|
Kayıt ol | Yardım | Üye Listesi | Ajanda | Bugünki Mesajlar | Arama |
İngilizce İngilizce dersi ödevleri,İngilizce ödevleri... |
| LinkBack | Seçenekler |
05.12.08, 03:10 | #22 (permalink) |
S.Moderators Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910 Rep Puanı:11076 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 47 464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi : | Present Perfect Continous Tense Bu zaman kipi; geçmişten başlayıp şimdiye kadar süren, ilerleyen aksiyon veya halleri açıklamaya yarar. Genellikle, bir olayın cereyan ettiği süreyi, müddeti (duration) vurgular. Bu nedenle, genellikle aktivitenin ne kadar zamandır devam etmekte olduğunu bildiren zaman edatlarıyla birlikte kullanılır. 1.Geçmişten bugüne kadar süren faaliyetler: Bir hareket geçmişte başlamış ve şu ana kadar devam etmiş ise, bu tense kullanılır. Mesela; for ten minutes (10 dakika süreyle), iki hafta için, üç haftalığına, since Monday (Pazartesiden bu yana) bu kiple kullanılabilir. Örnekler: I have been working in this company for 12 years. Bu şirkette 12 yıldır çalışıyorum (çalışmaktayım). We have been teaching at SAÜ since last year. Biz geçen yıldan beri SAÜ’de öğretiyoruz. 2.Şimdiye kadar veya konuşma anına kadar sürmüş olan mükerrer (tekrar eden) aksiyonlar: He has been calling me every day. O beni her gün arıyor.(aramakta.) We have been watching television. Biz televizyon seyrediyoruz(seyretmekteyiz). 3.Konuşmacının daha önceki bir hareketin doğurduğu durumdan şikayetçi olduğu veya bir tenkitte bulunduğu haller: Who has been talking? Kim konuşuyor (konuşmakta). I have been waiting for you all day. Bütün gün seni bekliyorum (beklemekteyim). 4.Geçici faaliyetleri anlatırken: Geçici (temporary) aksiyonlar ve devamlı yapılması zaten olanaksız hareketlerbu zaman kipinin doğal kullanım alanıdır.Örnekler: I have been living in this area for the last 5 months. He has been holding his breath for 2 minutes.İki dakikadır nefesini tutuyor. 5.Zamanı gösteren sözcükler olmadan: Bu zaman kipini süre, müddet belirtmeden kullanmak mümkündür. Böyle durumlarda, present perfect continous, az zaman önce, az önce anlamını getirir. Bu anlamı kuvvetlendirmek üzere de, genellikle cümlede Recently ve Lately sözcükleri yer alır. Örnek: Recently, they have been working so hard. Bu sıralarda çok sıkı çalışıyorlar. She has been eating a lot lately. Son zamanlarda çok yiyor. 6.Bu zaman kipi yapısı gereği; özellikle since, for ve ayrıca all day, all week gibi zaman gösteren kelimelerle sıkça birlikte kullanılır: He has been playing since morning. Sabahtan beri oynuyor(oynamakta) It has been snowing all day. Bütün gün boyunca kar yağıyor(yağmakta). 7.Bazı fiiller “ present perfect continous” ile kullanılamaz:Bunlar: like(beğenmek, sevmek) love(sevmek, çok beğenmek), know (bilmek), have(sahip olmak anlamında) Örnek : I have known him for years. Onu yıllardır tanıyorum(tanımaktayım). Doğru Fakat, I have been knowing him for years. Yanlış 8.Bu zaman kipi (istisnalar hariç), tüm fiillerin negatif hallerinde kullanılabilir. We haven’t been talking to each other for days. Birbirimizle günlerdir konuşmuyoruz. She has not been smoking since a year ago. Bir yıl öncesinden beri sigara içmiyor. Present Continous ile Present Perfect Continous Farkı: 2. derste gösterildiği gibi, Present Continous, tam o anda yapılan hareketi gösterir. Örneğin, I am talking now. Şimdi konuşuyorum. He is sleeping at the moment. Şu an uyuyor. Halbuki, present perfect continous, bir faaliyetin süresini, müddetini belirtir. Ayrıca, hareket geçmişte başlamıştır. Örneğin: I have been talking for two hours. İki saattir konuşuyorum. You have been waiting since morning. Sabahtan beri bekliyorsun. Present Perfect ile Present Perfect Continous Farkı: “Present Perfect Continous” bir hareketin devam etmekte olduğunu ve tekrarlandığını vurgular. Halbuki, present perfect kipinde bir hareket sadece bir kez veya belirli sayıda yapılmış ve tamamlanmıştır. Şayet bir aksiyonun sonucuna odaklanmak istiyorsak, “ present perfect” kullanırız. Ama süreç üzerine odaklanmak istersek, "present perfect continous" daha uygundur. Bu zaman kipindeki “continous”(devamlılık) unsuru statik olan değil, ilerleyen durumlara işaret eder. Present Perfect tamamlanmış aksiyonu ve onun bugünü, şimdiyi etkileyen sonuçlarını, Present Perfect Continous ise, hareketin müddetini açıklar. Sayı, miktar belirtilen tamamlanmış bir olay anlatılırken, “present perfect” kullanılır. Örnek : I have been reading a book. Bir kitap okuyorum(okumaktayım). Ama, I have read 40 pages of the book. Kitabın 40 sayfasını okudum. |
05.12.08, 03:11 | #23 (permalink) |
S.Moderators Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910 Rep Puanı:11076 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 47 464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi : | Present Perfect Tense İngilizce’yi öğrenenlerin anlamakta en çok güçlük çektiği tense budur. Ancak, bir gerçek var ki: Üst düzey, kaliteli bir İngilizce için Present Perfect zaman kipini öğrenmek ve kullanmak bir zorunluluktur. Present Perfect cümleler ilginç denebilecek bir biçime sahiptir.Şöyle ki, esas fiilin yanında, have ve 3. şahıslar için has yardımcı fiili de devreye girer. Esas fiil ise, 3. haliyle kullanılır ki buna "past participle" denir. Yani cümle yapısı şöyledir: Have/has + participle Önce örneklerle fiillerin 3. haline (participle ) bakalım. İleride fiillerin her üç halini gösteren geniş liste verebilirim. 1. hal2.hal3. hal görmek see saw seen gitmekgo went gone yazmak write wrotewritten yapma,etmekdo diddone Şimdi önemli bir hususu not edelim: Bir zaman kipinde söz konusu eylem veya durum olup bitmiş veya gelecekte olup, bitecek ise, simple sıfatını alır. Mesela, simple past tense (ileride görülecektir), geçmiş zamanda meydana gelmiş bir olayı veya hali gösterir. Bahsedilen eylem veya durum geçmişte ortaya çıkmış ve bitmiştir. Bugünü etkileyen veya şimdiye sarkan bir yönü yoktur. Mesela, Yesterday, I visited my father : Dün babamı ziyaret ettim. Buradaki zaman “simple past tense” dir ve bu cümle bize ziyaret eyleminin dün yapıldığını ve dün sona erdiğini gösterir. OIayın “şimdi” ile alakası yoktur. Simple future tense (gelecek zaman) için de ayni kural geçerlidir. Gelecek zaman içinde yapılacak bir eylem veya edinilecek hal, bir defalıktır. Eylem veya halin bugün ile ilgisi, bağlantısı olmayacaktır. Örneğin: She will travel to Ankara, tomorrow : O (bayan) yarın Ankaraya seyahat edecek. Cümlesinden anlıyoruz ki;bir kimse (bayan) yarın Ankara’ya seyahat edecek ve seyahat eylemini yarın bitirecektir. Fiilin bugüne ait bir etkisi veya bugünle herhangi bir bağlantısı yoktur. Halbuki, perfect içeren zaman kiplerinde durum farklıdır. Şimdi present perfect zaman kipini incelemeye geçebiliriz. 1- Geçmişte bilinmeyen, belirsiz bir zaman noktasında veya kesitinde yapılan aksiyonlar veya kazanılan statüler. Bazen bir olayın vuku bulduğunu , bir aksiyonun yapıldığını, veya yapılmadığını bir statü veya halin kazanıldığını veya kazanılmadığını ifade etmek önemlidir. Ama olayın veya halin "ne zaman" olduğu hiç önemli değildir. Örneğin: You have never been polite : Hiçbir zaman kibar olmadın Have you seen her? : Onu gördün mü? She has gone away : Uzaklara gitti. Görüldüğü gibi, olay veya durum geçmişte cereyan etmiştir. Ancak, ne zaman olduğu belli değildir. Olayın meydana geldiği an veya zaman kesiti konusunda belirsizlik vardır. Zaten ne zaman olduğu önemsizdir. Önemli olan hadisenin varlığıdır. 2- Geçmiş Deneyim Present Perfect ile geçmiş deneyimler anlatılır. Ayni zamanda geçmişte yaşanmamış deneyimler de bu zaman kipiyle anlatılır. Dikkat: Bu zaman kipi spesifik bir olayı anlatmakta kullanılamaz. Örnekler: I have been abroad many times : Yurt dışında çok kez bulundum.(Yurt dışı deneyimim olmuştur.) He has seen all kinds of women : O (bay) her türlü kadını gördü(görmüştür). (Kadınlar konusunda deneyim edinmiştir.) Have you been to an opera? : Operaya gittin mi? Veya Have you ever been to an opera? : Hiç operaya gittin mi? (Opera tecrüben oldu mu?) 3- Geçmişte meydana gelmiş, ama bugünü, etkileyen veya sonuçları şimdi ortaya çıkan olaylar. He has broken his leg : Ayağını kırdı.(Ayağı halen kırık) I have studied maths for long years : Uzun yıllar matematik çalıştım. (Açıkça değilse de, bugün iyi bir matematikçiyim iması var.) 4- Geçmiş Başarılar: Bireylerin ve insanlığın başarıları bu zaman kipiyle ifade edilir. Ancak, bunu yaparken, cümlede spesifik bir zaman yer almamalıdır. In the end, he has made it. : Sonunda başarılı oldu. Mankind has always progressed: İnsanlık daima ilerlemiştir. 5- Zaman İçinde Meydana Gelen Değişiklikler: She has grown to be a pretty girl. : Büyüyerek güzel bir kız oldu. Japan has become a super power. : Japonya süper bir güç oldu. 6- Bir olayı haber vermek için: There has been a fire. : Yangın çıktı. 7- Halen içinde bulunduğumuz zaman dilimindeki aksiyon ve haller. We have been very busy this year. : Bu yıl çok meşgulüz. (Bu yıl hala bitmedi) I have not met you this morning. : Bu sabah sana rastlamadım. (Zaman hala sabah) 8- Geçmişte tekrarlanan veya alışkanlık halindeki fiiller: He has always been honest. : O daima dürüst olmuştur. You have always protected me. : Beni daima korudun. Dikkat: Present perfecti, geçmişteki zaman noktası veya kesitini belirginleştiren aşağıdaki kelimelerle kullanmayın. Örnekler: Yesterday : dün, one day : bir gün 1846, 1996, 2002 gibi seneyi belirten sözcükler. Last Year, last month, last week : Geçen yıl, geçen ay, geçen hafta That Day, At that moment, that very moment : O gün, o anda, tam o anda When he was a teenager : O (bay) yeni yetmeyken, When I was in America : Ben Amerikadayken When I lived in London : Ben Londra’da yaşarken. Present Perfect, kipini olduğu gibi kullanabilirsiniz. Ancak bu zaman kipi aşağıdaki zaman zarf ve edatlarıyla çok sık birlikte kullanılır. For = ...dır .... For ve Since Cümlede geçen olayın öncesi ile ilişkisi kurar. Ayrıca, bahsedilen olayın etkisi konuşma anında devam etmektedir. For and Since’in kullanımında tereddüt edildiğinde, ikisi arasında şu şekilde ayırım yapabiliriz: Zaman uzunluğunu gösteren terimlerden önce: For uygundur. For 10 years : 10 yıl boyunca (için), Takvim veya saatte gösterilebilen geçmişteki bir başlangıç noktasından önce Since kullanılır. Since 2000 : 2000 yılından beri (bu yana) I have not seen my brother for ten years : Kardeşimi on yıldır görmedim(görmüyorum). I have studied French for five years. : Beş yıl Fransızca çalıştım. Since: ...den beri I have not met her since last year : Geçen yıldan beri ona rastlamadım. Yet: Daha, henüz. Olumsuz cümlelerde geçer. Eylemin öncesi ile ilgilidir. bir yandan da mevcut durumu anlatır. Yet cümlelerinde bitmesini beklediğimiz ancak, henüz bitmemiş faaliyetler vardır. Örnek: You have not finished your homework yet. : Ödevini henüz bitirmedin. Already: Halihazırda, .......mış bile He has achieved his goal already. : Hedefine ulaştı bile. I have already read three books. : Halihazırda üç kitap okudum(okumuş bulunuyorum). Recently, Lately : Son zamanlarda Recently, I have faced a lot of problems. : Son zamanlarda çok sorunla karşılaştım. He has not shown up lately. : Son zamanlarda ortalıkta görünmüyor. Never: Hayatında, hiç, Şu ana kadar. (Ever’ın olumsuz yapısıdır.) I have never seen anyone like him. : Hiçbir zaman(Asla) onun gibi birisini görmedim. Ever: Hayatında, hiç, şu ana kadar. Sıkça soru cümlelerinde kullanılır. Has she ever called you? : O (bayan) size hiç telefon etti mi? Bazen de anlama vurgu katmak için never ile birlikte kullanılır. I have never, ever badmouthed anybody. : Asla ve kata birisini kötülemedim. Just: Henüz, yeni, az önce, şimdi.(Çok kısa bir süre önce olan eylemleri anlatır.) He has just come. : Henüz (şimdi) geldi. So far, up until now, as yet: Şimdiye kadar, Şu an itibariyle She has not been succesfull so far. : Şu ana(şimdiye) kadar başarılı olamadı. Up until now, I have not hurt anybody. : Şimdiye kadar kimseyi incitmedim. We have not decided as yet : Şu an itibariyle(halen) karar vermedik. This is the first/second time….Bir aksiyonu kaçıncı kez yaptığımızı söylerken This is the first /second/third time we have visited them. : Bu onları birinci/ikinci/üçüncü kez ziyaret edişimiz. Süperlative( üstünlük) dereceleri ifade ederken… He is the best man I have ever seen. : O gördüğüm en iyi insandır. This is the worst contract I have signed. : Bu imzaladığım en kötü mukavele. 9- Present Perfect:Until, after, when, as soon as, once, by the time gibi zaman cümlecikleri ve the minute/the moment gibi ifadelerlebirlikte kullanılarak gelecekteki olaylara gönderme yapılmasını sağlar. Örnekler: I won’t sayanything untilI’ve seeen my lawyer. : Avukatımı görmedenbir şey söylemeyeceğim. He will be 24 by the time he hasfinished school. : Okulu bitirdiğinde 24 yaşında olacak. We will call the police the minute/moment we have seen the thief. : Hırsızı gördüğümüz dakikada/anda polisi, arayacağız. You’ll let me know as soon as you have heard the news. : Sonuçları alır almaz bana bilidireceksin. Theywillmake ajourney, after they have visited theirparents. : Ebeveynlerini ziyaret ettikten sonra, seyahate çıkacaklar. I will do my best when my boss has given me an order. : Patronum bana bir emir verdiğinde elimden geleni yapacağım. The children will rush to the garden, once when they have heard the bell. : Zili bir kez duyduktan sonra, çoçuklar bahçeye koşacaklar. |
05.12.08, 03:11 | #24 (permalink) |
S.Moderators Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910 Rep Puanı:11076 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 47 464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi : | Basit Geçmiş Zaman – Simple Past Tense Bu zaman kipi, geçmişte başlayıp biten ve ne zaman meydana geldiği tam olarak bilinen hareket ve olayları anlatmak için kullanılır. Gerçi, muhtelif kullanımları vardır. Ama hepsinin ortak özelliği olayların geçmişte başlamış ve bitmiş olmasıdır. Önemli bir özellik ise şudur. Özneye göre değişiklik göstermez; hep aynı şekli muhafaza eder. Örnek: I wrote, You wrote, he/she/it wrote, We wrote, You wrote, They wrote.= Ben yazdım, sen yazdın, o yazdı, biz yazdık, siz yazdınız, onlar yazdılar. 1- a) Şekil: Kural olarak olarak, basit geçmiş zaman fiil köküne “ed” eklenmesiyle oluşur. Ancak, bu husus sadece düzenli fiiller (regular verbs) için geçerlidir. Bu fiillere zayıf fiiller de (weak verbs) denir. Mesela, Walk= yürümek fiilinin köküdür: We walked to the station = İstasyona yürüdük. Visit= Ziyaret etmek fiilinin köküdür: He visited me yesterday. O dün beni ziyaret etti. Show = Göstermek fiilinin köküdür: I showed her my house. Ona evimi gösterdim. Kill= Öldürmek fiilinin köküdür: The dog killed the cat. = Köpek kediyi öldürdü Host = Ağırlamak, misafir etmek fiilinin köküdür. We hosted our visitors. = Misafirlerimizi ağırladık. Stop= Durmak, durdurmak fiilinin köküdür. The policeman stopped the traffic = Polis memuru trafiği durdurdu. Cost = mal olmak This car costed me dearly. = Bu araba bana pahalıya mal oldu. b)Dediğimiz gibi, yukarıdaki örnekler hep kurallı fiillere ait. Kuralsız fiillerde geçmiş zaman (adı üzerinde) kurala tabi olmaksızın meydana getirilir. Dolayısıyla, bunların geçmiş zaman hallerini (2. hal de denir) ezberlemekten başka çare yoktur. Ama bu sizi korkutmamalı. Çünkü İngilizceyi az çok bir süreklilikle kullanırsanız, kuralsız fiilleri kendiliğinizden öğrenirseniz. Örnekler: Bring= getirmek fiilinin kök halidir. They brought the treasury. = Hazineyi getirdiler. Make = Yapmak fiilinin kök halidir: She made a cake. = O bir kek yaptı. Spend = Para harcamak fiilinin kök halidir. His wife spent too much money the other day. = Karısı geçen gün çok para harcadı. Send = Göndermek fiilinin kök halidir. My friend sent me a postcard. = Arkadaşım bana posta kartı gönderdi. Başka Örnekler: Break = Kırmak She broke a cup.= Bir tabak kırdı. Begin = başlamak They began to study. = Çalışmaya başladılar. Like= beyenmek, sevmek We liked apples = Biz elma severdik. Have= sahip olmak You had a car. = Senin otomobilin vardı. Know = bilmek I knew her name. = Ben onun ismini bildim Try = gayret etmek, denemek He tried to be usefull. = O faydali olmaya çalıştı. Feel= Hissetmek I felt ill. = Kendimi hasta hissettim. Come= gelmek You came late. = Geç geldin. Sweep= süpürmek The servant swept the room. = Hizmetçi odayı süpürdü. Freeze: donmak The river froze last winter.= Nehir geçen kış dondu. Understand = anlamak She understood everything = O her şeyi anladı. c) Sonu “e” ile biten kurallı fiiller: sadece d takısı alır. Örnekler: smile: gülümsemek She smiled at me gently = Bana kibarca gülümsedi. Arrive: varmak He arrived home last night. = Eve dün vardı. Serve : servis yapmak, hizmet etmek The servant served the guests tea.= Hizmetçi konuklara çay servisi yaptı. Like : beyenmek, sevmek I liked oranges = Portakal severdim. Behave : davranmak, terbiyeli olmak He behaved very gently. = Çok kibar davrandı. d) “y” ile biten fiillerde y kalkar, “ied “ son ekiyle geçmiş zaman oluşturulur. Bury : gömmek, defnetmek The soldiers buried their dead friends. = Askerler ölen : arkadaşlarını defnettiler Study : çalışmak, incelemek Last week, we all studied French. = Geçen hafta hepimiz Fransızca çalıştık. Pay= ödemek He paid up all his debts. = Bütün borçlarını ödedi. Say= söylemek He said that he was so tired. = Çok yorgun olduğunu söyledi. marry= evlenmek He married a pretty girl. = Güzel bir kızla evlendi. 2- Negatif biçimi elde etmek için fiilin kök halinden önce, “did not” veya kısaca “didn’t” yardımcı fiili kullanılır, esas fiil mastar şeklindedir. I loved him. = Onu sevdim I didn’t love him. = Onu sevmedim. I walked home. = Eve yürüdüm. I didn’t walk home.= Onu sevmedim. I saw the light. = Işığı gördüm. I didn’t see the light. = Işığı görmedim. I needed him. = Ona ihtiyaç duydum. I didn’t need him = Ona ihtiyaç duymadım. He paid the bill. = O faturayı ödedi. He didn’t pay the bill = O faturayı ödemedi. I heard a noise = Bir gürültü duydum. I didn’t hear a noise. = Gürültü duymadım. They helped me. = Bana yardım ettiler They didn’t help me. = Bana yardım etmediler 3- Bazı fiillerin birinci, ikinci (ve üçüncü) halleri hep aynıdır. Cut = kesmek The worker cut his finger. = İşçi parmağını kesti. Put = koymak I put the book on the table. = Kitabı masanın üzerine koydum. Hurt: vurmak, can acıtmak His words hurt me badly. = Onun sözleri çok canımı acıttı. Hit : vurmak, dövmek The boxer hit his rival = Boksör rakibini dövdü. Spread= yayılmak, saçılmak Malaria soon spread all over the country. = Sıtma kısa zamanda tüm ülkeye yayıldı. Read = okumak She read many books. = O çok kitap okudu Dikkat : read her zaman kipinin yazılışında ayni şekli korur. Ama okunuşu farklıdır. I read = Okurum derken “riid” olarak okunur. I read = okudum derken “red” şeklinde okunur. 4- Soru şekli için de did veya didn’t yardımcı fiilinden yararlanılır. Dikkat: Bir soruya yanıt, sorunun kendisiyle ayni zaman kipinde olmalıdır. Mesela, soru geçmiş zamanda ise, yanıt da geçmiş (aşağıdaki örneklerde olduğu gibi) zamanda olmalıdır. 1. Olumlu sorular: The rice pudding tasted nice. = Sütlaç lezzetliydi. Did the rice pudding taste nice? Sütlaç lezzetli miydi? They ran fast = Hızlı koştular Did they run fast? Hizlı koştular mı? I rang the bell = Zili çaldım. Did I ring the bell? = Zili çaldımmı? He made it. = Başarılı oldu. Did he make it? = O, başarılı oldu mu? He climded the tree. = Ağaca tırmandı. Did he climb the tree? = Ağaca tırmandı mı? Ali fell on the ground. = Ali yere düştü. Did Ali fall on the ground? Ali yere düştü mü? She stood near you. = O senin yanında durdu. Did she stand near you? =O yanında durdu mu? He taught the boys English. = O çocuklara İngilizce öğretti. Did he teach the boys English? = O çocuklara İngilizce öğretti mi? Did you find your bag? = Çantanı buldunmu? No, I didn’t = Hayır bulmadım. Olumsuz Sorular: She came home yesterday = Dün eve geldi. Didn’t she come home yesterday? = Dün eve gelmedi mi? She was happy. = O mutluydu. Wasn’t she happy? O mutlu değilmiydi? I got you = Seni anladım. Didn’t you get me? Beni anlamadın mı? 5- Sorulara Yanıtlar : a- Tam yanıt gerektiren sorular:: What did he do? = Ne yaptı He wrote plays : Oyun yazdı. Where did he go? = Nereye gitti? He went back home = Eve geri döndü. Why did she cry? = Neden ağladı She cried because her mother was dead. = Annesi öldüğü için ağladı. Where did they go? = Nereye gittiler? They went to the station = İstasyona gittiler When did you last see your daughter? Kızını en son na zaman gördün? I last saw her four days ago. = Onu en son dört gün önce gördüm. When did this lesson begin? Bu ders ne zaman başladı? It began half an hour ago. Yarım saat once başladı. |
05.12.08, 03:11 | #25 (permalink) |
S.Moderators Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910 Rep Puanı:11076 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 47 464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi : | Basit Geçmiş Zaman – Simple Past Tense Bu zaman kipi, geçmişte başlayıp biten ve ne zaman meydana geldiği tam olarak bilinen hareket ve olayları anlatmak için kullanılır. Gerçi, muhtelif kullanımları vardır. Ama hepsinin ortak özelliği olayların geçmişte başlamış ve bitmiş olmasıdır. Önemli bir özellik ise şudur. Özneye göre değişiklik göstermez; hep aynı şekli muhafaza eder. Örnek: I wrote, You wrote, he/she/it wrote, We wrote, You wrote, They wrote.= Ben yazdım, sen yazdın, o yazdı, biz yazdık, siz yazdınız, onlar yazdılar. 1- a) Şekil: Kural olarak olarak, basit geçmiş zaman fiil köküne “ed” eklenmesiyle oluşur. Ancak, bu husus sadece düzenli fiiller (regular verbs) için geçerlidir. Bu fiillere zayıf fiiller de (weak verbs) denir. Mesela, Walk= yürümek fiilinin köküdür: We walked to the station = İstasyona yürüdük. Visit= Ziyaret etmek fiilinin köküdür: He visited me yesterday. O dün beni ziyaret etti. Show = Göstermek fiilinin köküdür: I showed her my house. Ona evimi gösterdim. Kill= Öldürmek fiilinin köküdür: The dog killed the cat. = Köpek kediyi öldürdü Host = Ağırlamak, misafir etmek fiilinin köküdür. We hosted our visitors. = Misafirlerimizi ağırladık. Stop= Durmak, durdurmak fiilinin köküdür. The policeman stopped the traffic = Polis memuru trafiği durdurdu. Cost = mal olmak This car costed me dearly. = Bu araba bana pahalıya mal oldu. b)Dediğimiz gibi, yukarıdaki örnekler hep kurallı fiillere ait. Kuralsız fiillerde geçmiş zaman (adı üzerinde) kurala tabi olmaksızın meydana getirilir. Dolayısıyla, bunların geçmiş zaman hallerini (2. hal de denir) ezberlemekten başka çare yoktur. Ama bu sizi korkutmamalı. Çünkü İngilizceyi az çok bir süreklilikle kullanırsanız, kuralsız fiilleri kendiliğinizden öğrenirseniz. Örnekler: Bring= getirmek fiilinin kök halidir. They brought the treasury. = Hazineyi getirdiler. Make = Yapmak fiilinin kök halidir: She made a cake. = O bir kek yaptı. Spend = Para harcamak fiilinin kök halidir. His wife spent too much money the other day. = Karısı geçen gün çok para harcadı. Send = Göndermek fiilinin kök halidir. My friend sent me a postcard. = Arkadaşım bana posta kartı gönderdi. Başka Örnekler: Break = Kırmak She broke a cup.= Bir tabak kırdı. Begin = başlamak They began to study. = Çalışmaya başladılar. Like= beyenmek, sevmek We liked apples = Biz elma severdik. Have= sahip olmak You had a car. = Senin otomobilin vardı. Know = bilmek I knew her name. = Ben onun ismini bildim Try = gayret etmek, denemek He tried to be usefull. = O faydali olmaya çalıştı. Feel= Hissetmek I felt ill. = Kendimi hasta hissettim. Come= gelmek You came late. = Geç geldin. Sweep= süpürmek The servant swept the room. = Hizmetçi odayı süpürdü. Freeze: donmak The river froze last winter.= Nehir geçen kış dondu. Understand = anlamak She understood everything = O her şeyi anladı. c) Sonu “e” ile biten kurallı fiiller: sadece d takısı alır. Örnekler: smile: gülümsemek She smiled at me gently = Bana kibarca gülümsedi. Arrive: varmak He arrived home last night. = Eve dün vardı. Serve : servis yapmak, hizmet etmek The servant served the guests tea.= Hizmetçi konuklara çay servisi yaptı. Like : beyenmek, sevmek I liked oranges = Portakal severdim. Behave : davranmak, terbiyeli olmak He behaved very gently. = Çok kibar davrandı. d) “y” ile biten fiillerde y kalkar, “ied “ son ekiyle geçmiş zaman oluşturulur. Bury : gömmek, defnetmek The soldiers buried their dead friends. = Askerler ölen : arkadaşlarını defnettiler Study : çalışmak, incelemek Last week, we all studied French. = Geçen hafta hepimiz Fransızca çalıştık. Pay= ödemek He paid up all his debts. = Bütün borçlarını ödedi. Say= söylemek He said that he was so tired. = Çok yorgun olduğunu söyledi. marry= evlenmek He married a pretty girl. = Güzel bir kızla evlendi. 2- Negatif biçimi elde etmek için fiilin kök halinden önce, “did not” veya kısaca “didn’t” yardımcı fiili kullanılır, esas fiil mastar şeklindedir. I loved him. = Onu sevdim I didn’t love him. = Onu sevmedim. I walked home. = Eve yürüdüm. I didn’t walk home.= Onu sevmedim. I saw the light. = Işığı gördüm. I didn’t see the light. = Işığı görmedim. I needed him. = Ona ihtiyaç duydum. I didn’t need him = Ona ihtiyaç duymadım. He paid the bill. = O faturayı ödedi. He didn’t pay the bill = O faturayı ödemedi. I heard a noise = Bir gürültü duydum. I didn’t hear a noise. = Gürültü duymadım. They helped me. = Bana yardım ettiler They didn’t help me. = Bana yardım etmediler 3- Bazı fiillerin birinci, ikinci (ve üçüncü) halleri hep aynıdır. Cut = kesmek The worker cut his finger. = İşçi parmağını kesti. Put = koymak I put the book on the table. = Kitabı masanın üzerine koydum. Hurt: vurmak, can acıtmak His words hurt me badly. = Onun sözleri çok canımı acıttı. Hit : vurmak, dövmek The boxer hit his rival = Boksör rakibini dövdü. Spread= yayılmak, saçılmak Malaria soon spread all over the country. = Sıtma kısa zamanda tüm ülkeye yayıldı. Read = okumak She read many books. = O çok kitap okudu Dikkat : read her zaman kipinin yazılışında ayni şekli korur. Ama okunuşu farklıdır. I read = Okurum derken “riid” olarak okunur. I read = okudum derken “red” şeklinde okunur. 4- Soru şekli için de did veya didn’t yardımcı fiilinden yararlanılır. Dikkat: Bir soruya yanıt, sorunun kendisiyle ayni zaman kipinde olmalıdır. Mesela, soru geçmiş zamanda ise, yanıt da geçmiş (aşağıdaki örneklerde olduğu gibi) zamanda olmalıdır. 1. Olumlu sorular: The rice pudding tasted nice. = Sütlaç lezzetliydi. Did the rice pudding taste nice? Sütlaç lezzetli miydi? They ran fast = Hızlı koştular Did they run fast? Hizlı koştular mı? I rang the bell = Zili çaldım. Did I ring the bell? = Zili çaldımmı? He made it. = Başarılı oldu. Did he make it? = O, başarılı oldu mu? He climded the tree. = Ağaca tırmandı. Did he climb the tree? = Ağaca tırmandı mı? Ali fell on the ground. = Ali yere düştü. Did Ali fall on the ground? Ali yere düştü mü? She stood near you. = O senin yanında durdu. Did she stand near you? =O yanında durdu mu? He taught the boys English. = O çocuklara İngilizce öğretti. Did he teach the boys English? = O çocuklara İngilizce öğretti mi? Did you find your bag? = Çantanı buldunmu? No, I didn’t = Hayır bulmadım. Olumsuz Sorular: She came home yesterday = Dün eve geldi. Didn’t she come home yesterday? = Dün eve gelmedi mi? She was happy. = O mutluydu. Wasn’t she happy? O mutlu değilmiydi? I got you = Seni anladım. Didn’t you get me? Beni anlamadın mı? 5- Sorulara Yanıtlar : a- Tam yanıt gerektiren sorular:: What did he do? = Ne yaptı He wrote plays : Oyun yazdı. Where did he go? = Nereye gitti? He went back home = Eve geri döndü. Why did she cry? = Neden ağladı She cried because her mother was dead. = Annesi öldüğü için ağladı. Where did they go? = Nereye gittiler? They went to the station = İstasyona gittiler When did you last see your daughter? Kızını en son na zaman gördün? I last saw her four days ago. = Onu en son dört gün önce gördüm. When did this lesson begin? Bu ders ne zaman başladı? It began half an hour ago. Yarım saat once başladı. |
05.12.08, 03:12 | #26 (permalink) |
S.Moderators Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910 Rep Puanı:11076 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 47 464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi : | Past Perfect : Mişli Geçmiş Latincedeki “plus quam perfectum” den gelir. Anlam olarak, perfect’den daha fazlası = more than perfect demektir. Past perfect tense, geçmişteki bir olaydan daha önce vukubulan başka bir geçmiş olayı anlatmakta kullanılır. Demek ki, the past perfect tense geçmişte bir eylemden önce tamamlanmış olan bir başka eylemi ifade eder. Örnekler: When I got to the garage, the repairman had fixed the car. = Garaja girdiğim de tamirci arabayı tamir ediyordu. My wife had left the house, when I arrived home. = Eve vardığımda eşim evden çıkmıştı. We had just sat down for breakfast, when the postman brought a letter.= Postacı mektubu getirdiğinde kahvaltı için masaya yeni oturmuştuk. I had just gone out of the elevator, when the electricity went out.= Elektrikler kesildiğinde asansörden yeni inmiştim. I was certain that I had never seen her before. = Onu daha önce görmediğimden emindim. When I got home yesterday, my sister had already cooked the dinner.= Dün eve gittiğimde kız kardeşim yemeği pişirmişti bile. When Sami was born, I had been a doctor for 10 years.= Sami doğduğunda, 10 senelik doktordum. I had read a lot about Turkey before I went there.= Türkiye’ye gitmeden önce orayla ilgili çok şey okumuştum. 1- Cümlede before ya da after kullanılıyor ise, hangi eylemin daha önce gerçekleştiği zaten belli olduğu için past perfect kullanımı gereksizdir. Bu cümlelerde past perfect yerine simple past kullanımı anlam farkına neden olmaz. After the meeting (had) finished, everybody went home.= Toplantı bittikten sonra herkes evine gitti. Jack (had) left before I got to the office.= Ofise geldiğimde Jack gitmişti. Before Mrs. Green went to bed, she had taken her sleeping pill. ( or “ took her sleeping pill) = Mrs. Green yatağa gitmeden önce uyku ilaçlarını almıştı. After the old man (had) died, the doctor came.= Yaşlı adam öldükten sonra doktor geldi. 2- By the Time kullanıldığı past perfect cümlelerde bir eylemin, geçmişte başka bir eylem gerçekleşmeden önce hali hazırda tamamlanmış olduğunu belirtmek için kullanılır. The hotel had just been robbed by the time the police arrived.= Polis geldiğinde otel daha yeni soyulmuştu. My son had already learnt how to read by the time he started the primary school. = Oğlum daha okula gitmeden, okumayı öğrenmişti. By the time we got to the cinema, the movie had already started.= Sinemaya gittiğimizde film çoktan başlamıştı. The meeting had already started by the time the vice- president came.= Başkan yardımcısı geldiğinde toplantı çoktan başlamıştı. By the time Ahmet arrived, we had already finished the work.= Ahmet geldiğinde çalışmayı çoktan bitirmiştik. The children had already eaten everything by the time we went into the kitchen.= Mutfağa girdiğimizde çocuklar herşeyi yemişlerdi. 3) Past perfect tense’de "after = sonra", "before = önce" ve "when = ..ken" zaman zarflarının kullanımı. Daha Önce Daha Sonra After I had drawn some money from my bank account, I took my girl-friend out to dinner. = Banka hesabımdan para çektikten sonra, kız arkadaşımı yemeğe götürdüm. I had drawn some money from my bank account, before I took my girl-friend out to dinner.= Kız arkadaşımı yemeğe götürmeden önce banka hesabımdan para çektim. I had just fallen asleep when the telephone rang.= telefon çaldığında henüz uykuya dalmıştım. Daha Sonra Daha Önce Before I took my girlfriend out to dinner, I had drawn some money from my bank account. = Kız arkadaşımı yemeğe götürmeden önce banka hesabımdan para çektim. I took my girlfriend out to dinner after I had drawn some money from my bank account. = Banka hesabımdan para çektikten sonra kız arkadaşımı yemeğe götürdüm. When the policemen came, the killer had already gone. = Polisler geldiğinde katil çoktan kaçmıştı. 4) Bir past tense cümle, reported speech (Dolaylı Anlatım) de kullanılırken “past perfect tense” yapısına dönüşür. Örnekler: Mehmet: “I saw my ex-wife.” = Eski eşimi gördüm Mehmet said that he had seen his ex wife. = Mehmet, eski eşini gördüğünü söyledi. Ömer: “I shot two lions in the forest”. = Ormanda iki aslan vurdum. Ömer said that he had shot two lions in the forest. = Ömer ormanda iki aslan vurduğunu söyledi. 5) Üçüncü tür “If condition” cümlelerinin alternatifi olarak past perfect kullanılır. Örnekler: If you had waited, he would have come. = Eğer beklemiş olsaydın, gelmiş olacaktı. Ya da He would have come had you waited ya da daha iyi bir tarz olarak, Had you waited, he would have come. Böylece if you had waited.. = Had you waited.. 6) Past Perfect Tense ile Kullanılan İfadeler Aşağıdaki zaman zarfları ile kurulan yapıların geçmiş ifadelerinde past perfect tense kullanılır. no sooner..than , hardly/scarcely/barely….. when , I’d rather , it was time , if only , I wish , if , as if . Emre had no sooner left the house than his mother cooked the cake. = Emre evden çıkar çıkmaz annesi keki pişirdi. PAST PERFECT CONTINUOUS 1) The past perfect continuous tense, present perfect continuous tense’e tekabül etmektedir. Ama buradabelirtilen zaman “şimdiden önce”dir. Burada daha çok süreç (proses) gözönüne alınmaktadır. Present perfect tense, şimdiki zamanla ilgilidir. Past perfect tense ise geçmişte bir nokta ile ilgilidir. 2) The past perfect continuous, iki öğeden oluşmaktadır: to be fiilinin past perfect hali(=had been) ve fiilin present participle (base+ing) hali. Örnekler : I had been swimming = Yüzmekteydim. He had been riding a bike = Bisiklet sürmekteydi. Had you been sleeping?= Uyumakta mıydın? They hadn’t been playing = Oyun oynamamaktaydılar. Had you been waiting long before the taxi arrived? = Taxi gelmeden önce çok mu beklemekteydin? We had been trying to open the door for five minutes when Jane found her key.=Jane anahtarı bulana kadar beş dakika boyunca kapıyı açmak için uğraşmaktaydık. It had been raining hardfor several hours and the streets were very wet.= Birkaç saat boyunca sağanak yağmur yağmaktaydı ve bütün caddeler ıslaktı. Her friends had been thinking of calling the police when she walked in.= İçeri girdiğinde, arkadaşları polisi aramayı düşünmekteydiler. 3) Past Continuous Tense ile Past Perfect Continuous Tense Arasındaki Fark: Past continuous tense, geçmişteki bir anlık fotoğraf görüntüsü gibi düşünülmektedir. Past perfect continuous tense ise geçmişte bir süre devam eden, akan olayları ifade etmede kullanılmaktadır. |
05.12.08, 03:13 | #27 (permalink) |
S.Moderators Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910 Rep Puanı:11076 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 47 464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi : | Basit Gelecek Zaman – Simple Future Tense Basit Gelecek Zaman – Simple Future Tense Basit gelecek zaman İngilizce’de temel olarak iki şekilde ifade edilir: Birisi “will” ile diğeri ise “ “be going to” iledir. Bu iki şekilden birini kullanmak bazen aynı kapıya çıkar, ama genel olarak ikisi birbirinden çok değişik anlamlar ifade eder. Bu farklılık önceleri çok soyut gibi görünebilir. Fakat zamanla ve alıştırma yaparak, farklılıkları anlamak ve kullanmak kolaylaşır. Will ve shall geleceği anlatmanın saf (pure) şekilleridir. 1- Her iki şekil de gelecekte spesifik bir zamana gönderme yapar. Hareket, gelecekte devam etmez. Bir kerelik aksiyondur. Geçmiş Şimdi Gelecek 2. a) Will ile gelecek zamanı göstermek için özneden sonra “will yardımcı fiiliyle esas fiilin kök hali kullanılır. Soru hariç, will modern İngilizcede her şahıs için çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Örnekler: I will always support you = Seni daima destekleyeceğim. Where will you go after the lesson? = Dersten sonra nereye gideceksin? She will never believe her husband = O kocasına hiçbir zaman güvenmeyecek. I will soon learn English very well. = İngilizceyi yakında çok iyi öğreneceğim. Will the shops be open tomorrow? Dükkanlar yarın açık olacak mı? b) Will genellikle kısaltılır ki bu daha iyi bir İngilizce sayılır. You’ll remember these good days. = BU güzel günleri hatırlayacaksın. How’ll you get home? = Eve nasıl gideceksin? He’ll visit you in your office tomorrow.= Yarın sizi büronuzda ziyaret edecek. We’ll fight for our country = Ülkemiz için savaşacağız. Where’ll they go tomorrow evening? Yarın akşam nereye gidecekler? 3- İsteyerek yapılan (Gönüllü) bir hareket için will kullanılır. Will konuşmacının gönüllü olarak bir hareket veya davranışta bulunacağını gösterir. Bu hallerde, will yardımcı fiilini başka birisinin şikayetine veya yardım talebine yanıt olarak kullanırız. Ayrıca, başka birisinden yardım istediğimizde veya bizim için gönüllü olarak bir aksiyonda bulunmasını arzuladığımızda kullanabiliriz. Başkası için bir harekette bulunmayı reddettiğimiz zaman ise, “will not” veya “won’t” kullanırız. Örnekler: I will give you the information you need. =Gereksindiğin malumatı sana vereceğim. I won’t do all this work for you. = Bütün işleri sizin için ben yapmayacağım. You will not warn them again. = Onları bir daha ikaz etmeyeceksin. Will you help me carry this suitcase? = Bu bavulu taşımama yardım edermisin? I will do something about it. = Bu hususta bir şeyler yapacağım. 4. Will bir söz vermeyi, taahhüdü ifade eder. I’ll always love you. = Seni daima seveceğim. I’ll give you a call when I arrive = Vardığımda, seni telefonla arayacağım. I promise that I will never do it again. = Bir daha yapmayacağıma söz veririm. I’ll take care of it. = Ben icabına bakarım. 5- Will tahmin bildirir. Will gelecek hakkında tahminlerde kullanılır. Böyle cümlelerde, öznenin gelecekteki olaylar üzerinde pek kontrolü yoktur. Örnekler: The year 2008 will be very critical= 2008 yılı çok kritik olacak. Alex will be the biggest star in soccers. = Alex futbolun en büyük yıldızı olacak. . Turkey will be an international actor. = Türkiye uluslar arası aktör olacak. 6- Will somut gerçekleri ifade eder. One day we’ll all die. = Bir gün hepimiz öleceğiz. Our country will always survive = Ülkemiz daima yaşayacaktır. The sun will always rise. = Güneş daima doğacaktır. 7- Will beklentileri ifade eder. I’ll marry her sooner or later = Er veya geç onunla evleneceğim. She will be my wife = O benim karım olacak. We’ll all be doctors. = Hepimiz doktor olacağız. 8- Will now = from now on = from now onwards = Bundan böyle, artık anlamını taşır I will now leave this country. = Artık bu ülkeyi bırakacağım. He will now be more strict. = Bundan böyle daha sert olacaktır. You will now know me beter. = Artık beni daha iyi tanıyacaksın. They will now learn the truth. =Artık gerçeği öğrenecekler. 9- Will cümlesinde Zarfların Yeri Zaman zarflarının yerini doğru saptamak gerekir. Örnekler : He will never help you = Sana hiçbir zaman yardım etmeyecek. She will always be mine = Daima benim olacak. They will never come together = Hiçbir zaman bir araya gelmeyecekler. 10- Will ile shall ayırımı ''Will” ve “Shall”’in her ikisi de özel yardımcı fiildir(modal auxillary). Kural olarak saf gelecek zaman birinci tekil şahısta “shall” ile, diğer şahıslarda “will” ile ifade edilir. Ancak, çağdaş İngilizce’de tüm şahıslarda “will” kullanılabilir. Eski İngilizce’de shall, I ve we zamirlerinde will’in alternatifiydi. Ama artık özellikle Amerikan İngilizcesinde shall kullanımı giderek azalıyor. Bunun istisnası soru cümleleridir. Örnekler: When shall we meet again? = Tekrar ne zaman buluşacağız? Shall we go now? = Artık gidelim mi? Why shall I do this ? = Bunu neden yapacağım(yapayım)? 11- Will/Shall her ikisi de saf gelecek ifadesi olduğundan, herhangi bir kişinin irade ve eğilimine değil, dış çevreye bağımlıdır. Bu en ayırıcı özellikleridir. 12- “Shall” tavsiyeler, öneriler ve ikramlar için kullanılabilir. Shall I start reading? = Okumaya başlayayım mı? Shall we start the match? = Maça başlayalım mı? What shall do I now? = Şimdi ne yapayım. 13- Shall, will’e göre daha kişisel ve daha afakîdir. I shall ask everybody what this means = Bunun ne demek olduğunu herkese soracağım. You shan’t see me again. = Beni bir daha görmeyeceksin. I shall be there soon. = Yakında orada olacağım. 14- Will birinci tekil şahısta (I=ben) kullanıldığında kararlığı, shall, ikinci l şahısta(you=sen, siz) kullanıldığında zorlamayı ifade eder. Ancak, modern İngilizce’de, özellikle Amerikan İngilizce’de bu kural da kuvvet kaybediyor. I’ll accomplish this job whatever it takes. = Bedeli ne olursa olsun bu görevi başaracağım.(kararlılık) You shall do what I say. = Dediğimi yapacaksın. ( Zorlama) You shall all come to see me.= Hepiniz beni görmeye geleceksiniz (zorlama) Going To: Yazı ve konuşma dilinde geleceği ifade eden belki de en yaygın yoldur. Ama saf bir gelecek değildir. Geleceğin renkli bir anlatımını sağlar. Dikkat : “going to” istisnalar hariç, sadece tek cümleli yapılarda kullanılır. 1. “Going to” müsbet cümlelerde kullanılır ve yakın geleceği gösterir. Örnekler: I am going to see you soon. = Seni yakında göreceğim. She is going to meet her boss. = Patronuyla görüşecek. They are going to appear on TV. = Televizyona çıkacaklar. 2. Will/Shall’ den farklı olarak, “going to” kişisel eğilim ve niyetle ilgilidir. Dışsal faktörlere bağımlı değildir. Bu husus “going to” nun en önemli özelliğidir. Örnekler: He is going to sell his house. = Evini satacak They are going to make a meeting. = Toplantı yapacaklar. We’re going to be friends. = Arkadaş olacağız. She is going to make a big cake. = Büyük bir pasta yapacak. 3. Konuşanın aklında “going to” kesinlik ifade eder. I’m going to fire him. = Onu (mutlaka) işten atacağım. She is going to turn me down. = Beni (kesinlikle) reddedecek. You are going to regret for this. = Bunu yaptığına (mutlaka) pişman olacaksın. 4. “going to” eşyalarla, maddelerle ilgili olduğu zaman, tahmin veya kaçınılmaz duruma işaret eder. It’s going to rain. = Yağmur yağacak ; (bulutlardan belli) FB is going to be the champion = FB şampiyon olacak (Puan durumu öyle gösteriyor) She is going to have a baby. = Onun bir bebeği olacak. (Çünkü hamile) 5. Bazen daha önce alınmış bir kararı gösterir. I am going to change my school. = Okulumu değiştireceğim. He is going to change his job. = O işini değiştirecek. She is going to buy a new car. = O yeni bir otomobil alacak. |
05.12.08, 03:14 | #28 (permalink) |
S.Moderators Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910 Rep Puanı:11076 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 47 464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi : | 22. Ders - Future Perfect Tense Maalesef, Türkçede bir karşılığı yoktur. Bu zaman kipi bir hareketin veya halin gelecekte başlayıp, gelecekteki bir zaman noktasında biteceğini veya geçmişte başlayıp belirli bir zaman noktasına kadar süreceğini gösterir. Her halükarda, aksiyon gelecek zamanda bitecektir, tamamlanacaktır. Dikkat: Bizi ilgilendiren hareketin belli tarihte bitecek olmasıdır, yoksa o tarihin kendisi değil. 1-Gelecekte başlayan hareket gelecekteki bir zaman noktasında biter.Geçmiş Şimdi Gelecek Buradaki fikir şudur: Gelecekte bir olay başka bir olaydan sonra vukubulacaktır. Veya bir olay gelecekteki spesifik bir tarihten önce olacaktır. Örnekler: By next October I will have graduated. = Gelecek Ekimde mezun olmuş olacağım. I am going to (= I will) have finished my work before five o’clock = Çalışmamı saat beşten önce bitirmiş olacağım. Will she have learned enough English before she moves to London? = Londraya taşınmadan önce yeterli İngilizce öğrenmiş olacakmı? She will have submitted a proposal by the time he resigns. = İstifa ettiği zaman bir öneri yapmış bulunacak. By next October he will have written his third book. = Gelecek Ekim itibariyle üçüncü kitabını yazmış olacak. They’ll have been married before coming summer. = Gelecek yazdan önce evlenmiş olacağız. She will have retired by the end of 2009. = 2009 sonu itibariyle emekliye ayrılmış olacak. You will have noticed how complicated the subject is when the lesson is over. = Ders bittiğinde konunun ne kadar karmaşık olduğunu anlayacaksınız. By the time he comes, the show will have started. = O geldiğinde şov başlamış olacak. Before you visit them, they will have left the country.= Sen onları ziyaret edene kadar, onlar ülkeyi terk etmiş olacaklar. I’ll have finished long before you get back = Sen gelmeden çok önce ben bitirmiş olacağım. I shall have done all the work while you are asleep. = Sen uyurken ben bütün işi yapmış olacağım. I shall have spent all my money by the end this week. = Ay sonuna kadar tüm paramı harcamış olacağım. 2- Geçmişten başlayıp, gelecekteki bir zaman noktasına kadar devam eden olay ve hareketler. Geçmiş Şimdi Gelecek Örnekler: I’ll have been in Sakarya for five years by the year 2008. =Sakarya’da 2008 yılı itibariyle 5 yıl yaşamış olacağım. She will have enjoyed her fifth year in her marriage by next month. = Bu ayın sonunda evliliğindeki beşinci yılını idrak etmiş olacak. Profiteers will have made lots of money before political conflicts in the country end. = Ülkede politik çatışmalar bitmeden fırsatçılar çok para kazanmış olacak. If we don’t stop him, he will have eaten and(drunk) drunken everything. = Onu durdurmazsak, her şeyi yemiş içmiş olacak. By the time I get to the age of fifty I will have visited all the countries.= Elli yaşıma geldiğimde bütün ülkeleri ziyaret etmiş olacağım. We shall have finished our exams in ten days. = On gün içind4e sınavlarımızı bitirmiş olacağız. They will have arrived in İstanbul within half an hour. = Yarım saat içinde İstanbul’a varmış olacaklar. They will have completed the construction in three years’ time = İnşaati 3 yıllık bir zaman içinde bitirecekler. 3-Olasılık veya varsayımı anlatır. Bu kullanımda gelecek zaman gösterilmez. It’s 9 o’clock my daughter will have come back from the party. = Saat dokuz. Kızım partiden dönmüş olmalı. Certainly she will have received a good mark. = Tabii ki, iyi bir not almış olacak(olmalı). The plane won’t have arrived yet. = Uçak henüz varmamış olacak(olmalı). The match won’t have started yet. = Maç henüz başlamamış olacak (olmalı) 4-Kavrayışımızı geliştirmek için bir karşılaştırma yapalım. a-Nasıl ki, present perfect şimdiki zamanla ilgilidir, ayni şekilde future perfect kipi de gelecekteki bir zamanla bağlantılıdır. Present Perfect: I have read many boks = Bir çok kitap okudum = Şimdi o kitapları biliyorum. Future Perfect I shall have read many boks = Çok kitap okumuş olacağım = Gelecekte o kitapları biliyor olacağım. Her iki zaman kipi beraber de kullanılabilir. He has been staying in this house for five years. By the end of this month he will have been stayed in this house for 7 years. = Bu evde beş yıldır yaşamakta( şimdi de bu evde yaşıyor). Bu ay sonu itibariyle bu evde yedi yıldır yaşamış olacak. b-Past Perfect Tense: geçmişte bir olaydan daha önce yaşanan başka bir olayı gösterir. He had left before I came. = Ben gelmeden önce o gitmişti. Veya After the manager had come everything was settled. = Yönetici geldikten sonra her şey yoluna girdi. Benzer şekilde future perfect kipi de gelecekte bir olayın başka bir olaydan önce veya belli bir zamandan önce meydana geldiğini gösterir. I shall have finished before the others even begin = Başkaları daha başlamadan ben bitirmiş olacağım. You will have come before 8 o’clock. = Saat sekizden önce gelmiş olacaksın. 5-Her üç perfect tense, yani Present Perfect, Past Perfect ve Future Perfect fiilin 3. haliyle kullanılır. Mesela, görmek fiili 1. hali = see 2. hali = saw 3. hali = seenPresent Perfect I have seen it. = Onu gördüydüm(gördüm) Past Perfect I had seen it= Onu görmüştüm Future Perfect: I will have seen it. = Onu görmüş olacağım. 6- Dikkat : Zaman cümleciklerinde (time clauses) geniş zaman (simple present) kullanılması bir kuraldır. Bu cümlelerde gelecek zaman kullanılmaz. Bu nedenle, hiçbir future kipinde olmadığı gibi, bu zaman kipi de when, while, before, after, by the time, as soon as, if, unless, zaman edatlarıyla kullanılamaz Future Perfect Continous Tense: Seyrek kullanılan bir zaman kipidir. Geçmiş zamanda başlayan ya da gelecekte başlayacak bir olayın gelecek zaman içinde belli bir zaman noktasına kadar devam edeceğini gösterir. Bu zaman kipinde aksiyon henüz bitmeyecektir, fakat belli bir aşamaya gelmiş olacaktır. Halbuki, future perfect tense bir aksiyonun veya halin gelecekte biteceğini gösterir. Örnekler: By the end of next year, we shall have been learning English for 8 years. = Bu yıl sonu itibariyle sekiz yıldır İngilizce öğreniyor olacağım. By next month I shall have been working in my present company for 10 years.= Gelecek ay itibariyle şimdiki şirketimde on yıldır çalışıyor olacağım. When this year is over they will have been living in Sakarya for 15 years. = Bu yıl bittiği zaman Sakarya’da 15 yıldır yaşıyor olacaklar. __________________ |
05.12.08, 03:14 | #29 (permalink) |
S.Moderators Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910 Rep Puanı:11076 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 47 464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi : | Başka Gelecek Zaman Kipleri = Other Forms of Future Tense a- Geçmişteki Gelecek – Future in The Past Aynen gelecek zamanda olduğu gibi geçmişteki gelecek ifade eden cümleler; “will” geçmiş zamanı olan “would” ve “going to” geçmiş zamanı olan “was/were going to” yardımcı fiilleri ile kurulur. Bu kipi, bizim göndermede bulunduğumuz geçmiş zaman noktasında hala meydana gelmemiş, oluşmamış bir aksiyon veya halden bahsetmek istediğimiz takdirde kullanırız. Dil biliminde geçmişteki gelecek kipine “mutlak göreceli zaman (absolute relative tense)” denir. Konuşmacı, geçmişte bir zaman noktasında bulunur ve onun bahsettiği zamana göre, sözkonusu aksiyon veya hal gelecekte vukubulur. Yani bu kipte geçmişte yaşanan üç farklı zaman vardır. 1- Kip gelecekteki bir zaman noktasına refere eder, 2- Refere ettiği geleceğe göre hareket geçmiştedir. 3- Ama her ikisi de konuşmacının içinde bulunduğu zamana göre geçmiş zamandadır. Bu vesileyle öğrenelim ki, zaman kipleri zaman içinde ileri geri hareket edebilrler. Gelecekteki geçmiş buna örnektir. Örnekler: I knew you would help your friend = Arkadaşına yardım edeceğini biliyordum. She understood that I wouldn’t marry her. = Onunla evlenmeyeceğimi anladı. Geçmişteki Geleceği Bildirir: Geçmiş Şimdi Gelecek Geçmişteki gelecek bize şu fikri açıklar; konuşan, geçmiş zaman içinde gelecekte bir aksiyon veya hal olacağını düşünmüştür. Ama söyleyenin haklı olup olmaması önemli değildir. Geçmişteki gelecek “basit gelecek zaman” ile aynı kuralları takip eder.Şöyle ki; ”Would” gönüllülüğü ve taahhüdü bildirir. “was going to” ise plan ifade eder. Ayrıca, her iki şekil de, gelecekle ilgili tahminler için kullanılır. Örnekler: I told you that he would make it.= Sana onun başarılı olacağını söyledim. She felt that something strange would happen. = Acaip bir şey olacağını hissetti. We had a feeling that we were going to loose the contest. = İçimizde müsabakayı kaybedeceğimize dair bir duygu vardı. He promised that he would come every Sunday = Her Pazar geleceği sözünü verdi. Ahmet went to war, he would never return. = Ahmet harbe gitti. Artık hiç dönmeyecekti. If everything went okay, there would be a party = Herşey düzgün gitseydi parti yapılacaktı. If everyone behaved, there would be no conflict. = Şayet herkes terbiyeli davransaydı, hiç çatışma çıkmazdı. When I met her, she was going to marry with someone. = Ona rastladığımda, birisiyle evlenecekti. He was put in prison where he would live until death = Hapse girdi ki, orada ölene kadar yaşayacaktı. Hatırla!! : Her gelecek zamanla ilgili kipte olduğu gibi, when, while, as soon as, before, by the time, after, if, unless gibi zaman edatlarıyla birlikte kullanılamaz. Bu edatları kullanmak istiyorsanız, basit geçmiş zaman –simple past tense- cümlesi kurmanız gerekir. Örnekler: I told him that when he arrived we would out together. = Ona geldiğinde beraber dışarı çıkacağımızı söyledim. Ama şu cümle yanlıştır. I told him when he would arrive, we would go out together. b- Gelecekteki Gelecek – Future in Future Bu zaman kipinde gelecekte yer alan iki aksiyon veya hal vardır. Biri diğerine göre gelecekte daha ileri bir zaman noktasında yaşanır. Örnekler: He will be about to leave. = Ayrılmak üzere olacak. The two countries will be on the verge of a war. = İki ülke bir harbin eşiğinde olacaklar. We’ll be in process of constructing the dam. = Barajı inşa etmek ameliyesi içinde olacağız. Fikir Jimnastiği Future Perfect Tense için halen Türkçe bir karşılık bulunmadı. Sizce bu zaman kipi dilimize en doğru nasıl çevrilebilir? Mesela: Future Perfect Tense = Gelecekteki Geçmiş Zaman = Gelecekteki Mişli Geçmiş = Gelecekte Bitmiş Olay Bir örnekle hatırla : I shall have been dead by that time = O zaman itibariyle ben ölmüş olacağım. |
05.12.08, 03:14 | #30 (permalink) |
S.Moderators Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 7.687
Konular: 6910 Rep Puanı:11076 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 47 464 Mesajına 935 Kere Teşekkür Edlidi : | İngilizce’de Zaman Kipleri ( Tenses) - Toparlama İlk önce zaman kipi ne demektir? Bunu irdeleyelim ve sorunun yanıtına zaman kavramını inceleyerek başlayalım. Konunun uzmanlarına gore; zaman bir işin, bir oluşun, bir kılışın gerçekleşme sürecidir. Zaman, belleğimizin yarattığı, başı ve sonu olmayan soyut bir süreçdir. Aslında zaman diye insandan bağımsız nesnel bir gerçeklik yoktur. Kanta gore, insan belleği iki olmazsa olmaz görüye sahip. Bunlardan birisi, yer diğeri ise zamandır. İnsanın tüm algıları bu iki görü üzerine kuruludur ve bunlar olmadan algının gerçekleşebilmesi olanaksızdır. Bizler, her zaman şeyleri bir yerde ve zamanda algılarız. Kısacası, Kantta, görü olarak kabul edilen bu apriori(kendiliğinden) durumların kendinde gerçeklikler yoktur.Tüm kipleriyle birlikte zamansal durumlar sadece yaşamsal denileni düzenlemek için uydurulmuş öykünme sözlerdir Sadece deyimsel anlamları vardır. Bunun ötesinde gerçek sayılacak anlamları yoktur. Bu açıklamanın zorunlu neticesi şunu gösteriyor ki, zaman kavramı bizatihi bir gerçek değildir; zaman sadece olayların bağıl bir fonksiyonudur. Bir dili anlayabilmek için, içinde kullanılan kelimelerin öncelikle bağlamını ortaya koymak gerekir. Gramer açısından zaman ise, bizim olayın gerçekleşme sürecini algılama ve yansıtma biçimimizdir. Bunun tartışılmaz kanıtı, farklı dillerde farklı zamanların olmasıdır. (BOZKURT 1995: 204) Tüm zaman kiplerinde, temel vurgu şimdiye dairdir ve şimdi bu noktada pozitif referanstır. Geçmiş ve gelecek ise, bu "pozifif referans" kaynaklı "soyutlama durumlarıdır. Present(şimdi) deyimi, diğer zaman kiplerine göre daha sahici(reel) gibi görünür. Çünkü konuşan veya yazanın(utterance) tam söylediği andaki bir icraat veya durumu ifade eder. Halbuki geçmiş, artık deneyim dışıdır ve sadece kişinin hafızasında yaşar. Gelecek ise, deneyimi değil, olsa olsa deneyim ihtimalni vurgular. Oysaki, deneyimler, yani yaşantılar hep şimdi diye adlandırdığımız zaman diliminde cereyan eder. Zaten geçmişi ve geleceği yaratan da şimdi olarak adlandırılan zaman dilimindeki yaşantılar ve durumlardır. Öte yandan, geçmiş ve gelecek bağlamlarından izole olarak, şimdiyi ele-aldığımızda, şimdi denilen deyim dahi bulanıklaşır. Daha şimdi der demez, şimdi, şimdi olmaktan çıkmıştır, işte bu durum, simgesel zaman düzleminin zaafiyetini de ortaya koyar. Bir işin, halin, kılışın gerçekleşmek için iki şeye ihtiyacı vardır. Bunlardan biri zaman, diğeri hareketi yapacak olandır. Geçmiş, şimdi, gelecek, dün, bugün, yarın vs. gibi zaman ekleri zamanı biraz da olsa somut hale getirir. Zaman, zaman sözcükleriyle biraz daha netleştirilir, darlaştırılır. Zaman edatları, hareketin veya halin sözün söylendiği ana yakınlığı veya uzaklığı hakkında fakir verir. Büyük zaman dilimleri içinde daha küçük başka kesitler vardır. Dil, hangi zaman ekleriyle zaman bildiren hangi sözcüklerin kullanılacağını belirler. Örneğin : Biraz once, demin, dün, gece, sabahleyin, üç saat boyunca, bir ay Iki sene evvel vs. gibi. Eyleme(= deneyim=yaşantı) gelince, hareketlerimiz eninde sonunda üç temel fiilde birleşir. Bunlar 1-to be = olmak 2-to do = yapmak ve 3-have = sahip olmak fiilleridir. Gerçekten de konuşur veya yazarken, 1-ya bir şey olmaktan bahsederiz. Mesela: I am getting old. = Yaşlanıyorum(yaşlı oluyorum). veya 2-bir şey yapmaktan bahsederiz. Mesela: I am doing my job.= İşimi yapıyorum. 3-Yahut da bir şeye sahip olmaktan bahsederiz. Mesela:I have a big house. = Büyük bir evim var. Bir de yukarıdakileri ya şimdiki zamanla, ya geçmiş zamanla ya da gelecek zaman arasında irtibat kurarız. İşte eylemlerin hangi zamanla (time) ne tür bir ilişki içine gireceğini,kendinde ne tür bir değişiklik olacağını yorumlama ve belirleme işlemine “TENSE”- KİP- denir. Fuat Bozkurt’a göre: Kip eylemde konuşan veya yazanın tavrını yansıtan bir anlatım inceliğidir. Kişisel duygular, niyet, istek kiple yansıtılır. Kip olayın hangi ortamda geliştiğini bildirir. Kiple zaman kavramını birbirine karıştırmamak gerekir. Kip demek zaman demek değildir. Kip, zamanın üstünde bir kavramdır. Her zamanda kip bulunur, ama her kipte zaman bulunmaz. 1- Olay zamanı 2- Olay süresi ve 3- Konuşma(veya yazma) zamanı 4- Tipik olarak tense seçimini etkileyen üç faktörün varlığı kabul edilir. Geçen derslerde incelediğimiz present = şimdi, past = geçmiş ve future = gelecek kavramları bize olduğumuz (to be), yaptığımız (to do) ve sahip olduğumuz (to have) fiillerin zamanını (time) bildirir. Böylece past, present ya da future zamanlı eylemler kendi karakterlerine ve ifade etmek istedikleri duruma göre o zamanla bir ilişki içine girerler. Buna gramerde aspect = görünüm denir. Fiiller zamanla ilişkilerini göstermek için, kendilerini değiştirirler. Mesela: present (şimdiki zaman) kipinde go fiili, (I go home = Ben eve gidiyorum(giderim)), past, (geçmişte) değişerek went haline gelir. She went home = O eve gitti. Yahut da bu ilişkiyi göstermek için yardımcı fiil kullanırlar. Mesela: I will travel to İstanbul. = İstanbul’a seyahat edeceğim. Cümlesinde “will” yardımcı fiil olarak görev yapar. Böylece, biz onların hangi zaman (time) ile ne tür (simple, continous, perfect) bir ilişkileri olduğunu kestiririz. İngilizcede: iki adet tense : Present, Past ve iki adet gramatik aspect : perfect ve progressive vardır. ”Tense” yakınlık (present) ya da uzaklık (past) ifade eder; bu sadece zaman (time) la değil aynı zamanda olanakla (possibility) ve durumla (status) da bağıntılıdır Gramatik aspect ise kullanıcının bir olaya bakışının dışsal (perfect) veya içsel (progressive) olup olmadığını gösterir. BU arada fiillerin özellikleri de önem taşır. 1- Çekimli fiiller (Finite verbs): a- Herhangi bir gramatik aspect almayabilir. ( Simple present, Simple past) b- Perfect aspect alabilir. (Present perfect, past perfect) c-Progressive aspect alabilir, (örn. Present continous, Past continous ) c-Ya da her iki aspecti birden alabilirler, (örn. Present perfect continous, past perfect continous) Fakat, bu fiiller ancak “tense”( kip) ile yaşama geçebilirler. 2- Lexical aspect (Sözcüksel anlam) Fiilerin anlamları can alıcı bir önem taşır. Sözcüklerin anlam ve kullanışları açısından fiiller genel olarak iki kategoriye ayrılır: a) Stative (durağan): be, like, live vs. , She is a good doctor. = O iyi bir doktordur. b)Dinamik 1-Punctual(bir noktadan ibaret): hit, kick,punch He punched his opponent badly. = Rakibini çok dövdü. c) Durative (süreklilik belirten) : learn, walk, write vs. I am walking in the rain. = Yağmurda yürüyorum. Bu gramer ve anlamsal görünümler anlam nüansları meydana getirir. 3- Afakilik (Subjektivity) Bir olayın gerçek zamanı ve süresi tense ve aspect seçimini dikte ettirmez. Seçim genellikle kullanıcının odaklanmak istediği zaman (time) noktasına daha fazla bağlıdır ve bu yüzden de büyük ölçüde sübjektiftir, kişiseldir ve bağlam-duyarlı bir durum oluşturmaktadır. İngilizce’de Kipler: Bazı dilbilimcileri İngilizce’de; şimdiki zaman = present tense ve geçmiş zamandan=past tense oluşan sadece iki zaman kipi olduğunu sürer. Çünkü sadece bu iki kipin kendine göre fiil şekli vardır. Mesela, see, saw gibi. Halbuki, gelecek zaman kipi yardımcı fiiller “will/shall”- kullanmak suretiyle oluşturulur. Gelecek zaman ve diğer kipler şimdiki zaman ve geçmiş zamanın adeta birer alt versiyonudur, müstakil kipler sayılmazlar. Biz genel uygulamaya uyarak, kipleri present, past, future diye üç grupta incelemeye devam edeceğiz. Fiil zamanları, yani kipler bir kültürde kullanılan zaman konseptlerini gösterir. İşte zaamanlar bir kültürel mesele olduğundan; bir başka kültürün ürünü olan başka bir dildeki kipleri anlamak oldukça zordur. Dikkat : Daha önceki dersleimizde ve bu derste anlattığımız kiplerle ilgili çok sayıda istisna vardır. Ancak, bunlarla baş etmenin yolu da temel kuralları öğrenmekten geçer İngilizce’de üç ana kip bulunur. Simple(basit), continous(sürekli, devam eden) ve perfect (gelecek). Bunların her birinin de present(şişmdiki zamanlar), past(geçmiş) ve future(gelecek) halleri vardır. Basit Zamanlar = belirsiz görünüm = simple tenses = indefinite aspect. Basit zamanda hareket, olay veya halin bitip bitmediği belirtilmez, veya cümlenin anlamı bakımından bunlara önem verilmez. Basit zaman kipi, yinelenen, adet halinde yapılan aksiyon, olay veya koşullar için de kullanılır. Örnekler: Simple Past Tense = Basit Geçmiş Zaman I came = Geldim. : Gelirim Gelme hareketi ne zaman başladı, ne zaman bitti, bu önemli değil. Simple Present Tense = Basit Geniş Zaman I come = Gelirim : Gelme hareketi ne zaman başlar ne zaman biter, bu önemli değil. Simple Future Tense = Basit Gelecek Zaman I will come : Gelme hareketi ne zaman başlayacak, ne zaman bitecek, bu önemli değil. Perfect Tenses -Perfect ne demektir? Perfect; tamamlanmış, bitmiş, bitirilmiş, halledilmiş anlamlarına sahiptir. Genellikle geçmişle bağlantılıdır. Ama bunun önemli istisnaları vardır. Bu kelimenin kökü Latince’ye ve Yunanca’ya dayanır ve tamamlık perfectus = (completeness) olarak tercüme edilir. Aristo bir kitabında, perfect kavramına üç anlam veya tek bir anlamın üç gölgesi olarak anlamlar vermiştir. Buna göre perfect aşağıdaki anlamları taşır : 1- Tamam olan, yani gerekli tüm parçaları, bölümleri içeren. 2- O kadar iyi ki, bundan daha iyisi olamaz. 3- Amacına ulaşmış olan. Botanik biliminde, şayet bir organizma cinsel üremeyi kendi içinde yapabiliyorsa, ona “perfect” denir. Yapamıyorsa, imperfect olarak deyimlendirilir Mesele, hem dişi hem erkek organlarına sahip çiçekler, “perfect” denir. Sadece,erkek veya sadece dişi organları bulunan çiçek ise imperfect olur. Imperfect :Sürekli, bitmeyen, , halledilmeyen demektir. İkincil derecede geçmişi ifade eder. Bu nedenle perfect zaman kiplerine ayni zamanda, tamamlanmış veya bitmiş (completed = finished) kipler denir. Progressive(Continous) Zaman Kipleri : Bunlara tamamlanmamış kipler de(incomplete) denir. Bir hareketin şimdi, geçmişte veya gelecekte devam eden özelliğini belirtirler. Şimdi bazı önemli zaman kiplerini tekrar gözden geçirelim. 1. Present Tenses: Şimdiki Zamanlar:a) Simple Present Tense: Geniş Zaman Çok önemli ve çok yaygın olarak kullanılan bir zaman kipidir. Türkçedeki karşılığı geniş zamandır. Fiilin kök halini kullanır. Sadece 3. tekil şahısta fiil kökünün sonuna “s” takısı eklenir. Geniş zamanı, şimdiyi, geçmişi, geleceği gösterebilen tek kiptir. 1- Değişmeyen, yinelenen veya birden çok kez yaşanan olayları ifade eder. Bu hareket veya durum sadece şimdilerde meydana gelir. Ayrıca, yaygın bir gerçeği de temsil edebilir. Yani, konuşan veya yazanın, konuşurken veya yazarken sözkonusu aksiyon veya halin cereyan ediyor olması şart değildir. Mesela, It rains a lot in Sakarya = Sakarya’da çok yağmur yağar Cümlesi genel bir gerçekliği açıklar. Ama, mutlaka bu sözün söylendiği anda yağmur yağıyor anlamı taşımaz. Bu zaman kipi tabiat veya insanlar tarafından programlanan olayları açıklar. Örnekler: Soccer league starts on June. = Futbol ligi Haziranda başlar. Water boils at 100 degrees centigrade. Su, 100 santigrad derecede kaynar. The sun sets in the evening. = Güneş akşamleyin batar. 2- İlginçtir ki, present tense kipi özellikle arrive=varmak, come=gelmek, leave = terk etmek, ayrılmak gibi fiillerle bazen gelecek izlenimi de yaratabilir. My father comes tomorrow = Babam yarın geliyor(gelecek), The plane arrives in two hours. = Uçak iki sat içinde varacak. The train leaves at 3.oo o’clock= Tren saat üçte kalkıyor. 3- Geniş zaman ile enstantene şimdiki an izlenimi verilebilir. Örnek: Watch FB now: they defeat the other team without much effort. = Şimdi FB’yi seyredin, rakibi fazla zorlanmadan yeniyorlar. " 4- - Present kipi geçmiş zamana işaret etmek için de kullanılabilir. Buna bazen, hayali veya tarihi geçmiş denir. Örnek: I was watching the TV when, all ofa a sudden, in comes a pretty girl. = Televizyon seyrediyordum ki, birdenbire içeriye güzel bir kız giriyor (girdi). 5- İletişime ait sözlerle, present tense geçmiş bir aksiyonu gösterebilir: Örnek: Leyla tells met hat she took her husband to the dentist. = Leyla bana kocasını dişçiye götürdüğünğü söylüyor. b) Present (Continous) Progressive Tense . Süren şimdiki zaman Konuşmacının (utterer) tam konuştuğu veya yazdığı an devam eden aksiyon veya halleri bildirir. Bu kip to be fiilini (am,is,are) fiil köküne “ing” eklemek suretiyle kullanılır. İng. Son eki, tam söylendiği veya yazıldığı anda, bir şeyin fiilen olduğunu veya sürdüğünü gösterir Vurgu, aksiyonun, koşulun veya olayın devam etme özelliği üzerinedir. Örnekler: I’m examining the reports (right now). =. (Tam şu anda) raporları inceliyorum. She is running now. = O şimdi koşuyor. Bu kip, bir plan veya bir yerden, bir koşuldan başka bir yere veya koşula doğru hareketleri gösteren fiillerle, gelecekte bir aksiyon olacağını gösterebilir. Örnek: She is arriving in half an hour. = Yarım saat içinde varıyor. My family is moving to Ankara this winter. = Ailem bu kış Ankara’ya taşınıyor. Dikkat : Present Continous ne zaman şimdiyi, ne zaman geleceği gösterir.? Bunu zaman ifade eden sözcülerden anlayacağız. The spring is passing too quickly. = Bahar çok çabuk geçiyor. I am coming over there soon. = Oraya hemen geleceğim. She is leaving tomorrow. = Yarın ayrılıyor. c) Present Perfect Tense : Bazen dili geçmiş zaman olarak adlandırılır. İngilizceyi ana dili olarak değil, yabancı dil olarak öğrenen talebenin kavramakta zorluk çektiği bir zaman kipidir. Bu kip, bir aksiyonun geçmişte tamamlandığını veya bittiğini veya geçmişte başlayıp geleceğe kadar uzandığını gösterir. Aksiyon geçmişte belirsiz, bilinmeyen bir zamanda olmuş, bitmiş veya tamamlanmıştır yahut geçmişte belirsiz bir zamanda başlayıp, şimdiki zamanda devam etmektedir. Örnekler : I have been Rome = Roma’da bulundum. = geçmişte belirsiz bir zaman önce yaptığım bir hareket. I have allready read ten pages of the book. = Kitabın on sayfasını okudum bile. = Ama hala okumaya devam ediyorum. Bu kip genellikle geçmiş zamanla karıştırılır. İkisi arasnda tercih yaparken, cümlede geçen ve fiile eşlik eden zarfa bakmak gerekir. Geçmiş, bitmiş bir zaman dilimi sözkonusu ise, past tense kullanılmalıdır. I slept all night (yesterday) = bütün gece(veya dün) uyudum. She worked all day. = Bütün gün çalıştı. Geçmişte başlayıp, bugüne kadar uzanan zarflar ile present perfect tercih edilmelidir. I haven’t met her lately. = Son zamanlarda ona rastlamadım. Today, this month, for two hours vs. gibi zaman belirleyici zarflar her iki zaman kipiyle de kullanılabilir. I didn’t see anyone today. = I haven’t seen anyone today. Yakın bir geçmilşe ait raporlama yaparken veya ilan ederken, present perfect daha uygundur. The General Manager has announced record profits for the year 2006. = Genel Müdür 2006 yılı için rekor karlar ilan etti. Ama uzak geçmişe ait ve bitmiş, tamamklanmış olaylar hakkında açıklamalarda simple past kullanımı yaygındır. Atatürk addressed the nation on the radio. = Atatürk radyoda ulusa seslendi. Dikkat : Present Perfect göreceli olarak, daha elastiktir; bugüne kadar uzanabilir veya bugünkü duruma az veya çok etkisi olabilir. Simple Past = Basit Geçmiş ise göreceli olarak daha belirli, daha kesindir Mesela, He has worked hard for finals. = Finallere çok çalıştı. Çalışma geçmişte yapılmış ama etkisi bugüne kadar gelmiştir. İki fiil arasına “just” kelimesi konulduğunda, bu çok az zaman önce bir olayın meydana geldiğini gösterir. They have just come. = Henüz (daha yeni) geldiler. Şayet cümlenin sonuna “yet” konursa, bir şeyin olduğunu veya çok yakında olacağını bekliyorsunuz demektir. Amerikalı ve Kanadalılar present perfect yerine simple past kullanırlar. Buna mukabil, present perfect: İngiliz İngilizcesinde, resmi yazışma ve konuşmalarda ve bir şeyin gerçekliğini vurgulamak istediğimizde kullanılır. d) Present Perfect Progressive (Continous) Bu zaman kipinde, aksiyon geçmişte başlamış olup, halen sürmektedir ve gelecektede devam edebilir. I’ve been waiting for two hours. = İki saattir beklemekteyim. = Beklemeye iki saat önce başladım, hala bekliyorum ve belki bundan sonra da beklemeye devam edeceğim. Bu kip sık sık, çok yaklın geçmişi gösteren “just” ile beraber kullanılır. 2. The Past Tenses: geçmiş zamanlar a) Simple Past Tense: Basit Geçmiş Zaman Geçmişte başlayıp, geçmişte biten olay, aksiyon veya halleri belirtir. Konuşan veya yazana göre, aksiyon geçmişte yapılmıştır.Zaman peryodu kesindir, bitmiştir. We travelled to Madrid last summer. I worked for that company for two years. b) Past Progressive Tense Başka bir aksiyon meydana geldiğinde devam etmekte, olmakta, cereyan etmekte olan geçmiş bir noktadaki aksiyonu anlatır. The president was delivering a speech, when the protesters started to shout. = Nümayisçiler bağırmaya başladığında Başkan nutuk çekiyordu. Bu kip tamamlanmamış bir aksiyonu anlatabilir. She was sitting on an arm- chair, when the baby began to cry. = Bebek ağlamaya başladığı zaman, o koltukta oturuyordu. c) Past Perfect Tense: Mişli Geçmiş Zaman Geçmişte başk bir olaydan önce yaşanan bir olayı anlatır. d) Past Perfect Progressive (Continous) 19.derse bakınız. 4. Future Tenses: gelecek zamanlar a)Simple Future Tense 20. derese bakınız. b) Future Progressive(Continous ) Tense 21. derse bakınız. c) Future Perfect Tense d) Future Perfect Progressive 22. derse bakınız. |
Tags |
adim, adım adım ingilizce, İngilizce |
Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | son Mesaj |
Adım Adım Gezdim Ata Yurdumu Şarkı Sözü Deniz Toprak - Deniz Toprak Adım Adım Gezdim | Serap | Türkçe Müzik Hit ( En Sevilen ) Şarkı Sözleri | 0 | 07.03.13 02:42 |
İlk Adım Bebek Ayakkabı Modelleri 2012 - İlk Adım Bebek Ayakkabıları | ASYA | Çocuk Modası | 0 | 27.08.12 14:49 |
Adım Adım Video Cd'leri Kopyalamak | Mavi Lord | Network ve İnternet | 0 | 17.12.08 11:50 |
Adım Adım Bakım ücreti Başvurusu | Güllü | Engelliler Kanunları-Hakları-Mevzuat | 0 | 24.09.08 03:15 |
Adım Adım phpBB 2.0.15 Kurulumu | Cigde | Webmaster | 0 | 31.07.08 09:02 |