Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19.12.08, 15:34   #1 (permalink)
Kullanıcı Profili
tualim
Administrator
 
tualim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.920
Konular: 3793
Puan Grafiği
Rep Puanı:22464
Rep Gücü:20
RD:tualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond reputetualim has a reputation beyond repute
Teşekkür

Ettiği Teşekkür: 125
207 Mesajına 2.103 Kere Teşekkür Edlidi
:
Arrow Paul Sıgnac Hayatı ( Biyografisi )

PAUL SIGNAC
1863-1935
PAUL SIGNAC, Paris'te doğdu. Resim yapmaya 1882'de başladı, başlangıçta Claude Monet'den etkilendi. 1883'de, genç sanatçı S'lerin özgür stüdyosuna katıldı. "Société des Artistes Indépendants" kurucularından biri olan Bing, 1884'te bir jüri ve ödül olmaksızın yıllık sanat sergilerini organize etti. 1885'lerde, Seurat, Maximilien Luce, Henri-Edmond Cross ve Theo van Rysselberghe'de dahil olduğu genç sanatçılar grubu ile yakın ilişki içerisinde bulundu. Bu grup, Neo-Impresyonizmin veya "Divisionism" (parçalama) estetik ve teknik prensiplerini açıkladılar. Signac tarafından yeni bir tarzda yapılan ilk tuali bu döneme aittir. Kısa bir süre içerisinde Pissarro, "Divisionism"cilere katıldı ve Fauvism, Matisse ve Derain akımlarının geliştiği sürece bölünnüş fırça darbelerinin tekniğini kullandı.
Signac'ın artistik ürünleri, esas olarak deniz manzaraları ve kasaba manzalarından oluşur. Le Havre'den Marseileles'e kadar tüm ülkeyi gezmiştir. Paris, La Rochelle, Avignon, Collioure, Saint-Tropes ve Antibes manzalarını yapmıştır. Venice ve Constantinople liman görünümlerini boyamıştır. Seyahat tutkusu, doğanın bağımsız doğaçlama tasviri ile hızlı ama ayrıntılı uygulamasının birleştiği özel türdeki suluboyalarının fazlalığına sebep olmuştur. Resimler, taslaklar ve çizimler haricinde Signac, Brüksel'deki "Maison du Peuple" için geniş dekoratif tualler -"Au temps 'Harmonie"- üretmiştir.
Signac, sanat teorisi üzerine önemli birkaç çalışma (eser) bırakmıştır. Bunlardan bazıları, 1899'da yayımlanan Eugéne Delacroix to Neo-Impressionizm; Jongkind (1927)'e adanmış monografi (tek yazım); sanat sergileri kataloguna ait birkaç tantım; ve şimdiye dek yayımlanmamış birçok diğer yazmalar (Bessonova 1986:182).
Signac’ın hayatı hemen hemen yolculuklarla geçmiştir. Yolculukla geçmeyen zamanlarda da atölyesinde, yolda çizdiği taslaklara dayanarak tablolar yapar.
1887’de Collioure, 1888’de Portrieux, Anvers, 1889’da Cassis, Anvers, 1892, 1893, 1895, 1896, 1897’de Saint Tropez, 1896’da Hollanda, Venedik, Saint-Tropez, 1896’da Hollanda, Venedik, Saint-tropez, 1906’da Marsilya, Rotterdam, 1907-1910’da İstanbul, Marsilya, Venedik, Verona, Cenova, Saint-Tropez, 1911’de La Rochella, 1919’da Sallonches, 1935’te Korsika ve Barfleur’e giden Signac hep buraların resmini yapmıştır (Birsel 1967:112).
"Indépendants" - Bağımsızların kurulmasında yardımcı olan genç ressam Paul Signac, 1884'de sergilendiğinde Bathers at Asniéres görmüş ve yaratıcısını araştırmıştır. Bu dönemde, Signac oldukça hayran olduğu, Monet ile birlikte parlak renkleri kullanmıştır. Seurat'ın tuallerindeki havadan etkilenmiştir ve kısa bir süre içerisinde o ve onun yeni arkadaşı, entellektüel enerjilerini karşılıklı faydalı eserlerle birleştirmeye başlamışlardır. Seurat parlak renk geçişlerini "Bathers at Asniéres"'ın bölümlerine eklerken Signac doksan sekiz yaşındaki Chevreul ile görüşmelerine devam ediyor olsa da daha çok renk teorisi ve optiklerin etkileyici çalışmalarını kendi kendine uygulamıştır.
Renk ve ışık çalışmaları üzerine onların gittikçe artan bilimsel yaklaşımı, ressamların "Divisionism" (bölümleme) olarak adlandırdığı boya maddelerinin uygulanması için teknik ve formüllerin geliştirilmesine sebep olmuştur. Seçkin bir konuşmacı ve yeni teoriler için etkili bir savunucu olan Signac, sonradan From Eugéne Delacroix to Neoimpressionism (1899) olarak adlandırılmış bir kitapta Neo-Impresyonizmin prensiplerini düzenlemiştir. Neo-Impresyonistlerin basitçe tuallerini küçük noktalar ile kapsamış olmaları üzerine oldukça yaygın ve hatalı gözleme cevap olarak, Signac çok daha kesin bir işlemi tanıtmış oldukları konusunda israr etmiştir.
Neo-Impresyonistler, noktalama yapmazlar, bölümleme yaparlar.
Bölümleme için:
Bir kişiyi, parlaklığın, renklendirmenin ve harmonizasyonun tüm faydalarına inandırmak için;
1.Tek boya maddelerinin optik karışımı…
2.Farklı elementlerin ayrımı…
3.Bu elementlerin ve oranlarının dengelenmesi (Kontrast, değişim ve parlaklık kurallarına göre)
4.Resimin boyutu ile uyumlu olarak fırçaların seçimi.
Fénéon, Signac'ın resimlerini çok yüksek dekoratif bir sanatın örnek gösterilecek modeli olarak adlandırmıştır. Bu model, arabeske anektodlar feda eder, sentezin adlandırılmasıdır, sürekli olarak hatırlanamaz ve doğaya bir ünvan verir. Seurat'dan çok daha fazla sosyalist olanların birçokları, Signac genç bir bilim adamı olan Charles Henry'in görüşlerinden etkilenmiş ve Signac'ın, çalışan sınıflar arasında estetik bir bilinç yaratacağına inandığı Education of The Spirit of Forms and Education of the Spirit of Color ( Biçimlerin Ruhunun Eğitimi ve Renklerin Ruhunun Eğitimi) kitabı ile işbirliği yapmış bile olabilirler (Kelder 1997:291-292).



ESERLERİ

Signac, yükselen Neo-Impresyonist akımın düşünürlerinden biri olarak Paris'te ortaya çıkmıştır. St. Tropez'de Akdeniz kıyısına yerleşmek için yalnızca 1892'de ayrılmıştır. Neredeyse kendi kendine düşünerek, Seurat'ın 1884 yılında bir sergide "Bathing Asniéres at the Indépendants" resmini görünceye kadar Impresyonist boyamanın ilk tekniklerini oluşturdu. Signac, "Groupe des Artistes Indépendants" ın kurucularından biri olmuştur. Bu grup, 1884 yılında resmi salon sergilerilerine karşı alternatif bir karşılaşma olarak jürisiz veya ödülsüz sergiler kurmuştur. 1886 yılında sekiz Impresyonist sergi ile çalışmalarını göstermelerine ek olarak, Neo-Impresyonist'lerde düzenli olarak bağımsızlarla (the Independents) ve Belçikalı bağımsız sanatçılar ve onların 1884 yılında kurduğu Les XX sergileri ile birlikte çalışmalarını göstermiştir. Belçika'lıların 1886 yılında Monet ve Renoir gibi Fransız sanatçıları davet ederek bir iletişim kurmuş olmalarına rağmen onların yakın bağları her zaman Neo-Impresyonist ile olmuştur. Les XX'in üyelerinden Théo ve Rysselberghe (1863-1957) ve Henri van de Velde (1863-1957) gibi bir takım Belçikalı sanatçılar Neo-Impresyonist sitilleri adapte etmiştir.
İmpresyonistlerin romantik naturalizmine karşı tepkili ve resimsel fikirleri ifade eden çok daha bilimsel bir metod bulmaya çalışan Neo-Impresyonistler, 1880'lerin başlarında literatürde doğallığın yerine geçmeye başlamış olan simgesel yazarlar ve şairler arasında 1880'lerin ortalarının son döneminde sempati kazanmıştır. 1880'lerin ikinci yarısında bunların teorileri yaygınlaştığından, Neo-Impresyonistler kendi amaçları ile Gustave Kahn ve Jean Moréas gibi onların birçok kurnaz destekleyicileri, Félix Fénéon gibi sembolik yazarlar arasında ailesel sıcak bir ilişki keşfetmiştir. Neo-Impresyonistler, Impresyonistlerin yaptığı gibi yalnızca doğadaki renk ve ışığın hızlı etkisine hakim olmak için daha fazla uğraşmamış bunun yerine çağdaş bir hayatın çok daha evrensel ve sonsuz kayıtını sunmayı istemiştir. Signac, yeni hareketlerin bir teoristyeniydi. 1899 yılında yayımlanmış olan "From Eugéne Delacroix to Neo-Impressionism" adlı kitabı ile fikirlerini açıklıyor ve savunuyordu.
Signac'ın kişisel eğilimlerinden yazılmış olmasına rağmen bu kitap Neo-Impresyonistlerin fikirlerini yansıtmıştır. Güçlü Modern Sanat Tarihçisi Linda Nochlin tarafından estetik evrenselliğin önemli bir dökümanı olarak tanımlanan bu kitap, ondokuzuncu yüzyılın son yirmi yılı içerisinde birçok edebi ve sanatsal girişimin yaşandığı yasa tabanlı bir harmonizasyon ve sembolizim ile tüm insan düşüncesini ve duygularını araştırmak ve birleştirmek için çabalamıştır.
“The Dining Room” un başladığı 1886 yılında, Signac, Seurat'ın 1884 ve 1886 yılları arasında boyanmış olduğu "Sunday Afternoon on Ile de la Grande Jatte" adlı anıtsal tuali ile geliştirmiş olduğu noktasal fırça darbelerini uygulamıştır. Bir resim içerisinde farklı renk bileşenlerinin bölünlenmesi işlemine ek olarak , nokta tekniği Neo-Impresyonistlere tonal değerlerin ansal değişimini sunmayı olanaklı kılmıştır. Genelde, Neo-Impresyonistler halen akademik boyama ile ilişkili olan tonal modellemenin boyama etkisini ortadan kaldırmaya bunun yerine en aza indirgenmiş ışık ve karanlık tonlarının kontrastının etkilerinin çalışılmasına uğraşmışlardır. Düzlük, iki boyutlu resim yüzeyi ve derinliğin yanılsaması arasında resimlerindeki doğal gerilimin maksimuma getirilmesine olanak sağlamıştır. Neo-Impresyonistler, resimlerine tonal modellemeyi yeniden kurmuştur. Fakat, akademik klasizmin beyaz ve kahverengi karakteristikleri arasında derece derece dönüşümü yerine doğal renklerin yanyana kullanımı sayesinde tonal değişimi göstermenin anlamını araştırmıştır.
Signac'ın Dining Room'da tablo, gölge ve ışığın güçlü bir kontrastını ve silüet yaratan dramatik bir ışık vermektedir. Bu çeşit ışıklandırma, aşırı kontrastan kaçınan Impresyonistler tarafından değil ama Degas tarafından arasıra kullanılmıştır. Günbatımı onlar tarafından boyandıktan sonra - örneğin 1890-1891 yıllarında Monet'in saman yığını serisi - herhangi bir gölge, gökyüzü ve çevredeki objeler tarafından yansıtılmış, ışıklandırılmış renklerle oldukça parlak olmuştur. Signac'ın resimlerinde arka plandaki ışıklandırma kompozisyondaki yapı ve biçimde çok güçlü bir duygu yaratır ve betimlenmiş orta sınıf yaşamların alaycı bir eleştirisi ve kalitesi olabilecek donmuş bir ciddiyettir. Biçim, renklerin cansızlıktan tam bir doymuşluğa değişimi ile yaratılır. Böylece, ışıklandırılmış alanlar yalın bir renk tonu veya sarıdan beyaza gibi gösterilir. Bunlar sonrasında tüp renklerin saf doygunluğuna varıncaya kadar yerel renklerin miktarının eklenerek arttırılmasıyla anlık bir değişimin serisi olarak geçerler (Callen 1988:134).
Saint-Tropez 1893 tarihli The Port of Saint-Tropez (Van der Heydt-Museum, Wuppertal) için bir hazırlık çalışmasıdır. Aynı ayarlamaları gösterir, ama tabandaki suyun yansımasının geniş alanlarının içeren dikey bir formatta gösterilmiştir. Bitmiş resim Seurat'ın ölümünden sonra Signac tarafından geliştirilen noktasal boyamanın daha büyük ve koyu versiyonu olmuştur.
1890'lar boyunca, Signac eserlerini tümüyle stüdyo ortamında gerçekleştirmeye başlamıştır. Yalnızca küçük suluboya (özellikle 1900'dan sonra) veya yağlıboya çalışmaları bu kapılar önünde yapılmıştır. Bununla beraber, mevcut resimin bu açık - hava çalışmalarından biri olduğu açık değildir. Bu çalışmalar, geniş boyamaları, eldeki akıcılığı kapsar; ama geniş boyamaların final biçimlerine uyar; bundan başka elle boyama, oldukça değişken ve nispeten şematiktir ve Signac'ın bu yıllarda üretmiş olduğu doğal nesnelere ait hızlı ve tümüyle fırça darbeli taslaklarından farklıdır. Muhtemelen Saint-Tropez son boyama için bir çeşit karikatür görevi görmüş olduğu muhtemeldir. Hem komposizyonel ayarlama hemde renk kompozisyonundaki gereklilikler bakımından özet bir biçimde ifade edilmiştir - Yelkenlilerin ve gemi direğinin kavisleri, gökyüzünün maviliği ve güneşli binaların portakal ve sarılığına karşı merkez yelkenlisi.
Signac, Akdeniz kıyılarında yaşamak üzere St-Tropez'e gittikten sonraki boyama yılları, sonrasında uzak ve az bilinen bir balıkçı kasabası. St-Tropez, Signac'ın Akdeniz ışıklarının etkisini ifade edebilmek için 1890'ların başından ortalarına kadar geliştirdiği yoğun renk kontrastlarını ortaya çıkarmıştır. Beyaz en iyi kalite ağaç panellerin parlaklığı etkiyi zenginleştirir.
Signac, bitmiş olan resimleriyle yan yana düzenli olaral yağlıboya ve suluboya çalışmalarını sergilerine dahil etti. Bu da gösteriyor ki, Signac, çalışmalarını yalnızca hazırlayıcı bir materyal olarak değil ama kendi gerçekleri doğrultusunda sanat eserleri olarak görmüştür. Taslaklarındaki canlı renklerin koyu ve doğaçlama uygulaması 1905 yılında Matisse ve Derain tarafından geliştirilen Fauve tarzı üzerine anlamlı bir etki yapmıştır. Matisse, 1904 yılında St Tropoz'de Signac ile birlikte çalışmıştır (House 1994:56).
“Pierre Hale’s Yel Değirmeni Saint-Briac” adlı eserinde: Bu odada, bir tarnpet temposu gibi Paul Signac'ın fırçası cesurca hareket etmektedir, Signac, bazı deniz manzarası sergiler, Saint-Briac'ın manzarasını.Yeşil dalgalar mavi ile koyulaşmıştır, taşlar etrafındaki köpükler ve oldukça fazla yayılmış ışık vardır.
Signac, insanı heycanlandıran iyi bir mizahla el ve gözün inanılmaz bir eminliğiyle devam eder. Hissedersinizki, bu sanatçı sanatına düşkündür, doğallığı sever.
“Clicity’nin Gaz Tankları” adlı eserinde: Gaz tanklarının silüetleri arasında varoş caddelerinin bazı köşeleri, renk titreşmeleri ve kızgın yakıcı ışık yansımaları, atmosferi titreşimli yapmaktadır. Bu vuruşların tümü göze bir rahatsızlık vermeksizin, Seurat gibi bir ressamın yaptığı gibi duyguyu güçlendirmeye veya iki katına çıkarmaya uğraşmaksızın bir hatıranın halisinasyonu içerisinde, kusursuz bir hatırlatma ile vurgulamaktadır.
“Kuzeybatıdan Kuzeye Esen Sert Rüzgar” adlı eserinde: Signac'ın mutlu bir işlenmemişliği vardır. Onun resimlerinin tümü, ışıkla parlamaktadır. Onun suyu parlamakta ve yansıyan gün ışığı ile dalgalanmaktadır.
Paul Signac, Impresyonistlerin kır manzaralı ressamları arasında bahsedilmeye değer olandır. Onun İngiltere sahillerine ait çalışmaları, Paris varoşlarına ait resimlerinden daha iyidir.
Signac, Seurat'tan daha fazla geniş darbelerle çalışır ve hafifçe dalgalanan su üzerinde inanılmaz güzel etkiler sağlar. Onun tarzı, yeni formülleri uygulayan ve bunu kendi mizacına göre değiştirmeye çalışan orijinal bir sanatçı olduğunu tastikler.
“Bobis-Colombes Demiryolu Kavşağı” adlı eserinde: Bazı iyi seçilmiş objeler vardır. Beyazın sertliğinin çok güzel bir anlatımı, ama Signac'ın kontrastları bazen oldukça serttir, ve gölgeler ile oluşturulan rengin keskinliği ve objelerin hatlarındaki incelikleri yeterince dikkate almamıştır.
Fabrika bacaları ile çizgilenmiş, bir hat boyunca ekilmiş bitkiler, deniz suyunun titremisi, yaprak yığınları, bazı zaman mavi denizin hayali ile birlikte Paris'in varoşları: Signac'ın boyamayı sevdiği herşey burada var. Tüm diğerlerinin arasında, kullandığı yoğun renkler ile resimlerindeki karmaşaya dikkat çektiğimizde bir zenginlik ile onundur. Henüz çok genç olan Signac, takdire değer tonları kullanır. Karikatür ve çirkinlikten sakınan Parisian ile aynı duyayrlılığa sahiptir. Onlar Raffaelli tarafından yapılmış olabilir mi? Onun kır manzaralarında kesin olan yalın tonlar, soluk bitki örtüsü, heryerde kurum dağınıklığı kullandığıdır (Moffett 1986:470-473).
"Mor Korse Giyen Kadın" adlı eserinde: Ressamlar, arkadaşlarının duyguları okşayan kadınsılığını betimlemek için Utamaro'nun basit formüllerine yönelmiştir.
1892 yılı boyunca, Signac ve Cross her ikisi, Japan sitiline saygı olarak bir resim yaptılar. Le Japon Artistique'na yardım yapan düzenli bir yardımsever olarak, Signac, (yukarıdaki) genç modelini bir manken olarak kullanmış olduğu dekoratif temayı gözden geçirdi. Françoise Cachin, “Çapraz olarak düzenlenmiş olan kadının oylumlu kolları Japan hayranlığının hatırlatır” diye yazar onun monografisinde. Çalışma, bununla birlikte, bir önceki yıl ölen Seurat tarafından boyanan bir resmi hatırlatmaktadır.
1884 yılından bu yana kendisinden dört yıl daha kıdemli olan Seurat ile yakın ilişki içerisinde bulunmuştur. “Eğer bir kimse noktalama (Neo-Impresyonizm) olarak bilinen bir çeşit din yaratmak istese, diye ifade eder yazar Thadee Natanson, Seurat bir mesih ama Paul Signac bir St. Paul olacaktır”, der. Yeni araştırmalarla ilgilenen hırslı bir genç olarak Signac, ilk resimlerinde Monet'in bir öğrenci idi. Aktif, sinsi ve ateşli bir kişi olarak Seurat ise, sessizdi.
"Lombard Burnu, Cassis" adlı eserinde: Aşağıdaki "Portrieux Roadstead" (resim-19) resmindeki gibi çarpıcı ve rasgele renkleri tuale yansıtabilmek için Signac'ın mizacına sahip olmak gerekir. Bu resim 1888 yılında yapılmıştır. Bu yıl Van Gogh ve Gauguin'in birlikte Arles yaşadığı tarihtir. Biz bu resimde, bağımsız renklerdeki aynı kaygıyı görürüz. Tıpkı, herhangi bir fonksiyonel görevden açıkça bağımsız gibi. Aynı zamanda, bununla beraber, Signac kendi kendine sıkı bir disiplin içerisinde hisseder. Eleştirmenlerin oldukça rafine edilmiş ve doğrusal buldukları yan taraftaki "Cape Burnu, Cassis" resmini incelendiğinde dergisinde de yazdığı gibi "Cassis'deki gibi bu kadar kesin bir katilikte resimlerimi hiçbir zaman yapmadığıma inanıyorum. Bu ülkede beyaz haricinde hiçbirşey yok: Heryerden yansıyan ışık yerel renkleri ve gri gölgeleli yer" der (Huygie 1973:288-290).
“Avignon Papalık Sarayı” adlı resminde: Küçük renk parçacıklarının topluca algılanmasıyla Avignon Papalık Sarayı’nın görüntüsü ortaya çıkıyor. Solda, yeşillerin içinden Avignon’un ünlü köPage Rankingüsü beliriyor. George Sevrat’ın Noktacılık tekniğinin izleyicisi olan Signac, birbirini tamamlayacı renkleri kaynaştırmadan yan yana getirerek uzaktan bakıldığında birbirine geçen nokta dizileri elde etmiş. Sanatçı, İzlenimciler’in farklı ışık altındaki renk değişimlerine yönelik araştırmalarından da yararlanmıştır. Örneğin, bu resme egemen olan mor ve pembeler, Claude Monet’in ünlü Roven katedrali görünümünde kullandıklarının benzerleridir. Sevrat düşüncelerinin söze dökülmesine karşıydı am erken ölümü Signac’ın yeni-izlenimcilik ve renk kullanımı üzerine kuramlar ortaya koymaya yöneltmiştir.
--------------Tualimforum İmzam--------------
TUALİM



Tualimforum kurallarını okuyunuz Lütfen.
Forum kullanımı hakkında bilgi için TIKLAYINIZ%TIKLAYINIZ.
Soru ve sorunlarınızı BURADAN bize yazabilirsiniz.
Kurallara uymayan kişilerin tualimforum'a girişleri yasaklanacaktır.
Lütfen imzanıza site adı, link içeren resimler koymayınız sorgusuz silinecektir.
tualim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla