tualimforum.com

tualimforum.com (http://www.tualimforum.com/)
-   Türk Şairlerin Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/)
-   -   Nurullah Genç Şiirleri (http://www.tualimforum.com/turk-sairlerin-siirleri/1049-nurullah-genc-siirleri.html)

Deniz 13.02.08 17:01

Nurullah Genç Şiirleri
 
Aşkım İsyandır Benim

Yanarım; öyle bakma yüzüme yağmur gibi
Dağıt kalbini saran hasret bulutlarını
Damlasın gözlerine sonsuzluk usaresi
Dalgınlık evlerinin en güzel melikesi
Sevemem; tozlu raflar arasına girmeden
Çöllerim kandır benim
Sevemem; karanlığı bir daha devirmeden
Aşkım isyandır benim

Nurullah Genç

Deniz 13.02.08 17:02

Beni Yakışına
 
Beni Yakışına

O esrarlı yangına bu can nasıl dayandı
Sahile vurdu kalbim su yandı, kum da yandı,

Bir mum gibi eriyip aktı uykusuzluğum
Ölüme baş kaldıran dertli uykum da yandı

Yurdumdan mahrum edip dolaştırdın cem gibi
Ruhumla söndü alev sonra ruhum da yandı

Kül oldu bir yiğidin figanıyla her umut
Bülbülün küllerine konan puhum da yandı

Böylesi bir yangın görmedi Nemrut bile
Kaktüsün gölgesinde nazlı ahım da yandı

Ahımdır zannederdim en belalı kıvılcım
Kirpiğine dokunan kanlı ahım da yandı

Bir damla su ver bana ey çöl, bari sen küsme
Kalmadı hiçbir şeyim bak günahım da yandı

Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme
Ülkem yıkıldı heyhat, ordugahım da yandı.

Köleleri her akşam duman kıldı gözlerim
Başıma tac ettiğim padişahım da yandı

İlk defa böylesine tutuştu gökkuşağı
Renklerim siyah oldu ve siyahım da yandı

Ondan başka ne varsa yandı, yandık sen ve ben
Onu göreyim diye kıblegahım da yandı

Nurullah Genç

Deniz 13.02.08 17:02

Kavuşma
 
Kavuşma

Sana geliyorum yalnızlıklardan
Yürüdükçe hicran gülüyor gibi
Yüreğimde dağlar yükseldi kardan
Vuslat, ağır ağır ölüyor gibi

Gözlerim, buzlayan kanatlarıyla
Yorgun umutların peşinde her an
Düşlerim, şahlanan kır atlarıyla
Birer birer kopuyorlar zamandan

Kısalan yolların uzadığını
Kulağıma fısıldıyor her diken
Mehdabına gömdüm hayal çağını
Senden geliyorum sana gelirken

Nurullah Genç

Deniz 13.02.08 17:03

Yalnızsın
 
Yalnızsın

Bir akşam ışıkların dağlara güldüğünü
Bir akşam bulutların seyre döküldüğünü

Görürsün hasretiyle sabah ezgilerinin
Bir akşam gözlerin ufka dalar pek derin

Kuşlar öter, uçuşur yeşil dallara konar
Umutlar yaprak yaprak alevlenir de yanar

Son mutluluk sesleri dökülür dudaklardan
İnsanlar gölge gibi çekilir sokaklardan

Rüzgar okşamaktayken anne gibi tenini
Gecenin kolları sessizce yakalar seni

Anlarsın gözlerinin dolup boşaldığını
Anlarsın yalnızlığı ve yalnız kaldığını...

Nurullah Genç

LeyL-i LaL 13.02.08 19:04

http://img319.imageshack.us/img319/616/1zc1.png
http://img134.imageshack.us/img134/4...lahgenc1jv.jpg
http://img240.imageshack.us/img240/7...tikametbt9.gif
http://img257.imageshack.us/img257/2...simler25kl.png


emeklerine sağlık Deniz Nurullah Üstad'ın şiirleri gerçekten çok güzel

LeyL-i LaL 13.02.08 19:05

RÜVEYDA



fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına

bir güvercin uçurup kıtalar arasından

çağırdın beni

geçerek birer birer sürgün kanyonlarını

derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına

yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı

yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı

yetim çığlıklarımı duyurmak üzere sana

koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına



adını söylemek istemiyorum

her hecesi amansız bir kor dudaklarımda

her harfine yıllardır şimşeklerle yarıştım

zindanlara karıştım, ölümlerle tanıştım

adını söylemek istemiyorum

Rüveyda dediğim zaman

anla ki, senin için yürüyor kelimeler

çığlığımın atardamarlarından



hangi yıldızdır bilmem, gözlerin

kayar da üzerime Rüveyda

önce tuhaf bir deprem yayılır bedenime

sonra açılır önümde ıstırab vadileri

silik renkleriyle adımlarıma

çözülmeye yüz tutan bir mazi mühürlenir

hayalin bittiği menfeze doğru

alaca bir at koşar içimde

zamansız, mekansız nefese doğru



uslanmaz bir yürek taşıdığıma dair

yaygın bir kanaat dolaşır aynalarda

oysa Rüveyda

baştan başa ben

kevser akan, gül kokan bir kalbin filiziyim



kitaplara sürdüğüm kapkara lekelerden

bir anlatsam nasıl utandığımı

bir doğrulsam eğrildiğim yerden

ağarır tanyeri nilüferlerin

alaca bir at koşar içimde

ezer toynaklarıyla anılarımı



sular köpürmemeliydi Rüveyda

kırılmamalıydı ıslak dalları hasret selvilerinin

ben zehire alışkınım, şerbete değil

rüyalar nefret eder avare duruşumdan

kabuslar çekerek ancak derdimi yeryüzünde

sen gün boyu simsiyah bir ufukla beraber

ben her gece bir mehdi türküsüyle çilekeş

yargılamak için zeval kayıtlarını

inkilap bekliyorum



hangi umut çiçeğidir bilmem, ellerin

uzanır da gönlüme Rüveyda

derinden bir ok saplanır bağrıma

beynimi çağıran bir sese doğru

alaca bir at koşar içimde

zamansız, mekansız nefese doğru



varlığın cinayettir memleketimde işlenen

akıtır kanını asil pehlivanların

yokluğun sükunettir kuşatır evrenimi

varlığın ve yokluğun ölümüdür baharın



artık eskisi gibi bakamıyorsun

göklerinde bir belkıs otururdu Rüveyda

binlerce gökkuşağı olurdu kirpiklerin

güneş bir ane gibi dururdu başucunda

artık dokunamıyor kakülün bulutlara

karalara bürünmüş saçlarında dolunay


NURULLAH GENÇ

LeyL-i LaL 13.02.08 19:05

Yağmur
 
YAĞMUR



Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur

Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından

Toprağı kirlerinden arındırır bir yağmur

Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından

Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat

En müstesna doğuşa hamiledir kainat



Yıllardır boz bulanık suları yudumladım

Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım



Hasretin alev alev içime bir an düştü

Değişti hayal köşküm, gözümde viran düştü

Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde

Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü



İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin

Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla

Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin

Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla

Evlerin anasına dikilir yeşil bayrak

Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak



Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım

Heyula, bir ağ gibi ördü rüyalarımı

Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım



Yağmur, gülşenimize sensiz, baldıran düştü

Düşmanlık içimizde; dostluklar yaban düştü

Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe

Her sayfada talihsiz binlerce kurban düştü



Bir güzide mektuptur, çağların ötesinden

Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına

Yayılır o en büyük muştu, pazartesinden

Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına

Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin

Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin



Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım

Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamış mazide

Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım



Sensiz kaldırımlara nice güzel can düştü

Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü

Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin

En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü



Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan

Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar

Mutluluk nağmeleri işitirler Hıra'dan

Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar

Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri

Paramparça, ateşler şahının hayalleri



Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım

O mücella çehreni izleseydim ebedi

Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım



Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü

Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü

Katil sinekler deldi hicabın perdesini

İstiklal boşluğuna arılar nadan düştü



Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında

Tablosunu yapardım yıkılan her kulenin

Ebedi aşka giden esrarlı yollarında

Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin

Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü

On asırlık ocağın savururdum külünü



Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım

Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak

Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım



Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü

Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü

Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara

Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü



Badiye yaylasında koklasaydım izini

Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar

Seninle yıkasaydım acılar dehlizini

Ne kaderi suçlamak kalırdı, ne intihar

Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya

Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya



Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım

Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu

Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım



Haritanın en beyaz noktasına kan düştü

Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü

Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi

Hakların temeline sanki bir volkan düştü



Firakınla kavrulur çölde kum taneleri

Ahuların içinde sevdan akkor gibidir

Erdemin, bereketin doldurur haneleri

Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir

Şemsiyesi altında yürürsün bulutların

Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların



Devlerin esrarını aynalara sorsaydım

Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler

Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım



Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü

İlkin karardı yollar, sonra heyelan düştü

Güvenilen dağlara kar yağdı birer birer

Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü



Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini

Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir

Yıldırımlar parçalar çirkefin gölgesini

Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir

Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından

Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından



Madeni arzuların ardında seyre daldım

Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini

Senin için görülen bir düş de ben olsaydım



Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü

Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü

Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali



Hazindir ki, dertleri aşmaya umman düştü

Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır

Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur

Sensiz doğrular eğri, beyaz bile karadır

Sesini duymayanlar girdabında boğulur

Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin

Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin



Saatlerin ardında hep kendimi aradım

Bir melal zincirine takıldı parmaklarım

Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım



Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü

Sensiz, kıtalar boyu uzayan vatan düştü

Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül

Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü



Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde

Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay

Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde

Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray

Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin

Mekanın fırçasında solmayan resim senin



Yağmur, bir gün elimi ellerinde bulsaydım

Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme

Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım



Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü

Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü

İniltiler geliyor doğudan ve batıdan

Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü



Islaklığı sanadır ahımın, efganımın

İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler

Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın

Nazarın ok misali karanlıkları deler

Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin

Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin



Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım

Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar

Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım



Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü

Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü

Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün

Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü



Nefesinle yeniden çizilecek desenler

Çehreler yepyeni bir değişim geçirecek

Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler

Anneler çocuklara hep seni içirecek

Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin

Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin



Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım

Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın

Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım



Kardeşler arasına heyhat, su-i zan düştü

Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü

Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın

İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü



Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım

Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım

Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

Senin için görülen bir düş de ben olsaydım

Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım

Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım

Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım

Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın

Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım


En sevdiğim şiiri

handsome3 13.02.08 21:02




T E Ş E K Ü R

E D E R >>>>>>>>>>>>>

smtyksl 14.01.09 23:44

vaaay bee millet coşmuş
emeğinize sağlık deniz, kans...

tualim 20.01.09 17:53

Ellerinize sağlık arkadaşlar.:)


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 12:20 .

Powered by vBulletin Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 RC 2