![]() |
Tevfik Fikret Şiirleri BALIKÇILAR - Bugün açız yine evlatlarım, diyordu peder Bugün açız yine; lakin yarın, ümid ederim Sular biraz daha sakinleşir... Ne çare, kader - Hayır, sular ne kadar coşkun olsa ben giderim Diyordu oğlu, yarın sen biraz ninemle otur Zavallıcık yine kaç gündür işte hasta - Olur Biraz da sen çalış oğlum, biraz da sen çabala Ninen baban, iki miskin, biz artık ölmeliyiz Çocuk düşündü şikayetli bir nazarla: - Ya biz Ya ben nasıl yaşarım siz ölürseniz Hâlâ Dışarda gürleyerek kükremiş bir ordu gibi Döğerdi sahili binlerce dalgalar asabi - Yarın sen ağları gün doğmadan hazırlarsın Sakın yedek biraz ip, mantar almadan gitme... Açınca yelkeni hiç bakma, oynasın varsın Kayık çocuk gibidir: Oynuyor mu kaydetme Dokunma keyfine; yalnız tetik bulun, zira Deniz kadın gibidir: Hiç inanmak olmaz ha Deniz dışarda uzun sayhalarla bir hırçın Kadın gürültüsü neşreyliyordu ortalığa - Yarın küçük gidecek yalnız, öyle mi, balığa - O gitmek istedi; "Sen evde kal!" diyor... - Ya sakın O gelmeden ben ölüsem Kadın bu son sözle Düşündü kaldı; balıkçıyla oğlu yan gözle Soluk dudaklarının ihtizaz-ı hasirine Bakıp sükut ediyorlardı, başlarında uçan Kazayı anlatıyorlardı böyle birbirine Dışarda fırtına gittikçe pür-gazab, cuşan Bir ihtilac ile etrafa ra'şeler vererek Uğulduyordu... - Yarın yavrucak nasıl gidecek Şafak sökerken o, yalnız, bir eski tekneciğin Düğümlü, ekli, çürük ipleriyle uğraşarak İlerliyordu; deniz aynı şiddetiyle şırak - şırak döğüp eziyor köhne teknenin şişkin Siyah kaburgasını... Ah açlık, ah ümid Kenarda, bir taşın üstünde bir hayal-i sefid Eliyle engini güya işaret eyleyerek Diyordu: "Haydi nasibin o dalgalarda, yürü!" Yürür zavallı kırık teknecik, yürür; "Yürümek Nasibin işte bu! Hâlâ gözün kenarda... Yürü!" Yürür, fakat suların böyle kahr-ı hiddetine Nasıl tahammül eder eski, hasta bir tekne? Deniz ufukta, kadın evde muhtazır... Ölüyor Kenarda üç gecelik bar-ı intizariyle Bütün felaketinin darbe-i hasariyle Tehi, kazazede bir tekne karşısında peder Uzakta bir yeri yumrukla gösterip gülüyor Yüzünde giryeli, muzlim, boğuk şikayetler... TEVFİK FİKRET |
Han-i Yağma HAN-I YAĞMA Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır Huzurunuzda titriyor - şu milletin hayatıdır Şu milletin ki mustarip, şu milletin ki muhtazır Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır... Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir Şu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir... Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı zi-safa sizin Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay... Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var Bu sofra iltifatınızdan işte ab ü tab umar Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar... Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı can-feza sizin Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malini Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini... Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak... Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı pür-neva sizin Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin TEVFİK FİKRET |
Yağmur YAĞMUR Küçük, muttarid, muhteriz darbeler Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz Olur dembedem nevha-ger, nağme-saz Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz Küçük, muttarid, muhteriz darbeler. Sokaklarda seylabeler ağlaşır Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır Bulutlar karardıkça zerrata bir Ağır, muhtazır dalgalanmak gelir Bürür bir soğuk, gölge etrafı hep Nümayan olur gündüzün nısf-ı şeb Söner şimdi, manzur olurken demin Hayulası karşımda bir alemin Açılmaz ne bir yüz, ne bir pencere Bakıldıkça vahşet çöker yerlere Geçer boş sokaktan, hayalet gibi Şitaban u puşide-ser bir sabi O dem leyl-i yadımda, solgun, tebah Sürür bir kadın bir rida-yı siyah Saçaklarda kuşlar -hazindir bu pek Susarlar, uzaktan ulur bir köpek Öter guş-i ruhumda boş bir enin Boğuk bir tezad-ı sükun u tanin Küçük, pür heves, gevherin katreler Sokaklarda, damlarda pür ihtizaz Olur muttasıl nevha-ger, nağme-saz Sokaklarda, damlarda pür ihtizaz Küçük, pür heves, gevherin katreler TEVFİK FİKRET |
Bir Içim Su BİR İÇİM SU Güzel çoban, bir içim, bir yudum su testinden Bugün sıcak yine pek, sanki ortalık yanıyor Güzel çocuk senin olsun hayatım istersen Niçin gözüm sana baktıkça böyle yaşlanıyor? Güzel çoban, ne kadar tatlı söylüyorsun sen Yalan da olsa içim doğru söyledin sanıyor Güzel çocuk, bana bak, aldatır mıyım seni ben? İçin bu yaşları boş anlıyorsa aldanıyor Güzel çoban, bir içim, bir yudum su testinden Bugün sıcak yine pek, sanki her yanım yanıyor TEVFİK FİKRET |
Bana Kimsin Diye Sorma Meleğim BANA KİMSİN DİYE SORMA MELEĞİM Bana kimsin diye sorma meleğim Pek güzel dinle de izah edeyim Nam-ı naçizime `Fikret' derler Şi're de nisbetimi söylerler Kaldığım varsa da gah ekmeksiz Kalmadım şimdiye dek mesleksiz Nur bekler gibi nısf-ı şebde Bekledim on iki yıl mektebde Sonra çıktım ne için bilmeyerek Bu da bir cilve-i baht olsa gerek Bab-ı Ali'ye müdavimlendim Ehl-i namus diye mimlendim Şimdi bir hayli eser sahibiyim `Ahmed Ihsan'da musahhih gibiyim Saye-i lutf-i cihan-banide Hocayım Mekteb-i Sultani'de... TEVFİK FİKRET |
Sen Olmasan SEN OLMASAN Sen olmasan... Seni bir lâhza görmesem yâhut, Bilir misin ne olur? Semâ, güneş ebediyyen kapansa, belki vücud Bu leyl-i serd ile bir çâre-i teennüs arar, Ve bulur; Fakat o zulmete mümkün müdür alıştırmak Bütün güneşle, semâlarla beslenen rûhu, Bu rûh-ı mecrûhu?.. Sen olmasan... Seni bulmak hayâli olsa muhâl, Yaşar mıyım dersin? Söner ufûlüne bir lâhza kaail olsa hayâl; Soğur, donar, kırılır senden ayrılınca nazar Ne hazin Gelir hâyât o zaman hem vücûda hem rûha, Yaşar mıyız seni kaybetsek âh ben, kalbim, Bu kalb-i muztaribim? Sen olmasan... Bu samîmî bir îtirâf işte; Sen olmasan yaşayamam: Seninle rabıtamız hoş bir îtilâf işte; Fakat bu râbıta hâlî mi rûhu ezmekten?... Akşam Gurûba karşı düşündüm sükûn içinde bunu: Fenâ değil sevişip ağlamak, fakat heyhât, Bükâya değse hayat!.. TEVFİK FİKRET |
Birlikte BİRLİKTE Birlikte açılmış iki zambak gibi hem-ser Birlikte geçirdik büyüt eyyam-ı şebâbı Birlikte ne yaptıksa şu insanlığa benzer Birlikte ne gördükse mukassî ve münevver Bir hâtıra yoktur o güzel günlere şâhid Bir hâtıra yoktur ki bugün mevc-i şehâbı Arz eylemesin ruhuma her an mütebaîd Bir neş'e ki yalnız sana, yalnız sana aid Birlikte olursak yine bir parça gülümser Ömrün, şu geçen ömrümün ikbal-i harâbı Tezkîr ile mâziyi, -gel ey hem dem-i dil-ber Birlikte olurduk yine birlikte berâber Hatm eyleyelim, gel şu gam-âlûde kitâbı. TEVFİK FİKRET |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 19:42 . |
Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2