Gözyaşından Bir Sonnet Gözyaşından Bir Sonnet Biraz temmuz sıcağından al saat sekiz kırk beş Bu siyah zeytin az tuzlu ondan da tat Rıhtıma vuran şu mavi denizi gözlerinde yaşat Görmüyorsun kır çiçekleri atıyor sana güneş Ekmekler daha fırında az sonra ellerin yanacak Gökyüzünden biraz temmuz kırmızısı al vaktin çok az Hain faşistler gülümsedi beş dakika sürmez bu son yaz Bulutlar gözlerine doldu işte kapandı kapanacak Güpegündüz zifiri karanlık gidiyor tren Sırtüstü seyrettiğin pencereler saat dokuz buçuk Seni düşündükçe içime yağmur yağıyor incecikten Artık bitti dilsiz bir acı akıyor iki yanımdan Kapıyı açtı bana saçları ıslak senin altın çocuk Getirdi gözlerime görmediğim fotoğraflarından Dağların ak sabahında elimi silaha attım Soğuk zifiri karanlıkta kıvılcımlar saçarak Hızla tırmanacağım patikayı sönen ateşleri yakarak Çoban yıldızını gördüm usulca pusuya yattım Hey yirminci yüzyıl ilk yıldırımlar seninle çaktı Devrimler bayraklar alev saçan kitaplar getirdin bize Küçücük mutlulukları birleştirdin bıraktın gözlerimize Bir sabah dersin ki kırmızı güneş camlardan baktı Geleceksin biliyorum sıcak müthiş bir rüzgarla Atacaksın kalabalıklara gelincikleri papatyaları Kahkahalarla güleceksin fidel’inki gibi bir sakalla Sordun bana işte yanıt yenilgiyi yaşamından silersen Ölüm bir akşam soğuk ay ışığıyla gelse de aldırma Serçe titremesi değil bahar şarkıları gelmeli yürekten... Ömer Faruk Toprak |