Rûh Rûh Ruh şuurlu kanun, özü, rengi meleklerden, Bir sirli görüntüyle billûr fânus içinde... İnsanî ufka en büyük armağandır göklerden; Semavîleşmenin helezonları içinde... Melek kanadından tüyler almış gibi atak, Ruhânîlerle iki parmaktan daha yakın; Pervâz eder ilerler hedefi o son durak, Her menzilde duyar iltifatlarını Hakk'ın... Birbirinin peşinde akrep ve yelkovan gibi, Sonsuzun nuruna doğru ve soluk soluğa; Bir derinliğe açılır ki, görünmez dibi, Yollar akar-gider ebedî bahçeye-bağa... Ve bu şevk u tarâbla ağlayan, sevinç ağlar, Her bucakta doğum neşîdeleri duyulur; Ruhlardan taşan neş'e ırmaklar gibi çağlar, Kim erse bu ufka, kendini bir başka bulur. Bu büyülü âlemi Dostuyla paylaşanlar, Aşarlar bir hamlede mekanı ve zamanı; Kendi ruhlarında gidip Hakk'a ulaşanlar, Duymazlar sûru ve kıyamet koptuğu ânı... Onlar öteleri, öteler onları dinler, Işık olur, kitap olur, binek olur varlık; Aşkları ve hicranları vuslatla serinler, Açılır Hakk'ı temâşâ için bir aralık... Görürler ömrün ikbal yollarını hep birden, Bir el iner, hicranla akan yaşları siler; Duyarlar ebediyeti oldukları yerden... Ve herkes arayıp durduğu aslına erer. Kaynak: Sızıntı, Haziran 1997 M. Fethullah Gülen |