Bense Uzatmıştım Saçlarımı Koyu Bir Irmak İçin Bense Uzatmıştım Saçlarımı Koyu Bir Irmak İçin İnce sızılar duyarım günle gecenin birleştiği yerde yavaş yavaş solan bir çiçeğin solgun ışığı yansımıştır yüzüme oysa gün parlak gökyüzü kızıldır henüz yalnızlıklardan sıyrılıp bir iki yıldız yıldızlardan aldığım bir gülüştür benimki takındığım dudağımın ucundaki derin bir dağ kovuğunda otururum sonra bir kartalla senlibenli birazdan gün solacak sessizlik takınacak kendi sessizliğini istek başlayacak denizden bir martının mavi sayrıl uçuşundan bir iki beyaz martı geçecek şölen mi başlayacak ne kırmızıyla yeşilin tutuştuğu yerde altın sağraktan akan suyun sessiz görünüşü gibi yeter diyor morluk sır verdim dağlara ben sır verdiklerim içinde takındığım gülüşüm de var. Nedir bu beni saran sonsuz kıyılar uğuldayan ormanlar denizin durmadan yükseldiği kumsal dalgaların bölündüğü kıyı arayışlarla başlayan gece küskün biten sabah nedir nedir beni saran hüzün gökyüzünden topraktan ve sudan hiç durmadan fışkıran akşam bense uzatmıştım saçlarımı koyu bir ırmak için bense önümdeki yeşil başlı ağaçların eğildiği yüzümü yıkadığım o eski sunak önümden akıp geçen bir kara yelkenli saçlarım ise günışığından arta kalan bir yele gibi önüne katmış da ışığı güpegündüz bir gülün boyatışını bekleyebilirim sonsuza dek bekleyebilirim yeni doğan bir sabah sevisini kollarımdan geçen ırmak başımı yasladığım yeşil ay kurallarım var hiç bir doğaya uymayan şaşırmalarımda hiç durmadan gökyüzüne bir gül boy atar. Gülseli İnal |