tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Türk Şairlerin Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/)
-   -   Mehmet Demir Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/12965-mehmet-demir-siirleri.html)

Josephine 24.08.08 06:35

Mehmet Demir Şiirleri
 
Ah!..

İçten içe çekilen derin bir Ah!..
Bir dünya dolusu derde,
En güzel izah...
Kaçırılmış fırsatlarda
Pişmanlığın ifadesi,
Güçsüzlüğün, öfkeli sesi,
Acının şiddetli haykırışı,
Kaybetmenin öfkesi...

Ah ki Ah!..
Ne günlerdi o günler...
Herkes, yaşanmamış bir tarihi dinler.
Hep dünler, hep dünler
Akla gelmez nedense hiç bugünler...

Ah, Ah!..

Şimdi genç olacaktık
Neler yapmazdık neler...
Dün adına söylenen olmadık bahaneler.
Sanki hiç genç olunmamış gibi...
Genç iken neydik ki, şimdi neyiz
Sanki geçmişimizden başka bir şeyiz...

Ah!.. O koltukta
Şimdi ben otursaydım...
Git otur o zaman, neden buradasın?
Aslında sen de farkındasın
Olmayacak bir şeye tuttuğun yasın
Acısını kimselerden çıkarmayasın.

Ah’larla, vah’larla tüketiriz ömrümüzü
Ah, şöyle bir arabam olaydı!
Ah, böyle biri beni bulaydı!
Ah, dostlarım yanımda kalaydı!
Hayat ne kolaydı...

Ah çektiklerimiz dünlerde kaldı
Biz bugündeyiz
Dünler öyle veya böyle yaşandı gitti
Kimi mutlu bıraktı, kimi perişan etti
Ama dünler iyi ki vardı
İyi ki yaşandı
Dünümüz olmasaydı
Bugün olmazdı...

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:36

Allahım
 
Allahım

Sen Rahman’sın, kulunu korur kollarsın
Başımız darda olsa medet yollarsın
Sen Rahim’sin, hatamı sen bağışlarsın
Rahmetini bizlerden esirgeme Allah’ım

Sen Hâlik’sin evreni inşa edensin
Sen Halim’sin kuluna şefkat verensin
Sen Adil’sin her şeyi mutlak görensin
Rahmetini bizlerden esirgeme Allah’ım

Şekür’sün, nimetine şükredilensin
Her daim dilimizde zikredilensin
Evrenin efendisi, sahibi sensin
Rahmetini bizlerden esirgeme Allah’ım

Ellerim sana açık, senden dilerim
Sen yüzüm güldürürsen ancak gülerim
Verdiğin nimetlere hep şükrederim
Rahmetini bizlerden esirgeme Allah’ım

Sen Mucib’sin, duama cevap verirsin
Ne kadar kusurum var, bir bir bilirsin
Aczimi, melalimi tek sen görürsün
Rahmetini bizlerden esirgeme Allah’ım

Vatanıma, yurduma gözün dikmişler
Halkımın arasına nifak ekmişler
Milli değerlerimi bir bir yıkmışlar
Rahmetini bizlerden esirgeme Allah’ım

Duam şu ki Ya Rabbim: bilinç ver bize
Bölünmesin vatanım, gelmesin dize
Görürsün halimizi, gerek yok söze
Rahmetini bizlerden esirgeme Allah’ım...

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:37

Arlanırım
 
Arlanırım

Esef-i ahvalimi demeye arlanırım
Dide-giryan olmuşum, gülmeye arlanırım

Bunca aç bî-çârenin gözüne bakıp bakıp
Rabbimin nimetinden yemeye arlanırım

Belâ-yı nâgâhından korkarım yaratanın
Na-zekât servetimle ölmeye arlanırım

Halk şetve-i şitada da’s-ı irtiaddayken
Ben hırkatın içinde kalmaya arlanırım

Bi-çâreler taşlarda secde ediyor iken
Postların üzerinde kılmaya arlanırım

Bi-hâne harab olup şükrederken garipler
Ar eder, huzuruna gelmeye arlanırım

Azaptayken muhtaçlar acz-i hûcud içinde
Asûde-i kera’ya dalmaya arlanırım

Perişanlık içinde hamd ederken kulların
Bense isnak içinde olmaya arlanırım

Âlem fakr-ü sefalet, bezm-i perişân iken
Huzur içinde nefes almaya arlanırım

Hakikat nârı ile yanıyorken yürekler
Ben cehennem harıyla yanmaya arlanırım

Allah’ın aşkı ile dil-teşneyken gönüller
Ben meta-ul gurura kanmaya arlanırım

Tahayyürdeyim hâlâ, demeye arlanırım
Humret-i hicabımdan gülmeye arlanırım.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:38

Aşkı Acılar Besler
 
Aşkı Acılar Besler

Aşkı büyülü kılan
Sanma düşler, hevesler
Özlemler hayat verir
Aşkı acılar besler.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:39

Atalardan Kalan
 
Atalardan Kalan

Arnavudu, kürdü, lazı çerkezi
Ayırmadan kucaklarım herkesi
Bölmek istiyorlar nedense bizi
Bu vatan toprağında yatan atamdır
Burası, atalardan kalan vatandır

Beraberce verdik onca şehidi
Bayrağıma kanın veren kim idi
Gidip bakın, Çanakkale şahidi
Bu vatan toprağında yatan atamdır
Burası, atalardan kalan vatandır

Arabı, Acemi, Türkü, Çeçeni
Yurdumun toprağında doğup, göçeni
Kardeşimden ayırmak mümkün mü beni
Bu vatan toprağında yatan atamdır
Burası, atalardan kalan vatandır

Yüzyıllardır yaşadık alevi, Sünni
Bu ayırım nedendir inançlı, ümmi
Müslüman’dı, Musevi’ydi ya da İsevi
Bu vatan toprağında yatan atamdır
Burası, atalardan kalan vatandır

Toprağım bir, tarihim bir, atam bir
Şehitlikte vatan için yatan bir
Bayrağımı omzunda tutan bir
Bu vatan toprağında yatan atamdır
Burası, atalardan kalan vatandır

Kilimlerin nakışında dokundu
Türkülerin ezgisinde yakındı
Tarihimin sayfasında okundu
Bu vatan toprağında yatan atamdır
Burası, atalardan kalan vatandır.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:40

Ayaklar
 
Ayaklar

Ayaklar var taşımaz yaşlı bedeni
Ayaklar var götürmez yola gideni
Ayaklar var yorulur, yaştır nedeni
Yürümekten usanmış ayaklar vardır

Ayaklar var atletik, yarışır durur
Ayaklar var sportmen, iyi top vurur
Ayaklar var bakımlı kendini korur
Tırnakları boyanmış ayaklar vardır

Ayaklar var yerlere basmaz tabanı
Ayaklar var özyurdu bilir yabanı
Ayaklar var soğuktan çekilir kanı
Her çileye dayanmış ayaklar vardır

Ayaklar var yıllardır basmaz toprağa
Ayaklar var hasrettir kuru yaprağa
Ayaklar var enerjik, tırmanır dağa
Dağ bayır meraklanmış ayaklar vardır

Ayaklar var fedadır aziz vatana
Ayaklar var saygısız, şehit yatana
Ayaklar var kirlidir, giren utana
Burayı vatan sanmış ayaklar vardır

Ayaklar var narindir, nazende gezer
Ayaklar var iridir, topuğun ezer
Ayaklar var her gün su içinde yüzer
Çamurlarda yıkanmış ayaklar vardır

Ayaklar var bastığı yeri farketmez
Ayaklar var yurdunu ölse terketmez
Ayaklar var bir adım ileri gitmez
Bataklığa saplanmış ayaklar vardır.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:41

Ayrılık Zamanı
 
Ayrılık Zamanı

Ayrılık zamanı çatınca, inan
Dökülen yaşlarım sel gibi geldi
Yaslara boğarak gittiğin zaman
Burası yabancı el gibi geldi

Söylemeye dilin nasıl vardı ki
Hoşçakal deyişin "öl!" gibi geldi
Yokluğun içimi öyle sardı ki
Hasretin binlerce yıl gibi geldi

Son defa sarılmak isterken sana
Kollarım kırılmış dal gibi geldi
"Elveda" deyince bu dünya bana
Sanki kupkuru bir çöl gibi geldi.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:41

Bensizliğe Alış Annem
 
Bensizliğe Alış Annem

Ayrılığın vakti bugün
Bensizliğe alış annem
İçime kor çöktü bugün
Bensizliğe alış annem

Eremedik bir murada
Kavuştuğumuz sırada
Sen orada ben burada
Bensizliğe alış annem

İncitmekten çekinirim
Uzaklara bakınırım
Sensizlikten yakınırım
Bensizliğe alış annem

Yüzün gülse benim güler
Hasretin içimi deler
Ayrılık türküsü çalar
Bensizliğe alış annem

Ben gelemem oralara
Ben bağlandım karalara
İyileşmez yaralara
Bensizliğe alış annem

Ben yolumu arıyorum
Uçan kuştan soruyorum
Sensizliği sarıyorum
Bensizliğe alış annem

Üzerimde kara bulut
İçerimde söndü umut
İstiyorsan sen de unut
Bensizliğe alış annem.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:42

Berat Geceleri
 
Berat Geceleri

Berat, sınıf geçmektir, bir karne almak demek
Berat, diplomasıdır geçen koca bir yılın
Berat, yüreklerdeki kiri yıkamak demek
Berat, ödülü demek Kur’an okuyan dilin

Berat, karşılamaktır gelecek Ramazanı
Berat, yaratıcının nuru ile yıkanmak
Berat gecelerinde rahmet kaplar her yanı
Berat, ibadetlerle, tövbelerle aklanmak

Berat, üzerimize inmesi merhametin
Berat, bir kurtuluştur günahlardan, azaptan
Berat, kaplamasıdır kâinatı rahmetin
Berat, içmek demektir hidayet denen kaptan

Berat, tescil olması müminliğin, kulluğun
Berat, ermek demektir hidayete, rahmete
Berat, işaretidir yüreklerde bolluğun
Berat, hak kazanmaktır şefkate, merhamete

Berat, bilânçosudur yapılan hayırların
Berat, bir yıla ait defterin kapanması
Berat, üzerimize saçılması nurların
Berat, yarına yeni bir sayfa açılması

Berat, bu kandil günü rahmetle ödüllenmek
Berat, Ramazanlara sevinçle varmak demek
Berat, Yaratıcı’nın nuruyla şereflenmek
Berat, en sevgiliden bir şefaat beklemek

Berat, parlamasıdır abdestli uzuvların
Berat, şifa demektir imanlı yüreklere
Berat, kurtuluşudur namaz kılan kulların
Berat, kerem demektir tespih eden dillere

Berat, secdeye konan o pak alna taç demek
Berat, müminlerine Rabbinin ödülüdür
Berat, yüreğimize sürülen ilaç demek
Berat gecelerimiz bize bayram günüdür.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:43

Boşuna
 
Boşuna

Kul sıkıştığında yetişir Hızır
Hızır yetişmiyorsa vardır bir kusur
Yüreğin maddeye olmuşsa esir
Mevla’dan beklemen boşuna dostum

Duaların Mevla’ya ulaşır mutlak
Rabbim duamızı dinler muhakkak
Duana cevap yoksa sen kendine bak
Mevla’dan beklemen boşuna dostum

Alnını secdeye değdirmiyorsan
Sıkışınca Mevla’yı çağırmıyorsan
Caminin kapısından hiç girmiyorsan
Mevla’dan beklemen boşuna dostum.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:45

Bu Yol Nereye Çıkar
 
Bu Yol Nereye Çıkar

Her mevsim hırçınlığın benden çıkarır
Her rüzgar savurur beni ordan oraya
Her bela üzerime gelir, bana sürtünür
Her acı beni üzer, her azap beni yıkar
Her terslik beni bulur, her kasvet bana çöker
Desin bana birisi, bu yol nereye çıkar?..

Her güneş sıcaklığın üstüme vurur
Her yağmur ıslaklığın bende dindirir
Her köpek dişlerini önce bana gösterir
Her uğursuzluk benimle, her kem göz bana bakar
Her bela benle gezer, her ateş beni yakar
Desin bana birisi, bu yol nereye çıkar?..

Her kavgalı yumruğunu bana indirir
Her kızgın heyecanın bende söndürür
Her laf yapan bana der, beni kandırır
Her beceriksizlik benimle, beni bulur her sakar
Yağmur yağmayı görsün, ilk benim damım akar
Desin bana birisi, bu yol nereye çıkar?..

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:46

Çürüyen dostluklar
 
Çürüyen dostluklar

"Ey! Yürekleri kürüyen dostluklar
Nerede,
Çıkarsız yürüyen dostluklar
Ey! Tükenen, çürüyen dostluklar!
Bu şiirim size, bu sitem size!..
Ne yazık ki dostluklar
Çıkarla geldi dize..."

Ayakların sağlamsa, zorsa bileğin
Omuzlarında taşır bütün dostların
Arzuların emirdir, varsa dileğin
Köşe bucak bekleşir bütün dostların

Başarılıysan eğer ticaretinde
Ararlar seni her dost cemiyetinde
Dostunu, ahbabını ziyaretinde
Hasretle kucaklaşır bütün dostların

Eğilirler önünde, saygılıdırlar
Kusur olacak diye kaygılıdırlar
Size hitap ederken duyguludurlar
Her fırsatta koklaşır bütün dostların

Arar bulurlar sizi işi düşünce
Sizden iyisi yoktur hemen koşunca
Bırakmazlar peşini uzaklaşınca
Yanınıza yaklaşır bütün dostların

Eliniz bir an dara düşmeye görsün
İşiniz az da olsa şaşmaya görsün
Şansınız elinizden kaçmaya görsün
Bir anda uzaklaşır bütün dostların

Sevdiklerin çarçabuk unutur seni
Tüm dedikodulara olursun konu
Hele bir de geçince borcunun günü
Karşınızda dikleşir bütün dostların

İtibarın şerefin yiter bir anda
Küçümseyen de çıkar, seni kıran da
Dostuna ihtiyacın olduğu günde
Çekinir, duraklaşır bütün dostların

Mehmet, sana ne desem artık nafile
Dostlarını iyi seç, öyle çık yola
Gayret et sen, işlerin düzelsin hele
Yanında çörekleşir bütün dostların.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:47

Değildir
 
Değildir

Marifet ellerdedir, telde değildir
Ozanlık yürektedir, dilde değildir
Yaşlanan bedeninde, ömründe sanma
Olgunluk akıldadır, yılda değildir

İyilik yağmuruna şemsiye açma
İçtenlikle kucakla, sevgiden kaçma
Vuslat şurda dururken ayrılık saçma
Güzellik gül verende, gülde değildir

Azmin ateşini yak, söndürme sakın
Çıtanı yükseğe koy, indirme sakın
Yeter diye kendini kandırma sakın
Sıcaklık alevdedir, külde değildir

Böbürlenme kimseye, ne oldum deme
Adil ol ve kimsenin hakkını yeme
Her şeye gücüm yeter diye söyleme
Azamet yaratanda, kulda değildir

Küçük görme kimseyi, mütevazı ol
Mevlam ne verdiyse ona razı ol
Mücrimin eli kolu, gören gözü ol
Meziyet arıdadır, balda değildir

Gösterişten uzak dur, harislik etme
Yarış tutma kimseyle, hasislik etme
Babanın parasına vârislik etme
İtibar yürektedir, çulda değildir

Bu sana öğüdümdür, iyice dinle
Ne edersen dünyada o gelir senle
Yolum dümdüz diyerek boşa güvenme
Keramet yolcudadır, yolda değildir.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:48

Dile Gelir Hasretimiz
 
Dile Gelir Hasretimiz

Kimi kez kabarır yüreğim birden
Biriken gözyaşım sığmaz mendile
Hasretin acıyla vurduğu yerden
Yaş olur, dökülür ve gelir dile

Dertlerim içimde sır olur kimi
Kimi kez yaralar dünün özlemi
Akmadan kuruyan gözlerin nemi
Taş olur, dökülür ve gelir dile

Aşkımız sonsuza uzansın diye
Şarkılarda hayat kazansın diye
Bir udun telinden çıkan ezgiye
Eş olur, dökülür ve gelir dile.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:49

Diller
 
Diller

Diller var yılan gibi sokar insanı
Diller var olmadık an sürçer lisanı
Diller var bir sözüyle dondurur kanı

Bir çift tatlı söz bilmeyen diller var
Dil yarası çekerim ben, yıllar var

Diller var yabancıdır kendi diline
Diller var dirlik vermez evde geline
Diller var inkâr eder saldırır dine

Duaları eksilmeyen diller var
Dil yarası çekerim ben, yıllar var

Diller var gönül alır bir iki sözle
Diller var biri noksan, ikisi fazla
Diller var bir kelime çıkar bin nazla

Bir selamı esirgeyen diller var
Dil yarası çekerim ben, yıllar var

Diller var şehidine ağıtlar yakar
Diller var can dostuna içini döker
Diller var yüreklere acılar eker

Bülbüller gibi şakıyan diller var
Dil yarası çekerim ben, yıllar var

Diller var bal dökülür her kelimeden
Diller var gönül kırar, hatır bilmeden
Diller var ki konuşur durur yılmadan

Konuşmaktan sıkılmayan diller var
Dil yarası çekerim ben, yıllar var

Diller var yüreğini okşar her sözü
Diller var ki doldurur içine sızı
Diller var kükrer durur, titretir bizi

Dinlemekten bıkılmayan diller var
Dil yarası çekerim ben, yıllar var

Diller var zikir eder durur rabbini
Diller var dua ile geçer her günü
Diller var saçar sanki içinden kini

Her sözünde küfür dolu diller var
Dil yarası çekerim ben, yıllar var

Diller var sevgi saçar, yürek doldurur
Diller var iftirayla ocak söndürür
Diller var bir sözüyle seni kandırır

İki lafı çekilmeyen diller var
Dil yarası çekerim ben, yıllar var.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:52

Diyormuş
 
Diyormuş

Aşkımız ölümsüz, bitmez sanırdım
Oysa hiç aldırış etmem diyormuş
Çarçabuk kalbinden atmaz sanırdım
'Gönlümde bir dakka tutmam' diyormuş

Önceki günlerin hatırı varmış
Şimdiyse içini bir nefret sarmış
Beni lanetlermiş, bana kızarmış
'Ölse, mezarına gitmem' diyormuş

Bana sevgisini yitirmiş artık
Bu iş bu kadarmış, bitirmiş artık
Ne dostluk, ne aşk, ne hatırmış artık
'Semtine bir adım atmam' diyormuş

'Kapımda kul köle olacaksa da
Aşkımdan sararıp solacaksa da
Sürünecekse de, ölecekse de
Dönüp bir yüzüne bakmam' diyormuş.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:52

Dualarım Seninle
 
Dualarım Seninle

Kaç zamandır şefkatinden öksüzüm
Gece rüyalarıma gel babacığım
İçime akıtırım dolunca gözüm
Boşalır yüreğime sel babacığım

Kimsenin sevgisiyle yerin dolmuyor
Babasızlık nasıl şey kimse bilmiyor
Gittiğinden beri yüzüm gülmüyor
Bana rüyalarımda gül babacığım

Yokluğunda geceler benim sırdaşım
Yıldızlarla arkadaş, Ay’la kardeşim
Senin hasretinden dinmiyor yaşım
Geceleri gözümü sil babacığım

Bir gece gelip de son ver mateme
Girmek zor geliyor sensiz bir eve
Yüreğimi kavuran sönmez aleve
Yetmiyor serptiğim kül babacığım

Yetiştiğimi görmen kısmet olmadı
Yüreğimdeki acı hâlâ dinmedi
Kanmadı yüreğim, sana kanmadı
Sensiz geçen her gün yıl babacığım

Sağlığında doyamadım sevgine
Her gece gel baba, bana gel yine
Yalnız kalma, dualarım seninle
Seni çok sevdiğimi bil babacığım.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:53

En Güzel Şey
 
En Güzel Şey

Kızım Dicle'ye

Yalan değil,
Sen doğduğunda,
Kızın oldu dedikleri zaman içim burkulmuştu.
Çünkü hep oğlum olacak diye bekliyordum sen doğana dek
Ama verdiklerinde kucağıma seni
Dünyalar benim olmuştu.
Gerçi hiç tatmadım bir oğlan babası olmayı ya
Sen de hiç aratmadın doğrusu...

Ben senin hep o poz verir gibi duruşunu sevdim
Sonra uzun saçlarını sağa sola savuruşunu
İçinde hiçbir zaman sevgi eksik olmayan güleç bakışını...

Sen benim yokluk anlarımın bereketi,
Hayata küsüp, suskunluğa büründüğüm zamanların hareketi
Yüreğimden vurulduğum günlerin, tek saadeti oldun.

Sen olmasan belki de tutunamazdım hayata yeniden
Tükenmişliğimde beni sen harekete geçirdin.

Hırçındın, asiydin, pervasızdın o zamanlar
Kural tanımazdın, yerinde duramazdın...

Yüreğinin bir yerlerinde hâlâ o küçüklüğünün pervasızlığı olsa da
Sen benim içi merhamet dolu, yüreği tertemiz
Kalbi yumuşacık kızımsın.
Sen başımın akı, yüreğimin sızısısın
Sen babasının biricik kuzususun.

Afacan ve hazırcevaptın önceleri
Durmadan sorular sorardın.
Soruların, büyümüş de küçülmüş dedirtirdi insana
Her şeyi merak eder, sürekli ama sürekli bir şeyler sorardın
Bazen zorlanırdık cevap verirken sana
Öyle sorular sorardın ki...

Hem öylesine de sormazdın sorularını
Ciddi ciddi sorular sorardın
Her şeyi ama her şeyi sorardın
Cevabını almadan bırakmazdın yakamızı
Her sorunun cevabı, yeni bir soru olarak dönerdi geriye.
Bazı sorularınla da gülmekten kırardın bizi ya
Yine de cevabını isterdin.

Çok titizdin, gerçi hâlâ da öylesin ya
Üzerine dökülen bir damla suya bile tahammül edemezdin.
Hemen çıkarmak isterdin üzerindekileri
Neredeyse günde beş kez üzerini değiştirirdi annen.

Kimseyle anlaşamazdın önceleri
Kimse de senden hoşlanmazdı
Çünkü doğru bildiğini, doğrudan söylerdin herkesin yüzüne
Aslında sevmedikleri sen değildin, senin doğrularındı...

En çok bu huyunu severdim senin
Yüreğinde yapmacıklık yoktu çünkü
Sözünü kimseden sakınmaz,
Sevmediğine, seni sevmiyorum derdin.
Herkes senden hoşlansın diye kimseye yalakalık etmezdin
Sevecekseniz, beni böyle sevin derdin sanki.

Yüreğin öyle büyük, öyle büyük ki
Bazen, o kadar sevgiyi yüreğinin neresine sığdırıyorsun, merak ederim
Merhametinin sınırı yok çünkü
Bazen bir kelebeğe acırsın, bir gün sonra ölecek diye
Bazen bir çiçeğe...

Bir gün hiç unutamam,
Atı kamçılıyor diye nasıl kavga etmiştin faytoncuyla.

İnsanların yürekleri bu kadar pas tutmuşken
Yaşarken hiç tanımadığın birine
Öldükten sonra yas tutan bir güzel yüreğin var senin.

Herkese evladı güzel gelir ya
Senin, yüreğinin güzelliği vurmuş yüzüne...

Sevdiğin zaman yüreğinin içiyle seversin ya,
Birini defterden sildiğinde de,
Yüreğinin bir tarafında izini bile bırakmazsın.

Senin, içi neyse dışı o olan haline bayılıyorum.
Haksızlıklara karşı duruşuna,
Fikrinin kavgasını verişine...

Kimse anlayamasa da seni,
Ben seni çok iyi anlıyorum kızım
Varsın, aynı şeyleri düşünmüyorsun diye
Seni sevmeyenler sevmesin
Varsın, doğruculuğun yüzünden
Senden hoşlanmayanlar hoşlanmasın
Varsın, senin merhametini birileri istismar etsin...

Ama sen asla kimseyi istismar etme kızım
Sen hiç doğruluktan ayrılma
ve hiçbir zaman
Birileri senden hoşlanmayacak diye
Doğru bildiklerini söylemekten çekinme.

Senin o güzel bakışların, yüreğinin bakışlarıdır.
Yüreğindeki o hırçınlık, çirkinliği kabul edemeyişindendir.
Yüreğin hiç kirlenmesin
Yüreğini dolduran o sevgi ve merhamet tükenmesin
Eminim,
Sevginin bu kadar bol olduğu bir yer
Asla kirlenmez.

İstemem sana kimsenin nazarı değsin
Sen bana Rabbimin bahşettiği en güzel şeysin.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:54

Gibisin
 
Gibisin

Bir şiir gibi derin
Bir nehir gibi serin
Sanki dönecek yarın
Gibisin şimdi

Bir çavlan gibi çılgın
Bir yaprak gibi solgun
Bin azap ile yılgın
Gibisin şimdi

Sonbahar gibi kuru
Bir pınar gibi duru
Sanki bin pişman biri
Gibisin şimdi

Bir alev gibi yanar
Az bir sevgiye kanar
Eski günleri arar
Gibisin şimdi.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:55

Göle Maya Çalmak
 
Göle Maya Çalmak

Zannetmeyin hep böyle asıktır yüzüm
İnsanların sahtece gülüşündendir
Kırıcı davranışım, öfkeli sözüm
İki yüzlü, riyakar oluşundandır

Kapanmışsam içime, kaçıp milletten
Niyetim sakınmaktır dertten, illetten
Değil mi ki hepsi de kemikten, etten
Mutlaka bir musibet buluşundandır

Selam vermekten bile çekinir olmam
Herkesten böylesine sakınır olmam
İnsanlardan bu denli yakınır olmam
Hiç ummadık bir kara çalışındandır

Hırs, ihtiras yüzünden, para yüzünden
Yeminler bile içse döner sözünden
En yakın dostu bile, en temizinden
Karşında düşman diye görüşündendir

Sır vermeye gelinmez kimseye asla
Ne kimseyle dost ol, ne sırtını yasla
Aklını kaybettiren, çıldırtan sesle
İpini orta yere serişindendir

Fikrinse, sende kalsın, sakın söyleme
Söz etmişsen birine, geçme eyleme
Ola ki birisine bir bel bağlama
Sap gibi ortalıkta kalışındandır

Akıl ermez insana neylesen, mehmet
Güneş diye umarsın, bulursun rahmet
Senin bunca sızlanman ve bunca zahmet
Hocanın göle maya çalışındandır.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:56

Gözler
 
Gözler

Gözler var, baktığında yakar kor gibi
Gözler var, gözlerime bakın der gibi
Gözler var, ışıl ışıl, yanar dür gibi
Yağmur gibi boşalan yaşlı gözler var

Gözler var, yüreğini okşar insanın
Gözler var, çarpılırsın, kaynaşır kanın
Gözler var, ürkütücü, titrer her yanın
Uzaklara bakınan yaslı gözler var

Gözler var, hasret ile bekleşir durur
Gözler var, ne durulur, ne yaşı kurur
Gözler var, görülmeyen her şeyi görür
Görmemekten yakınan paslı gözler var

Gözler var, merhamet ve acıma bilmez
Gözler var, kasılmıştır, bir kere gülmez
Gözler var, inatçıdır, imana gelmez
Renkten renge boyanan süslü gözler var

Gözler var, fıldır fıldır, her yöne döner
Gözler var, yorulmuştur, gün olur söner
Gözler var, karanlıkta gün gibi yanar
Etrafına bakmayan paslı gözler var

Gözler var, yeşil yeşil, nazar değdirir
Gözler var, bakışıyla hüküm giydirir
Gözler var, belalıdır, cana kıydırır
Kitap gibi okunan hisli gözler var.

İzmir

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:57

Hayallerimle Varım
 
Hayallerimle Varım

Sokak çocuklarına

Ben hayallerin insanıyım
Hayal kurmak benim işim

Ben, hayallerim olmasa yaşayamam.
Her gün hayallerimi büyütürüm ben
Öyle büyür, öyle büyür ki hayallerim
Kaplar evreni...

Çocukları hayal ederim en çok
Daha doğmadan ölen çocukları,
Aç, çıplak, geleceksiz, yarınsız çocukları...

Hayal ederim de içim burkulur
Kopar yüreğim, gözlerim yaşlarla dolar
Utanırım!..

Hele o sokaklarda kalan
Hele o köPage Rankingü altlarında sabahlayan
Hele o tiner koklayan, kapkaççılık yaptırılan
Zavallı çocukları...

Arlanır, yerin dibine girerim
Sorumlu hissederim kendimi
Hayallerimde onlara kucak açarım
Onların yüreklerini parlatır, gönüllerini okşarım...

Onlara baba olurum hayallerimde
Olmayan babaları olurum.
Doyurur, yüreklerine sevgi doldururum.
Eğitirim onları, yüreklendiririm
Hayata hazırlarım, iş veririm onlara
Mesleklendiririm...
Onlar geleceğimiz, yarınlarımız bizim.
Yoksa nasıl bakarız yarınlara güvenle?

Okula gidemeyen çocukları hayal ederim
Ayakkabı boyayan, kağıt mendil satan,
Araba camı silen, üşüyen, titreyen,
Bir ekmek parası için dilenen çocukları...

Oldum olası yaralar yüreğimi
İçimi burkar çocuklar.
Hepsini birer birer toplayasım gelir sokaktan
Alıp birer birer yedirip, giydirip tertemiz
Koklayasım gelir.

Ama biz korkuyoruz ki onlardan
Çekiniyoruz, bize zarar vermesin diye

Niye?..
Onları bu hale biz koymadık mı?
Biz sorumlu değil miyiz onlardan?
Bu görev bize düşmez mi?..

Hep üzülür, hep acırız ama hep kaçarız nedense.

Hepimiz birinin elinden tutsak
Alıp birisini okutsak...
Bir tane kalır mıydı sokakta?
Biz bu kadar yüreksiz miyiz?
Bu kadar sorumsuz mu?
Birini bile kurtarsak kârdır

Benim hayallerim çocuklardır...
Kalbim çocuklarla dopdolu
Hayallerimde hep çocuklar var.

Ben hayallerin insanıyım
Hayal kurmak benim işim
Ben çocukları sadece hayallerimde severim
Onların başını okşadığımı hayal ederim.
Onları hayallerimde koklar
Hayallerimde büyütür beslerim.

Ama çocuklar yine açtır, çıplaktır, muhtaçtır
Ben hayallerimden çıkamam
Hayaller güzeldir
Ben hayallerimde mutluyum
Ben hayallerimle varım...
Ben hayallerimde gerçekten koparım
Gerçeklerden korkarım

Ben hayallerin insanıyım
Hayal kurmak benim işim
En güzel hayali ben kurarım
Ben büyütürüm hayalleri en çok
Benim hayallerimin sınırı yok!..

Alır bütün çocukları lunaparka götürürüm
Onlarla birlikte binerim atlıkarıncaya
Dönme dolapta onlarla birlikte dönerim

Ben hayallerimi çocuklara adadım
Ben hayallerimde ta ana rahminde sahip çıkarım çocuklara
Onlar hastalandığında yanlarında ben varım
Üşüdüklerinde ben örterim üstlerini
Ben alırım ayakkabılarını, üstlerini ben giyindiririm
Gece korktuklarında ben olurum yanlarında
Onlara en güzel masalları anlatırım
Dertlerini bana söylerler, duygularını ben paylaşırım

Benim hayallerim büyüktür
Benim hayallerim sınırsızdır
Önü açık hayaller kurarım
Öyle hayaller kurarım ki;
Tek bir çocuk kalmaz sokaklarda, köPage Rankingü altlarında
Okula gitmeyen tek bir çocuk bırakmam.

Hayallerimde çocuklar dövülmez benim
Onları sevgiyle büyütürüm
Hoş görürüm kusurlarını
Eğitirim, öğretirim doğruyu, güzeli
Yüreklerine sevgi tohumu ekerim.

Dedim ya
Benim hayallerim büyüktür
Güzeldir benim hayallerim
Ben hayallerimle varım...

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:58

Hoş Seda
 
Hoş Seda

Hiç kimseyi kırma ki, adın anılsın
İçin kan ağlasa da, gözlerin gülsün
Kusurun üstünü ört, senle gömülsün
Akıbetin, semaya bir gün vedadır
Baki olan kubbede hoş bir sedadır

Buz etme kimselere, hoşgörü göster
Gönül tatlı bir sohbet, güler yüz ister
Yüz çevirme kimseye, muhtaca ses ver
Akıbetin, semaya bir gün vedadır
Baki olan kubbede hoş bir sedadır

Kalbini mühürleme, vicdanını aç
Sevgini ifade et, en güzel ilaç
İnsanlık anlayışa, sevgiye muhtaç
Akıbetin, semaya bir gün vedadır
Baki olan kubbede hoş bir sedadır

Dostunu, akrabanı unutma sakın
Merhamet et, mazluma şefkatle bakın
Gurura yakalanma, akıbet yakın
Akıbetin, semaya bir gün vedadır
Baki olan kubbede hoş bir sedadır

Esirgeme selamı Allah kulundan
Ayrılma iyilikten, sevgi yolundan
Düşkünlere el uzat, çek, tut kolundan
Akıbetin, semaya bir gün vedadır
Baki olan kubbede hoş bir sedadır

Dünyada anılacak bir isim bırak
Sonsuz olan var mıdır, gökkubbeye bak
Yaptığın iyiliktir baki kalacak
Akıbetin, semaya bir gün vedadır
Baki olan kubbede hoş bir sedadır.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 06:59

Kaldırımlar
 
Kaldırımlar

Kaldırımlar sokağa atılan ilk adımdır
Kaldırımlar uzayan yolların arkadaşı
Kaldırımlar umuda açılan bir kapıdır
Kaldırımlar yollarda kalanların gözyaşı

Kaldırımlar tekdüze bir hayatın törpüsü
Kaldırımlar çilesi yaşlanan bedenlerin
Kaldırımlar sefilce geçen ömrün öyküsü
Kaldırımlar şahidi en umutsuz günlerin

Kaldırımlar tükenmek bilmeyen yolun adı
Kaldırımlar gecesi, sabahı bahtsızların
Kaldırımlar sokakta dolan ömrün miadı
Kaldırımlar yatağı, yastığı yurtsuzların

Kaldırımlar kucaklar sokakta kalanları
Kaldırımlar barınak evsiz, ocaksızlara
Kaldırımlar doyurur aç, muhtaç olanları
Kaldırımlar götürür uçsuz bucaksızlara

Kaldırımlar selamlar evvela sabahları
Kaldırımlar yolcular insanları evine
Kaldırımlar kapatır her akşam kapıları
Kaldırımlar karşılar insanı yeni güne

Kaldırımlar haykırır isyanın avazını
Kaldırımlar parlatır yüreklerin pasını
Kaldırımlar ısıtır gecenin ayazını
Kaldırımlar işitir dertlinin niyazını

Kaldırımlar hamalı binlerce dert yükünün
Kaldırımlar feryadı tükenmeyen sürgünün
Kaldırımlar tanığı yüz binlerce öykünün
Kaldırımlar taşıyor yorgunluğunu günün

Kaldırımlar çilekeş bir ömrün yoldaşıdır
Kaldırımlar acının, sefaletin sırdaşı
Kaldırımlar yetmeyen bir günün telaşıdır
Kaldırımlar tükenmiş umudun sabır taşı.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 07:00

Kızıma Mirasım
 
Kızıma Mirasım

Kızım Deniz'e

Kızım sakın ha deme sen ne biçim babasın
Ben hâlâ ayaktayım, şimdi sen uykudasın

Kulaklarım çınladı, beni düşledin kesin
Ürküp çağırsan şimdi ulaşmaz bana sesin

Şimdi senden ayrıysam bana hiç kızma yavrum
Yanında olmayınca kimseyi üzme yavrum

Senin için didinip, senin için koşuyor
Senin için uykusuz, işimle uğraşıyor

Senin yarının için bugünü zorluyorum
Senin istikbaline kendimi horluyorum

Bugün anlamasan da yarın mutlak anlarsın
Bugün ben burda isem, yarın burda sen varsın

Sizler büyürken bizler yaşlanıp gideceğiz
Bulunduğumuz yeri size terk edeceğiz

Ancak, gitmeden önce bir şeyler yapmalıyım
Sana çok değerli bir miras bırakmalıyım

Bu mirası sakın ha parayla ölçmeyesin
Sana öğütlerimi dikkatle dinleyesin

Bugün ben senin için uğraşır, didinirim
Yarın sen de ben gibi olacaksın, bilirim

Kızım, ancak şunu bil: Para saadet değil
Kimsenin elindeki kimseye medet değil

Para ancak yarının güvencesi olursa
Ve alın teri ile kaynağını bulursa

Bir işe yarar ve sen mutlu olabilirsin
Gerçek saadeti tek böyle bulabilirsin

Kızım ancak şunu bil: Bu dünya baki değil
Her şeye boyun eğme, yalnız doğruya eğil

Bildiğin doğru yoldan sakın ola ayrılma
Engeller olsa bile sen sen ol, asla yılma

Azimli ol, dürüst ol, namuslu ol, cesur ol
Ama dikkatli yürü, düzgün zannetme her yol

Yılanları ez ama dokunma mazlumlara
İyi seç dostlarını, kendin gibi dost ara

Kızım, demeyesin ki: Ne de çok akıl verdin
Sen de evladın olsa, aynısını söylerdin

Peki, diyeceksin ki: Sen yaptın mı bunları?
Yıllar olgunlaştırır zamanla insanları

Yaptıkları hatalar dizilir perde perde
Peşinden düşünürler, ararlar, hata nerde?

Onlar bulduklarında olan olmuştur, ancak
Hata yapılacak ki doğrusu bulunacak

Biz de hatalar yaptık ve tecrübe edindik
Sen hata yapma diye doğrusunu öğrendik

Ve kızım senden ayrı, gece vakti, uykusuz
Saat bilmem kaç olmuş, yazıyorsam, kuşkusuz

Yarın sana güzel ve mutluluk dolu ortam
Ne kuşkulu bir bakış, ne bir kasvet, ne bir gam

Güzel bir gelecekle, bir baba tecrübesi
Bırakmak için yavrum, işte bunların hepsi

Olsun sana mirasım
Tutuluyorken yasım.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 07:01

Memedim
 
Memedim

Bütün şehitlerimiz ve ailelerine

Gökyüzünde kara kara bulut dizilmiş
Anaların gözlerinden yaşlar süzülmüş
Yaş diye kan akıtsan geri gelir mi?
Genç yaşında insan böyle ölür mü?

Can Memedim
Can Memedim
Üstün başın kan Memedim
Neden gittin uzaklara
Bekliyorum, dön Memedim

Daha henüz sevdamıza doymadan
Başımızı bir yastığa koymadan
Duramadın kahpe kurşun,
Yiğidime kıymadan!..

Koç Memedim
Koç Memedim
Kabullenmek güç Memedim
Seni şehit eden kurşun
Başına bir taç Memedim

Başımı dizlerine yaslayamadan
Kınalı kuzuları besleyemeden
Koklamadan bir kez olsun gülümü
Kahpe kurşun layık gördü ölümü

Ah Memedim
Ah Memedim
Halimiz eyvah Memedim
Nasıl verdik topraklara
Seni bu sabah Memedim

Yüreğimde yanan alev söner mi?
Deyin bana, giden geri döner mi?
Sizin yüreğiniz böyle yanar mı?

Gözlerimde yaş kalmadı, dökülsün
Koca dünya üzerime yıkılsın
Çekilecek acı mı bu çekilsin.

Yan Memedim
Yan Memedim
Sen şehidim san Memedim
Kelle hesabı sayıldı
Verdiğin her can Memedim

Dayanır mı yüreğim bu azaba
Kahpe kurşun nasıl geldin gazaba
Nasıl aldın ellerimden gülümü
Neden verdin bana bunca zulümü

Bu ne kader
Bu ne alın yazgısı
Yanık oldu aşkımızın ezgisi

Ay yıldızlı bayrağın elinde gittin
Şahadet kelimesi dilinde gittin
Daha baharının yılında gittin

Bitsin bu savaş, bu vahşet, bu kan
Görmüyor musunuz, ölenler insan.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 07:02

Mutluluk
 
Mutluluk

Mutluluk sizce nedir
Alıp satılır şey mi
Gösterin, deyin: budur
Elle tutulur şey mi

Her yerde bulunur mu
Parayla alınır mı
Kıymeti bilinir mi
Yoksa atılır şey mi

Bir tarifi var mıdır
Kazanılsa kâr mıdır
Oynanan kumar mıdır
Kolay ütülür şey mi

Gidince aranır mı
Gelmekte direnir mi
Peynir gibi yenir mi
Yoksa yutulur şey mi

Islanınca kurur mu
Bozulmadan durur mu
Kolaylıkla erir mi
Çaya katılır şey mi

Bulunmaz kumaş mıdır
Çıkılmaz yamaç mıdır
Varılmaz amaç mıdır
Sizce yitilir şey mi

Adı var kendi kayıp
Bilmemek büyük ayıp
Ömür boyu arayıp
Sonra itilir şey mi.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 07:03

Nafile
 
Nafile

Hep sana özlem duyup hep seni özlemiştim
Gün olur beni anar, bana gelir demiştim
Gittiğin günden beri yıl edip günlerimi
Gelirsin umuduyla yolunu gözlemiştim

Her gece, her uykuda sen girdin düşlerime
Acımı ortak ettim dökülen yaşlarıma
Ömür geçtikten sonra şimdi "geldim" diyorsun
Ne faydası var artık, ak doldu saçlarıma

Mazide buruk yıllar, amaçsız günler önde
Ne sendeki gençlik var, ne eski arzu bende
Boş boş bakacak artık gözlerim gözlerine
Mutlu oluruz sanma birleştiğimiz günde

Eski sıcaklığıyla kaynaşamaz kanımız
Körpe aşıklar gibi titremez bir yanımız
Boşuna yormak derim yaşlanan gönülleri
Önceki tadı olmaz, olmaz mutlu anımız

Bırak, hatıralarla yaşasın kalplerimiz
Dünkü sıcaklığıyla dursun gönüllerimiz
Bu sevgi sonsuza dek saklı kalsın sevgilim
Yine özlem duyarak aksın gönüllerimiz

Hasretlerle büyüyen bu sevgi bize yeter
Bin yıl geçse, hayalin yine gözümde tüter
Bırak söndürmeyelim bu sevda ateşini
Bu aşkın tohumları belki ahrette tutar.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 07:11

Namaz
 
Namaz

Namaz ruha nur demek
İmanına sur demek
Şeytanlara dur demek
Mekâna uğur demek
Temizlenen kir demek
Allah'ı zikir demek
Yanan yürektir demek
Namaz, Allah bir demek

Namaz kulun miracı
Derdimizin ilacı
İmanın asıl gücü
Kulun alnının tacı
Yarının tek güvenci
Ahiretin kıvancı
Meleklerin sevinci
Namaz en güzel inci

Müslümanlığın başı
Kabirde can yoldaşı
Kulun ekmeği aşı
Mazlumun sabır taşı
Namaz kulun gözyaşı
Mü'minin asıl işi
Ahiretin güneşi
Kurtulur kılan kişi

Namaz fazilet demek
Kullara nimet demek
Borç demek, zimmet demek
Allah'tan himmet demek
Sırat ve cennet demek
Sonsuz merhamet demek
Allah'tan rahmet demek
Namaz bereket demek

Namaz dinin direği
Kul olmanın gereği
Rabbimizin dileği
Mü'minin geleceği
Günahların küreği
Ahrette giyeceği
Arındırır yüreği
Namaz cennet çiçeği

Kabrimizin kandili
Cennet bağının gülü
İbadetin makbulü
Şemsiyedir din günü
Dinmez dertlerin külü
Sevapların en bolu
Namaz huzurun yolu
Namazda sevap dolu

Namaz cana can demek
Rabbine aman demek
Eksilmez iman demek
En ulvi zaman demek
Huzurdaki an demek
Cennette mekân demek
Okunan Kur'an demek
Aşk içinde yan demek

Kirden arınmak demek
Şerden korunmak demek
Rabbe görünmek demek
Hakka sığınmak demek
Cennete konmak demek
Rahmetle yunmak demek
Nurla yıkanmak demek
Dertten sakınmak demek

Namaz lütuftur bize
Namaz yağan nur bize.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 07:11

Nerdeyim
 
Nerdeyim

Kaç zamandır sevinçlerden uzağım
Rüzgârların savurduğu yerdeyim
Geçiverdi bir çırpıda en güzel çağım
Güneşlerin kavurduğu yerdeyim

Sevgiye ayırdığım bir gün olmadı
Dosta akrabaya zaman kalmadı
Zannettim ki ömrümün vakti dolmadı
Irmakların durulduğu yerdeyim

Şimdi eskisi gibi görmüyor gözüm
Gittikçe kabarıyor içimde sızım
Etrafım kalabalık ama yalnızım
Direncimin kırıldığı yerdeyim

Yüreğimde fırtına esmiyor artık
Kulağımda uğultu susmuyor artık
Hararetimi sular kesmiyor artık
Hesapların sorulduğu yerdeyim

Şimdi baş başbaşayım yalnızlığımla
Boğuşup duruyorum günahlarımla
Bitip tükenmeyen hesaplarımla
Yüreğimin kor olduğu yerdeyim

Şimdi koca ömrün hasat zamanı
Nasıl ayıracağım sapla samanı
Titrer durur bedenimin her yanı
Hakikatın var olduğu yerdeyim.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 07:13

Ölüm
 
Ölüm

Ölüm hicret etmektir, ebedi saadete
Ölüm, sevgilimize vuslatın diğer adı
Ölüm terhis olmaktır, varmaktır selamete
Ölüm, ahir evvelde ömrün dolan miadı

Ölüm bir yolculuktur hakikat ülkesine
Ölüm bir tezkeredir azaplardan, kurtuluş
Ölüm tabi olmaktır Rabbinin "Gel!" sesine
Ölüm bir final değil, hakikatte varoluş

Ölüm terk etmek değil, Hak yoluna uzanmak
Ölüm gülden ayrılıp, konmak gül bahçesine
Ölüm yaratıcının rahmetini kazanmak
Ölüm layık olmaktır Rahman'ın sevgisine

Ölüm artık ayrılık vaktinin vurduğu an
Ölüm emanetlerin terkidir sahibine
Ölüm vadenin dolup, zamanın durduğu an
Ölüm sığınmak demek Rabbin merhametine

Ölüm, hasatı demek beyhude geçen ömrün
Ölüm, büyük sınavın süresinin dolması
Ölüm, vade dolunca kapının çaldığı gün
Ölüm, bitmez işlerin ötelerde kalması

Ölüm bir akıbettir, alnımıza yazılan
Ölüm faniden çıkıp, bâkîye intikaldir
Ölüm bir cism-i terktir, bizi ölümsüz kılan
Ölüm etten sıyrılan asıl ruhani haldir

Ölüm azap değildir, azaplardan kurtuluş
Ölüm gömülmek değil sadece topraklara
Ölüm, bir ölüm değil, farklı boyutta doğuş
Ölüm zor bir ayrılık değil, kurtulmuşlara

Ölüm, götürememek yanında kırık iğne
Ölüm terk etmek demek, neyi varsa dünyada
Ölüm, nasıl geldiysen öyle gitmektir yine
Ölüm bir paydos demek, beklenmedik bir anda.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 07:13

Ölürsem
 
Ölürsem

Ölürsem mezarımın taşı olmasın
Bu dünyada bir yeri yoktu desinler
Kimsenin gözlerine yaşlar dolmasın
Zaten bu ömür ona çoktu desinler

Ölürsem beni dostlar öldürdü bilin
Ağlamayın peşimden dostlarım, gülün
Gelmesin cenazeme bir Allah kulun
Yoktu kimi kimsesi, tekti desinler

Her Allahın gününde acı çekerim
Kaderin zulümüne boyun bükerim
Azrailin önüne kendim çıkarım
Ölümden bir korkusu yoktu desinler

Kapatın toprağımı, örtün üstümü
Görmek istemiyorum bir tek dostumu
İşte bütün dünyaya çektim restimi
Ölürken de kafası dikti desinler.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 07:14

Paraname
 
Paraname

Para öyle bir şey ki, geçmesin ele
Gözün tok bile olsa şaşarsın dostum
Ne kadar inkar etsen, yok desen bile
Değişirsin mutlaka, beşersin dostum

Elinde olmayınca taşımaz değer
Bulunca, sen de dersin: doğruymuş meğer
Ceplerin de, kasan da dolunca eğer
Saydıkça paraları coşarsın dostum

Paran varsa düşmezsin kedere, gama
Hiç aldırış etmezsin gelecek zamma
Bakma bugün incesin, narinsin ama
Yarın paran olunca şişersin dostum

Geçilmez artık masan börekten, baldan
Her lafını açarsın paradan, maldan
Düşe kalka yürüyüp geçtiğin yoldan
Artık dev adımlarla koşarsın dostum

Senden medet beklese yalvaran gözler
Ne için burkulur, ne yüreğin sızlar
Günahına girince onbeşlik kızlar
Kırk yıllık karını da boşarsın dostum

İmkansız kelimesi sökmez paraya
İlaçtır, iyileşmez her tür yaraya
Hangi işte girerse ismi araya
Aşılmaz tepeleri aşarsın dostum

Sadece emret yeter, hemen masanda
Sekreterin, müdürün hemen odanda
Bir şeyden çakmasan da, anlamasan da
Tez zamanda hepsinde pişersin dostum

Söyletme artık beni paran var gibi
Herhal böyle olmamız biraz zor gibi
Ağalar, beyler gibi, krallar gibi
Ancak paran olursa yaşarsın dostum.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 07:15

Sansür
 
Sansür

Düşündüklerini söyleyebildiğin kadar özgürsün

Kalemin, yazabildiği kadar ağır
Yazabildiklerin kadar özgürsün.
Hele bir serbest bırak o kalemi
Nefretini püskürsün!

Dilin, söyleyebildikleri kadar keskin
Nefret edebildiğin kadar ancak
Yüreğindeki kin
Nefesin nefret kokuyor, lakin
Çıkarabildiğin ses kadar gürsün!

Başın, diyebildiklerin ölçüsünde dik
Yazdıkların, yazabildiklerin kadar sivri
Söylediklerin, söyleyebildiklerin kadar tesirli
Dilin söyleyemedikleri ölçüsünde kirli
Elin titriyorsa yazarken, dilin tedbirli
Yaşadığın yıllar kadar ömürsün

Omuzların, taşıyabildikleri kadar güçlü
Gözlerin, göremedikleri kadar suçlu
Yürüyebildiğin yere kadar cesursun
Yürüyebileceğin yer kadar
Cesaretin hüküm sürsün!

Yüreğin katlanabildiği acılar kadar nâr
Yüreğine katlanabildiğin acılar sığar
Duymak istemediklerine kulağın duvar,
Görmek istemediklerine sansürsün!

Sabrın, sabredebildiğin ölçüde var
Yüreğindeki dar,
Sabredemediğin noktada başlar
Acı, canını acıttığı vakit acıdır
Canının acımadığı kadar nankörsün!

Can, sanırsın ki yaşadığın sürece candır
Seni vurmadı diye acı, sen kendini kandır
Demek ki acı, ancak seni bulduğu zamandır
Sen o vakte kadar dur!
Aç yüreğini, yüreğin acı görsün
O vakte kadar belli ki körsün!

Vatan, verebileceğin can kadar vatan
Bayrak, dökebileceğin kan kadar kırmızı
Özgürlükse o bayrağın yıldızı
Ancak düşündüğünü yazabildiğin ölçüde hürsün
Yırt at o yazdığın saçmalıkları
Çöpçüler süpürsün!

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 07:16

Sokakların Kimsesiz Çocuğu
 
Sokakların Kimsesiz Çocuğu

Sokak çocuklarına

"Çocuğum, sen bu sokaklarda kendi haline büyürsün
Bense, seni gördükçe kendimden utanır, küçülürüm"

Ben sokakların kimliksiz çocuğuyum,
Ben, bu sokakların görünmez yüzü.
Yüzümde sefaletin eksilmeyen izi
ve yüreğimde adını bile bilmediğim bir sızı...

Ben, sorumsuz vicdanların utancıyım
ve gönülsüz bakışların ucundaki sancıyım.
Ben dünyayı sadece bu sokaklarda tanıdım
Sokaklar dışındaki bir yaşama yabancıyım.

Ben bu sokakların kimsesiz ve kimliksiz yurttaşıyım
Çocuklu ailelerin korkulu düşü,
Polisin, zabıtanın sevimsiz işi
ve herkesin kurtulmak istediği
Zararlı bir kişiyim ben...

Herkes kurtulmak istiyor benden ya,
Ben herkesten çok istiyorum kurtulmayı da
Mümkün olmuyor.
Ben de sıcak bir yuva özlüyorum
Sıcak bir çorba, temiz giysiler,
Güzel ayakkabılar, rahat bir yatak...
Kim özlemez...

Yatağım kaldırımlardır benim
Bir taştır, başımı koyduğum yastık çoğunca
Gökyüzünü çekerim üzerime yorgan diye geceleri
Yarenlik eden bana, kimi zaman ya bir sokak köpeğidir
Ya bir sokak kedisi,
Ya da benim gibi bu sokaklardan kimliksiz birisi...
Yıldızlarla dostum sadece
Bir de gece parıldayan Ay’la
Sadece onlar gülümser bana, yüzümü onlar güldürür
Çoğu geceleri onların sıcaklığıyla ısınırım.

Sanırlar ki, zevkten kokluyorum ben bu tineri
Çıkaramadığım için kafamdan,
Durmadan beni kemiren örümcekleri
ve unutmam için
Yıllardır çektiğim katlanılmaz çileleri...

Tutunacak ne bir dalım oldu bugüne dek,
Ne de özlem duymaya cesaret edebileceğim bir şey...
Geri getirebilecek en küçük bir umut olsaydı yitirdiklerimi
Tutunurdum ve bırakmazdım yakaladığım umudun yakasını.

Ama benim umudum kalmadı ki,
Kaç umut eskittim bu sokak aralarında, bir bilseniz
Her umudun tükenişinde, halimi görseydiniz...
Kimsenin benden umudu kalmamışken
Ben nasıl umut beslerim,
Nasıl süslerim dünyamı, hayallerimle...

Soğuğun en acısını benim ciğerlerim tanır
Bu sokaklar kaç ciğeri tüketti bugüne dek, kim bilir?..

Çocukluğu yaşamadan büyüdüm sokaklarda
Çocuk gibi görünsem de hiç çocuk olamadan...
Ben çocuk oldumsa da,
Kimse benim çocuk olduğumun farkında olmadı.
Daha doğrusu kimse benim farkımda bile olmadı ki,
Çocuk olduğumun farkında olsun.

Ben oyuncakları sadece çöplerde gördüm
Kırılmış, bozulmuş oyuncakları...
Henüz kırılmamış olanlarını ise ben kırdım!..

Hayat beni nereye savurduysa ben oralara savruldum
Yazın kızgın güneşlerinde
ve kış ayazlarında kavruldum.

Kiminde, bu sokaklarda dilendirildim,
Kiminde, cadde başlarında duran arabaların camını sildim,
Kâğıt mendil sattım kiminde üç kuruş ekmek parası için
Ama kazandığım her defasında dövülerek alındı elimden
Az kazandım diye bir de dayak yedim, horlandım
Bu yetmedi, hırsızlığa zorlandım...

Ben, karnımı doyurmaya bile kendim için çalmadım.
Ama hırsız damgası yemekten kurtulamadım,
Kurtulamadım kapkaççı, yankesici olmaktan...

Sokaklarda en çok yaşayanımız yirmisindedir.
Biçilen ömrümüz bu kadar bizim.
Şimdi ben, ömrümün belki de yarısındayım
Bir o kadar daha yaşayabilir miyim bilemem
Zaten böyle yaşayacaksam, fazla yaşamak da istemem
Eğer soğuk, açlık ve sefalet öldürememişse hâlâ beni,
Ya da bir çete kurşununa hedef olup da gitmemişsem
Bir gün, ya bir bıçak darbesi
ya da bir şişin göğsümü delmesiyle veda ederim.
Her gün, bir başka nedenle ölümün gelmesini beklerim.

Sanırım tek kurtuluşum da bu.
Bu yüzden tek umudumdur ölüm.

Ya bir çöplükte bulurlar cansız bedenimi bir gün
Ya bir köPage Rankingü altında, günler sonra...

Kimse hatırlamaz zaten beni
Hiç kimse de duymaz öldüğümü
Zaten kaydım da yok ki nüfusta
Bir yerlere ölüm kaydımı bile düşmezler bu yüzden.

Bir gün, bir köşe başında kimliksiz yatan
Bir çocuk cesedi görürseniz, o benim.
Siz arkanızı dönüp gidin, alınmam.
Ben alıştım terk edilmeye, görmezden gelinmeye
Benim en mutlu günümdür o gün, üzülmeyin
Ardımdan, ölmüş de kurtulmuş deyin.
Ben zaten öyleyim...

İzmir

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 07:17

Sus!..
 
Sus!..

Sustuğum gün
Sen konuşma
Bozulmasın büyüsü sessizliğin...

Sustuğum gün
Suskunluğumdan sanma,
Hele dil bizmezliğimden hiç değil;
Konuşmak neye yarar kimi zaman...

Sustuğum gün
Konuşacak sözüm olmadığı
Ya da kalmadığı
Ya da sözlerin
Hiç bir anlam taşımadığı demek değil...

Kimi zaman
Konuşmamak,
Susmak,
Hele de konuşmaya susayacak kadar
Susmak gerek.

Sustuğum gün
Sen konuşma
Sakın konuşma!..

Bir susmak, bin konuşmaktan
Daha çok şeyler söyler yerinde...
Yerinde,
Bin söylemden daha etkilidir bir susmak.

Sustuğum gün bil ki
Suskunluğum konuşmaktadır
Hatta haykırmaktadır avaz avaz

Öyle bir sus, öyle bir sus ki
Duysun herkes sessizliğinin sesini
Duysun herkes suskunluğunun avazını

Sadece konuşmak anlatmaz ki niyazını
Bir sus ki
Duyulsun suskunluğun!..

Öyle bir susalım ki hep birden
Suskunluğumuzun nidası yükselsin gökyüzüne
Sarsın yeryüzünü sessizliğimiz
İşitsin duymayan kulaklar sessizliğimizi
Öyle bir işitsin ki
Yürekleri hoplasın suskunluğumuzdan

Sanmasınlar ki sessizliğimiz
Duyarsızlığımızdan

Aman bir sus!..
Binlerce sus!..
Sus!..

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 07:18

Tövbe
 
Tövbe

Yine yüzümüz kara, huzura geldik Rabbim
Dünya nimetlerini bizimdir bildik Rabbim
Bütün günahımızla kapını çaldık Rabbim
Kabul et tövbemizi, biz nadim olduk Rabbim

Affedilmez hatalar işledik düşünmeden
İsyan ettik kimi kez, farketmeden, bilmeden
Günahlardan arındır, henüz vakit dolmadan
Kabul et tövbemizi, biz nadim olduk Rabbim

Mazlumların hakkını yedik, şimdi pişmanız
İstemeden kötü söz dedik, şimdi pişmanız
El uzattık harama, günah ettik pişmanız
Kabul et tövbemizi, biz nadim olduk Rabbim

Dostlarımızı üzdük, hatır, gönül bilmedik
Namaz, niyaz unuttuk, huzuruna gelmedik
Fitne, fesat ürettik, dedikodu ürettik,
Kabul et tövbemizi, biz nadim olduk Rabbim

Rızkını döke saça israf edip tükettik
Bütün güzellikleri vurup, kırıp yok ettik
İnsanlar arasına nifak tohumu ektik
Kabul et tövbemizi, biz nadim olduk Rabbim

Baş çevirdik mazluma, garipleri hor gördük
Aç yatarken komşumuz, zengin sofralar kurduk
Gidip meyhanelerde içip içip kudurduk
Kabul et tövbemizi, biz nadim olduk Rabbim

Ne kadar tövbe etsek, gaflete yenik düştük
Ne şerden uzak durduk, ne de günahtan kaçtık
Dünya malına kanıp Hak yoldan uzaklaştık
Kabul et tövbemizi, biz nadim olduk Rabbim

Bu güruhla huzura gelmeye yüzümüz yok
Eğer sen affetmezsen gidecek yerimiz yok
Yalnız sana sığındık, bir başka kapımız yok
Kabul et tövbemizi, biz nadim olduk Rabbim

Sen kulunu kayırır, af edersin biliriz
Ne günah işlesek de yine sana geliriz
Bir kez daha el açıp, affetmeni dileriz
Kabul et tövbemizi, biz nadim olduk Rabbim

Kapattık gözümüzü, olduk birer kör Rabbim
Nasıl pişmanız şimdi, halimizi gör Rabbim
Günahkâr kullarına bir şans daha ver Rabbim
Kabul et tövbemizi, biz nadim olduk Rabbim.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 07:19

Unuttun Artık
 
Unuttun Artık

Ne bir telefon açıp hal hatır sordun
Ne bir mektup gönderip gönlümü aldın
Ne bir haber yolladın, ne kendin geldin
Unuttun artık beni, unuttun artık

Hani çok seviyordun, ayrılamazdın
Onun için gittin de tek satır yazdın
Ne çabuk bıktın benden, ne çabuk bezdin
Unuttun artık beni, unuttun artık.

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 07:20

Vakıa
 
Vakıa

(Vakıa suresinin mealine sadık kalınarak yazılmıştır)

Biliyor musun?
O bildik akıbet
O kızılca kıyamet koptuğunda – ki bu kesin,
Kalacak mı, bu da yalandır diyecek kadar nefesin?
Arzın, çatırdayıp da dağılışında,
Dağın taşın un ufak yayılışında,
Her yerin toza, toprağa boğuluşunda
sen nerdesin?
Toprağın derinliklerinde mi?
Göklerin serinliklerinde mi?
Başın arşa yükseldi mi o gün?
Yoksa toprağın ta dibine mi saplandın?

Ne sandın?
O inanmışlar – ki mükâfatıdır o gün inanmışlığın...
Onlar kavuşacaklar tabi, daim cennet mekânlarına
Ya senin aldanmışlığın?
Kalacak mı sandın inkâr edenlerin yanlarına?

Onlar rabbinin yanındaydı zaten,
Mekânları da bu yüzden O’nun yanı.
Rabbi asla aldatmadı onları.
Onların cennet oldu mükâfatları.
Siz, dünyada sürerdiniz saltanatları
Onlar sabrederlerdi.
Ebedi bir cennet oldu sabredenlerin kârı.
Siz inkâr ederken onlar iman etmişlerdi
Şimdi de inkâr etsenize bütün bu olanları...
Siz dünya nimetine tamah ederken
Söylerken her sözünüzde inkârı
Bir mi tutacak sandınız onlarla,
sizin gibi günahkârı?

Şimdi, mücevherlerle işlenmiş tahtlar üstünde oturmak onların hakkı
Cennetin bütün nimetleri onlar için var
Hatırlar mısın, dünyadayken hep senindi bunlar.
Onlara ikram edilecek gümüş sürahilerde meyler
Cennetten türlü türlü meyveler...
Üstelik ne baş ağrısı var, ne sarhoşluk
Her yer alabildiğine hoşluk...
Etraflarında her dediğini yapan uşaklar
Ne kötü bir söz, ne kırıcı bir kelam
Yalnızca selam var, ya selam!..

Hakkıdır onların, mükâfatıdır
Halis amellerinin kârıdır
Ne mutlu onlara ki iman ettiler
Ebedi saadeti zaten hak ettiler.
Çünkü yemediler dünyada yasak meyveden
Harama el uzatmadılar,
Aşlarına haram katmadılar.
Şimdi ağaç gölgelikleri onların...

Yasak yok artık onlara yemeden
Şimdi onlara sunulacak sonsuz meyveden
Siz, sadece dünyada bildiniz makamı, şânı
Şimdi onlara sunuldu cennetin tüm ihtişamı.
Siz mutluluğu arıyordunuz şehvette
En güzel eşler onların ahirette
Hani dünyadaki safahatiniz?
Bakın, şimdi ne haldesiniz...

Diliniz inkârdaydı her dem
Diyordunuz ki:
"Cennet burasıdır,
Önemli olan insanın iyi yaşamasıdır.
Dünyada yediğin kârdır, eğlendiğin kâr
Sadece yaşanacak tek bir dünya var.
Ölünce öldün, gittin, gömüldün
Madem öyle, zevkle geçmeliydi yaşadığın her gün."
"Kim gitti de gördü" diyordunuz,
İşte gördünüz!

Şimdi ateştesiniz
Yüreğinizin narına, içtiğiniz suyun harı kâr eder mi?
Hani aydınlıktı dünyanız
Hani parlayan neonlarınız nerde?
Şimdi büsbütün karanlıklardasınız.
Hani inkârınız?

Rabbiniz demişti size:
Bir gün toplanacaksınız!
O gün geldi işte, toplandınız
Şimdi neden bu telaşınız?
Dünyada yediklerinize karşılık
Cehennemde bekliyor sizi zakkumlarınız
Yiyebildiğiniz kadar yiyin

Madem aldınız cehennemde yerinizi
İştihayla doldurun midelerinizi
Üzerine afiyetle için kaynar sulardan, çölde suya hasret develer gibi
Bu en büyük ziyafet size
Zamanında inanmazdınız madem rabbinize.

Şimdi hesap günüdür:
Söyle şimdi, kim yarattı seni?
Kendin yarattın sanmıyor muydun küçük dünyanı
Kendini de mi sen yaratmıştın?
Doğan çocuğun da mı senindi?
Sen mi vermiştin ona canı?
Şimdi öğrendin mi asıl yaratanı?
Nasıl getirmişse seni dünyaya, şimdi de öyle aldı canını
Ve o yüzden hesaptasın şimdi.
Bu yüzden yaratanını iyi tanı!

Sen, bu toprak da benim diyordun
Tohumu da ben attım toprağa
Toprakta biten başaktan yaprağa, benim sanıyordun
Sen yarattın sanıyordun arpayı, buğdayı
"Ben var ettim bunları, o halde yaratan da benim" diyordun.
Şimdi anladın mutlak, ama dün hep öyle söylüyordun.

Ya o yağmurlar yağmasaydı?
Yağmuru da mı sen yağdırdın?
Rabbin o rahmeti indirmeseydi toprağa
Toprak can verebilir miydi yaprağa?
Böyle tatlı içebilir miydin suyunu?
Doldurabilir miydin sularla kuyunu?

O ateşi de mi sen var etmiştin?
Madem ki sen yarattın bu ateşi,
Gel söndür o zaman seni yakacak olan bu cehennem ateşini de.
Ağacı da mı sen yaratmıştın?
Senin kafan bu kadar mı dar?
Gözlerin bu kadar mı kör?
Bu ne inkâr,
Önüne serilmiş nimetleri görmeyecek kadar?

Şimdi öğrendiysen eğer yaratanını
O halde rabbini iyice tanı
Her daim O’nu tesbih et!
Her daim O’nu tenzih et!
Hiç senin sandığın gibi değil!
Rabbinin yeminidir – ki vakit vakit inen Kur’an adına yemindir bu
O kitap ki levh-i mahfuzdadır,
Âlemlerin Rabbi indirmiştir onu,
Kirli ellerinizle dokunamazsınız,
Çünkü İlahi kelamdır o!
Gerçi siz onu da küçümsemiştiniz, bunlar şiir demiştiniz...
Yoktu zaten şükrünüz,
Bunu da yalan saymaktı teşekkürünüz.
Can boğaza dayandığında mı tefekkürünüz?

Evet, rabbin yemin vermiştir – ki eğer inanmışlardansa
Ceza görmeyeceklerdendir o
Rabbine yaklaşandır, cennete koşandır...
O cennet ki, içi bolluk ve rahatlık...

Hiç bir yerde yoktur benzeri, eşi
Ne kutlu kişidir o, ne mutlu kişi...
Zaten cennete varmak değil miydi yaşarken düşü
Selam sana ey mü’min, cennetine hoş geldin
Artık buralar senin...

Yok, hala inkârdaysan eğer,
Ve hala sapkınlıklardaysa aklın,
Hala değişmemişse niyetin,
Cehennemin seni bekliyor ve kızgın sularla ziyafetin
Hakikat olan şu ki:
Gerçekten işin çetin!..

Mehmet Demir

Josephine 24.08.08 07:21

Varlığın
 
Varlığın

Bakışlarımın uç noktasındaki gizem
ve gözlerimde biriken nemdir.
Yüreğime ansızın çöküveren bir elem
Varlığında, yokluğuna duyulan özlemdir

Bastırılmasıdır duyguların her defasında
ve susturulması, söylenecek bütün sözlerin
Yaşarken tutulan yası ömrün
Ruhumun bedenime eziyeti
ve seni seviyor olmamın diyeti varlığın.

Damgalanmış bir yürekten süzülen hayatın
Prangaya vurulmuş bir sevdaya çekilen kanı
Yokluğunun bir diğer adı
Sensizlikle dolan bir ömrün miadı
Her nefeste yokluğunu yaşamanın buruk tadı

İsyanımın çığlık çığlığa haykırışı
Söz geçiremediğim gözyaşlarımın
Yüreğime seller gibi akışıdır
Apansız yüreğime saplanan bir kılıç darbesi
Karanlığın kulaklarımdan gitmeyen o korkunç sesi

Sözlerin artık anlamını yitirdiği
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı andır
Beynimin ta orta yerine sıçrayan kan
Damarlarımdan bir türlü çıkamayan bu can
ve yüreğimden bir an dahi eksilmeyen hicrandır.

Yaşamak istemediğim sefil bir hayatın inadı
Artık uçamayan bir kuşun kırık kanadı
ve tükenmiş bir ruhu taşıyan bu cansız beden...
Bilmiyorum, yaşamın bendeki ısrarı neden?
Yaşıyorken ölmeyi gördüm yeterince ben

Görmek istemedikçe baktığım
Duymak istemedikçe duyduğum
Bakmak istemedikçe gördüğüm
ve çözmek istedikçe daha bir dolanan koca bir kördüğüm.
Yetmediyse seni seviyor olmanın diyeti
Bitirmek için biraz daha ver eziyeti

Hafif kalıyor olmalı ki bana verdiği ceza
Eza üstüne eza...
Varlığın bu kadar dar ediyorsa dünyamı
Yokluğun kim bilir nasıl bir azap
Yüreğim varlığında ki düşmüşse böyle bitap
Yokluğunu bana hiç göstermesin Rab!

Mehmet Demir


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 12:11 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2