| Hazret-i Mevlânâ Kur'ân-ı Kerîm'e Hayran; Hazret-i Muhammed'e Kurbân'dır Hazret-i Mevlânâ'nın İslâmi Esâslara ve Hazreti Muhammed Salla'llahu Aleyhi Vesellem'e Bağlılığı Mevlânâ'nın İslâmiyet'i anlayış tarzını belirtmeye çalışalım: Mevlânâ, "Muhakkak ki sizin, Allah'ın yanında en kerîm olanınız Allah'dan çok korkup, günah işlemeyeninizdir." mealindeki âyetin şuuruyla dâima Kur'ân hükümlerinin âdabına riayet ederek Allah'ın haram kıldığı şeylerden çekinmiş; nefsinin hazlarını terketmiş, olgunluğu elde etmeye mani olan şeylerden el çekmiş; hülâsa Allah'dan kendisini uzaklaştıracak şeylerin hepsinden dâima sakınmış, gerçek takva sahibi bir şahsiyettir." 1. Hazret-i Mevlânâ İslâmi Esâslardan Sapmadı: Şems ile karşılaştıktan sonra, muhitin hazım ve idrâk edemiyeceği bir âleme giren Mevlânâ bütün vecd (kendinden geçerek ilâhî aşka dalma) ve istiğrak (mânâ âlemine dalarak dünyadan habersiz olma hâli) içinde dahi bir an İslâm Dîninin esaslarından hârice bir adım atmamıştır. 2. Hazret-i Mevlânâ'da İbâdet Şuuru: Mesnevî'sinde: "Bizim Rabbimiz "Secde et ki, Allah'ın yakınlarından olasın" buyurmuştur. Bizim bedenlerimizin secdesi, ruhlarımızın Allah'a yaklaşmasına sebeptir. " diyen Mevlânâ, Allah sevgisini yalnız fikir ve mânâ olarak kabullenmez, üzerine farz olan ibâdetleri aşkla îfâ ederdi. Eflâkî şöyle naklediyor: "Mevlânâ, Ezân-ı Muhammedi'yi işitince, elleriyle dizlerinin üzerine basıp, olanca heybetiyle ayağa kalkar: "Ey kendisiyle rûşen olan canımız! Adın ebediyete kadar kalsın" der; bunu üç defa tekrarlar, sonra: " Bu namaz, oruç, hac ve cihâd, itikadın şahididir. Hediyeler, armağanlar ve sunulan şeyler benim seninle hoş olduğumun, seni sevdiğimin şahididir." "Eğer Allah sevgisi, yalnız fikir ve mânâ olsaydı senin oruç ve namazının zahirî suretleri de kalmazdı, yok olurdu.'' diyerek tam bir tevazu ve niyazla namaza dalardı. 3. Hazret-i Mevlânâ Kur'ân-ı Kerîm'e Hayran; Hazret-i Muhammed'e Kurbân'dır: Mevlânâ, şu rubâisiyle Kur'ân-ı Kerîm'e ve Hazret-i Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem'e bağlılığını apaçık ilân ederek: "Canım bedenimde oldukça Kur'ân'ın kuluyum; Seçilmiş Muhammed in yolunun toprağıyım. Birisi, sözlerimden, bundan başka bir söz naklederse, O nakledenden de bezmişim ben, bu sözden de bezmişim." demektedir. 4. Hazret-i Mevlânâ'nın Hüviyeti: Mevlânâ'nın eserleri ve yaşayışı dikkatlice tedkik edildiğinde, rahatlıkla şöyle söylenebilir: Mevlânâ kendi ilmini, Hazret-i Muhammed'in ilminde; irfanını, Hazret'i Muhammed'in irfanında; benliğini, Hazret-i Muhammed'in benliğinde; hâsılı bütün varlığını, O'nun varlığında yok ederek manevî hüviyetini, Hazret-i Muhammed'in manevî hüviyetinin parlak meş'alesi nurundan yakıp uyandırmıştır. Nitekim kendisi de, bu hakikati şu mısralarında belirtmektedir: "Biz Allah'ın sâyesiyiz, Mustafâ'nın nûrundanız. Sedef içine damlamış çok kıymetli bir inciyiz. Herkes suret gözüyle bizi nereden görecek? Biz Kibriya'nın (büyüklük ve yücelik sahibi Allah'ın) su ve balçık içinde belirmiş nuruyuz"  --------------Tualimforum İmzam-------------- Allah'ım Hakkımızda Hayırlısını Ver. Amin |