Yağmur Yağmasaydı Yağmur Yağmasaydı (...) kollarım bağlı değildi bunu anladım oyun havaları klarnet darbuka rakı rakılı uzun masalarda insan kendini eğri çakar benim içimde zenci bir akşam vardı pastoral bir ay utanmasız soyunuyordu çoban köpekleri kalın havladı kuşluk vakti sokuldum ranzama oyun havaları klarnet darbuka rakı benim içimde zenci bir akşam vardı çingeneler küstü oyun havaları klarnet darbuka küstü saksofona döndüm yüzümü ipince girdi geceye soprano saksofon öldürülenler ambrosia[*] içer dedi öldürülenlerin ölmediğini saksofon söyledi o dere bu dere miydi diye sordum kızıl dere miydi kalbimin ufkuna kıvrılarak yatmış her kıvrımı bir başka türlü baruta batmış allegro dedi içimdeki maestro allegro be bacaklarım uzadı da sokaklara sığamadım sokaklarda sen yoktun ben kederimi ellerinden tuttum arananlar listesinde afişe olmuş yüzün şarkıların ve polisin bilmediği adını kafiye düşmez adını bağırsam bağırsam duvarlarda yüzün kalmış gidip gördüm kimseler görmedi ellerimi yüzüme sürdüm ellerim yüzümde geziyorum yağmurlar yağmazdı eskiden böyle günlerdir yüzümün ıslaklığını yağmura yordum sen yoktun belki yağmur ben kederimi ellerinden tuttum kalkıp oynayabildiğime göre despina'da oyun havaları da bilmem üstelik kollarım bağlı değildi bunu anladım çingeneler klarnet darbuka rakı kalkıp oynayabildiğime göre despina'da kollarım bağlı değildi bunu anladım yanımdaki kadın kimdi sen değildin buna eminim senin ellerinden elleri vardı belki bu yüzden vardı ve hatta gözlerinden gözleri vardı belki bu yüzden vardı ama sen değildin buna eminim gülüşün bir rüzgârdı senin kuşların kanadına binip giden kuşların uçma merakına senin rüzgârların neden nerdesin musluğu açan ellerinde belli değil su mu akardı gümüş mü nerdesin yoruldu kalbim kadınlarda aramaktan seni tüketiyorum onları kendimi nerdesin (...) Nevzat Çelik |