E.Adverbs Of Place – Yer Zarfları Abroad, Ashore, anywhere, somewhere, away, forwards, upstairs, here, left, north, south, west...etc.
Tomorrow, we are going to Marmaris. Yarın, Marmaris’e gidiyoruz.
Businessmen have to travel abroad frequently. İş adamlarının sık sık yurt dışına seyahat etmeleri gerekir.
I stay upstairs and my family lives downstairs. Ben üst katta otururum, ailem alt katta yaşar.
East or West, home is the best. Doğuda veya batıda en rahatı yuvamda.
She studied quietly in the library all day. Bütün gün kütüphanede sessizce çalıştı. Bu cümlede :
quietly: hal zarfı, in the library: yer zarfı, all day: zaman zarfı.
Dikkat:
Zarfların genel sıralamasında;
Yer zarfı, hal zarfından sonra, zaman zarfından önce gelir. Yer zarfı vurgu için en başa da gelebilir. In Turkey, you should behave properly.all the time. Türkiye’de her zaman düzgün hareket etmelisin. Turkey: yer zarfı, properly : hal zarfı, all the time: zaman zarfı. Outside it felt cold and fresh.
[FONT='Verdana','sans-serif']F.Adverbs Of Tıme – Zaman Zarfları Today, last week, ago, till, at last, another time, eventually, presently etc.
[/font]
She doesn’t go anywhere without her husband. Kocası olmadan, o hiçbir yere gitmez. I’ll meet you on Thursday
I don’t love you any more
This morning I received a letter.
At last everything was settled. Sonunda her şey halledildi.
Today I feel great. Bugün kendimi çok iyi hissediyorum.
Last week the weather was awfull. Geçen hefta hava berbattı.
Don’t go out until you recover from your sickness. Hastalığın düzelene kadar dışarıya çıkma.
I have started learninig English three years ago. İngilizce öğrenmeye üç yıl önce başladım.
Dikkat: Birden fazla zaman zarfı olduğunda sıralama saat+gün+tarih+yıl şeklindedir. Yani daha küçük saat biriminden daha büyüğüne doğru sıralanır.
My son Emre was born at 23. 15 on Thursday September 11 th 1977.
Sıralama : Saat – gün –ay – yıl
They are still living in the same house. Hala ayni evde oturuyorlar.
She has just had a baby. Onun daha yeni bir beeği oldu.
She never lost courage during bad times. Zor zamanlarda hiç cesaretini yitirmedi.
I haven’t seen him for 3 weeks. Onu üç hafta boyunca görmedim.
You can make an appointment anytime you want. İstediğin zaman randevu yapabilirsin..
There was an economical crisis throughout the year. Bütün yıl boyunca ekonomik kriz vardı.
[FONT='Verdana','sans-serif']G.Adverbs Of Frequency – Sıklık Zarfları
[/font]sıklık zarfları, ne kadar arayla, ne sıklıkta, kaç zamanda bir? Sorularının cevabını verir. e.g. once, always, frequently, rarely, never, at times, now and then, continually... etc.
Company meetings are held fortnightly. Şirket toplantıları 15 günde bir yapılır.
I visit my father once a month. Babamı ayda bir ziyaret ederim.
That magazine is only published annually. O magazin sadece yılda bir yayımlanır.
I hardly ever go to the opera. Operaya hiç gitmem.
I’ll always love my mother. Annemi daima seveceğim.
Sometimes we go walking in the woods. Bazen ormanda yürüyüşe çıkarız.
If you ever need help, you can always contact me. Yardıma ihtiyacın olduğunda, her zaman benimle kontak kurabilirsin.
You never can rely on him. He lets you down. Ona asla güvenemezsin. Seni hayal kırıklığına uğratır. Accidents happen every now and then. Arada sırada kazalar olur.
[FONT='Verdana','sans-serif']I Eat Meat Daily.
Her Gün Et Yerim.
H.Adverbs Of Degree – Derece Zarfları e.g. almost, barely, a bit, rather, somewhat, too, fairly, hardly... etc.
1- Fairly, Quite, Rather Her üçü de “oldukça, epey, bayağı, gerçekten tamamen ” anlamlarını taşır. Aralarında sadece küçük nüanslar vardır.
"fairly" olumlu anlama sahiptir.
"Rather" daha çok negativ ifadeler için uygundur.
He is rather stupid, but his friend is fairly clever. (O oldukça aptaldır ama kızkardeşi oldukça zekidir.)
Quıte bir fiili nitelediği zaman “tam, tam olarak” anlamını katar. Sıfat ve zarf ile kullanımında ise “oldukça, epey ” anlamı verir.
I could not quite understand what you said. (Tam olarak ne söylediğinizi anlıyamadım)
He looks quit tired. O oldukça yorgun görünüyor.
Your English is quite good. İngilizcen oldukça iyi.
She is quite an expert in archeology. O arkeolojide epeyi uzmandır.
It’s quite (considerable) sometime since we had a holiday. Biz tatil yapalı epey(çok) zaman oldu.
He’s quite an interesting man. (veya a quite interesting). O çok ilginç bir adamdır.
It’s quite (=certainly) the worst film have ever seen. Gördüğüm en berbat film.
Your work is fairly satisfactory. Çalışman oldukça(bayağı) tatminkar.
His speech was fairly effective. Onun konuşması epeyi etkiliydi.
He’s fairly a good teacher. Gerçekten iyi bir öğretmendir.