Hoşgeldin! Hoşgeldin! Esrarlı bir camın ardında olan Yepyeni bir dünya aklımı çeldi Bundan daha gerçek olamaz yalan Adı var kendi yok bir güzel geldi Hoş geldin! Yedi renge boyadın ufuktaki karayı Güneş ülkesinden olmalı yükün Tavan arasından sızıp, incecik Sonra büyüyerek sardın burayı Belli oldu mülkümdeki köhnelik Açığa çıktı gönlümün tozlanmışlığı İn-cin top oynar ya salonlarında Sükûnet ağırlayan gönlüm sarayı Seni konuk edecek artık Umulmadık misafirdin Hoş geldin! Hayal mi, gerçek mi anlaması zor Orda biliyorum, hemen yakında Belki yutar beni, bu bir anafor Ve bir haz bırakır sonra ardında Hoş geldin! Kucağında bir yığın çiçek Üstüne sinmiş elhak, mis gibi kokuyorsun Meylediyorum o yana doğru Cezbediyor beni bu esrarlı buğu Başımdan bir sevda mı geçecek Bu zafiyeti gözlerimden mi okuyorsun Onardı usarelerin gönül kırıklarımı Nasıl yetişiyorsa o maharetli eller Gönül tezgâhına aşk dokuyorsun Hayret, nasıl becerdin Hoş geldin! Dağın arkasından ay doğar gibi Gizeme sarınmış güzel manzara Ey bu resmin bilinmeyen sahibi Beni yanına al, koyma kenara Hoş geldin! Elinde nadide bir fırça Boyamaktasın usul usul ve renk renk Kararmış duvarlarını gönlümün Sözcükler uçuşuyor pırıltılarla Kalkıyor ufku kapatan yeisden kepenk Çok yakında can atarım Yüreğimi ayaklarına sermeye Ve başlar hüzünle, yeniden bir cenk Belki de beklediğim ihtiyat sendin Ne iyi ettin de geldin Sevgiden muştu getirdin Yaşantıma renk verdin Ab-ı hayat içirdin Hoş geldin canım, Hoş geldin! Hünkâr Dağlı |