İkbal Yıldızı İkbal Yıldızı Ufukta ikbâl yildizi ve ardinda işik, Tomurcuklar üzerinde taptaze jâleler... Dün başka, bugün başka, zaman buna alişik, Bir bir umrânlaşiyor o eski virâneler... Tik taki kesilmiş bir saat gibiydi zaman, Ölüm sessizligine tutsak olmuştu beşer; Buzullara dönmüştü âdetâ bütün cihan, Gün döndü, diriliyoruz şimdi dörder-beşer. Tepeler mor, yeşil, sari, bütün renkleriyle, Dem vuruyorlar o mutlu gelecekten; Tüllenen şafaklar sirli güzellikleriyle, Ne büyülü besteler sunuyorlar felekten... Ufuklar masmavi, göklerinki kadar derin, Üfül üfül yillarin sararttigi yaylalar Ve meltemleşiyor kasirgalari kaderin, Her yerde bir başka türlü köpürüyor bahar. Yeis cadisinin artik büyüsü bozuldu, Zulmet delik-deşik, her yana nurlar yagiyor... Yollar, metai işik, süvarilerle doldu, Şimdi her ufukta ayri bir güneş doguyor. Diriliyor yeniden tarih, yüzünde peçe, Geçmişteki bütün ihtişamiyla rengârenk... Şanli maziler mutlu yarinlarla iç içe, Göklerin yerle ilk buluştugu günlere denk... Bir olma hummasi yaşaniyor için için Ve herkes daliyor kendi iç aydinligina; Germiş kanatlarini âdetâ uçmak için, Varligi canlara can Dost yakinligina. Ömrün en tatli rüyasiyla sürekli mahmûr, Yol azığı ihlâs ve sermayesi muhabbet; Dudaklarında hep ötelere ait fağfûr, Işık alıp ışık vermedeler ebed-müddet... Kaynak: Sızıntı, Şubat 1997 M. Fethullah Gülen |