tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Türk Şairlerin Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/)
-   -   Nazım Hikmet Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/1154-nazim-hikmet-siirleri.html)

Eylül 18.03.08 17:46

Gözlerin
 
Gözlerin

Gözlerin gözlerin gözlerin,
İster hapisaneme, ister hastaneme gel,
Gözlerin gözlerin gözlerin hep güneşte,
Şu Mayıs ayı sonlarında öyledir işte
Antalya tarafında ekinler seher vakti.

Gözlerin gözlerin gözlerin,
Kaç defa karşımda ağladılar
Çırılçıplak kaldı gözlerin
Altı aylık çocuk gözleri gibi kocaman ve çırılçıplak,
Fakat bir gün bile güneşsiz kalmadılar.

Gözlerin gözlerin gözlerin,
Gözlerin bir mahmurlaşmayagörsün
Sevinçli bahtiyar
Alabildiğine akıllı ve mükemmel
Dillere destan bir şeyler olur dünyaya sevdası insanın.

Gözlerin gözlerin gözlerin,
Sonbaharda öyledir işte kestanelikleri Bursa'nın
Ve yaz yağmurundan sonra yapraklar
Ve her mevsim ve her saat İstanbul.

Gözlerin gözlerin gözlerin,
Gün gelecek gülüm, gün gelecek,
Kardeş insanlar birbirine
Senin gözlerinle bakacaklar gülüm,
Senin gözlerinle bakacaklar.

Nazım Hikmet

Eylül 18.03.08 17:47

Gözlerine Bakarken
 
Gözlerine Bakarken

Gözlerine bakarken
Güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma,
Bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde
Kayboluyorum...
Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum,
Durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin:

Sırrını her gün bir parça veren
Fakat hiç bir zaman
Büsbütün teslim olmayacak olan...

Nazım Hikmet

Eylül 18.03.08 17:47

Günler
 
Günler

Geçip gitmiş günler gelin
Rakı için sarhoş olun
Islıkla bir şeyler çalın
Geberiyorum kederden.

İlerdeki güzel günler
Beni görmeyecek onlar
Bari selam yollasınlar
Geberiyorum kederden.

Başladığım bugünkü gün
Yarıda kalabilirsin,
Geceye varmadan yahut
Çok büyük olabilirsin...

Nazım Hikmet

Eylül 18.03.08 17:48

GÜZ
 
Güz

Günler gitgide kısalıyor,
Yağmurlar başlamak üzre.
Kapım ardına kadar açık bekledi seni.
Niye böyle geç kaldın?

Soframda yeşil biber, tuz, ekmek.
Testimde sana sakladığım şarabı
İçtim yarıya kadar bir başıma
Seni bekleyerek.
Niye böyle geç kaldın?

Fakat işte ballı meyveler
Dallarında olgun, diri duruyor.
Koparılmadan düşeceklerdi toprağa
Biraz daha gecikseydin eğer...

Nazım Hikmet

Eylül 18.03.08 17:49

Hapiste Yatacak Olana Bazi öğütler
 
Hapiste Yatacak Olana Bazı Öğütler

Dünyadan, memleketinden, insandan
Umudum kesik değil diye
İpe çekilmeyip de
Atılırsan içeriye,
Yatarsan on yıl, on beş yıl
Daha da yatacağından başka,
-Sallansaydım ipin ucunda
Bir bayrak gibi keşke''
Demiyeceksin-
Yaşamakta ayak direyeceksin.
Belki bahtiyarlık değildir artık,
Boynunun borcudur fakat,
Düşmana inat
Bir gün fazla yaşamak.

İçerde bir tarafınla yapayalnız kalabilirsin,K
Kuyunun dibindeki taş gibi.
Fakat öbür tarafın
Dünyanın kalabalığına
Öylesine karışmalı ki,
Sen ürpermelisin içerde,
Dışarda kırk günlük yerde yaprak kımıldasa.
İçerde mektup beklemek,
Yanık türküler söylemek bir de,
Bir de gözünü tavena dikip sabahlamak
Tatlıdır ama tehlikelidir.

Tıraştan tıraşa yüzüne bak,
Unut yaşını
Koru kendini bitten,
Bir de bahar akşamlarından;
Bir de ekmeği
Son lokmasına dek yemeği,
Bir de ağız dolusu gülmeyi unutma hiçbir zaman.
Bir de kimbilir,
Sevdiğin kadın sevmez olur,
Ufak bir iş deme,
Yemyeşil bir dal kırılmış gibi gelir,
İçerdeki adama.
İçerde gülü, bahçeyi düşünmek fena,
Dağları, deryaları düşünmek iyi.
Durup dinlenmeden yazmayı,
Bir de dokumacılığı tavsiye ederim sana,
Bir de ayna dökmeyi.
Yani içerde onyıl, on beş yıl,
Daha da fazla hatta
Geçirilmez değil,
Geçirilir,
Kararmasın yeter ki
Sol memenin altındaki cevahir!

Nazım Hikmet

Eylül 18.03.08 17:50

Hasret -i-
 
Hasret -I-

Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli,
Belini sarmayalı,
Gözünün içinde durmayalı,
Aklının aydınlığına sorular sormayalı,
Dokunmayalı sıcaklığına karnının.

Yüz yıldır bekliyor beni
Bir şehirde bir kadın.

Aynı daldaydık, aynı daldaydık.
Aynı daldan düşüp ayrıldık.
Aramızda yüz yıllık zaman,
Yol yüz yıllık.

Yüz yıldır alacakaranlıkta
Koşuyorum ardından.

Nazım Hikmet

Eylül 18.03.08 17:51

Hasret -ii-
 
Hasret -II-

Denize dönmek istiyorum!
Mavi aynasında suların:
Boy verip görünmek istiyorum!
Denize dönmek istiyorum!

Gemiler gider aydın ufuklara gemiler gider!
Gergin beyaz yelkenleri doldurmaz keder.
Elbet ömrüm gemilerde bir gün olsun nöbete yeter.
Ve madem ki bir gün ölüm mukadder;
Ben sularda batan bir ışık gibi
Sularda sönmek istiyorum!
Denize dönmek istiyorum!
Denize dönmek istiyorum!

Nazım Hikmet

Eylül 18.03.08 17:51

Hava Soğuk
 
Hava Soğuk

Hava puslu, soğuk
Kırlar koyu, kırmızı
Saman sarısı, ölü yeşil
Kış gelmek üzere oysaki gönül
Kışa girmeye hazır değil...

Nazım Hikmet

Eylül 18.03.08 20:36

Haydi Güle Güle Gülüm
 
Haydi Güle Güle Gülüm
Haydi güle gülü gülüm
Haydi güle güle
Hani ağlamak yoktu?
Ağlama kızım,
Gözüne batacak sürmelerin.
Taksiye bindin işte,
İşte hapishanesinde yattığım şehrin
Geçiyorsun içinden.
Şöför belki ben yaşta bir adam
Dikiz aynasından bakıyor sana
Anlıyor bu güzel kadının ağlamasını.
Belki onunda içerde yatanı vardır,
Belki tanır beni, belki kendiside bizdendir.
Biliyorum:
Demirlerden seyrettiğim bu şehir
Kaplıcalar
Türbeler
İpek fabrikaları ve kocaman bir çınardır.
Ve sahici insanları
Benim insanlarım
Nasılda perişan...
Fakat yüzlerine güneş vurmuş gibi olmuştur
Sen gözyaşları arasından
Onlara baktığın zaman.
Sen bu şehre bundan öncede geldin demek?
Sen bu şehre gelesinde beni aramayasın!
Öylemi? Ağla gülüm!
Hemde hüngür hüngür ağlamalısın.
Hayır ağlama, Allah belamı versin benim ağlama!
Etrafına bak:
Ben ve şehir çoktan arkada kaldık...

Nazım Hikmet

Eylül 18.03.08 20:38

Henüz Vakit Varken Gülüm
 
Henüz Vakit Varken Gülüm

Henüz vakit varken, gülüm
Paris yanıp yıkılmadan,
Henüz vakit varken, gülüm,
Yüreğim dalındayken henüz,
Ben bir gece, şu Mayıs gecelerinden biri
Volter rıhtımında dayayıp seni duvara
Öpmeliyim ağzından
Sonra dönüp yüzümüzü Notrdam'a
Çiçeğini seyretmeliyiz onun,
Birden bana sarılmalısın, gülüm,
Korkudan, hayretten, sevinçten
Ve de sessiz sessiz ağlamalısın,
Yıldızlar da çiselemeli,
İncecikten bir yağmurla karışarak.
Henüz vakit varken, gülüm,
Paris yanıp yıkılmadan,
Henüz vakit varken, gülüm,
Yüreğim dalındayken henüz,
Şu Mayıs gecesi rıhtımdan geçmeliyiz
Söğütlerin altından, gülüm,
Islak salkım söğütlerin.
Paris'in en güzel bir çift sözünü söylemeliyim sana,
En güzel, en yalansız,
Sonra da ıslıkla bir şey çalarak
Gebermeliyim bahtiyarlıktan
Ve insanlara inanmalıyız.
Yukarda taştan evler,
Girintisiz, çıkıntısız,
Birbirine bitişik
Ve duvarları ayışığından
Ve dimdik pencereleri ayakta uyukluyor
Ve karşı yakada Luvur
Aydınlanmış ışıklarla
Aydınlanmış bizim için
Billur sarayımız...

Henüz vakit varken, gülüm,
Paris yanıp yıkılmadan,
Henüz vakit varken, gülüm,
Yüreğim dalındayken henüz,
Şu Mayıs gecesi rıhtımda, depolarda
Kırmızı varillere oturmalıyız.
Karşıda karanlığa giren kanal.
Bir şat geçiyor,
Selamlıyalım gülüm,
Geçen sarı kamaralı şatı selamlıyalım.
Belçika'ya mı yolu, Hollanda'ya mı?
Kamaranın kapısında ak önlüklü bir kadın
Tatlı tatlı gülümsüyor.

Henüz vakit varken, gülüm,
Paris yanıp yıkılmadan,
Henüz vakit varken, gülüm...
Parisliler, Parisliler,
Paris yanıp yıkılmasın...

Nazım Hikmet


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 05:09 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2