Garip Bir Yolculuk Garip Bir Yolculuk Bir akşam üstü beni sana getiren uzun bir yolun ucundayım şu kavağa tüneyen serçenin yalnızlığı içindeyim ellerim kelepçede yüreğim bulutlarda sağımda bizim ihtiyar öfkeli bakıyor dünyaya alnında derin bir yara izi gözlerini dikerek uzaklara bozkırına anadolu’nun saatlerce konuşmadan duruyor öyle duymuyor bile eksikliğini bir kolunun belli ki kendine saygısı var elleri kelepçede yüreği mangal kadar biri daha var kendinden utanan sadece elleri değil içi dışı kelepçe nereye baktığı belli değil ‘bana hayatı siz öğrettiniz ve silahımın hedefi artık değişti’ diye yazdı işkencecisine ne anlıyorsa hayattan hesaplaşmıyor kendisiyle yeni hinlikler kuruyor belli ki derinlerde aklı eteklerinde öteki bizim Orhan halaya durduğuna pişman olmadı hiçbir zaman onunla uzadı yolculuğumuz hapislik, sürgün falan ‘böyle uzaktan insan hakları savunulmaz iktidar olursak düzelir’ dedi ‘her şey!’ ve çekip gitti bir gece yarısı iktidar olamadan hey gidi Orhan hey!.. Enver Karagöz |