknenin düz dumanı ay doğmuş daha sular kararmadan diyor ki bizlere : - Birazdan geceye ve gündüze yabancı bu melez akşam saati geçer kentin gürültüsü yavaşlar doğrulur koltuğundan cüceler sakatlar yatışır can sıkıntısı soylu bir gece başlar... Kaynak: Koca Bir Yaz Oktay Rıfat Horozcu |
25.08.08, 06:49 | #27 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Gün Usulca Gün Usulca Gün usulca karardı pencerede, Gece oldu lambaya bakıyordum Camda, yalnızlığı gördüm derinde. Baktım ki başıboş sokak, mutsuz Taş kesilmiş yüzümde, ellerimde Vay benim alınyazım, işsizliğim... Kaynak: Elleri Var Özgürlügün Oktay Rıfat Horozcu |
25.08.08, 06:50 | #28 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Güzel Güzel Kadın vurmuş maltıza tencereyi Fasulye pişiriyordu Adam düşünüyordu Altmış beş fasulye diyordu Yirmi beş de soğan Doksan İki yüz de yağ Etti mi sana iki yüz doksan Yaaa Adam düşünüyordu Bir kundura almalı diyordu Hayrı kalmadı bunların Su alıyor bunlar diyordu Nasıl etsem diyordu Çocuk zıpzıp oynuyordu Kedi sıçan tutuyordu Kedinin tuttuğu sıçan Ecel terleri döküyordu Fasulyeler helme döküyordu Çocuğun zıpzıpları Kilimin sarısından mavisine Mavisinden alına geçiyordu Adamların kafasından hayaller geçiyordu Kiminin han hamam geçiyordu Soğan ekmek kiminin Gökten bulutlar geçiyordu Gök mavisi titriyordu bulutların ötesinde Güzel güzel... Oktay Rıfat Horozcu |
25.08.08, 06:51 | #29 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Hangi Saatlerde Hangi Saatlerde Hangi saatlerde ve nasıl, ben de bilmem! Birden, çözülüverir şifresi kilidin Ve yüzün oturur gözlerimin yivine, Öpüşür dalgın, tıpatıp erkekle dişi. Kavaklar sallanır yol boyunda, ay doğar, Savrulur kanatlı tohumlarım havada, Yıldızı tüylenir gecemin, sonra kişner, Büyük dört ayakta beyazlık ve akıtma. Alsam gitsem seni yataklara! Hey benim Balta girmemiş ormanlarım, mor dağlarım! Hangi saatlerde ve nasıl ben de bilmem! Budarım umutlara sarkan kollarımı. Ay kızarır ve batar. Yontma taşlarımı Kaldırıp şileplere, rüzgarlı kıyıda, Bir mamut iskeleti hızıyla macuna, Dağ gibi bulutların öfkesi altında... Oktay Rıfat Horozcu |
25.08.08, 06:52 | #30 (permalink) |
Beta Üye Üyelik tarihi: Feb 2008 Nerden: Adana
Mesajlar: 5.415
Konular: 1058 Rep Puanı:2028 Rep Gücü:0 RD: Ettiği Teşekkür: 46 73 Mesajına 92 Kere Teşekkür Edlidi : | Harç Çeken İşçiler Harç Çeken İşçiler Harcını çekiyorlardı yapının, kara bir don, belden yukarsı çıplak. yıldızlarını çekiyorlardı evin omuzlarında, pencereden görünecek dallarını, komşunun yarısını, ağaçların arasında kaybolan yolunu, durulacak yerlerini çekiyorlardı, bütün o noktaları, aşkı, ki saklanırız çoğu kez sevişmek için, köşeleri çekiyorlardı, merdiven başını, mutfağın sofaya vuracak aydınlığını, bir kızın ölüşünü ansızın iki kapı arasında, yaz başlangıcı olabilir, saksılar olabilir, hasekiküpesi, cezayirmenekşeleri, yalnızlıkları çekiyorlardı, öpüşleri, karşı çıkışları, susmalara karışan böğürtleni, bir denizden uzaklara çıldırmanın sevincini, bükük beli, koltuktakini, sofada yürüyeni, kaynayan çaydanlığın mutfağa diktiği o kokulu ağacı, kabuklarını döktükçe büyüyen, semizotunu masada, maydanozu domatesi, kaşığa uzanmayan eli ve lokmayı boğazda düğümlenen, doğacak oğlanı ölmeden önce bir nisan yağmurunda avucunda güneşle. Çay soğumasın, bu reçeli seversin sen, orasını çekiyorlardı işte, tam orasını, umutların ömrümüzden döküldüğü yeri ve ev yükseliyordu yavaş yavaş kaderine doğru. Onlarsa gün batmadan gidecekler... Oktay Rıfat Horozcu |
Tags |
horozcu, oktay, oktay rıfat horozcu, oktay rıfat horozcu seçme şiirler, oktay rıfat horozcu seçme şiirleri, oktay rıfat horozcu şiir, oktay rıfat horozcu şiirleri, rifat, siirleri |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | son Mesaj |
Rıfat İsminin Anlamı ve Açıklaması - Rıfat Adının Anlamı ve Açıklaması - Rıfat İsmini | Kartal | Erkek Bebek İsimleri ( Erkek Bebek Adları ) | 0 | 06.12.12 00:53 |
Oktay Rifat Biyografisi,Oktay Rifat Horozcu Hayatı | Sude | Şairlerin Hayatı ( Biyografileri ) | 0 | 14.06.09 15:11 |
Rıfat Araz Şiirleri | Josephine | Türk Şairlerin Şiirleri | 22 | 29.08.08 08:37 |
Ahmet Oktay Şiirleri | Josephine | Türk Şairlerin Şiirleri | 6 | 13.08.08 08:14 |
Rıfat Ilgaz Şiirleri | Sevda | Türk Şairlerin Şiirleri | 22 | 28.02.08 14:58 |