Konu
:
Ekspresyonizm
Tekil Mesaj gösterimi
27.02.08, 16:08
#
2
(
permalink
)
Kullanıcı Profili
tualim
Administrator
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.920
Konular: 3793
Puan Grafiği
Rep Puanı:22464
Rep Gücü:20
RD:
Teşekkür
Ettiği Teşekkür: 125
207 Mesajına 2.103 Kere Teşekkür Edlidi
:
Duygusal ve öznel bir dünya görüşüyle belirlenen ve XX. yy.ın ilk çağlarında ortaya çıkan eğilimi ; Herhangi bir dönemde anlatım gücünün biçimsel kural kaygısından daha ağır bastığı sanat yapıtının özelliği; İnsanoğlunun yaşantısını ve dünyayla kurduğu bireysel ilişkiler en güç, en kaygılı, en acılı yada trajik yanlarıyla anlatımcılığın özünde yer alır. Sanatçının kişiliği ve yaşamı yaptından ayrı düşünülemez; kültürel kaynakların seçiminden olsu (ilkeller,ortaçağ sanatı ,Afrika ve Okyanusya sanatları
vb
. ) kendiliğinden, tutkulu ve çok canlı bir dilin geliştirilmesinde olsun , estetik ve toplumsal uzlaşmalara yer yoktur. kuzey Avrupa'ya özgü ve romantizmle simgecilikten etkilenmiş bir akım olan anlatımcılık, daha XIX. yy.ın sonlarında Van Gogh , Munch, Ensor ve Toulouse-Lautrecin kimi yapıtlarında belirmeye başladı; sonra Almanyada gelişti. 1905te. Kirchner , Heckel , Schmidt-Rottluff, Pechstein, O. Mueller ve Nolde, Die Brücke topluluğunda bir araya geldiler;bu sanatçıların resimlerindeki ve tahta üzerine gravürlerindeki ayırt edici özellik, renklerin gerçek dışılığı,çarpıtmalar, insan yüzünün ve manzaraların çarpıcı bir stilizasyonla verilmesidir. Lehmbruck ile Barlach da az çok buna benzer bir çalışmayı heykelcilikte gerçekleştirdiler. Anlatımcılık , 1910 lu yılların başlarında ,Herwarth waldenin Der Sturm dergisini ve galerisini açtığı Berlinde yaygınlaştı;münihli ressamlardan ( Kandinsky, Marc, Macke, Jawlensky ) oluşan Blaue reiter topluluğuda, Die brückenin yanı sıra , aynı ölçüde renkli,ama daha akılcı , daha az kötümser ve kısa bir süre sonra da soyut araştırmalara yönelecek olan bir sanat anlayışıdan yanaydı; o dönemdeki Berlinindeki Sanatsal kaynaşma ortamında, anlatımcılıkla fovizm, kübizm ve fütürizm arasında pek çok ilişki vardır. Avustralya'da Schielenin yapıtının aşırı gerilimi ve Koskoschkanın portrelerindeki psikolojik keskinlik, ödünsüz bir anlatımcılık ortaya koyuyordu. Fransa'daysa fovların çarpıcı renkli ve mutlu , kimi kez de yoğun anlatımlı resimlerinden çok Rouaultnun yapıtı , anlatımcılıkta önemli bir yer edindi. Svaşın ve alman devriminin kaygılı ortamını haber veren anlatımcılık, birinci Dünya Savaşı sırasında ancak birkaç sanatçı tarafından (kinchneri, Kokoschka) sürdürüldü ve yerini, dadacılığın toptan nihilizmine, Beckmannın kötümserliğine ve Dix ile Groszun keskin eleştirisine bıraktı. Savaş sırasında ve sonrasında Belçikada bir flaman anlatımcılığı gelişti ; Permeke, Van den Berghe, De Smet gibi sanatçılar, Sint -Martens-Latem sanatçılarının geleneğini sürdürerek , resim düzeninde kübizmden gelen bir salamlığa ,bir tutarlılığa ulaşmaya özen gösterdiler. Hollandada , eski bir kübist olan Fransız Le Fauconnier ile Sluyters ve L. Gestelin çevresinde anlatımcı bir akım doğdu ve kimi sanatçılarda flaman etkisi ( Hendrik Chabotda) kimi sanatçılarda alman etkisi ( Jan Wiegerste) görüldü. Fransada Rouaultnun ve anlatımcı döneminde Fautriernin yanında, ,Gromairein , La Patellierein ve Goergin anlatımcılığının flaman akımıyla benzerlikleri vardır; ama bu bakımından Soutinein yapıtlarıyla savş sırasında Pİcassonun yapıtlarıyla yada Zadkine ve Lipchitzin heykelleri çok daha güçlüdür. Meksikada ( Rivera, Sigueiros, orozco, Tamayo) ve Brezilyada ( Portinari, Segail) 1920-30 yıllarının anlatımcı akımı,toplumsal ve devrimci temalar geliştirmek için daha çok duvar resimlerine ağırlık verdi. İkinci Dünya Savaşı nda sonra çağrışım ve öznel yorum ( Fautrier ), kendiliğindenlik ve imgelem (Dubuffet), anlatımcılığın mirasıyla gerçeküstücülüğün birleşimi Cobra hareketine bağlı kuzeyli ressamların araştırmaları, çokbiçimli ve lirik soyutlamaya çok yatkın bir anlatımcılığı ortaya koyarken İngiliz Francis Bacon VE yeni figürasyoncu ressamlar yapıtlarında daha çok , işkence görmüşçesine çarpıtılmış insan yüzünü işlediler. Ama özellikle ABDde ,40lı yılların başlarında ve 50li yıllarda, soyut diye nitelendirilen bir anlatımcılık gelişti;
Kişisel üsluplar genel olarak Ekspresyonist olarak tanımlanıyordu. Özellikle plastik sanatlar söz konusu olunca, bu durum bir terim bilgisi sorunu yaratmıştı. Ancak, Ekspresyonizm terimi, üsluplaşma, çarpıtılma ve biçimlerin zorlanarak yalınlaştırılması anlamıyla sınırlanmıştır. Başlangıçta tüm modern sanatın keşfedilmesi anlamına gelen Ekspresyonizm terimi, Almanyadaki tarihsel duruma uygun bir anlam kazanmadan önce, oradaki sanatsal ortamın gerçekten tam bir parçası olmuştu. Bu özel durumda, çok kuşku duyulabilecek bir yaklaşım olmakla birlikte, dışavurumculuk sadece biçimsel açıdan ele alındığında, öteki ülkelerde buna benzer estetik yeniliklerine başka adlar verildiğini görürüz. Bu nedenle, Alman olan ya da Almanya ile ilişkisi olan Hans Arp, Lyonel Feininger, Otto Freundlich, Erich Heckel gibi bazı ressamlar aynı resimleri ele alındığı halde kimi ülkelerde Ekspresyonist, Kübist, Kübist - Ekspresyonist, kimi ülkelerde ise Dadaist ya da Sürrealist olarak sınıflandırılmışlardır. Rusyada, genellikle Fütürist (Gelecekçi) olarak adlandırılan sanatçılar bile Ekspresyonist olarak tanımlanmıştır.
--------------Tualimforum İmzam--------------
T
U
A
L
İ
M
Tualimforum kurallarını okuyunuz
Lütfen
.
Forum kullanımı hakkında bilgi için
TIKLAYINIZ
%
TIKLAYINIZ.
Soru ve sorunlarınızı
BURADAN
bize yazabilirsiniz.
Kurallara uymayan kişilerin tualimforum'a girişleri yasaklanacaktır.
Lütfen imzanıza site adı, link içeren resimler koymayınız sorgusuz silinecektir.
tualim
Açık Profil bilgileri
tualim - Özel Mesaj gönder
tualim´nin Web Sitesini ziyaret edin
tualim - Daha fazla Mesajını bul