Uyarılan Şair Uyarılan Şair Bakımlı parkların görgülü ağaçları Eli yüzü düzgün kibar dalları Sarı yaprakları günışığını sarınmış bırakmamış Banklardan her birinde gündüzden kalma bir koku Bir kedi miyavlar yalnızlık hakkında Elinde bir belgeyle geçer Yakın denizde bir derinlik kokusu Ve kımıldayan bir ölüm duygusu Ve deniz Onun sularda olmayan bir sesle Mendireğin iri kayalarına yalvarışı Işıklarını takınmış zillerini kapamış son ada vapuru Haydi ay da sulara kaysın denize yaysın gümüş dantelasını Bir şair olarak geç karşılarına Bir de sevgili yavrula kalbinin minicik seslerinden Yavaş yavaş boğulan Hafif bir de sarhoşluk özlemiyle kendini Parktan anladığın dostluğa ver Bir miktar da elbette ağlamak istersin Saçın kararmış yakından neşeli insanlar geçmiştir Haydi toprağa çök de ağla Ve bre Başının üstüne uykular çağıran adam Kendi yamanevinden habersiz dam özleyen adam Bu şehrin gecesinde bulduğun safiyet şeytandan Deniz ve vapurlar ay ve ağaçlar ne de kedi Ne de elin ayakların duydukların gerçek yerlerinden değil Şimdi geç bunları geç parkları geç Hepimizin yırtılır gibi olan ağzına bak Yazdıkların şiir değilse kalsın Cennetse sevdan çık dışarı Solgun ışıklar Sessiz ağaçlar parklarla O cümbüş gecesini de tak peşine Yazdığın şiir değilse bırak bunları kalsın... Cahit Zarifoğlu |