15.11.08, 13:28 | #42 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149 Rep Puanı:16317 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 54 889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi : | Kalpten Vermek KALPTEN VERMEK 13yaşındayken annem bana asla unutamayacağım bir ders vermişti. Bir gün küçük bir markette alışveriş ediyorduk. O anda içeri giren aile dikkatimi çekti. Anne, kızı ve torunu gibi görünüyorlardı. Üsleri başları temiz gibi, ama yırtık pırtıktı. Bizlerden daha şanssız oldukları bir gerçekti. Markette gezinirken el arabalarım dikkatle seçtikleri gerekli yiyeceklerle dolduruyorlardı. Annem ve ben alışverişimizi bitirmiştik. Ödeme yapmak için kasaya yanaştık. Kasa sırasında önümüzde o aile vardı, aramızda sadece bir kişi vardı. Belirli miktarda paraları olduğundan el arabasından çıkardıkları her yiyecekten sonra kasiyere yekün aldırıyorlardı. Bu biraz zaman aldığından önümüzdeki adam sabırsızlanmaya başlamıştı. Duyulduğundan emin olduğum hoş olmayan şeyler söylemeye başlamıştı. Kasiyer yekünü aldı, ama kadıncağızın parası yetişmedi. Bazı yiyecekleri geri koymaya başladı. Annem cüzdanına uzandı, yirmi dolar çıkardı ve kadına uzattı. Kadın şaşırmıştı, "Bunu alamam" dedi. Annem kendinden gayet emin kadına baktı ve usulca yanıtladı, "Evet, kesinlikle alabilirsiniz. Bunu bir hediye olarak düşünün. Arabanın içindekilerinin hepsi de ihtiyacınız olan şeyler. Lütfen bunu kabul edin." Kadın parayı aldı, annemin elini sıktı, gözlerinden yaşlar süzülüyordu. "Çok teşekkür ederim. Bana daha önceden hiç kimse böyle yardım etmedi." dedi. Gözlerim yaşlar içinde marketten ayrıldım. Bu olayı asla unutamadım. Annemle babam beş çocuk yetiştirmişler. Hiçbir zaman çok paraları olmamış. Annemin şefkatli kalbi bana miras kaldığı için çok seviniyorum. Hiç bencillik yapmadan veriyorum. Dünyada bundan daha güzel bir duygu olabilir mi? Dee M. Taylor |
15.11.08, 13:28 | #43 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149 Rep Puanı:16317 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 54 889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi : | Kahramanlar üzerine KAHRAMANLAR ÜZERİNE GEÇ KALMIŞ TEŞEKKÜR Oğlum Mark, üçüncü sınıftayken, sevdiklerine armağanlar alabilmek için iki ay boyunca bütün harçlığım biriktirmişti. Yirmi doları olmuştu. Aralık ayının üçüncü cumartesisi listesini yaptığım, parasını hazırladığım ilan etti. Onu eskiden "Five and Dime" olarak adlandırdığımız mağazaların modem versiyonuna götürdüm. Ben mağazanın ön kısmında kitabımı okuyup sabırsızlıkla onu beklerken, Mark el sepetini alıp alışverişe başlamıştı. Mark'ın hediyelerini seçmesi kırk beş dakika sürmüştü. Kasaya yaklaşırken yüzündeki ifadeden sevinç okunuyordu. Ben başka tarata bakarken kasiyer onun aldıklarım sıraya dizdi. Mark hesabını yaptı ve parayı çıkarmak için elini cebine attı. Para yerinde yoktu. Cebi delikti ve para düşmüştü. Mark mağazanın ortasında, elinde hediyelerini koyduğu alışveriş sepeti, gözleri yaşlar içinde ağlıyordu. Her iç çekişinde bütün vücudu titriyordu. Sonra şaşırtıcı bir şey oldu. Mağazadaki müşterilerden biri Mark'a yaklaştı. Eğildi, onu kollarına aldı ve "Eğer sana o parayı vermeme izin verirsen bana çok büyük bir iyilik yapmış olacaksın. Bu bana verdiğin en büyük hediye olacak. Bir gün ben de senden bir şey isterim ve sen de bana verirsin. Senin de büyüyünce yardım edebileceğin birilerini bulmam isterim. O insana yardım ettiğinde sen de eminim kendini şu anda benim kendimi hissettiğim kadar iyi hissedeceksin." Mark parayı aldı, gözyaşlarını kurulamaya çalıştı ve tüm hızıyla kasaya doğru koştu. O yıl Mark'ın bize hediye vermekten zevk aldığı kadar biz de hediyelerimizden zevk aldık. O inanılmaz kadına "Teşekkür ederim" demek istiyorum. Ona dört yıl sonra Mark'ın kapı kapı dolaşıp, onu düşünerek, Oakland yangınzedelerine battaniye ve palto topladığım iletmek istiyorum. Mark'ın onun yaptığı iyiliği hiçbir zaman unutmayacağım, onun izinden gideceğini ona anlatmak istiyorum. Laurie Pines |
15.11.08, 13:29 | #44 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149 Rep Puanı:16317 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 54 889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi : | Gruptan Bir Asker GRUPTAN BİR ASKER Bu hikaye bir pazar günü yaşlı bir rahip taraf ından anlatılmıştı. Askerlik yaptığı yıllarda yaşanmış gerçek bir hayat hikayesiydi. Bir gün teftiş subayı gelir ve bir grup genç askerin üstüne el bombası atar. Askerler kaçışırlar ve kendilerini el bombasından korumaya çalışırlar. Daha sonra, subay el bombasının patlamaya hazır olmadığım, sadece onların tepkilerini ölçmek istediğini söyler. Bir sonraki gün gruba yeni bir asker katılır. Subay askerlere yeni askere ne olacağı konusunda hiçbir şey söylememelerim tembih eder. Subay yanlarına yaklaşıp el bombasını üslerine atınca, yeni asker patlamayacağım bilmediğinden kendisini arkadaşlarım korumak amacıyla bombanın üstüne atar. Arkadaşlarım koruma pahasına ölümü göze almıştır. O yıl, o asker yıllardır verilmemiş cesaret madalyasıyla ödüllendirilir. Kim Noone |
15.11.08, 13:29 | #45 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149 Rep Puanı:16317 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 54 889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi : | Babam Inanılmaz Biri! BABAM İNANILMAZ BİRİ! Kız kardeşim ocak ayında doğduğundan Chicago'da geçirdiğimiz birkaç kışı hatırlayamayacak kadar küçüktü. Oysa üç yaşına geldiğinde (bu yaşa geldiğinizde anne babanızın sizin için her şeyi yapabileceklerim düşünürsünüz), bir gün uyandığında bir kar battaniyesinin her yeri kapladığını fark etti. Hayatında ilk defa kar görüyordu. Yatak odasından mutfağa koştu. Herkes mutfakta kahvaltı ediyordu. Mavi gözlerini kocaman açtı ve babama heyecan içinde "Babacığım, bunu nasıl yaptın?" diye sordu. John Sandquist |
15.11.08, 13:30 | #46 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149 Rep Puanı:16317 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 54 889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi : | Gölde Bir Gün GÖLDE BİR GÜN "Benimle oynar mısın?" diye sordu akli dengesi bozuk çocuk. "Şüphesiz" diye yanıtladım. Topu ona attım. "Tamam ben yakalarım" diye bağırdı. "Hadi, şimdi bana at" dedim. Çocuk topu bana attı: Yakaladım ve göle daldım. Çocuğun annesi, "Bunu yapmak zorunda değilsin" diye seslendi. "Eğlenceli oluyor" diye yanıtladım. "Hadi, yine dal" diye bağırdı çocuk. Ben de daldım. Yaklaşık yarım saat daha oynadık. Çocuk uzaklaşırken yüzünde güller açıyordu. Bu küçük deneyim kendimi normal hissetmeme yardımcı olmuştu. Herkesin böyle davranması gerektiğini düşündüm. Çocuk oynamak istemişti, ben de oynamıştım. Bu, çocuğa da, bana da kendimi iyi hissettirmişti. Ama sonradan insanlar bana dik dik bakmaya başlamışlardı. Hatta bir çocuk yanıma yaklaşıp "O geri zekalıyla neden oynadın ki?" diye sordu. Yanıt bile vermeden oradan uzaklaştım. Kevin Toole 6. sınıf öğrencisi Eğer gerçek bir arkadaşın varsa, paylaştıklanndan daha fazlasına sahipsin demektir. Thomas Fuller |
15.11.08, 13:30 | #47 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149 Rep Puanı:16317 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 54 889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi : | Eve Hoşgeldin EVE HOŞGELDİN Büyükannem ve büyükbabam 1921 yılında Yahudilere karşı girişilen katliam nedeniyle Rusya'dan göç etmişler. Başlarından oldukça maceralı olaylar geçmiş. En sonunda Amerika'ya varmışlar. Amerika'ya gelince gemiden inen herkesin Amerika'ya kabul edilebilmek için elli dolar göstermesi gerekiyormuş. Annemlere parayı Amerika'da yaşayan amcam göndermiş. Tam gemiden inerlerken büyükbabamın gözüne deliler gibi ağlayan bir çocuk ilişmiş. Büyükbabam çocuğun yanma yaklaşmış. Çocuk büyükbabama parasını kaybettiğim, şimdi Amerika'ya kabul edilmeyeceğini söylemiş. Büyükbabam, adı Isadore Feterman olan çocuğa kendi elli dolarını vermiş. Amerika'ya geldiklerinde amcamla bağlantı kurup ona daha fazla paraya ihtiyacı olduğunu söyleyebileceğini düşünmüş. Büyükbabam orada birkaç gün beklemek zorunda kalmış. Sonunda herkes Amerika'ya kabul edilmiş. On beş yıl sonra büyükbabam eskici dükkanında oturuyormuş. Bir limuzin durmuş ve içinden iki adam çıkmış. Benjamin Lasensky'i sormuşlar. Büyükbabam Benjamin Lasensky'nin kendisi olduğunu söylemiş. Adam da kendisini Isadore Feterman olarak tanıtmış ve büyükbabama açık çek yazmış. "Amerika'daki başarımı ve mutluluğumu size borçluyum. Çeke istediğiniz miktarı yazabilirsiniz" demiş. (Isadore o zamanlar oldukça tanınmış bir milyonermiş.) Büyükbabam amcamı çağırmış ve ona olanları anlatmış. Amcam "Sadece ona verdiğimiz elli doları yaz" demiş. Birkaç yıl geçtikten sonra iletişimleri yeniden kopmuş. Büyükbabamın kuzeni Isadore Feterman'ın yaşadığı New York'ta yaşıyormuş. Büyükbabamın seksen beşinci yaş günüymüş. Büyükbabamın kuzeni partiye Isadore Feterman'ı da çağırmış. Isadore, "Bu fırsatı asla kaçıramam" diye yanıtlamış. Ve Isadore Feterman büyükbabamın seksen beşinci doğum günü partisine gelmiş. Bu büyükbabama çok hoş bir sürpriz olmuş. Isadore partideki insanlara Amerika'ya gelişinin hikayesini anlatmış. Amy Cubbison |
15.11.08, 13:31 | #48 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149 Rep Puanı:16317 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 54 889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi : | Fakirlere Yardım Fonu FAKİRLERE YARDIM FONU Tipik bir taksi gibi değildi. Hyatt'dan Kansas City Havaalanına giderken kendimizi iyi döşenmiş tam teşekküllü bir ofisteymiş gibi hissettik. Sonra şoför gururlana gururlana "Bu benim ofisim!" dedi. Ön camda "Fakirlere Yardım Fonu" yazılıydı. "Görünmeyen 10.000 Kansas City'li evsize yardım ediyorum." Kelimelerindeki duygu yoğunluğunu yakalamıştım. Gözlerim dolu dolu olmuştu. "Evet" dedi Richard Tripp "Noel yemeği bile yiyemeyen 800 insana Noel kahvaltısı veriyorum. Altı ay evsiz yaşadıktan sonra kendimi ayaklarım üzerinde bulunca 'Fakirlere Yardım Fonu'nu başlattım. 20 yıldır hayatımı öylesine yazılar yazarak kazanıyordum. Sonra lisansımı kaybettim ve evsiz kaldım. O kadar da kötü değildi. Sonra o eski araba mezarlıklarından ve çöplüklerden plastik bulmaya başladım. Sağ kalabilmek için kalın plastikten, yağmur geçirmeyen çadır ve uyku tulumu yaptım. Altı ay boyunca ormanın içinde yatıp kalktım. Eğer bir kişi altı ay evsiz kalıyorsa, bunların onda dokuzu sürekli evsiz demektir. Ben onlara yeni bir şans yaratmaya ve seçim hakkı tanımaya çalışıyorum." "Para kabul etmiyoruz. Sadece yiyecek ve giyecek. Anlayacağınız evsizlerin gerçekten ihtiyaçları olan şeyler. Radyo yayınlarına katılıyorum ve bir sürü eşya topluyorum." "Geçen yıl benim radyodaki konuşmamı duyan bir karı koca 'Fakirlere Yardım Fonu'na geldiler. Onlara ulaşmıştım, çünkü tüm kalbimle konuşmuştum. Çiftin beş yaşındaki kızları bir sokak serserisi tarafından öldürülmüştü. Kızlarının anısına 800 insana eldiven dağıttılar. Bu gördüğüm en anlamlı ve en güzel yardımdı. Herkes ağladı ve onlara teşekkür etti. Artık elleri soğuktan donmayacaktı." Richard Kripp sayesinde Kansas City'deki 10.000 evsizden 5.000'i giyim ihtiyacım karşılayabiliyor ve yemek yiyebiliyor. Mark Victor Hansen |
15.11.08, 13:31 | #49 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149 Rep Puanı:16317 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 54 889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi : | Bilgi Lütfen BİLGİ LÜTFEN Telefon operatörü olarak çalışıyorum. Tek yapacağınız 411'i çevirmektir. O anda karşınızda beni bulursunuz. 411'den telefon numaralarım öğrenebilirsiniz. Oysa bir sürü insan "Orası bilgi servisi. Her konuda her şeyi biliyorlar." diye düşünmektedir. Bazen "Sen bilirsin kızım. Birinci caddede kahverengi bir evde oturuyor. Biz aynı sınıftaydık. Kahverengi saçları var." şeklinde telefonlar bile aldığım oluyor. Hatta, "Yumurta salatasının nasıl yapıldığını öğrenebilir miyim?" diyenler bile oldu. Bir yün bir telefon aldım. Noel yaklaşıyordu. "Ben telefon operatörünüz, nasıl yardımcı olabilirim?" diye açtım telefonu. Telefondaki erkek sesi oldukça yalnız olduğu hissedilen bir tonlamayla, "Bayan, ben şey, kedimin yemeğe ihtiyacı var." dedi. Oldukça yalnız olduğunu düşünmüştüm. Ama onunla konuşmamın bir anlamı yoktu. Telefon numaraları hariç birşeyler vermek kurallara aykırıydı. Tekrar aradı ve mucize kabilinden tekrar bana ulaştı. Yine ürkek sesiyle, "Bayan lütfen telefonu kapatmayın. Zavallı kedim çok aç. Noel için tek istediğim biraz yiyecek. Lütfen, bayan yardımcı olun." dedi. Ne yapabilirdim? Zavallı adamın sesi çok içten geliyordu. Birşeyler yapmam gerektiğini düşündüm, Ona hemencecik adresini sordum ve küçük bir kağıda yazdım. Elimden geleni yapacağımı söyledim. Bu zavallı adamcağız ve kedisi için birşeyler yapmam gerektiğini biliyordum. Müdürüme gittim ve öğleden sonrası için izin istedim. Dışarıda hava kararmak üzereydi ve kar yağmaya başlamıştı. Binadan çıktım ve bir markete girdim. Büyük bir torba kedi maması aldım, büyük kırmızı kurdeleyle bağladım ve Noel baba kartı iliştirdim. Yaşlı adamın adresini cebimden çıkardım ve evi aramaya koyuldum. Şehri kötü bir yerindeydi. Oraya vardığımda, hava kararmıştı ve kar yağıyordu. Kapıdan girdim ve izbe merdivenlerden çıkmaya başladım. Kedi mamasını yere koydum, kapı zilini çaldım ve arabama koşup saklandım. Yaşlı bir adamın kapıyı açtığını gördüm. Yemeği gördüğünde ve kartı okuduğunda yüzünde beliren gülümseme aldığım en güzel Noel hediyesiydi! Molly Mehille |
15.11.08, 13:32 | #50 (permalink) |
Moderator Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 9.373
Konular: 7149 Rep Puanı:16317 Rep Gücü:20 RD: Ettiği Teşekkür: 54 889 Mesajına 1.404 Kere Teşekkür Edlidi : | Yarım Kalan Iş YARIM KALAN İŞ Bu hafta sonu evde anneme bakıyordum. Annem kendisini pek iyi hissetmiyordu ve yardıma ihtiyacı vardı. Babam yarım gün çalışıyor ve arkadaşlarının ve bizim yardımımızla annemin ayakta durmasını sağlamaya çalışıyor. Bu hafta sonu babam yardımcı kadınlardan birinin hikayesini anlattı. Ama Öncelikle, benim yetişme yıllarımda evimizin nasıl olduğunu size anlatmalıyım. Anne babamız hepimizin (sekiz kardeştik) dünyayla yakın ilişkiler kurmamız gerektiğine inanırlardı. Üçümüz misafir öğrenci olarak Avustralya, Brezilya ve Hollanda'ya gitmiştik. Bunun nedeninin anne babamızın bizim yükümüzden kurtulup daha az masraf yapmak istemeleri olarak düşünebilirsiniz. Annem bizim evimizde yedinci ya da sekizinci çocuk yetiştirmenin başka bir evde üçüncü veya dördüncü çocuk yetiştirmekten daha kolay olduğunu düşünürdü. Bugünlerde annem hiç kimseyi ağırlayamıyor. Çünkü doğru dürüst ayakta bile duramıyor. Erkek kardeşlerim birinci kata duşlu banyo yaptırdılar. Her hafta Beth adında bir hemşire annemin banyo yapmasına yardımcı olmaya geliyor. Babam hemşireye bundan ne kadar mutlu olduklarım söylemiş ve ona kibarca neden kendisini bu işe, yani annemi yıkamaya adadığını sormuş. Beth, "Sanırım hatırlamıyorsunuz, ben yeni doğduğumda Williams caddesinden sizin evinize misafir olarak gelmiştim. Annem hasta olduğundan bana dört ay boyunca siz bakmıştınız. Bunun karşılığını verebilmek güzel." diye yanıtlamış. Milce Lynott İnsanlara karşı düşünceli davranmak, çocuklarınıza üniversite derecesinden daha fazlasını kazandıracaktır. Marian Wright Edelman |
Tags |
corbahikayeler, suyuna, tavuk, tavuk suyuna çorba, tavuk suyuna çorba hikayeler |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | son Mesaj |
Rüyada Tavuk Görmek - Rüyada Tavuk Açıklaması ve Yorumu - Tavuk Rüya Tabiri | Tarot | T-U-Ü-V-Y-Z ile Başlayan Rüya Tabirleri | 1 | 13.09.17 08:43 |
Doğu ve Batı Mitolojisinde Tavuk - Mitolojide Tavuk - Mitolojilerde Tavuk | Kartal | Genel Kültür | 0 | 05.08.14 16:49 |
Rüyada Çorba Görmek - Rüyada Çorba Görmek Açıklaması ve Yorumu - Çorba Rüya Tabiri | Tarot | A-B-C-D-E-F-G ile Başlayan Rüya Tabirleri | 0 | 06.03.13 22:04 |
Seni Seviyorum - MİRAS - Tavuk Suyuna Çorba Hikayeler | Okyanus | İçinizden Geldigi Gibi | 0 | 11.01.12 23:59 |
Tavuk Suyu Çorba | ASYA | Ramazan Yemekleri-Tatlıları | 0 | 14.08.08 15:14 |