Ruh Ufku Ruh Ufku Çevre kararınca gönüller uhrevîleşir, Nazla belirir ufukta halvet geceleri; Zâid-nâkıs gelir aynı noktada birleşir, Yağar sessiz sesiz her yana nur hüzmeleri. Aydınlanır gözler, çarpar sîneler yekpâre, Sezilir ne bilinmezler iç içe derinden; Billurlaşır öteler ruhlarda kare kare, Rengi ve çizgisi yıldızların deseninden... Dolunay gibi yüzler ve ışıktan sîmâlar, Dolaşır durur her vadide O’nu ararlar; Bir meşhere dönüşür hem arz hem de semâlar, Ukbâ "buyur" eder onlara kapi aralar. Nuh tufaniyla gelir. Musa Kelîm de sözle, "Tûr-i Sînâ" "Mekke" ile buluşur bu düşte; Ruhla iner Isa, Varligin Özü de özle, Sidre Kâbe ile aynîleşir görünüşte... Tüllenir her tarafta ömrün neş’e günleri, Bir çağlayan gibi hep öteye akar zaman; İnsan unutur gamı, kederi, hüzünleri Ve artık bir başka hisseder varlığı her an. Vicdan öz dünyasını bulmuş gibi şahlanır, Dost elinden esintilerle her zaman mahmur Ve kendini ukbâ derinliklerinde sanır, Duyar cennet râyihalarını buhur buhur... Her yanda görünür vuslat yolları derinden, Her renk, her ses, her desen bir nağme olur inler; Bütün koylar halvet rengiyle tüllenir birden, Hicranla yanan sînelerin hasreti diner... Varsın artık gün batsın, ufuklar da kararsın, Değil mi ki ikbal gelip idbarları aştı; Varsın artık yaz geçsin ve zemin de sararsın, Değil mi ki arza hayat ırmağı ulaştı... Kaynak: Sızıntı, Ekim 1998 M. Fethullah Gülen |