İzlenimci akımın en yaşlı ve yöntemli savunucularından biri olan Camille Pissarro’nun güneş altındaki bir Paris bulvarının ‘izlenimini’çağrıştırdığı gibi tablolar karşısındaki şaşkınlığa uğrayan kimseler şunu soruyorlardı.: ‘ Bulvarda yürüdüğümde böylemi davranıyorum yoksa? Biçimden yoksun bir lekeye dönüşmek için bacaklarımı, gözlerimi ve burnumu yitiriyorum..?’
Birkez daha bir insana ‘özgü olan’ın bilinmesi ,gerçekte görünen şeye ilişkin yargıda etkili oluyordu.
İzlenimci bir tabloyu değerlendirebilmek için birkaç adım gerilemek gerektiğini ve bu bilmeceli lekelerin biçim kazanıp canlandırdıklarını görme mucizesindeki hazzı seyirciye anlatabilmek için epey zaman gerekecekti. Hem bu mucizenin hemde görsel deneyimin ressamdan seyirciye aktarılması, izlenimciliğin gerçek amacıydı...
Renior
Seyircinin anlayışsızlığı ne denli sert ve inatçı olursa olsun, izlenimciliğin zaferi kesin oldu. ’Başkaldıranlar’dan bazıları, özellikle Monet ve Renoir bu zaferin gününü görecek kadar uzun yaşadılar. Bütün Avrupa’da ünlü ve saygın kişiler haline geldiler.Yapıtlarının kamuya açık galerilere girdğini ve varlıklı kimselerin en çok sahip olmak istediği mülkiyet haine dönüşdüğünü daha sağken gördüler.Bu değişim ayrıca hem sanatçılar hem eleştirmenler üzerinde süreğen bir iz bıraktı.Aşağılayıcı eleştirmenler alay ettikleri tabloları satın almış olsalardı iyi bir sermaye yaparlardı kuşkusuz. Bu yüzden eleştiri bir daha kolay kolay kendini toparlayamayacağı bir saygınlık yitimine uğradı. İzlenimcilerin verdiği savaş tüm yenilikçiler için masalsı bir söylence oldu. Bu yenilikçiler gerektiği zaman alışılmamış yöntemleri seyircinin anlamaktaki bu kocaman yeteneksizliği anımsatabilirlerdi.
Belki de ressamlar , XIX . yüzyıl insanının dünyayı yeni bir gözle görmesine yardımcı olan bir yandaşı olmasıydı. Portreler için kullanılar fotoğraf gibi. Fotoğraf için uzun duruşlar gerekiyordu ve fotoğrafını cektirmek isteyen herkes uzun süre kımıldamadan durabilmek için katı bir tavır içine girmek zorundaydı. Taşınabilir fotoğraf makinasının ve şipşak fotoğrafın gelişmesi ,İzlenimci resmin doğduğu günlere rastlar. Fotoğraf beklenmedik açılardan çekilmiş, rastlantısal görünümlerin güzelliğini bulgulamaya yardımcı oldu . Ayrıca fotoğrafın gelişimi ,sanatçıları ister istemez ,bulgulama ve deney yolunda daha iyiye itecekti. Bir mekanik buluşun daha iyi ve daha az masrafla yapabilceği görevi resmin yerine getirmesi gerekli değildi artık. Geçmişte resmin yararlı birçok iş için kullanuldığını unutmamalıyız. Örneğin bir soylunun imgesini geleceğe aktarmakta veya bir kır konağının görünümünü tespit etmekte kullanılıyordu. Ressam şeylerin geçici özelliğini yenerek ,herhangi bir varlığın veya nesnenin görünümünü geleceğe aktarılmak üzere koruyabilen yetenekte bir insandı. Yoksa XVII.yüzyılın bir Hollandalı ressamı eğer soyu tükenmekte olan’ Didus ineptus’ kuşunun resmini yapmasaydı bugün bu kuşu bilemezdik..
Velazques Meninas
XIX.yüzyılda fotoğraf resmin görevini yüklenmek üzereydi. Bu durum sanatçılar için , protestanlığın dinsel simgeleri kaldırması kadar ağır bir darbe oldu. Fotoğrafın bulunmasından önce belirli toplumsal yeri olan hemen herkes yaşamında hiç olmadı bir kez portresini yaptıryordu. Şimdi ise bir ressam arkadaşa yardım etmek veya onu desteklemek dışında kimse bu eziyete katlanmak istemiyordu. Bu yüzden sanatçılar yavaş yavaş fotoğrafın giremeyeceği alanları bulgulamak zorunda kaldılar. Böyle bir itki olmasaydı, Modern Sanat, bugünkü gibi olmazdı...
ALINTIDIR...