Karanlıklar Bozgunda Karanlıklar Bozgunda Bir gün yine hüzünle dolup taştım ard arda; Mecnûn'un hasret ve yalnızlığıyla sahrâda, Dolaştığı gibi dolaştım gamlı, derbeder, Her yer bitevî simsiyahtı ben de mükedder... Bir ümîtsiz tablo ki, yer demir, gökler bakır, Çevredeki kasvetten ruh sağır, gönül sağır. Eğildim îmânıma baktım; o ne tecellâ! Sînemde yanan ışık pırıl pırıldı hâlâ; Karanlığa meydan okuyan bir edâ ile, Haykırıyordu "tın tın" çelikten sadâ ile... Sarsılıyordu zulmetler yorgun ve bitkin... Her an daha coşkundu aydınlık, daha gergin... İrâdeme fer geldi öteden buğularla, Beraberim sandım, sulardaki kuğularla. Bu sesler, bu ışıklar bütün varlığı aştı, Bu nağmeler gidip tâ âsumâna ulaştı. Rûhum bu renk ve sesler içinde dirilirken, Düşündüm ki duymuştum bu cümbüşü çok erken. Madem ki, öteler sır verdi kendi sesinden, Kurtulmaya koştum benliğin dar kafesinden. Sıçradım son bir azimle ummâna ulaştım, Sırtımda taşıdığım "ten" lâşesini aştım. Yıllarca süzgün bakışlarla rûhumu emen. O insafsız kirpikleriyle gönlümü delen; Bir fettân ki, her anışımda kalbim ürperir... Yeter! Ey ihânet bakışlı cevrin elverir! Sonsuz’a ulaşiyor artik bekledigim yol, Ey pes nefis! Koş, yollar yoluna gir ve kurtul! M. Fethullah Gülen |