| Kentin Gözyaşları Kentin Gözyaşları Martın ilk damlaları düştü Güneşin vedasında bir bayram günü Yağmur altında mendil satıyordu bir çocuk dilenmemek için Ve kendini kaybetmişti bir genç kız bilmediği sokaklarda "Son sefer, kalkıyor" diye bağırıyordu kahya avaz avaz, Bir kadın kocasının kolunda engin hayellerle adımını atıyordu vapura Vapur kö prü, vapur nefes, Vapur bir ekmek lokması oluyordu dingin sularda Ve kendini kaybetmişti bir genç kız bilmediği sokaklarda Simidin yanında peynir satıyordu seyyar denilen satıcı Seyyar olmayanlar kadar çok kazanmasada Yağmura eşdeğer ter akıtıyordu helal lokma için Oltasına takılırsa karnı doyacaktı balıkçının Bakla falına inanırsa insanlar gülecekti çingenenin yüzü Ve kendini kaybetmişti bir genç kız bilmediği sokaklarda Gün kaybolup gece başlayınca Çirkeflikler kare oluyordu sayıların üstünde Sarhoş bir sürücüden rüşvet alıyordu yol kenarındaki şişman adam Altında araba, başında dam, koynunda karı oluyordu çalıp çıpanın Ötelediğimiz duygular vardı yosma kokan kaldırımlarda Bir tineci çocuk "abi yüz bin liran var mı" derken Ülke manzarasındaki yerini o da alıyordu hasbel kader Bedava olan havayı soluyamaz olmuştu bilmediği sokaklarda kaybolan genç kız Eskilerden kim kaldı ki, Kalan bir kasap hamdi Onun da dükkanının önünde Her geçen gün daha da aç yalanıyordu bizim tekir kedi Yağmur en ağlamaklı haliyle düşüyordu kucaklaşırcasına toprağa Bir şair metelik girmeyen cebini Sevindirmek istercesine şiirlerini satıyordu Caddenin kuru kalabalığında Yağmur dinmek üzeyken, güneş parıldayarak gözyaşlarını siliyordu Kendini kaybeden kız Aradığı sokağı meteliksiz şairin dizelerinde buluyordu "Sen ki; Kendinden kaçarken Kendine toslayarak bulursun ancak kendini" Sabriye Kavuncu |