Konu
:
Yunus Emre Şiirleri
Tekil Mesaj gösterimi
28.01.08, 14:40
#
5
(
permalink
)
Kullanıcı Profili
LeyL-i LaL
Epsilon Üye
Kullanıcı Bilgileri
Üyelik tarihi: Jan 2008
Nerden: Çorum
Mesajlar: 150
Konular: 46
Puan Grafiği
Rep Puanı:1216
Rep Gücü:0
RD:
Teşekkür
Ettiği Teşekkür: 0
3 Mesajına 4 Kere Teşekkür Edlidi
:
Alıntı:
Dervişlik der ki bana,
Sen derviş olamazsın;
Gel ne diyeyim sana,
Sen derviş olamazsın.
Derviş bağrı taş gerek,
Gözü dolu yaş gerek,
Koyundan yavaş gerek,
Sen derviş olamazsın.
Döğene elsiz gerek,
Söğene dilsiz gerek,
Derviş gönülsüz gerek;
Sen derviş olamazsın.
Dilin ile şakırsın,
Çok maniler dokursun;
Vara yoğa kakırsın;
Sen derviş olamazsın.
Kakımak varmışsa ger,
Muhammed de kakırdı;
Bu kakımak sende var;
Sen derviş olamazsın.
Doğruya varmayınca,
Murşide ermeyince,
Hak nasib etmeyince,
sen derviş olamazsın.
Derviş Yunus gel imdi;
Ummanlara dal imdi;
Ummana dalmayınca,
Sen derviş olamazsın...
Ehl-i tasavvufun halini ne kadar da güzel bir şekilde açıklayan, ne kadar da muhteşem bir şiir bu!.. Bilinir ki, farklı tasavvuf kollarının mürşidleri, tarikatlerinin esasını anlatan nutuklar söyler ve müridlerinin, dervişlerinin bu nutuklar çerçevesinde hareket etmesini ister. O yolun, tabir yerindeyse, raconu bu nutuklarda çizilir, tarikatin istedikleri bu nutuklarla dervişlere verilir. Yunus'un bu şiiri ise tasavvufun tüm kollarıyla ilgili işaretler veren, bütün tarikatleri kapsayan, tüm dervişlere ve derviş namzetlerine yol gösteren, işin laf kısmında takılıp kalan istidatsızları ihtar eden bir nutuk... Çok açık, çok manalı, çok derin, çok akıcı... Yunus işte bunun için Yunus, o bunun için aşık, bunun için Emre... Ve belki de tüm bunlar birleştiği için ortaya bu şiir çıkmış...
Dervişlik hakikaten zor bir iştir. Yaradılış amacı doğrultusunda 'halvet der encümen'i yaşama iddiasındaki dervişler, Allah aşklarının gereği olarak bazı kabalıklardan, malayani sevdalardan, itici huylardan, beşeriyet tabiatının insan olma amacını gerçekleştirme yolunda saf dışı bırakılması gereken yönlerinden uzak durmayı öğrenmelidir. Aksi takdirde aşklarını yaşarken halka da örnek olmak, kendi zevklerini onlara da hissettirmek, onların da beşeri kemalin zirvesine doğru hareket etmesini sağlamak amacında olması gereken bu gönül ehilleri, gönül ehli olma vasfını kaybederek sıradanlaşır, yapmakla mükellef olduğu işin hakkını vermekten uzaklaşır. 'Derviş olacağım, halk içinde Hak ile olacağım' derken avamlaşır, encümen içerisindeki halvetini kaybedip tamamen halka karışır. Çeşitli zamanlarda, Allah için olduğunda belki de en büyük nimet ve Allah rızasını kazanma vasıtası olan 'kakımak' fiili, eğer bir kişinin yerli-yersiz, zamanlı-zamansız başvurduğu bir iş haline geldiyse mesela, o insanın kemalat noktasına ulaştığını söylemek mümkün olabilir mi? Avam için, dünya ve ilim ehli için bir rahmet olan kısasın dahi, bu halk içinde Hak'la yaşayan gönül ehli insanlarca terk edilmesi, onları 'derviş' olarak vasıflandırmamıza vesile olacak ayırt edici hasletlerden olmaktadır. Gönül davalarının bu insanlara yüklemesi gereken ağırbaşlılığın çerçevelediği hudut dışarısında hareket eden, çılgın bir derviş halka nasıl bir örnek olur, aşkında coşması gereken varlığını dünyevi meselelerde telef eden bir insan amaçladığı dervişlik davasına nasıl erişebilir?
Unutulmaması gereken nokta, Yunus'un bu şiirinde dervişlerde olmaması gerektiğini bildirdiği özelliklerin önemli bir bölümünün, dervişlik iddiasında olmayan insanlar için, doğru kullanıldıkları takdirde büyük bir nimete dönüşebiliyor oluşudur. Yani her insan koyun gibi ağırbaşlı olmak zorunda değildir, fakat koyun gibi ağırbaşlı olma hasleti dervişmeşrep kişilerin temel özelliğidir, dervişlik için gerekli bir mahiyettedir. Bu durumun farkında olarak şiiri okudukları takdirde, tasavvufa merak salan dostların bu şiirden ziyadesiyle istifade etmesi mümkün olabilir.
LeyL-i LaL
Açık Profil bilgileri
LeyL-i LaL - Özel Mesaj gönder
LeyL-i LaL - Daha fazla Mesajını bul