Tekil Mesaj gösterimi
Alt 24.10.09, 18:19   #3 (permalink)
Kullanıcı Profili
Kedi
Gamma Üye
 
Kedi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 3.713
Konular: 3171
Puan Grafiği
Rep Puanı:3699
Rep Gücü:56
RD:Kedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond reputeKedi has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 45
128 Mesajına 262 Kere Teşekkür Edlidi
:
Standart --->: Kırklareli Tarihi

Osmanlı'nın Fethinden 20.yy. Başlarına Kadar
Bizans İmparatorluğu 'ndaki iç çekişmeler, saray entrikaları ve bitmek bilmeyen taht kavgaları üzerine, Bulgarlar ve Sırplar bölgeye birkaç kez asker sevk etmişlerdi. Ayrıca İmparatorluk mücadelesi yapan gruplar tarafından yardıma çağrılan Aydın oğlu Umur Bey ve İkinci Osmanlı Sultanı Orhan Gazi 'nin oğlu Şehzade Süleyman Paşa da bu vesile ile bir kaç defa Rumeli 'ye geçerek, askeri harekatta bulunmuşlardı. Bölge halkı aşın vergiler, salgın hastalıklar ve zaman zaman meydana gelen depremlerin de etkisiyle son derece sıkıntılı ve perişan bir haldeydi. Huzur ve istikrar olmadığı bu ortamda, bölgede yaşayan halkın önemli bir kısmı başka yerlere göç etmiş veya öldürülmüş, bu ve benzeri nedenlerle nüfus önemli oranda azalmıştı.Kırklareli 'nin de nüfus yönünden azalması ve uzun uğraşılar verilme den alınması nedeniyle olsa gerek,buranın fethine ilişkin bilgilere ilk Osmanlı kaynaklarında pek az rastlanılmaktadır.Kırklareli 'nin fethi ile alakalı bilgi veren ilk kaynaklar, 16. ve 17. yüzyılda yazılmış eserlerdir. Bu yüzden Kırklareli 'nin fethi tarihini mevcut kaynaklara dayanarak kesin olarak söylemek mümküri değildir. Bununla beraber, Kırklareli fethinin, Edirne'nin fethinden sonra, 1. Murad zamanında ve bizzat Padişahın kumandası altında gerçekleştiği genellikle kabul edilmektedir. Bu fetih, muhtemelen 1367-1372 yıllan arasında gerçekleşmiştir.
Osmanlılar tarafından bu şehre Kırk Kilise denilmekteydi. Bu ismin ne anlama geldiği konusunda çeşitli görüşler ileri sürülmektedir. Ancak bu görüşlerin kesin olarak hiç birinin genel kabul görmediğini belirtmek gerekir. Bununla beraber Kırk Azizler Kilisesi anlamında Saranta Eklesiai'den Kırk Kilise'ye çevrildiği şeklindeki görüş, diğerlerine nazaran daha fazla benimsenmiştir. Kırk kilise ismi, Kırklareli Milletvekili Fuat UMAY tarafın.dan verilen bir teklif üzerine, 20 Aralık 1924'te TBMM'nde kabul edilen 537 Sayılı Kanunla Kırklareli 'ne çevrilmiştir.
Kırklareli, Türkler tarafından fethedildikten hemen sonra iskan edilmeye başlanmıştır. Özellikle, Moğolların Anadolu'ya girmesiyle, önlerinden kaçan Türkmenler ve Yörükler Batı Anadolu'da nüfus yoğunluğu meydana getirmişti. Osmanlıların Rumeli'ye geçerek buralarda fütuhat yapmaları, Türkmenler ve Yörüklerin boş alanlara yerleşmek üzere Rumeli'ye geçirilmesi sonucu, bölge kısa zamanda şenlendirilmiştir.
Kırklareli, idari olarak Osmanlılar ' ın ilk dönemlerinde Vize Sancağı ' na bağlı bir kaza merkezi iken, daha sonra Rumeli Eyaleti 'nin bir sancağı haline getirilmiştir. 17 .yüzyılın ilk yarısında Özi Eyaleti 'nin kurulmasıyla Kırklareli bu eyalete bağlanmıştı. 19. yüzyıla kadar sancak olarak kalan Kırklareli'nin 1292 (1875) yılında Edirne'ye bağlı bir kaza olduğu görülmektedir. 1304 yılında ise tekrar Sancak olarak idare olunmuştur. Cumhuriyet döneminde idari yapıda yapılan düzenlemelerle birlikte, sancak teşkilatı kaldırılmış ve Kırklareli vilayet olmuştur.Osmanlı idarecileri, şehirleri kuracakları veya mevcut şehirleri iskan edecekleri zaman, öncelikle şehre yerleşecek olanların temel ihtiyaçlarının karşılanacağı cami, mescit, imaret, mektep, medrese ve hamam gibi dini ve sosyal tesisleri inşa ederlerdi. Bu kurumlar halkın yerleşmeleri için uygun ortamı oluştururdu ve bu şekilde mahalleler meydana gelirdi. Cami, mescit, imaret gibi tesislerin ihtiyaçlarının karşılanması için de dükkanlar, hanlar, kervansaraylar ve bedesten yaptırılarak kiraya verilir ve bu yolla şehirlerin ekonomik yönden gelişmesi temin edilirdi.
Kırklareli 'ne bakıldığında, şehrin yukarıda açıklanan şekilde bir gelişme gösterdiğini söylemek mümkündür. Şehre ait nüfus verilerinin kaydedildiği 16. yüzyılın ilk yarısına ait tapu tahrir defterinde, şehirde 6 mahallenin mevcut olduğu görülmektedir. Bunlar, Büyük Cami (Cami-i Kebir), Eski Cami (Cami-i Atik), Sultan Bayezit Kethüdası Camii, Hacı Zekeriya, Karaca İbrahim ve Yapraklı mahalleleridir. Görüldüğü üzere 6 mahalleden üçü cami ismiyle birlikte deftere kaydedilmiştir. Bu durum, bu üç mahallenin cami etrafında geliştiğini göstermektedir. Yaklaşık olarak 1530 yılında hazırlanan bu deftere göre, Kırklareli'ndeki en kalabalık mahalle 88 hane, 15 mücerret (bekar nüfus) ile Büyük Camii Mahallesi idi. Bunu 75 hane, 21 mücerret nüfus ile Sultan Bayezit Kethüdası Camii Mahallesi izlemekteydi. Diğer mahallelerdeki nüfus ise sırasıyla, Karaca İbrahim Mahallesi'nde 50 hane, 12 mücerred; Hacı Zekeriya Mahallesi'nde 42 hane, 1 mücerred; Eski Camii Mahallesi'nde 25 hane, 12 mücerret ve Yapraklı Mahallesi'nde 22 hane, 5 mücerret şeklinde kaydedilmiştir.
Tapu Tahrir defterindeki nüfusla ilgili olarak verilen bilgiler incelendiğinde, her mahallede bir imam mutlaka vardır. Büyük Cami Mahallesi 'nde ise bir de hatip bulunmaktadır. Yine cami görevlisi olarak 4 adet müezzin ve 2 tane de talebe bu tarihte Şehirde yaşamaktaydı. Kırklareli şehrinde Vakıf görevlisi olarak bir nazır, bir mütevelli ve bir kayyım tespit edilmektedir. Bu tarihte ayrıca padişaha doğan yetiştirmekle vazifeli 3 kişinin Kırklareli'nde yaşadığı Tapu Tahrir Defterinde kayıtlıdır.17. yüzyılda Kırklareli'nin fiziki olarak gelişmesinin devam ettiği görülmektedir. Hicri 1051 (Miladi 1641- 42) tarihli Avarız defterine göre şehirde 4 yeni mahalle daha teşekkül etmiş ve mahalle sayısı I0'a yükselmiştir. Yeni kurulan bu mahalleler Doğanca, Dellak-Zade, Hatice Hatun ve Karakaş mahalleleriydi.
Bu dönemde en kalabalık mahalle 63 hane ile Karakaş Mahallesi idi. Görüldüğü gibi bu mahalle yeni kurulmasına rağmen en kalabalık mahalleyi meydana getiriyordu. Bu da fiziki olarak şehrin yeni alanlara doğru gelişme içerisinde olduğunu göstermektedir. Nüfus yoğunluğu itibariyle Karakaş Mahallesi'ni 61 hane ile Büyük Cami ve 44 hane ile Hacı Zekeriya mahalleleri izlemekteydi. Diğer mahallelerdeki hane sayıları ise Karaca İbrahim Mahallesi 'nde 39 hane, Hatice Hatun Mahallesi 'nde 31 hane, Doğanca Mahallesi 'nde 30 hane, Sultan Bayezid ve Dellak-Zade mahallerinde 27 hane, Yapraklı Mahallesi 'nde 1 7 hane ve Eski Cami Mahallesi 'nde de 13 hane olarak bildirilmektedir.
Mahallelerde nüfusla ilgili olarak verilen rakamlara sancakbeyinin adamları, mahkeme görevlileri ve hür olmayan kimseleri de ilave etmek gerekmektedir. Çünkü bunlar vergi mükellefi olmadıklarından, defterlere kaydedilmezlerdi. 16. yy.dan 17 .yy.a gelindiğinde maha11e sayısının artmasına rağmen, nüfusun aynı oranda artmadığı tespit edilmektedir. 1530'da şehirde toplam 302 hane ve 66 mücerret yaşamaktaydı. 1641 'de ise hane sayısı 352 idi. Hane sayılarından hareketle, Kırklareli 'nin nüfusu tahminen 1529 ' da 2000- 2200 civarındadır. 17 .yy. ortalarında da nüfusun aynı sayılarda olduğu veya çok az bir artışın söz konusu olduğu tahmin edilmektedir. Görüldüğü gibi aradan 110 yıl gibi bir zaman geçmesine rağmen, nüfusun tabii seyri olarak artması gerekirken, yatay bir seyir takip etmiştir. Bu durum ile ilgili olarak tahrir defterlerinde herhangi bir kayda tesadüf edilmemiştir.
Nüfusun artmamış olması yangın, sel felaketi, salgın hastalıklar vb. tabii afetlerden kaynaklanmış olabileceği gibi, asayişle ilgili problemlerden de ileri gelmiş olabilir.






Kedi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla