Altı Kurşun Altı Kurşun İlk kurşun, uçuşan saçlarından
Yolarak ağarmış bir tutamı
Duvardan sekip yere düştü.
İkinci kurşun, omuz başından
Yırtarak adalesini neşter gibi
Canhıraş bir ses çıkardı.
Üçüncü kurşun saplanınca bileğine
Yüzünü dönerek haine
Dördüncü kurşunu
Buyur etti göğsüne.
Beşinci kurşun dağıtınca alnını
Kanlanan gözleri göremedi artık
Altıncı kurşunun
Yüreğine yol aldığını.
Dadandılar üstüne
Çığlıklar atarak, lakin
Ne olur, ne olmaz diyerek
İhtiyatı elden bırakmadan.
Ve gördüler ki
Duvara yapışmış kanlı saçın ucunda
Kırmızı bir gül uç vermiş, açıyordu
Yırtılmış adeleler ise
Kök salmıştı betona.
Ve gördüler ki
Çürütmek için, bileğindeki
Firari demir kelepçeyi
Gözpınarlarından boşanan
Umut mavisi dalgalar
Tuzlu bir deniz oluşturmakta.
Ve gördüler ki
Darmadağın alnından
Hışımla fışkıran yıldızlar
Çalarak ışıltısını, akan kanın
Yüreğinden havalanan güvercine
Güneşin doğduğu yeri göstermekte... Yusuf Hayaloğlu |