Tava Ciğeri
Açık bir müze olan sevgili Edirne’miz Türk mutfak kültür yapısına 1940′lı yıllarda Tava Ciğeri
sokmuştur. Edirne, mistik havasının yanında tava ciğerin o enfes kokusunu da sunar ziyaretçilerine.
Karaciğer bir salgı bezidir. İki tür salgı üretir. Bunun yanında arıtma, temizleme, birleştirme ve
depolama görevleri vardır. Karaciğerden yemekler değişik şekillerde Türk Mutfağında yer almaktadır.
Hatta 18. yy.da yazılmış bir eserde Arnavut Ciğerinin tarifleri dirhemleri verilerek anlatılır.
Edirne’mizde tavada pişirilen ciğer 1940′lı yıllarda seyyar satıcı Mustafa Efendiyle başlar. İri
parçalar halinde doğradığı ciğeri kavurur, biber, soğan, ekmek içine koyarak satar. Sonra kuyumcular
çarşısından Süleyman Ağa ve Hanımı Zindanaltında Ahmet Usta ve Kadir Ağa’nın tava ciğer kültürüne
katkıları olmuştur. Daha sonra Yemeniciler Çarşısında, 1950′lerde Hot marka pompalı gaz ocağı ile
tava ciğer satan Necati Usta (Yaykın), onun bugün hayatta olan kalfaları tava ciğeri bugünlere getirmişlerdir.
Halen tava ciğer mesleğini sürdüren bizler; büyük bir yarış ile yarınlara daha geliştirerek taşıma azmindeyiz.
Bu yarışa Kırklareli, Çorlu, UzunköPage Rankingü, Keşan, Havsa, Babaeski, Lüleburgaz gibi yerleşim birimleri de
katılmışlardır.
Yapılışına gelince; yağ tavada kaynama noktasına kadar getirilir, ince doğranan dana karaciğeri unlanır,
pişme (isteğe göre, yumuşak veya gevrek) tamamlandıktan sonra kurutularak pişirilmiş kuru biber ile istenirse
soğan da konularak servis yapılır.