Maceram Maceram genç mi olunurmuş içerde a benim gülüm söyledim yedi yılda bütün türkülerini ömrün güz bir yandan uçuşur saçlarımda kış bir yandan ihtimal ki ben senden tam sekiz ilkbahar büyüğüm sen saçlarına ilkokul kurdelası taktığın gün dev adımlarla buluştu ayaklarım ah ne çabuk kanımı pompaladı yüreğimin çelik kasları kanım damarlarımda şaha kalkan atlardı beyaz atkılar gibi attım boynuma bulutları uçura uçura yürüdüm rüzgarında ölümün en güzel nakışını vururken kanatları kuşun delip geçti karaciğerimi karanlık bir kurşun onsekiz yaşım düştü ıslak aynasına asfaltın ılık bir ıslık gibi aktı kanım fakat ölmedim bir hemşirenin mavi gülüşüne tutundum gülüm anladım ki asla yenemez gülen insanı ölüm dokuzuncu gün haykırdım pencereden gökyüzüne heey kurşunların rağmına yaşamak ne güzel şey ben böyle hep uslanmaz kavgacı ve her güzele aşık durmuşken seksen mart akşamlarına bahar gibi ışık duvarlara zincirlere çıktı yolu umudumun şarkılar ne bilsin sorguevlerini istanbul'un gayrettepe'yi samandıra'yı... ah gülüm ne bilsin parmaksız bir el gibi bütün tanımları insanın insan işkencede susabilen bir hayvanmış meğer dur ağlama küçüğüm hiç yakışmaz yüzüne keder ta kökünden türükdüm dilsiz kalaçmışım ne gam işte böyle başladı benim yıllar süren maceram... Ekim 1985-Haziran 19 Nevzat Çelik |