Bir Fiyatına Iki Tane BİR FİYATINA İKİ TANE Kuzenim Lee Ann, "Jamie nerede?" diye çığlık attı. Annemlerin evinde havuzun kenarında oturuyorduk. Ben de "Aman Allahım Jamie nerede?" diye bağırmaya başladım. Beş yaşındaki oğlumun anlık kayboluşu bütün vücuduma şok dalgaları yaymıştı. Havuzun kenarında güvenlik çiti vardı ve havuz derinleşmeden önce belli belirsiz bir eğim göze çarpıyordu. Çocuklarımızı büyükannelerinin havuzunda serinlemeye getirmek bizim için olağandı; biz arkalarında beklerken, onlar da sırılsıklam suyla oynaşırlardı. Lee Ann'in bağırdığı o korkunç öğleden sonra sanki Jamie havuzun güvenlik çitinin yanında yürüyordu da derin tarafa ayağa kayıp düşmüştü. Belki de sadece bir saniye gözümü ondan kaçırmıştım ve işte yok olmuştu. Suyun dibinde onu gözüme kestirdim ve dalıp dışarı çektim. Onu zorla dışarı çekip çıkarttıktan sonra, suya girmek istemediğini söyleyerek tekmelemeye, bağırmaya, ağlamaya başladı. Suçluluk duygum onu çıkarmayı ve isteğine uymayı söyledi, ama babalık içgüdüm onunla birlikte havuzda kalmamı emrediyordu. Ona suyun tehlikeli olabileceğini, suyla oyun olmayacağım söylerken her ikimiz de titriyorduk. Havuzun etrafında yürürken onu kendime yakın tutuyordum. Birkaç dakika sonra bana artık korkmadığını söyledi. Yine suyla oynamak istediğini belirtti. Bu kadar kötü bir baba olduğum için kendimi suçlu hissediyordum. Kendi kendime "İyi babalar çocuklarının boğulmasına izin vermezler." diyordum. Kendimle hesaplaşmamın tam ortasında, Lee Ann yanıma geldi ve "Sen müthiş bir babasın. Bununla başetme şekline hayran oldum. Bir daha sudan hiç korkmayacak." dedi. Lee Ann o gün iki hayat birden kurtardı. "Jamie nerede?" diye çığlık atarak oğlumun hayatım ve bir baba olarak da benim hayatımı. Harika yorumuyla utancımı gurura dönüştürüvermişti. Kendinize başkalarının gözüyle baktığınızda gerçekten şaşırtıcı şeyler olabiliyor. Barry Spilchuk |